Yeni Üyelik
13.
Bölüm

11. BÖLÜM

@vesileninruyasi

Üstümde garip bir ağırlık vardı. Ruhsal gelen bu ağırlığın nedenini bilmiyordum. Yoksa ruhsal sandığım şey bedensel mi? Allah’ım karabasan mı geldi yoksa? Yok be, ne karabasanı. Yatağa yemek dökülmediki karabasan gelsin. Yoksa döktüm mü? Vesvese veren şeytan senin ta. Neyse. Uykumun en güzel anındayım. Rüya gördüğümüz ana ne denirse işte, heh siz anladınız beni. Rüya alemindeyim.

İstanbul’da bir apartmanda oturuyorum. Sabahın erken saatleri. Yataktan kalktım ve cama döndüm. Yatağım hemen camın yanında tek kişilik pembe bir yatak. Yan tarafımda yatağımla arasında bir metre bulunan bir yatak daha var. Cama gidince hemen karşıdaki binanın üstünde binada yaşayan bir abi ve iki askeri görüyorum. Bir asker arka tarafa gidip geliyor. Aşağı baktığımda bir tane doblo gibi olan kargo arabası vardı. Arka tarafı açıktı. İçerisi görülmüyordu ama şöyleki binaya arabadan geçiş vardı. Sokağın başından bir adam ve iki çocuk geldi. Askere benzeselerde asker değildiler. Normal vatandaşada benzemiyordu. Koşarak arabadan binaya girerken üsteki askerler aşağı koştu. Adam ve çocuklar kaçarken binadan bir sürü asker onları kovalamaya başladı.

Üstümdeki ağırlık ağırlaşınca yüzümü buruşturdum. Tam iç ses nerde kaldı derken çıka geldi salak.

Aman Allah’ım! Bu ne lan.

Ne? Ne gördün iç ses?

Kız Göksu bence sen görmelisin.

İç sesime gözlerim kapalıyken göz devirdim ve gözlerimi yavaşça açmaya başladım. Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda etraf aydınlıktı. Derin bir nefes alayım derken göğsümün ve boynumun, hatta bedenimin yarısından fazlasının üstünde hissettiğim ağırlıkla gözlerim bedenime kaydı.

Yavuz…

Yüzü boynumda, göğsü göğüslerimin hemen altında uyuyordu. Gerizekalı ya.

Bir dakika Yavuz üstümde UYUYOR.

NEDEDİM SANA. AYYY, ETRAFTAKİ KOKUYA BAK.

İç sese uyup kokuya baktığımda yoğun kar çiçeği kokusunu aldım. Kaşlarımı çatıp çığlık attım. Yavuz ellerini kulaklarına götürdü ve o da bağırdı.

“Uyuyorum gördüğün kadarıyla keçi! Az sessiz ol!” ben ise hala çığlık atıyordum. Elini kaldırdı ve ağzıma bastırdı. Gözleri kapalıydı ayının. Boğuk çıkan sesimle bağırmaya çalışırken yüzünü tekrar boynuma gömdü.

Elini tüm gücümle ısırınca gözleri açıldı ve olduğu yerde dikildi. Kaşlarını çattı.

OHA! ÜSTÜNDE SADECE ŞORT VAR. KIZ GERİZEKA KASLARI SÜZME İŞLEMİNE BAŞLAMAK İÇİN SON ÜÇ.

Kes sesini iç ses. “Ne yapıyorsun kızım ya! Uykumu böldüğün için askeriyeye dönünce mıntıka temizliği yapacaksın!” bu mal nerede oturduğunun farkında mı? İç ses bedenimi ele geçirmek üzere dostlar, bir Fatiha alalım.

SON İKİ

“Nerede uyuduğunun farkında mısın ayı!” dedim. Bıkmış bir şekilde bakarken iç sese karşı çıkmaya çalışıyordum ama zeki kız beni zorluyordu.

SON BİR!

“Evet, yatakta uyuyordum zeki keçi!” yok farkında değil. Dostlar gözüm seğiriyi. İç ses seni mahvedeceğim MAL.

VE GÖZLER BEREKETLENMEYE HAZIR!

Gözlerim iç sese uyarak kaslarına takılınca Yavuz esniyordu. Bir yandan yatakta oturmuş kasları keserken diğer yandan konuştum.

“Aynen, yatakta uyuyordun. Yatakta benim boynum ve göğsüm heralde.”

YAVUZ

Hayatımda belki de bir elin parmağını geçmeyecek kadar rahat uyuduğum anlar vardı. Şuanda o anlardan birindeydim. Yatak acayip rahattı. İtiraf etmeliyim ilk defa bu kadar rahat bir yatakta uyudum. Ama tek sıkıntı bu uyuz keçinin yatağın her tarafını karamel kokutmasıydı. Ama gece ilk yattığımda koku bu kadar fazla değildi.

Acaba gece yerinde bazı akrobasiler yapıp karamel kokulu yerlere ulaşmış olbilir misin DEMİRHAN?

içimden gelen garip sesi kale almadım. Yerimde azıcık kıpırdanıp daha rahat bir konum elde ettim. Yüzümü kıpırdatınca karamel kokusu içimi titretti.

O titreme acaba benim düşündüğüm anlarda gelen titremelerden mi?

İçimdeki o sese küfür savurdum ve o da sesini kesti. Karamel uzun zaman sonra rahatsız etmek yerine rahatlatmıştı. Kokuyu iyice içime çekerken boynum belirgen ve büyük bir şeyler üstündeydi. Yastıklar ne ara bu kadar rahat ve fazlalaştı.

Duyduğum çığlıkla ellerimi kulağıma bastırdım. Ve bende bağırdım.

“Uyuyorum gördüğün kadarıyla keçi! Az sessiz ol!” ama hala bağırıyordu. Elimi keçinin ağzına bastırdım ve geri yattım. Yok yani bir rahat bırakmıyor insanı. Tam rahat uykuma geri döneceğim sırada elimi ısırmasıyla gzölerimi açıp yattığım yerde doğruldum.

. “Ne yapıyorsun kızım ya! Uykumu böldüğün için askeriyeye dönünce mıntıka temizliği yapacaksın!” dedim ceza kotamın ilk kısmını doldurmaya başladık çok şükür.

“Nerede uyuduğunun farkında mısın ayı!” dedi keçi. Keçinin üstünde mini bir şort ve tişört vardı. Yok ben havada oturuyorum keçi.

“Evet, yatakta uyuyordum zeki keçi!” dedim. Gözleri yaklaşık bir dakikadır bana bakmamak için zorlanırken kendine yenik düştü ve gözleri vücuduma takıldı.

“Aynen, yatakta uyuyordun. Yatakta benim boynum ve göğsüm heralde.” Duyduğum şeyle gözlerim fal taşı gibi açılırken gözlerim oturduğum yere takıldı.

Arkadaşlar bedenin bazı malum yerler şahlanıyor… bilginizeeee

Fark ettiğim ve içimdeki o mal sesinde söylediği ile sertçe yutkundum. Göksu’nun tam bacaklarının arasındaydım ve erkekliğim onun çıplak teniyle ve hiç olmaması gereken yerlere temas ettikçe vücüdum alarma geçiyordu. Sakin ol Yavuz, sakin ol Yavuz, sa-

SAKIN OLMA! DÜNYAYA BİR DEFA GELİYORSUN. BULMUŞSUN SENİ ZORLAYAN VE GICIK OLDUĞUN BİRİNİ! GÜZELDE HEM! YAP GİTSİN BÜTÜN BEDEN ARKANDAYIZ! BAZI YERLER KENDİNİ ZOR TUTUYOR! YAPTIĞIN AN İŞ İLERLER HABE-

SUS LAN! BİLİYORUM İLERLEYECEĞİNİ! SALAK SALAK KONUŞUP AKLIMI DAĞITMA.

Gözlerim Göksu’yu bulduğunda karşı cephedede aynı şeyler oluyor gibiydi.

GÖKSU

artı sahne desemde çok bişey değil kardeşler

Yavuz son söylediğim cümleyle gözlrini fal taşı gibi açtı. Gözleri lendini bulurken sonunda bulunduğu konumu fark etti. Şuan tam olarak bacaklarımın arasında oturuyordu ve bacakları benim bacaklarımın üstündeydi. Erkekliği ise tam kadınlığımın ordaydı. Bazı şeylerin belirginleştiğini anlayabiliyordum. Yavuz içinde kavga ederken renkten renge giriyordu ve belirginleşmekte olanlar sınırları zorluyordu. İçimdeki bazı şeyler koptu kopacak. Ama kopmamalı. Koparsa işler çok kötü olur. Hem de çok kötü.

BIRAK KÖTÜ OLSUN. EN KÖTÜ ALLAH’IN EMRİ PEYGAMBERİN KAVMİYLE OLDUDA BİTTİ MAŞALLAH. MUĞLA’YA GELİNDİĞİNDEN BERİ BUNU BEKLEDİM. BAK KARŞI CEPHEYLE İLETİŞİM HALİNDEYİM ORASI DA ÇOK KÖTÜ DURUMDA EN İYİSİ İŞLERİ İYİCE İLERLETİN AZ BİZDE EĞLENELİM.

Ben buna kalırsam arkadaş açıkça Yavuz’la şuan sevişiyor olurdum. Ama iç sese kalsaydım. Hem bir dakika bu nasıl karşı tarafla iletişim halinde. İç sesler iletişim kurabiliyorduda ben mi bilmiyordum. Eyvah, bu kesin gece biz uyurken karşı tarafın iç sesiyle bir şeyler çevirdi. İkimizde buz kütlesi gibi donup kalmışken bazı yerler yanıyordu. Hatta vücudum iki dakikadır, evet iki dakikadır ne hareket edebiliyoruz ne konuşabiliyoruz, kendini o kadar zorlamıştı ki kasıklarımdaki ağrı ve yanmayla başım benden bağımsız geri düştü ve sessizce inledim.

En olmayacak zamanda arkadaş. Şortumun Yavuz’la temas halindeki yerinde hissettiğim ıslaklıkla kafamı öne getirdim. Yavuz bana ben Yavuz’a şok içinde bakarken ikimizde aynı anda yağa kalkmaya çalıştık ama Yavuz yere ben üstüne düştüm ve zaten yanmakta olan yerler sertçe birbirine sürtünce ikimizden de küçük bir inleme geldi. Ellerimi yere bastırıp kalkacakken Yavuz zorla konuştu.

“Kalkacaksan hızlıca kalkıp banyoya koş yoksa” nefes aldı. Bu tarz durumlar erkeklerde çok zorlayıcıydı. Onların nefisleri çok daha garip işliyordu. “Yoksa ikimizinde istemeyeceği şeyler olabilir!” dedi. Kafamı sallayıp kalkacakken malum yerlerin sürtünmesiyle , ama bu sefer ki çok şiddetliydi arkadaş ya, Yavuz dişlerinin arasından “GÖKSU KAÇ BENDEN!” demesiyle ayağa kalkıp banyoya fırlamam bir oldu. Kapıyı hemen kilitledim. Hayatımda ilk defa bu kadar arzu olmuştu bedenimde ama olmamalıydı.

KES LAN. OLMALI! AKŞAM HELE BİR SEVİŞMEYİN, BAK O ZAMAN NE YAPIYORUM SENİ! LAN KIZIM BEN SENİ ELE GEÇİRMESİNİ ÇOK İYİ BİLİRİM. BUGÜN YAPMAZSAN BAN İSTEDİĞİN BİR ANDA UĞRUNA ÇILDIRACAĞIN O ANDA YARDIMCI OLMAM BİLESİİİİİNNNNNNN

SUS LAN KÖPEK. HEM SANANE YA BUNDAN.

Kasıklarım hala sızlarken karnım ağrımaya devam ediyordu. Duşa kabine yürüyüp suyu en soğuğa çevirdim. Beni şuan anca bu keserdi. Üstümdekileri çıkardığımda iç çamaşırım ıslanmıştı ama şortuma ulaşacak kadar değildi.

Aha gördün mü? Yavuz’da tutamadı sende.

Kıyafetleri yandaki çamaşır makinesi fırlatıp suya girdim. Buz gibi suyla gusül abdesti aldım. Arkadaş sevişmesen de bizim bazı şeyler çıkmıştı yuvalarından. Gusül şarttı.

Banyom bittikten sonra bornozu giydim ve saçlarımı önce havluyla sonra kurutma makinesiyle kuruttum. Saçlarımı taradıktan sonra kapıya yöneldim ama üstümde sadece bornoz var. Korkmuyor değilim yani. Ama yapacak bir şey yok. Kapının kilidini açtım ve odaya baktım. Yavuz ayakta durmuş sağ bacağını sallıyordu. Çıktığımı görüğü gibi bavulundan birkeç malzeme alıp hızla banyoya girip kapıyı kapattı. Bende ilerleyip bavuldan iç çamaşırlarımı alıp hızlıca giydim. Daha sonra asker yeşili şortum ve açık kahve tişörtümü giydim. Tişörtüm fazla uzundu ve şortumu kapatıyordu. Eylül’ün sonlarında olmamıza rağmen Muğla çok sıcaktı.

Yatağa ilerledim. Gördüğüm manzara yüzüme şok dalgası yarattırdı.

Arkadaş siz bir şey yapamadan bütün kıyafet çarşafı suladıysanız yaparsanız heralde dünyanın yönü değişecek sular yükselecek maazallah.

İç ses sanırım bazen hem doğru hem yanlış konuşabiliyorsun. Bu ne oğlum. Bizimde ne kadar biriktidiğimiz varmış be. Çarşafta iki madeni bir lira şeklinde ıslaklık vardı. Çarşafları ve yastık yüzlerini aldım ve yere koydum. Yandaki dolaptan yeni çarşaf ve yastık yüzleri alıp geçirdim. Yatağın örtüsünüde serdikten sonra bornozu ve çarşafları alıp banyoya gittim. Su sesi geldiğine göre Yavuz daha çıkmamıştı.

Banyoya girdiğimde yanılmamıştım. Hemen bornozu yerine asıp çarşafları makineye attım ve banyodan çıktım. Bavulumun ağzını kapatıp koltuğa oturdum. Beş dakika sonra Yavuz saçlarından damlayan sular eşliğinde elindeki havluyla banyodan çıktı. Saçlarını kurularken bana bakıp konuşmaya başladı.

“Hazırlan dışarı çıkalım.”

“Nereye gidicezki?” dedim. Saçlarını kurulamayı bitirdikten sonra havluyu yatağa attı. Altında siyah kot şort, üstünde ise beyaz bir tişört vardı. Yine o kaslar Allah’ım.

“Denize gitmek iste miyor muydun? Hazırlan oraya denize gidelim.” Allah’ım bazen çok iyi kalpli bir adam olabiliyor bu ayı.

Heycanla ayağa kalktım ama heyecanım anında söndü. “Mayom yokki benim ya. Almayı unuttum!”

Yavuz elini çenesine koydu. Düşünüyormuş ifadesi heralde. “Sen iki tane havlu, güneş kremin var mı yanında?” başımı evet olarak salladım. “Tamam o halde sen havlu ve kremi al yanına. Diğer gerekenleri dışarıdan alırız.”

Kafamı heyecanla salladım ve banyoya koştum. İki tane havlu aldım ve geri odaya geldim. Bavuldan güneş kremimi aldım ve büyük siyah çantama attım. Havlularıda koyduktan sonra cüzdanım ve gözlüğümüde aldım. Toplam iki dakika sonra hazır bir şekilde Yavuz’un karşısında durunca bilmiş bilmiş baktı bana.

“Siz kadınlar çok geç hazırlanırsınız sanıyordum. Sen iki dakikada hazırlanmışsın?”

“O diğer kadınlar DEMİRHAN komutan. Ben diğerleri gibi değilim. Alışsan iyi edersin!” dedim. Yavuz ağzının içinde bir şeyler geveledi. Ayakkabılarımı giydikten sonra Yavuz’la odadan çıktık. Aşağı inip otelden çıktıktan sonra taksi çevirdik ve sahilin yakınlarında durduk. Sahile yakın bir yerde deniz malzemeleri satanyerlerden birinden Yavuz’a şort bana ise mayo aldık.

Sahile geldiğimizde her yer çok kalabalıktı. Şezlonglardan boş hiç yoktu ama ben şanslı kadınım. Yavuzla yanından geçtiğimiz şezlongdaki kadın eşyalarını topluyordu. Yanındaki adamda onun yanındaki şezlongdaki eşyalarını topluyordu. Karı kocaydılar sanırım. Yaşları kırklarının sonunu gösteriyordu. Yavuz ilerlemeye devam edecekken elinden tutup durdurdum onu ve gözümle şezlongu işaret ettim. Yavuz elimi bırakmadan yanımda dikilip beklemeye başladı. Kadın eşyalarını alıp bana gülümsedi.

“Gel kızım. Siz geçin şöyle.” Yavuz bana öncelik verdi ve çantamı şezlongun üstüne koydum. Adam bize gülümseyip “İyi eğlenceler gençler.” Dedi. Yavuzla çifte gülümsedik ve şezlonglara oturduk. Yaklaşık yüz metre yanımızda kabinler vardı. On metre ilerisi ise deniz. Sahile kahvaltı yapmadan gelmiştik. Önce deniz sonra kahvaltı.

Havluları şezlonga bıraktıktan sonra Yavuzla kalkıp kabinlere gittik. Yaklaşık beş dakika bekledik ama beyefendi burnumdan getirdi. Neymiş efendim çok sıkılmış, neymiş neden aldığımız yerden giyip gelmedikmiş falan filan. Beş dakikanın sonunda kabine girip bel kısımları ve sırtı açık olan siyah mayomu giydim. Dışarı çıktım ve hemen sonra Yavuz üstünde sadece siyah deniz şortu ile çıktı. Birlikte şezlonga ilerlerken gelen kadınların hepsi Yavuz’a bakıp iç çekiyordu. Şezlonga geldiğimizde

“Erkeklerin hepsinin sana baktığının farkında mısın?” ay kıskandın mı sen beni ayıcık.

Tabi kıskanacak canım

“Peki sen bütün kadınların sana baktığının farkında mısın?” dediğim an birbirimize bakıp aynı anda konuştuk.

“Sen beni mi kıskandın?”

“Sen beni mi kıskandın?”

Aynı anda söylediğimiz şeyler üzerine önümüze döndük. Ama ilk konuşan ben oldum. “Tabi ki hayır!” dedim ama ne kadar doğru ne kadar yanlış bilinmez.

Yavuz ‘tabi tabi’ der gibi başını salladı ve eşyaları şezlongda bırakıp denize doğru gitmeye başladık. Denizin ucuna geldiğimizde su ayaklarımıza çarpıyordu. Su parmaklarımı gıdıklarken gülmeye başladım. Yavuz’a döndüğümde bir çocuğu izler gibi beni izliyordu.

“En son ne zaman denize gittin?” dedi Yavuz bana. Düşündüm. En son Rize’de yedi yaşımda annemle gitmiştim. Koskoca yirmi yıl olmuş

“Yirmi yıl önce. Ama denize gitmesemde havuza gittim. Yani denizde boğulacağımı sakın düşünme!” dedim ve Yavuz güldü. Ben de ona sordum.

“Peki sen en son ne zaman denize gittin?” diye sordum. Yavuz’un yüzünde acılı bir gülümseme oldu. Ayakları kumu eşelemeye başlarken cevapladı beni.

“Bir yıl önce Oğuz adında timimde bir asker vardı. O şehit olmadan bir ay önce gittim. Ve biliyor musun ben Oğuz’un son isteği olan denize onunla beraber gitmiştim. Aslında denize bir daha asla gitmemek için kendime söz versemde sonuç buradayım. Yani şimdi bu denizin tadını çıkar.”

Yavuz’un anlattığı ile ilerledim denize doğru. Ayaklarım iyice suya gömülürken yüzümde tebessüm oluştu. Yavuz’un gelmesini önemsemeden ilerlemeye devam ettim. Belime kadar su geldiğinde arkama baktım ve Yavuz’un iki üç adım arkamda durgun bir yüzle geldiğini gördüm. Ellerimi suyun üstünde ileri geri yaparken sinsice sırıttım. Yavuz her şeyden habersiz bana doğru gelirken ellerimi suya daldırıp suyu Yavuz’un suratına fırlattım. Yüzüne çarpan su ile kendine geldi. Bana bakıp o da sinsice güldü ve “Bunu sen istedin keçi!” deyip o da bana su fırlattı. Ağzıma giren suyla gülüp daha fazla su fırlattım ona. Bana gülüp ebem kadar su fırlatınca çığlık attım. Geri geri giderken ona su fırlatıyordum. Bana bakıp su fırlatırken kahkaha atıyordu. Kafamı geri atıp kahkaha atarken ayağım takıldı ve sırt üstü suya gömüldüm.

Suyun içindeyken Yavuz’un bağıran sesini duyabiliyordum. Bilerek sudan çıkmadım. Zorlansamda gözlerimi suyun içinde açtım. Bulanık görünen bir çift bacakla karşı karşıyaydım. Yavuz üç adım ötemdeydi. Suyun içinde onun arkasına doğru yüzdüm. Salak fark etmedi bile. Sudan çıktığımda suyun üstüne göz gezdirip adımı bağıran endişeli bir ayıyla karşı karşıyaydım. Arkadan ilerleyip bir anda sırtına atladım.

Yavuz arkasına bakmaya çalışırken yüzümü öne doğru eğdim. Yüzümü görünce derin bir nefes verdi yüzüme doğru. Düşmeyeyim diye ellerini bacaklarıma doladı.

Düşmeyesin diye öyle mi? Hımmm inanmadım nedense

Oha, yüzleriniz arasında yarım karış var! Öp kızım, ilk öpücük böylece unutulmaz olur.

İç sesime gülerken Yavuz’da bana güldü. “Korkuttun beni uyuz keçi!” dedi. Gözlerim saniyelik dudaklarına kayarken iç ses içimde kıpırdanıyordu. Gözlerim tekrar gözlerini bulduğunda onunda gözleri dudaklarıma kaymıştı. Gözleri gözlerimi bulunca sırıtıp ellerini bacaklarımdan çözdü ve beni suya fırlattı. Çığlık atarak sudan çıktığımda bana gülüyordu.

Üstüne doğru gidip kucağına atladım. Bu ani hareketime şaşırdığı an da yakaladığım boşlukla kafasını kendimle beraber suya gömdüm. Bedeninin tamamı suya girerken suda sırtına çıktım. Benimle beraber sudan çıkarken ikimizde gülüyorduk. Bu böyle sürekli devam etti. O beni suya gömdü ben onu. Sonra şuanki gibi beraber. Ama sonunda hep gülüyorduk.

Her şey bir başlangıçtır. Buda onların başlangıcı. Göksu ve Yavuz’un. Karamel ve Kar çiçeğinin. Bir Umut Işığı ve Ceza İnfaz Kurumu’nun.

 

 

SELAMÜN ALEYKÜM CANLARRRR

NASILSINIZ BAKALIM?

NEYSE BU BÖLÜM AZCUK RİTMİNİZİ BOZABİLİR AZ OLDUĞU İÇİN ÇOK SORRY NEYSE SONRA GÖRÜŞÜRÜZ BAYS

Unutmayın bir umut ışığı her zaman vardır. Yeter ki onu bulmak isteyin....

Loading...
0%