@vic___
|
nasilsinizzz💝 umarim iyisinizdirr ben tam kitaptan umidimi kesmistim ki 1.47k okunma oldu😻😻😻 saka gibiiii😻 gecen yil okulda bu kurguyu bir deftere yaziyordum ve herkese silah zoruyla okutuyodum sjhdnjdbd simdi onlarca kisi okuyorr🥹🥹 neysee kitaba gecelimmm keyifli okumalarr💓💓
‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙
siz: oğuzzz siz: napıyosun oğuz: yemek yiyorum güzelim oğuz: bir şey mi oldu? siz: yok siz: canım çok sıkıldı benim siz: bende sevgilime yazayım dedimm oğuz: sevgilin yesin senii oğuz: senin niye canın sıkıldı? oğuz: kendine hep bir uğraş bulurdun siz: aslında buldum da siz: uğraşacağım şey yanımda değill oğuz: ne buldun ki siz: seniii siz: babam evde değil istersen bize gelebilirsin diyecektim oğuz: ooo oğuz: beste hanım sizde baya hızlısınızz siz: ya siz: başka yerlere çekmesene siz: 😠 siz: duru'yu ve kaan'ı da çağıracaktım siz: tabi istersen oğuz: uyar bana oğuz: sadece ikisini mi çağıracaksın? siz: gelmesini istediğin biri varsa onu da çağır oğuz: ege'de gelsin mi? siz: gelsin oğuz: peki oğuz: o zaman yarım saate kaanlarla size geçmiş oluruz siz: tamamm siz: kaan'a sen söylersin oğuz: tamam
Oğuz'la olan mesajlarımdan çıkıp Duru'yu aradım. Bir süre çaldıktan sonra telefonu açtı. "Efendim?" "Duru, Oğuz'u bize çağırdım sende gelsene." "Beste," Bir süre sessiz kaldı. "İki sevgilinin yanında ne işim var benim?" "Ya, öyle değil! Kaan'ı, Ege'yi falan da çağırdık." Ofladığını duydum. "Ege mi?" "Evet." "Onun ne işi var orada?" "Kaan ve Oğuz'la arkadaş ya hani. Oğuz onu da çağırayım mı deyince çağır dedim bende." Birkaç saniyeliğine cevap vermedi. "Saat geç olmadı mı?" Göz ucuyla duvarda ki saate baktım. Saat daha yediye yeni geliyordu. "Hayır." Cevap vermeyince "Gelecek misin?" diye sordum. "Tamam ya, geliyorum." "Tamam bekliyorum canım." dedim gülerken. Telefonu kapatıp yatağımdan kalktım. Üzerimdeki halilişkolu pijamalarla bir süre bakıştıktan sonra dolabıma ilerledim. (Eşarbını Yan Bağlama /yarı texting kitabından çaldım pijamaları jdjdkdnjd. GİDİP OKUYUN COK EĞLENCELİ VE GÜZEL BİR KİTAP) Dolabımdan bol kırmızı bir sweatshirt ve siyah bir eşofman altı alıp hızlıca üstümü değiştirdim. Normalde asla pijamalarımı katlamazdım ama bu pijamam benim en değerli pijamamdı. Bu yüzden özenle halilişkolu pijamamı katladım ve yatağımın üzerine yerleştirdim. Saçımı da hızlıca bir at kuyruğu yaptım odamdan çıkıp aşağıya indim. Daha önce damla çikolatalı kurabiye yapıp buzluğa atmıştım. Onu mikrodalgada ısıtıp bizimkilere ikram edebilirdim. Mutfağa girip hızlıca buzluğun kapağını açtım. Bir süre kurabiyelerin olduğu saklama kabını aradıktan sonra sonunda kurabiyeleri buldum ve mikrodalgaya attım. Kettle'da bir paket sütü döküp kettle'ın kablosunu prize taktım. Süt de ısınırken masada ki sandalyelerden birine oturdum.
***
"Hoşgeldinnn." dedim Duru'ya sıkı sıkı sarılırken. "Hoşbuldumm." O da sarılışıma sıkı sıkı karşılık verdi. "Diğerleri gelmemiş?" Geri çekilip gülümsedim. "Gelirler birazdan. Buluşup beraber geleceklerdi." "Anladım." Salona doğru yürümeye başladı. Bende peşinden ilerledim. "Ege niye geliyor ya?" Yanmayan şöminenin önündeki minderlerden birine oturdu. "Sen niye Ege'den bu kadar nefret ediyorsun?" Bende karşısında ki mindere oturdum. Duru'nun, Ege'ye olan bu gıcıklığı gerçekten normal değildi. Kolay kolay kimseden nefret etmez, ters davranmazdı. Omuz silkti. "Sevmiyorum işte. Kendini bir bok sanıyor." "Daha önce aranızda bir şey mi oldu?" Bakışlarını yere indirdi. "Hayır." "Belli ki olmuş Duru. Senin bu tavırların normal değil. Sebebi olmadıkça kimseye ters davranmazsın sen." Bakışlarını hâlâ bana kaldırmıyordu. "Dedim ya, kendini bir şey sanıyor, sevmiyorum." Sesi kısılmıştı. Bir süre Duru'ya bakmayı sürdürdüm. O ise bana hâlâ bana bakmıyor, işaret parmağıyla yerde daireler çiziyordu. Dakikalar sonra yanağından bir damla yaş süzüldüğünü görmemle kaşlarımı çattım. Ağlıyor muydu? Ama neden? "Duru?" dedim bana bakması için. Parmağıyla daireler çizmeye devam ederken sadece bir mırıltı çıkardı. "Duru, bana bakar mısın?" Yavaşça eğmiş olduğu başını kaldırdı ve bana baktı. "Efendim?" Gözleri hafifçe kızarmıştı. Ağlamamak için kendini zorluyordu. "Ne olduğunu bana anlatmayacaksan, gidip Ege'ye soracağım." Gözleri büyüdü. "Gerçekten benden bir şey mi saklıyorsun, Duru?" Kafasını hızlıca sağa sola salladı. "Ege'ye bir şey sormayacaksın." "Duru, bizim birbirimizden gizlimiz saklımız mı var? Sıçmaya gitsen bana anlatan birisin. Ve şimdi ağlayacak kadar önemli olan bir konuyu bana anlatmıyorsun." Tekrardan bakışlarını yere indirdi. "Önemli bir şey değil." Zilin çalma sesiyle ayağa kalktım. "Sonra konuşacağız." O da ayağa kalktı. "Ben bir lavoboya gidip geleceğim." Başımı sallayıp kapıya yöneldim. Duru'da yukarıda ki lavobaya çıkıyordu. Kapıyı açtığımda direk Oğuz'la göz göze geldim. Kocaman gülümsüyordu. Gamzesi daha da belirginleşmişti. Bir gün şu gamzeye lütfen dokunayım. "Hoş geldiniz." İçeri girmeleri için geri çekildim. Ege ayakkabılarını çıkarıp, önden girdi. "Hoşbulduk yenge." Arkasından da Oğuz ve Kaan girdi. "Gıcıksu, n'aber?" dedi Kaan yanağımdan makas alıp göz kırparken. Güldüm. "İyiii." İçeri girdiklerinde kapıyı kapattım ve salona geçtik. "Duru da gelmeyecek miydi?" Soruyu soran Kaan'dı. "Lavobo da." Üçlü koltuğa oturdum. Yanıma da Oğuz oturdu ve kolunu omzuma attı. "Nasılsın?" "İyiyim." Başını eğip yanağımı öptü. Burnunu saçıma sürtüp fısıldadı. "Beste'm." ALLAH'IM SANA GELİYORUMM Kollarımı beline doladım ve başımı göğsüne gömdüm. Burnuma dolan okyanus kokusu ile gülümsemem daha da büyüdü. "Bakıyorum da pek bir mutlusun Beste." Bakışlarımı kaldırıp karşımızdaki koltuğa yerleşen Kaan'a baktım. Sırıtıp evet anlamında başımı aşağı yukarı salladım. Sevdiğim yanımda tabi ki mutlu olacağım. Ege'de Kaan'ın sağına oturdu. "Oğuz söylemese haberim olmayacaktı, Beste. Sende Oğuz'u seviyormuşsun." dedi sırıtarak. Küçüklüğümüzden beri her haltımızı birbirimize anlatırdık ama Oğuz'u sevdiğimi Kaan'a söylemeye çekinmiştim. Onlar da çok yakın arkadaştı ve her ne kadar Kaan'a güvenim sonuna kadar olsada Oğuz'un öğrenmesinden korkmuş anlatmamıştım. "Oğuz öğrenir diye söylememiştim." Oğuz'un eli saçlarımda gezinmeye başladı. "Güzelim benim." "Hoşgeldiniz." Arkamdan gelen sesle hepimiz Duru'ya döndük. Az önceki halinin aksine enerjik duruyordu. Az önce bağlı olan turuncu saçları açılmış ve omuzlarına dökülmüştü. "Hoşbulduk!" diye cevap verdi Ege. Duru, Ege'ye gözlerini deydirmeden yavaşça yanımıza geldi sağ tarafıma bağdaş kurup oturdu. "N'aber Duru?" Gülümsedi. "İyidir, enişte."
***
"Tabi sonra bu salak gidip Tuğçe'ye anlatmış olayı. Tuğçe duyunca da zaten olanlar oldu." Yaklaşık iki saattir okulda ki olaylar hakkında konuşuyorduk. Aslında daha çok Duru ve ben konuşuyorduk. Malum tüm dedikoduları bilen bizdik. "Bu olayda Yağız nerede peki?" dedi Kaan. Üçüde ellerindeki kupaya sarılmış Duru'yu dinliyordu. Geçen gün bizim sınıfımızda ki Tuğçe ve yan sınıfta ki Deren saç başa kavga etmişti. Ben olayı Tuğçe'den dinlemiştim ve kesinlikle Tuğçe haklıydı. Az önce de konu bir şekilde bu olaya gelmişti. "Yağız'ın bir suçu yok ki. Deren bir şekilde olaya onu da katmış." "Okulda neler oluyormuş da haberimiz yokmuş. Bu arada varsa bir bardak daha kahve alabilir miyim?" Ege elinde ki boş kupayı bana doğru uzattı. Elinde ki kupayı alıp ayağa kalktım. "Gel sende yardım et bana." dedim. Mutfakta Duru'yla aralarında ne olduğunu sorabilirdim. "Ben mi?" dedi şaşkınlıkla. Evet anlamında başımı sallayıp mutfağa doğru yğrümeye başladım. Ege'de peşimden geliyordu. Mutfağa girdiğimde elimdeki bardağı amerikan tezgaha bıraktım ve Ege'ye döndüm. "Bir şey konuşacağım seninle." Tek kaşını kaldırdı. Hemen konuya girdim. "Duru ile senin aranda ne oldu, Ege?" Omuz silkti. "Bir şey olmadı." Kollarımı göğüs hizamda birleştirdim. "O zaman neden seni sürekli tersliyor?" "Bunu Duru'ya sorman gerekmez mi?" "Sordum." "Ee, ne dedi?" "Seni sevmediğini söyledi." Alayla gülümsedi. "Emin misin?" "Evet?" "Bana da tam aksini söylemişti." dedi. Ne? Nasıl yani? "Anlamadım?" Kaşlarım hafifçe çatılmıştı. "Neden böyle davrandığını bilmiyorum." "Ne demek bilmiyorum, Ege?" "Bilmiyorum işte." "Duru senin yüzünden ağlıyor ama sen sebebini bilmiyor musun?" Duru bu söylediklerimi duysa kesinlikle beni camdan falan fırlatırdı. Kaşlarını çattı. "Duru ağladı mı?" "Siz gelmeden önce konuşmaya çalıştım ama hiçbir şey anlatmadı." Konuşmak için ağzını açtı ve konuşmadan kapattı. "Ege, Duru'nun kalbini mi kırdın sen?" Yutkundu. "Daha sonra uzunca anlatsam olur mu?" Salonda bizi beklediklerini düşünürsek dha sonra konuşmak daha mantıklı olacaktı. "Peki."
‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙
umarim begenmissinizdir aslinda bolumu daha da uzatmayi dusunuyodum ama birkac gundur bolum atmayinca biran once atayim dedim bir sonraki bolumu yazmaya daha baslamadim o yuzden sinir koyacagim
sınır: 12 oy //// 15 yorum
|
0% |