@vic___
|
son attigim bolum niye okunmamis yaa Neyse hadi bakalım bu bolum ogreniyoruz motorcunun kim oldugunu umarim begenirsinizz🤍
‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙
Omzumda hissettiğim el ile korkuyla yavaşça arkamı döndüm. Ne?
Bu gördüğüm gerçek olamazdı. "Beste," Tedirgin bir şekilde gülümsedi. "Selam." Kehribar rengi gözleri, kahverengi dalgalı saçları ve gamzesi ile tam karşımdaydı. Gözleri tedirginlikle bana bakıyordu. Şaka mıydı bu? Hayır o değildi. Sadece kafede karşılaşmış olmalıydık. O olamazdı. "Oğuz?" Etrafa baktım. Arkadaşları da yoktu. Neden tek gelmiş olabilir ki? "Neden buradasın?" Eli hâlâ omzumdaydı. "Senin için geldim." dedi. Senin için geldim. Senin için Senin için Senin için Söylediği şey kafamda dönüp duruyordu. Benim için mi? Saçmalamıyı kesmeliyiz, Beste. O olmasının imkanı yok. Oğuz olamazdı. Oğuz beni sevemezdi. Beni seven kişi Oğuz olamazdı. İki yıldır onunla konuşmak için verdiğim çabaların hiçbirinden haberi bile yoktu. Beni sevseydi böyle davranmazdı, çabalarıma bir karşılık verirdi. Boğazıma oturan yumruyla yutkundum. "Benim için mi?" Gülümsemesi büyüdü. Gözlerime bakmaya devam ediyordu. "Evet. Sen istedin ben de geldim. " "Nasıl? " diye mırıldandım. O olabilir miydi ki? "Sen misin? " dedim korkuyla. Dalga geçiyordu benimle. Oğuz, bana yazan çocuk olamazdı. Beni sevdiğini söylüyordu ama Oğuz beni sevemezdi. Eğer seviyor olsaydı onunla konuşmak için her yanına gittiğimde o da benimle konuşurdu. Selam verdiğimde devamını getirirdi beni seviyor olsaydı. Bana bile gerek yoktu ki, istese kendisi gelip benimle konuşurdu. Oğuz beni sevemez. Çoğu zaman kendimi, bir gün beni seveceğine dair inandırmaya çalışsam da beni sevmeyeceğini içten içe biliyordum. Adımı bile bu yıl öğrenmişti. Üç yıldır aynı okuldayız ve Kaan'la arkadaş olduğu için birbirimizi okul dışında ara sıra görürdük ama adımı bile yeni öğrenmişti. Benimle sırf Kaan'dan dolayı konuşuyordu. O olamazdı. Aklımdan geçenlerin aksine "Evet." dedi. Şakaklarıma bir ağrı girdi. Gözlerimin dolduğunu hissettim. Oğuz beni sevebilir miydi ki? Aylarımı, günlerimi verdiğim Oğuz beni sever miydi? Gerçek olabilir miydi bu? Gözlerine odaklandım. Doğru söyler gibi bakıyordu. "Oğuz," Zorlukla yutkundum. Ne diyeceğimi dahi bilmiyordum. Şakaklarım da ki ağrı geçmiyordu. "Gerçekten sen misin? " Omzumda ki eli saçlarıma gitti ve kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Gerçekten benim. " Sen misin gerçekten Oğuz? Sen beni sevebilir misin ki? Kısa bir süre daha gözlerime bakmaya devam etti. Bir şey dememi bekliyordu sanırım. Konuşamadığımı farketmiş olacak ki yavaşça kehribarlarını üzerimden çekti ve etrafımdan dönerek masaya oturdu. Üzerinde ki ceketi çıkarıp sandalyesine astı. Tekrar bana baktığında yüzü hala gülüyordu. "Bu kadar şaşıracağını düşünmemiştim." dedi. İki yıldır sevdiğim Oğuz, ondan vazgeçtiğim günün sonrası bana "seni seven benim" diyor. Şaşırmayıp ne yapacaktım ki. "Ben..." Sesim titriyordu. "Ben inanamıyorum." "Neden? İnanmamana sebep olan ne? " Aşık olduğum kişi olman. "Yani..." tekrar yutkundum. "Hiç bir zaman belli edecek bir davranışta bulunmadın. Gelip benimle konuşmuşluğun bile yok ki. " "Korktum." dedi. "Korktun mu? " Neden korkacaktı ki? Yüzü ciddileşmişti. "Bana sevdiğin biri olduğunu söyledin. Aslında ilk söylediğinde beni başından savmak için söylediğini düşünmüştüm ama yine de seninle konuşmaktan korktum. Aynı şeyleri yüzüme söylemenden korktum. Cesaretimi tam topladığım zaman tekrardan sevdiğün biri olduğunu söyledin. Ve daha da cesaretim kırıldı. Hatta hatırlarsan sonrasında bir hafta boyunca sana yazmamıştım." Doğru. Bir hafta boyunca bana yazmamıştı. Bir daha da yazmayacak sanmıştım. Bir süre birbirimize baktık. O benim gözlerime ben onun gözlerine baktım. Kehribar gözlerine baktım. Tıpkı babamın gözleri gibi. Bakışlarımı Oğuz'un gözlerinden çekip etrafa bakmaya başladım. Az önce çaprazımda oturan ders çalışan kız gitmişti. Müzik değişmişti, şimdi hareketli bir müzik vardı. "Oğuz, " Ne diyecektim ki? Ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Şakaklarım da ki ağrı başıma doğru ilerliyordu. Gözlerim hâlâ buğuluydu. "Efendim, güzelim." Güzelim Güzelim Güzelim Güzelim... Sesi kulağımda çınlayıp duruyordu. Oğuz, bana güzelim demişti. Aylardır, günlerdir hayalini kurduğum Oğuz bana güzelim demişti. Neler olduğunu anlayamıyordum. Oğuz beni sevdiğini söylüyordu. Ne diyecektim? Bende seni seviyorum mu? Saçmala Beste. Ne diyeceğim peki? Ellerimi masanın üzerine koydum ve parmağımda ki yüzüklere baktım. "Oğuz yani ben... " Gözlerimi tekrardan ona çevirdim. "... ne diyeceğim inan bilmiyorum. Ne kadar şaşırdığımı tahmin bile edemezsin. Herkesi aklımdan geçirmişimdir ama sen... Sen hiç aklımdan geçmedin. Bir kere bile. " Hemde seni sevmeme rağmen. "Neden peki? " "Sen yani Oğuz, Oğuz Şahin. Oğuz Şahin'in yanında asla kız görülmez. Oğuz'un bir kıza baktığı bile görülmemiş, hiç sevgilisi olmamış, duygusuz, kalpsiz, ona teklifte bulunan kızları terslemiş." Cümleleri ardı ardına sıralamıştım. Duydukları ile dudağının bir tarafı yukarı doğru kıvrıldı. "Siz kızlar, gerçektende kızlar tuvaletinde iyi dedikodu çeviriyormuşsunuz." Dediği şey beni biraz olsun güldürmüştü. "Ama kalpsiz ve duygusuz... Ayıp ya. " Cık cıkladı. "Kimse farketmemiş demek ki sana olan aşkımı." Şakaklarımda ki ağrı tüm vücuduma yayılmaya başladı. Kelimeleri beynimde yankılanıp duruyordu. Allah'ım, bu bir rüya mı? Bir şeye inanmakta ilk defa bu kadar zorlanıyorum. "Bir şey demeyecek misin?" dedi bana ümitle bakarken. Ne diyeceğim Oğuz? Bende seni seviyorum mu? Evet? Saçmala Beste. Saçmalamıyorum. Şuan da aptal gibi davranıyorsun. "Oğuz, peki bu anonim saçmalığı neydi?" "Saçmalık mı? " Gülerek başını salladı. "Siz kızlar bunlardan hoşlanmıyor musunuz, daha doğrusu sen? Okuduğun kitapların çoğu anonim konulu kitaplar." Doğru. Bu tarz kitapları çok okuyorum. Hatta benim gibi bu kitapları seven bir arkadaşım şaka yapmak için yazdı sanmıştım. Ona da sürekli Damla mısın, Elif misin, Duru musun falan diye sormuştum. "Sen nereden biliyorsun ki? " dedim kaşlarımı çatarak. "Neyi? " "Benim nasıl kitaplar okuduğumu nereden biliyorsun? " diye tekrarladım. "Belki biliyorsundur Damla benim kuzenim. " Damla ve Oğuz kuzendi bunu biliyordum. Ama... Damla, Oğuz'un bu şeyi yaptığını biliyor muydu? "Damla biliyor muydu? Yani senin bana... " "Seni sevdiğimi biliyordu. Senin hakkında ona bir şeyler sorunca bir şeyler olduğunu anladı ve numaranı verdi bana. Seninde böyle kitaplar okuduğunu söyledi. Ve bu şekilde sana yazarsam eğlenceli olacağını söyledi." Gülümsedi. "Aslında bende baya eğlendim." Bir süre tepkimi görmek için bekledi ve gülümsemesi bir anda gitti. "Sen birini sevdiğini söyleyene kadar tabii. Baya depresyona soktun beni kızım. Nutella falan kaşıklayacaktım artık." Belki de söylemeliyim. Daha ne kadar içimde tutucaktım ki. Yavaşça dudaklarımı araladım. "Oğuz aslında, söylemesi biraz zor ama." Derin bir nefes verdim. "Sana sevdiğimi söylediğim kişi... " Bir süre bana baktı ve duruşunu dikleştirdi. Biraz bekledi ve ben cümlemin devamını getiremeyince "Söylemek zorunda değilsin, Beste." dedi. "Şey aslında Oğuz," Başımı sağa sola salladım. "Çok zor... Ama Oğuz, " Kehribarları yüzümün her zerresinde geziyordu. Ağzımdan çıkacak kelimelerden korkuyordu ama bir o kadar da merak ediyordu. "Oğuz, bende..." Dakikalardır tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım ve "Bende seni seviyorum." diye fısıldadım. Baktı, baktı, baktı ve bakmaya devam etti. "Ne? " Gözlerim sıkı sıkı kapalıydı. Gözyaşlarım yanağımdan art arda iniyordu. Bu sefer daha yüksek bir sesle tekrarladım. "Bende seni seviyorum." Böyle bir şey dememi beklemediği açıktı. "Ben iki yıldır seni seviyorum Oğuz." Zorlukla yutkundum. "Sevdiğim kişi sendin." Yavaşça gözlerimi açtım ve Oğuz'a baktım. Dudakları hafif aralık kalmıştı. Ağzımdan çıkanlara inanmakta zorlanıyordu. Bense hala sebepsiz bir şekilde gözyaşı akıtıyordum. İkimizde yirmi dakikalık sürede şoka uğramıştık. İkimizinde böyle bir tanışma hayal etmediği açıktı. "Dalga mı geçiyorsun Beste? " diyebildi en sonunda zorlanarak. Yanağımdan süzülen yaşları işaret ettim. "Sence dalga geçer gibi bir halim mi var? " dedim. "Hayır, hayır. Ama... Bilmiyorum, Beste." Yarım bir şekilde gülümsedim. "İnanmak zor oluyormuş değil mi? " Gözleri yüzümde gezindi ve yutkundu. "Hemde nasıl. " diye fısıldadı. Hâlâ aynı şaşkınlıkla beni izliyordu. Az önce ki benim yaşadığım aynı şaşkınlık şimdi onun gözlerindeydi. Tıpkı benim ne diyeceğini bilmediğim gibi şimdi de o bilmiyordu ne diyeceğini. Aslında benden daha çok şaşırmışa benziyordu. Sessizliğinin ardından "Ben Doğu'yu seviyorsun sanmıştım." dedi. "Doğu mu?" Biran da gülmeye başladım. "Gerçekten mi? " Gerçekten Doğu'yu sevdiğimi mi düşünmüştü? Yanağımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silip gülmeye devam ettim. Çok ciddi bir şekilde söylemişti bunu. Doğu benim en yakın arkadaşlarımdan biri ve Oğuz gerçekten buna mı inanmıştı? "Oğuz," Resmen gülmekten konuşamıyordum. "Ciddi misin sen?" Benim kahkahalarla gülmemi şaşkınlıkla izliyordu. "Doğu benim arkadaşım." "Yani... Biliyorum ama... Öyle olabileceğini düşündüm. Ondan başka etrafında hiç erkek olmayınca, bende öyle düşünmüş oldum." Kahkaham durmuştu ama hâlâ sırıtıyordum. "Sana okuldan olduğunu söylemedim ki? " Ensesini kaşıdı. "Şey... Aslında... " "Aslında ne? " dedim. "Okul dışında çok erkek arkadaşın yok, biliyorum. Aslında yan villanızdaki Metehan ile arkadaşsın ama... Metehan biraz şey... İçki içen biri. Onunla arkadaş olsanda onu sevmeyeceğini biliyorum. Kuzenlerine veya diğer ailende ki kişilere de o gözle bakmadığını da biliyordum. Geriye bir tek okul kalıyordu herhalde. Yani ben öyle düşündüm. Ve doğru da düşünmüşüm sanırım. " Anlattıkları karşısında tekrardan ağzım açık kalmış onu dinliyordum. Benim hakkımda nasıl bu kadar çıkarımda bulunabilmişti? Hemde benim bu kadar uzağımdayken. Ve söylediklerinin hepsi de doğruydu. Metehan'ı bile biliyordu... "Oğuz, sen bütün bunları... " "İnsan sevince böyle oluyormuş, Beste. Her şeyini merak ediyormuş, her şeyini öğrenmek istiyormuş. Ve öğrenmek içinde elinden gelen her şeyi yapıyormuş." Başını yana yatırıp gülümsedi. Gözlerimin en derinine bakıyordu. "Ve ben senin gülüşünü gördüğümde anladım bunu." "Oğuz, " Bir süre bakmayı sürdürdüm. Söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum. O da bana bakıyordu. Hep bakmasını istediğim şekilde bakıyordu. Hiç bakmadığı gibi bakıyordu. Aylarca hayalini kurmuştum bu anın. Farklı senaryolar eşliğinde her gece onu rüyamda görebilmek için onu düşünüyordum. Kurduğum hayallerde beni sevdiğini söylüyordu, tıpkı benim onu sevdiğim gibi... Belki de geleceği görmüştüm o zorla bilinç altıma soktuğum rüyalarımda. O kadar çok isterdim ki onu görmeyi, uyumadan önce bir saat boyunca onun hayalini kurardım. Rüyama kötü senaryolarla çıktığında ağlayarak uyandığımı bilirimdim. Sanki gerçekte yaşanmış gibi günlerce etkisinde kalırdım o rüyaların. Biran da "Beste'm." demesi ile donakaldım. Oğuz bana Beste'm dedi. Oğuz, bana Beste'm demişti. Ben Oğuz'un Beste'siydim. Tıpkı hayalimdeki gibi. Ben Oğuz'umun, Beste'siyim... Elleri yavaşça, masanın üzerindeki ellerime yaklaştı. Tereddüt ederek elimi tuttu ve tekrardan gözlerime odaklandı. "Ben aylarca bu anı bekledim, Beste. " Bir süre bekledikten sonra gülümseyerek devam etti. "Senin ellerini tutabilmeyi bekledim. Senin de beni sevmeni bekledim. Meğer ki sen zaten beni seviyormuşsun. " Bu sefer bende gülümsedim. Bende onun ellerini sıkıca tuttum. Çünkü bende aylarca bu anı bekledim. Oğuz benim ilk ve tek aşkımdı. Ben tüm hayallerimi ilk onunla kurmuştum. Ben Oğuz'u tanıdığım zaman ruhsal olarak çöküşteydim ve Oğuz farkında bile olmadan beni hayata bağlamıştı. Onun sayesinde ben hayal kurmayı tekrardan sever olmuştum. Belki de onu hiç tanımasaydım şuan da bok gibi bir hayatım olurdu. Oğuz bana o kadar iyi gelmişti ki, onu sadece uzaktan görmem bile beni iyileştirmişti. Tüm bunları tekrardan gözden geçirince tuttuğum elleri daha da sıkı tuttum. Aklımdan geçenleri duymuş gibi "Sen benim ilk aşkımsın, Beste. Ve son aşkım olarakta kalacaksın. "
‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙
nasil buldunuzzz Iyi kotu her yorumunuzu bekliyorumm 🤍🌟
|
0% |