@verbart
|
05.08.2021/ Wellington,Yeni Zelanda
“Hava sıcaklıkları iyice yükseldi.” dedi Clark, gözlüklerini düzeltirken. “Evet, daha da sıcak olması bekleniyor.” dedi. Catherine. “Bu ilk yılın mı?” diye sordu Catherine. “ Wellington’da mı?” Catherine gülümsedi. “ hayır , öğretmenlikte” dedi. Clark kahvesini yudumlarken kafasını sağa sola salladı. “ 4. Yılım” dedi. “Oldukça genç görünüyorsun ama” dedi Catherine. Clark gülümsedi. Saatine baktı. Ders saatine az bir süre kalmıştı. Kahvesinden bir yudum daha alarak önündeki dosyaları hızlıca toparladı ve “görüşürüz” diyerek ayağa kalkıp öğretmenler odasından dışarı çıktı. Koridorda yükselen çocuk sesleri onu gülümsetmişti. Çocukları çok seviyordu. Onlarla öğretmen gibi değil de daha çok arkadaş gibi olmayı seviyordu. Yanından geçen bir çocuğa elini uzattı ve çocuk da hızlıca eline vurdu. Clark gülümsedi. Sınıfa doğru yürümeye devam etti. Sınıfın kapısında durdu ve bütün öğrencilerinin içeri girmesini bekledi. Hepsiyle teker teker selamlaştı ve en son öğrencinin de girdiğinden emin olduktan sonra sınıfının kapısını kapattı. Öğrencilerine “Merhaba” diye seslendi enerjik bir ses tonuyla. Onlar da hep birlikte “Merhaba Clark” dediler. Clark gülümsedi. “ Bugün nasılsınız bakalım?” dedi. “İyiyiz ya sen?” sesleri yükselirken Clark’ın gülümsemesi daha da büyümüştü. Yanlarına giderek yere oturdu. Kolunun altında tuttuğu kağıtları havaya kaldırarak çocuklara soru sordu. Tahmin etmelerini bekledi. Daha sonra mimiklerini kullanarak yaklaşıp yaklaşmadıklarını söyledi. Daha sonra elindeki kağıtları yere koyarak , herkesin görebileceği bir şekilde zemine serdi. Çocuklarla o günkü derslerinde neler yapacaklarını anlattı ve onlardan da fikir aldı. Clark öğrenmeyi çok seviyordu ve her gün bu pırıl pırıl beyinlerden yeni bir şeyler öğreniyordu. “ Bugün uzaya gidelim mi Clark?” dedi bir tanesi. Clark gülümsedi “ Neden olmasın?” dedi. “ Peki bu önümüzdeki kağıtlarla ne yapalım?” diye sordu Clark. Çocuklar bir süre düşündüler. “ Sen bize bunu anlat biz de senin için uzay gemimizde yer ayıralım” dedi küçük Joey. Clark “ anlaştık” dedi. Clark anlatmaya başladı. Masal gibi gelen sesiyle hipnoz olan çocuklar etrafında toplanmış Clark’ı dinliyorlardı. Clark’ın akıllı saati titremişti. Bir anda irkildi “ Oh, ara vaktimiz gelmiş sanırım” dedi gülümseyerek. Çocuklar üzülerek “ devam etmeyecek misin?” dedi. Clark dudaklarını büzdü “ bence arada düşünelim devamında ne olacak?” dedi. Çocuklar bu fikri çok sevmişlerdi. Sevinçle yerlerinden kalktılar ve Clark’ın eline birer birer vurarak sınıftan dışarı çıktılar. Clark ayağa kalktı. Üzerini düzeltti ve sınıftan dışarı çıktı. Koridordan sola dönüp bahçeye açılan kapıyı ittirip dışarı çıktı. Etrafta koşuşturan çocuklara bakıyordu. Gülümsemişti. Sıcak havadan dolayı gözlükleri burnunu terletmişti. Cebinden çıkardığı gözlük silme mendiliyle gözlüğünü sildi. Gözlüğünü tekrar takıp işaret parmağıyla burnunun üzerine yerleştirdi. Hafif bir rüzgar esmeye başladı. Geriye yatmış saçlarının arasından tatlı bir ezgi gibi geçmişti. Gülümsedi. Bir süre sonra rüzgar şiddetini arttırınca elleriyle kollarını sıvazlayıp arkasında duran kapıyı açarak içeri girdi. Koridor boyunca yürüyüp sınıfının kapısına geldi ve öğrencilerini beklemeye başladı. |
0% |