@verbart
|
Üç sene önceydi. O âna kadar lanetler ettiğim kazanın olduğu zaman. Sıradan bir gündü, her zaman ki gibi okuldan çıkmış eve geliyordum. Sıradan bir insandım, sıradan bir yaşam. Ta ki o kazaya kadar. Soğuk bir Aralık günüydü, montuma sıkıca sarılmış, durağa doğru yol almıştım. Uçuşan kar tanelerinden önümü zor görebiliyordum. Sislerin arasından bana doğru gelen ışığı fark edememiştim. Bir an, her şey bir anda olup bitti. Işığı fark etmem, gözlerimi kocaman açmam, bağırmaya çalışmam, yanık balata kokusu, uçuşan kar taneleri, puslu gökyüzü…
Sonrası derin bir sessizlik. Daha sonrası koşuşturmacalar, kalbimin ,göğüs kafesimden çıkmaya çalışması.Ciğerlerimin çığlık atması. Parlak ışık.
Tam bir buçuk hafta sonra gözlerimi tekrar açtım. Yaşıyordum! Tanrı beni affetmişti. Daha dünyada işin bitmedi demişti. Yaşıyordum fakat konuşamıyordum, göğsümün üzerinde sarılmış bir sürü sargıbezi yüzünden, ciğerlerimi şişiremiyordum. Daha sonra bunun nedeninin sargıbezi olmadığını anladım. Akciğerlerimi temizlemesi için takılan hortum yüzünden, yaşayabilmem için gereken oksijeni sağlayamıyordum. Gözlerimi açtığımda annem sevinçle odada koşuşturmaya başladı. Başıma gelen doktorlar beni kısa bir kontrolden geçirdikten sonra anneme gülümseyerek bir şeyler söylediler. Annem ellerini birbirine kenetlemiş, doktorun söylediği şeyleri sevinçle dinlerken, bir şeylerin yolunda olduğunu anladım. Yüzümün gerilmesine aldırmadan, sırıtmıştım.
Annem yanıma doğru yaklaştı. Üzerinde beyaz yakalı, çiçek desenli kırmızı elbisesi vardı. Saçları dağılmıştı. Kim bilir, kaç gündür neler yaşamıştı? Kolay değildi tabi ki sevdiğin birini öylece kaybetmek. Gözlerimi sımsıkı yumarak bu pis düşünceyi kafamdan uzaklaştırırken, annemin yumuşacık ellerini alnımda hissettim. Daha sonra o kadife dudakların alnıma bıraktığı ipeksi dokunuşun tadını çıkardım.
“Su!” diyebildim sadece. O kadar susamıştım ki neredeyse su derken bile boğazımdan akamayan o tek heceli kelimeyi söylerken boğulacaktım. Annem alelacele yanımda duran şişeyi uzattı. Şişenin içindeki pipetten suyu içerken, tekrardan canlandığımı hissetim. Suyun dudaklarımda bıraktığı ıslaklık, sahrada çatlamış toprakların, seneler sonra yeniden yağmura kavuşması gibiydi. Anneme gözlerimi kırparak güldüm. Uyumaya çalıştıkça, o görüntüler gözümün önünden gitmiyordu. O ânı tekrar tekrar yaşıyordum ve bu göğsümün sıkışmasına neden oluyordu, sonra kendimi telkin ediyordum, yaşıyorum diye. |
0% |