Bazen -mış gibi yaparsın
görmezmiş gibi, duymazmış gibi, gitmemiş gibi. Bir varmış hep varmış gibi. Oysa bir varmış hep yokmuş.

"siela"

duyduğum sesle arkamı döndüm.
"ne var Malfoy?" Sinirle soludum. O ise pis pis sırıtttı omzunu kapıya yaslayarak devam etti etrafa göz gezdirdiğim ise bizden başka kimsenin kalmadığını anladım.

Ne klişe ama?

"iyi iş çıkardın...tabi korkarak." Dedi ve bana doğru bir adım attı. Başımı dik tuttum ve bende ona doğru bir adım attım. "Korkum, büyüyü yapmaktan değil, yanımdaki arkadaşımın kırılacak olan kalbindeydi Malfoy. Hani senin şu bilmediğin arkadaşlık terimi var ya."

sırıtması gitmişti.o da daha dik durdu.
"hah arkadaşmış. baksana nişanlanmakta bile korkuyorsun. Asıl korkun pottera aşık olduğun için olmasın." Dedi sinirli bir şekilde.

sakin kalmalıyım.

"Malfoy... git ve kendine uğrasak başka birilerini bul olur mu? Harry ile aramda olanın ne olduğunu düşünmen umrumda değil" umrumdaydı.

"Ama eminim nişanlının umrunda olacaktır." Dedi Draco. Daha çok sinirlendim. "Öyleyse bile bu seni ilgilendirmez Malfoy."

hızlı adımlarla ordan ayrıldım. Dumbledore herkesi büyük salona toplamıştı. Ve konulmayan başladı.

"Üç büyücülük turnuvası..."

dumbledore konuşmasını bitirdiğinde herkes katılmak istediğinden, yarışma turlarının neler olabileceğinden bahsediyordu ben ise etrafa bir bakış atıp yemeğimle oynamaya devam ettim sadece. aklım hala nişanlanacağım kişiyle doluydu.

herkes yatakhanelerine gitmek için binalarının ortak salonlarına doğru yol almaya başladılar. Şöminenin karşısına oturdum ve kitabımı okumaya başladım. Hoş, başka yapılacak bir şey yoktu bir süre sonra elimden çekilen kitapla iç çekip kim olduğuna baktım.

Jack Winston, 16 yaşında, uzun boylu, yeşil gözlü, kalıplı ve oldukça yakışıklı

ama ilgimi maalesef ki aptal bir sarışın çekiyor.

"buyur, Winston." Dedim sakince ayağa kalkarken. "Çık, jack'i tercih ederim." Dedi flörtöz bir şekilde. Tek kaşımı kaldırıp ona doğru adımladım. Kafamı yukarı kaldırıp parmak ucuma çıktım ve fısıltıyla seslendim. "Öyle mi.." o yüzüme doğru yaklaşırken hemen elinden kitabımı alıp koltuğa oturdum.

bu taktikler çoğu kişide işe yatıyordu

draco hariç.

"kalbimi kırdın." Dedi elini kalbine doğru götürüp oldukça dramatik bir tavırla. Göz devirdim ve "yürüyebileceğin başka bir kız kalmadı mı?" Diye sordum. "Hayır, bir sürü var ama ilgimi sadece sen çekiyorsun uzun zamandır."

tam bir şey söyleyecektim ki "Winston, Siela?" Sesle arkama döndüm. Dracoydu. "Evet Malfoy?" Dedi Winston benden önce. "Bu saatte burda ne işiniz var?" "Sanane Malfoy?"
Winston'a doğru adımladı.

"biliyorsun ki sevgili Coper bina başkanı ve benim de yakın bir arkadaşım Winston." Dedi Draco sinirle. "Pekala yeter. Tamam Malfoy o da tam gidiyordu zaten bende." Diyerek ilerledim. Fakat Draco tam merdivenleri çıkarken beni durdurdu.

"ne o siela. Potter dan sonra Winston mu?" Kendimi tuttum. Her zamanki gibi sakin kaldım. "Malfoy, yeter." Diyebildim sadece ve kolumu ondan çekip uzaklaştım.

tüm kırgınlığımı bırakıp uyumaya çalıştım. Sabah üç büyücü turnuvası için misafirler gelecekti.

Onunla 100 hayat yaşasak , yeniden doğup yeniden ölsek birlikte; aldığı hiç bir nefesi benim için vermezdi, bilirdim