Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Uyanış

@verbart

Hastanede neredeyse iki haftadan fazla kalmıştım. Dışarıdaki hayattan kopmuş olsam da, arkadaşlarım sürekli gelip beni ziyaret ediyordu. Bu hoşuma gitmişti açıkcası, biraz da şımarmıştım. Annemin ilgisi her an, her saniye bendeydi. Neredeyse bu kazanın olmasına mutlu bile olacaktım.

Artık tamamen kendime gelmiştim. Bir akşam annemle birlikte sohbet ederken, aniden başlayan koşuşturmaların sesini duyup kafamı kapıya doğru çevirdim. Doktorlar, hemşireler aceleyle sedyede birini taşıyordu. Yumruklarımı sıkmaya başladım. Annemle gözgöze geldik. İkimiz de şaşırmıştık. Annem oturduğu yerden kalkıp, kapıya doğru yürüdü. Kapıdan koridorda koşuşturan insanlara baktı ve yanıma dönüp tekrar yatağımın ucuna oturdu. Elimi avuçlarının arasına alıp yumuşacık hareketlerle ovuşturmaya başladı. Acaba ne olmuştu? Elbette biri kaza geçirmiş ya da onun gibi bir şeydi. Hastanede başka ne olabilirdi ki? Gece çöktüğünde, annem yan tarafımki koltukta uyuya kalmıştı. Yatağımın yanındaki pencereden, dışarıda yağan karı izliyordum. Hayat o kadar sessiz görünüyordu ki. Dışarıda hızlıca akan hayatın aksine burada zaman durmuştu. İyileşmeyi bekleyen hastalar için akrep, yelkovanı hiç kovalamıyordu fakat dışarıda çılgınlarca eğlenip, hayatı umursamayan insanlar için zaman tıpkı bardaktan boşalan bir su gibi akıp gidiyordu. Ağır hareketlerle yastığımdan aşağıya kayıp, tuvalete gidebilmek için yataktan doğruldum. Yerde halihazırda bekleyen terliklerimi giyip tuvalete doğru yöneldim. Uzun zamandır ilk defa annem olmadan hareket ediyordum. Onu uyandırmamaya çalışarak, odanın içinde bulunan tuvalete sessiz adımlarla yürüdüm. Bir yandan elimde tuttuğum serum torbasını çekiştirirken, diğer taraftan da sürekli arkama dönüp anneme bakıyordum. Tuvalette işimi bitirdikten sonra, aynadaki yansımama baktım. Gözaltlarım morarmıştı. Dudaklarım çatlamış, saçlarım dağılmıştı. Hiç bu kadar bakımsız hissetmemiştim kendimi. Üzerimde duran ipek pijamalar, uzun süredir su yüzü görmemiş vücuduma çakılmış gibi duruyordu. Tuvaletten çıktım. Yatağıma yönelmek üzereyken, aniden koridorda buldum kendimi. O kadar sessizdi ki. Sadece bankların üzerinde oturmuş bekleyen birkaç kişi ve hastaları kontrol eden hemşire dışında koridorda kimse yoktu. Ses çıkarmamaya özen göstererek koridorda yürümeye karar verdim. Uzun zamandır yürümediğimden, bacaklarım vücudumu kaldırmayı unutmuşlardı. Miskin miskin koridorda yürüdüm. İlaç kokusundan midem bulanmıştı. Koridorun ortasında bulunan asansörün önünde durup çağırma butonuna bastım.

 

Ağır ağır dolanan halat seslerinin ardından duran asansörün kapısının açılmasını bekledim. Kapılar gürültüyle yana doğru açıldığında, içeriden hızlı adımlarla bir kadın çıktı. Bana çarpmasına ramak kala, beni farkedip omzunu çevirerek yanımdan geçti. Kısa süren asansör yolculuğundan sonra hastanenin giriş katına ulaşabilmiştim. Açılan kapıdan çıktım. Lobide çaresizce bekleyen hasta yakınları arasından yavaş adımlarla geçerek, ince otomatik kapının önüne geldim. Kapı sensörü beni görünce hemen açıldı. Yüzüme çarpan soğuk havayı tüm ciğerlerime çektim. Hayat devam ediyordu. Bir şekilde devam ediyordu işte. Kar taneleri saçıma düşüyordu, kirpiklerimde dans ediyordu. Üşüyüp, üşümememin bir anlamı yoktu. Sadece hissetmek istiyordum. Ciğerlerimin tekrar çalıştığını, kalbimin yeniden attığını, canlı olduğumu tekrardan hissetmek istiyordum. Hayatın kıymetini, nefesimin önemini tekrardan hissetmek istiyordum.

 

“İçeri girmelisiniz” diyerek kolumu sıkan, hemşirenin sesiyle irkildim. Kafamı sallayıp, hemşireyle beraber yürümeye başladık. Hemşire odamı sorarken, etraftaki insanları gözlemliyordum. Ateşlenen bebeğini sakinleştirmek için kucağında umutsuzca sallayan annenin yüzündeki hüznü, sabahı hiç göremeyeceğini düşündüğü yakınının yanında olabilmek için gözünü kırpmayan yaşlı kadını, öksüren birinin sırtını sıvazlayan kişiyi…

 

“203” dedim. Uzaktan gelen hemşirenin sesine. Kalın gözlüklerini parmağıyla düzeltirken, kafası karışmış bir şekilde kolumdan tutmaya devam ediyordu. Odamın koridorduna vardığımda, annemin yüzündeki korku ifadesinin yerini rahatlamanın aldığını gördüm. Koşarak yanıma geldi ve boynuma sarıldı. Ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Hemşireye teşekkür ettikten sonra, elimi tutup yatağıma götürdü. Üzerimi örttükten sonra uyumamı tembihledi.

Loading...
0%