Yeni Üyelik
3.
Bölüm

1.Bölüm

@viiena_

 

 

 

 

" Kabuslar."

 

 

☀𓇢𓆸

İstanbul

​​02.01.2024

12.00

Özel Psikiyatri Kliniği

" Elif , Elif ? "

Kulağında çınlayan nahif sesle gözlerini araladı.Karanlıktı, rutubet kokuyordu. Neredeydi ?

" Elif ? "

Kalbi bilinmezliğin içinde yaşadığı korkuyla çarptı. Kesik kesik nefesler aldı. Karanlığın içinde duruyordu. Ama neredeydi bilmiyordu, bir adım önünü bile göremiyordu, bir adım arkasından haberdar değildi. Bir adım dahi atamazdı.

" Elif..."

Duyduğu ses hem bir o kadar yakın hem de uzakta gibiydi. Elif, korkmaya başladı. Dudakları aralandı, kesik kesik nefesleri düzensiz bir hal aldığında ilerlemek istedi. Hareket etmek istediğinde yerinden bile oynayamadı. Telaşlanmaya başladı. Kafasını eğdi fakat sadece karanlık vardı. Karanlık.

" Ne oluyor ? "

Telaşla tekrardan hareket etmeye çalıştı. Dengesi bozulur gibi oldu. Sonra...o sesi tekrardan duydu ama bu defa içini ürpermesine neden olacak kadar fısıltı halinde ve alaylıydı.

" Elif..."

Titredi, tekrar tekrar hareket etmeye çalıştı, olmadı. Son bir defa daha denemek istediğinde boynuna dolanan kolları hissetti. Hissetmesi ile bedeni kaskatı kesildi.

" Neden, " soğuk bir beden arkasından gövdesini ona yasladı. Ilık nefesi boynuna denk geldi. '"Neden beni ardında bıraktın, Elif ?"

Göz bebekleri titredi. " Sen. "

Soğuk beden kollarını boynuna doladı. " Neden, Elif ? "sanki üzerine bir kirlilik bulaşıyor gibiydi. " Neden ? " kolları sıklaştı. Çelimsiz kollar canını yakmaya başladı.

" Beni neden ölüme terk ettin, Elif ?"

" Cevap versene, neden !? "

Sesi gittikçe güçlendi. Kolları sıklaştı, nefesi tıkanmaya başladı.

" Neden !?"

" Neden!?"

Kafası geriye çekildi, dudakları soluk almak için aralansa da bir işe yaramadı. Kulağının dibinde ki ses daha da güçlendi. Bir çığlık gibiydi.

" Nede, Elif !? Neden beni ölüme terk ettin !? "

O karanlıkta gözleri yaşarmaya başladı. Hareket edemiyordu.

Ölüyor muydu ?

" Ne-"

Sesi duyamadı, omzunda şiddetli bir sarsılma hissettiğinde nefes nefese doğruldu. Çıplak ayakları soğuk zemine değdiğinde şakağından akan ter damlasını hissetti. Nefessiz kalmışçasına hızlı hızlı nefeslenirken kulakları uğulduyordu.

" Elif, iyi misin ? "

Ellerini yüzüne gelen saçlara daldırdı, dizlerini dirseklerine yasladı. " Cam, " dedi aldığı nefesler ona yetmezken. "Camı aç." birkaç adım sesinden sonra içeri dolan serin hava ile geriye attı kendini. kafası koltuğun sert başlığına geldiğinde gözlerini kapattı. Serin hava alev alev yanan bedenine iyi gelirken elini kaldırıp boğazına koydu. Parmakları sanki hala boğazına dolanan kollar varmış gibi hareket etti. Bedenini zangır zangır titriyor gibiydi.

Uzun zaman sonra neden birden çıkmıştı karşısına ?

Uyuya kaldığı koltuğun diğer tarafı çöktüğünde gözlerini araladı. Tavana asılı olan lamba gözlerini kamaştırdığında birkaç kere kirpiklerini kırpıştırdı.

" İyi misin ? "

Soru duymaktan kafası ağrımıştı. Yana yatırdı yüzünü. Gözlerini tamamen aralayıp endişe ile kendisini süzmekte olan arkadaşına. " Kapımı çalmadan girdin değil mi yine ? "

Arkadaşı sinirle göz devirip omzuna vurdu. Ufak burnunu havaya dikip."Kusura bakmayın, sayın Buzdolabı ! Akıl edemedim kapınızı çalmayı, affola."

Sırtını dikleştirip koltuğun köşesine sıkıştırdığı tül çoraplarını alıp giydi, topuklu ayakkabılarını da ayağına geçirip ayaklandı. Hala koltukta ona bakmakta olan arkadaşına. " Bir şey mi oldu ?"

Arkadaşı bacak bacak üstüne atıp kollarını göğsünde kavuşturup hırsla saçlarını savurarak kafasını çevirdi. " Söylemiyorum." diye kısa tabirle mızmızlandı.

Terlediği için üşütmemek adına sandalyesinin üzerine bıraktığı önlüğünü üzerine geçiren Elif arkadaşının tavrına bıyık altından gülümsedi. " Verda ! "

" Hayır," dedi Verda bir an olsun pozisyonunu bozmadan. Aksine daha da hiddetlenip elini kolunu sallayarak. " Ben senin için Atilla'ya dil dökeyim, hastayı sana vermek için uğraşayım gördüğüm muameleye bak. Alacağın olsun, Elif."

Elif, masasının üzerinde ki kupasını alıp ufak kahve bardaklarını, çay ve kahvelerle doldurduğu rafının üzerine bırakıp yeni bir bardak aldı. Kettlesine şişe suyu koymak üzereydi ki Verda'nın verdiği haber ile kafasını hızla ona çevirdi.

" Hiç su ısıtma, hastan geldi. "

" Ne !? "

Verda, ona döndü. Kaşları hala çatıkta olsa açıklama gereği duyup." On dakika önce hastaneye getirildi, daha geç bekliyorduk ama ne olduysa erkenden getirildi. Sana haber vermeye gelmiştim. "

Elif, suyu ve bardağı bırakıp." Daha önce neden uyandırmadın ki ? Nerede, odaya yerleştirildi mi? Yakınlarından gelen var mı ? Konuşs-"

" Sakin ol," Verda ayağa kalkıp Elif'in yanına gidip kıvrık yakasını düzeltti. Dağınık saçlarını toparlayıp." Önce kendine bir çeki düzen ver, elini yüzünü yıka. Evet odasına yerleştirildi, fakat uyuyor çünkü yolculuk sırasında huzursuzluk çıkarmış bu nedenden sakinleştirici vermişler. " Verda, Elif'i geride bırakıp kapıya doğru ilerledi. Demir kulpu kavrayıp açtı, dışarı çıkmadan önce son defa arkadaşına bakıp. " Son olarak" İşaret parmağını ona tersçe bakan arkadaşına dolaştırıp." Duş al, kokarca gibi dolaşmaktan vazgeç. Bu yaşına kadar bekar kalmana şaşırmamalı. "

Kapıyı çarpıp çıkan arkadaşının ardından bir süre kapıya bakan Elif, kendine geldikten sonra gömlek yakasını burnuna yaklaştırdı ve kokladı. Burun deliklerinden sızan koku ile yüzünü ekşitti. Harika ! Bir kokarca olmadığı kalmıştı.

Elif, odasından çıkıp önce lavaboya girdi. Boş olan lavaboda çeşmeyi açıp buz gibi suyu yüzüne çarptı. Bir iki defa aynı eylemi gerçekleştirdikten sonra ufak aynada yansıması ile göz göze geldi. Berbat bir haldeydi, uykusuzluktan gözaltları çökmüştü. Teni soluklaşmış ve dudakları kurumuştu, çatlamıştı. Yüzüne bakan bir insan onun kaç gündür uyumadığını tahmin edebilirdi.

Pes edercesine nefes verip yüzünü kuruladı. Aklına getirmek istemediği kabusu onu sarsmıştı ve şuan hastasına bakmaya değil gidip dinlenmeye ihtiyacı vardı. Bu haldeyken bir hasta ile ilgilenmesi doğru olmasa da başka şansı yoktu. Çalışması gerekti. Belki sonra evine gidip günlerce uyuyabilirdi, ya da belki birkaç saat. Beş saat bile yeterde artardı ona. Ve güzel bir duş, evet kesinlikle sıcak bir duş almalıydı.

Lavabodan çıktıktan sonra ise hemşirelerin yanına gidip hastanın odasını öğrendi. Bir alt kata inip uzun koridorda ilerlerken hastanın dosyasında yazanlar aklında dolaşmaya başladı.

İleri derece şizofreni.

Çevresine ve kendisine zarar vermeye meyilli.

Gördüğü kadarıyla sürekli olarak doktor değiştirmişti. Meslektaşlarının hayatlarında hiç şizofreni hastası görüp görmediklerini merak etti o an. Yoksa hastasının bu kadar doktor değiştirmesine başka bir neden bulamıyordu. Evet zor bir hastalıktı, fakat tedavi edilebilirdi. Zaman alırdı ama imkansız değildi.

Odanın önüne geldiğinde omuzlarını dikleştirdi. Ayak tabanlarını sertçe yere bastırdı. Bakışları bir süre kapalı kapıda oyalandı, kapının sevimsiz beyazlığında dolandı, sol tarafında kapının bitiş hizasının birkaç santim aşağısında kalan numara yazısına baktı bu defa.

No : 101

Elif, kafasını sağ sola yatırdıktan sonra kapının yuvarlak kulpunu kavrayıp sakinlik içerisinde çevirdi. Kapı aralandığında zayıf bedenini araladığı ufak aralıktan sokmak üzereydi ki hatıralarında hayal meyal kalıntısı kalmış olan o tanıdık sesi duydu.

" Merhaba, Elif Hanım."

Kulpun üzerinde ki eli duraksadı. Parmakları yuvarlak yapıyı sıkıca kavrarken arkasını dönemedi. Bugün kendisini toparlaması uzun sürecek gibi duruyordu. Bakışları araladığı kapıdan gözüken odanın soluk beyaz duvarlarına değip geçti. Tüm yorgunluğuna rağmen kafasını çevirip siyahlara bürünmüş olan kadına odaklandı. Saçlarından, çizmelerine kadar siyahtı her şey.

Renklerin hayatımız da, insanlar üstünde çok önemli bir yeri vardır. Siyah ; Otorite, gizem...saldırganlık. Bingo ! Karşınıza biri dikildiğinde onun hakkında bilgi edinmek için, ruh hali hakkında ufak bir tahminde bulunmak için etraflıca araştırmaya vakit ayırmanıza gerek yok. Minik bir ipucu bile verebilirdi karşınız da ki kişi size. Ya da bu yılların bir getirisi olmuştu Elif'te.

Araladığı kapıyı geri kapatıp tamamen bedenini çevirdi. Dudaklarına bir gülümseme kondurdu.

Gülümse, herkes bu numaraya kanar. En zeki sandığın insanlar bile.

" Evet ? "

Dirseğine kadar uzanan eldivenli elini uzattı kırklarının sonlarında ki kadın. Oldukça sakin, mesafeli bir halde. "Daria Farzaneh. İnci Aksan'ın yardımcısıyım, hastanızın annesi. Güneş Hanım'la da çocukluktan beri ilgilenen kişiyim. Bakıcısı diyebiliriz."

Bakıcısı demek. O zaman söyle bakalım bakıcı, hastamın annesi nerede ve neden kızı burada ?

Uzatılan eli kavradı ve. " Öyle mi ? Memnun oldum bende Elif Ka-"

" Biliyorum kim olduğunuzu, Elif Hanım. Methinizi çok duyduk. Bu sebeple Güneş Hanımı buraya getirildi."

" Sanırım teşekkür etmeliyim fakat," Elif elini çekip gözlerine donukça bakan kadına." Hastamın annesi veyahut başka bir yakını değil de, birinci dereceden birinden bahsediyorum neden siz buradasınız?"

Karşısında ki kadının gözlerinde ki ifade bir olsun değişmedi. " İnci Hanım hastanelerden pek haz etmez."

Elif, ellerini önlüğünün cebine soktu. Dudaklarında ki gülümseme soluklaşmaya başladığında. "Anlıyorum ama hasta ile ilgili sormam gereken sorular vardı. Bu durumda burada olması gerekirdi."

Kaşları çatılır gibi oldu bakıcının fakat bu durum saniyelik bir zaman diliminde gerçekleştiği için bundan emin olamadı.

"Merak etmeyin, sorularınızın cevaplarını alacaksınız."

Elif, anlamsızlık içerisinde sol kaşını kaldırdı, nasıl demeye kalmadan yanlarına gelen başhekimi ile dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. Nefes nefese yanlarına gelen başhekimi burnunun ucuna kayan gözlüğünü işaret parmağı ile yukarı kaydırırken." Tanıştınız demek. Darai Hanım umarım Elif içinizi rahatlatmıştır."

Yandan bir bakış attı ona bakıcı. Elif, bu garip bakışa bir anlam veremedi. Neden bu kadının burada olduğunu bile bilemiyordu. Belki de yorgunluk sebebiyle akıllıca düşünemiyordu, ya da düşündüklerini uygulayamıyordu o an.

" Evet," bakıcı koluna astığı kalın paltosunu üzerine geçirirken konuşmaya başladı." Elif hanım tüm korkularımızın geçmesine neden oldu. Böyle donanımlı bir kliniğe ve işinde başarılı bir doktora Güneş Hanımı emanet ettiğimiz için mutluyuz. Bu durumdan en az benim kadar annesi de mutlu. "

Elif, ortalıkta olmayan annenin olaya bu kadar dahil edilmesine ve sanki saniye başı rapor veriliyormuş gibi konuşulmasına karşın şaşırmıştı.

" Harika ! Eğer vaktiniz varsa odama geçelim, size kahve ikram etmek isterim, hem bilmeniz gereken bazı kurallar var."

Ağırca başını iki yana salladı bakıcı."Kahve içmeye vaktim yok, teklifiniz için teşekkürler. Kuralları Elif Hanım bana dışarıya kadar eşlik ederken eminim anlatır. Değil mi ?"

Emrivaki bir şekilde olaya dahil edildiğinde bakışları başhekimini buldu. Elif, bu tavırlardan oldukça rahatsız olsa da başhekiminin gözlerinde ifadeyi gördüğünde gözlerini devirmemek adına zor tuttu kendini. Rahatsızlığını anlamış gibi çaktırmadan kocaman açtığı gözleri, kaşlarını yukarıya kaldırması ile adeta mesaj veriyordu ona başhekimi. Gülümseyerek ileriyi işaret edip.

"Büyük bir zevkle, önden buyurun."

" Her şey için teşekkürler, Atilla Bey, tekrardan görüşmek üzer."

Başhekimi yana kayıp onlara yer açtıktan sonra." Görüşmek üzere."

Elif, ellerini önlüğünün cebine sokup bakıcının yanına gelmesi ile koridorun sonunda kalan merdivenlere ilerlemeye başladılar. 7 katlı polikliniğin ikinci katında bulunuyorlardı şuan ve çıkış hemen bir alt kattaydı. Asansörler uzun zaman önce kullanıma kapatılmıştı ve tek çare aslında paradoksa benzettiği merdivenlerdi. En alt kattan yukarıya bakarsanız bitmeyen bir döngüye benzediğini fark edilebilirdi.

Başhekimden uzaklaşmaya başladıklarında Elif kurumuş dudaklarında dilini gezdirip söze girdi."Ziyaretçi günleri pazartesi, çarşamba ve cuma, saat ikiden üç buçuğa kadar. Çok fazla kişinin gelmesi yasak ve sadece vasi olan kişiyi kabul edebiliyoruz. Tabii bu kurallar Güneş'in durumuna göre değişebilir bunu da belirtmek isterim. Bir anda çıkıp gelmemenizi rica ediyorum."

Merdivenlerin başına geldiler, bir adım attılar. Bakıcı yüzünde ki ifadeyi bir an olsun bozmadı. "Elif Hanım, ne zamandan beri bu klinikte çalışıyorsunuz ? "

Elif, söylediği her şeyin havada asılı kaldığını gördü. Ondan birkaç santim kısa olan kadına yandan bir bakış atıp. " Çok değil, 3 yıl kadar."

" Burada mı doğup büyüdünüz ?"

Elif,gülümsedi." Hayır."

" Öyle mi ne -"

" Konumuz benim nerede doğup büyüdüğüm mü yoksa Güneş mi ? "

Merdiven bitti, bakıcı yüzünü ona döndürüp gözlerine baktı. " Haklısınız fakat bu bilgileri annesine anlatmanız daha iyi olacaktır."

Gülümsemesi alaylı bir hal almak üzereydi ki Elif yutkundu. Bakışları ile etrafa bakıp." Ben kendisini şuan göremiyorum ama ?"

Bakıcı ona bakmayı kesip ilerlemeye başladı." Kendisi çok yoğun bir insan, şuan buraya gelmeye vakti yoktu fakat tabii ki sizinle görüşmeyi istiyor o yüzden bu akşam sizi bir akşam yemeğine davet ediyor."

Elif, otomatik kapıdan çıktıklarında durdu. Kaşları istemsiz çatıldı ve hemen az ileride ki siyah eski model arabaya bakmakta olan kadına dönerek." Anlamadım ?"

"Anlamayacak bir şey yok Elif Hanım,bir akşam yemeği sadece ?"

" Emrivakilerden hiç hoşlanmam ayrıca hasta yakınları ile bu - "

"O da reddedilmekten hiç hoşlanmaz."

Bakıcı ona baktı." Sizinle özel bir konuşma gerçekleştirmek istedi kendisi," baştan aşağı süzdü Elif'i." O yüzden akşam yemeğin de kendisine eşlik ederseniz çok sevinir. İsterseniz iş çıkışı şoför gelip alabilir sizi ya da siz bir eve uğramak isterseniz belki."

Elif, kendisine edilen son lafı umursamandan. " Teşekkür ederim bana fikrimi sorduğunuz için. Çok naziksiniz."

Sesinde ki iğnelemeyi umursamamış olacak ki bakıcı kabanını sıkıca örtüp. "Size yeri mesaj atarım, Elif Hanım. Akşam tam 8 'de. Geç kalmamanızı dilerim. İyi çalışmalar."

Sakinlik içerisinde yanından geçip giden kadına bakakaldı Elif. Ne cüretti bu böyle ! Hem, bu kadın telefon numarasını nereden biliyordu ?

Şoförün açtığı kapıdan içeri binen kadının arkasından ellerini ceplerine yumruk haline getirdi,Elif. Kaşları sinirle çatılırken araba kapısını kapatan şoförle göz göze geldi. Kısa süre süren bakışma bir anda ürpermesine neden olurken havanın soğukluğu daha da sertleşti. Şoför kafasında ki şapkasını düzelterek bakışlarını çekip yerine geçip oturdu.

Elif, derin bir nefes aldı ve gürültülü bir ses çıkartarak giden arabanın arkasından bakmayı kesip gri bulutların esir aldığı gökyüzüne döndü. Gözlerini saniyelik olarak kapatıp geri açtı. "Lütfen,"dedi fısıltı halde."Hayal kırıklığına uğramasına neden olma."

Sonunda içeri girmek için hareketlendiğinde suratını astı ve." İlk önce kesinlikle duş almalıyım."

°•°•°•°•°•°

 

 

Loading...
0%