@vo1llance
|
Arkadaşının ona seslenmesiyle düşüncelerinden kurtulmaya çalıştı küçük peri. Ne kadar üzerinden günler geçmiş olsa bile o geceyi unutamıyordu. Daha doğrusu, Dahyun alfasını unutamıyordu. Hayatında ilk defa bir şeye bağımlı olduğunu hissediyordu. Dahyun birine aşık olmayı garipseyecek bir tip değildi. Ne kadar modern bir zaman diliminde olmasa bile etrafındaki çiftler ve ona aşık olan arkadaşı sayesinde böyle şeyler küçük periye normal geliyordu. Onun sorun ettiği ve kafasında dolaşan şeylerin çoğu alfadan alakasız, ondan uzaktı. O yerle alakalıydı. O dere, o taş, o çiçekler hatta kuşlarla bile alakalı olduğunu düşünüyordu. Sanki kendisini oraya çeken bir şey vardı. Dahyun omzundan sarsıldığını hissedince panikle yanındaki arkadaşına baktı. "Ne elleşiyorsun Chaeyoung?" "Sen beni dinlemiyor musun Dahyun? Köye dönmeliyiz diyorum. Saatin kaç olduğunun farkında değil misin?" Dahyun irislerini küçük kızdan ayırıp etrafına baktı. Havanın karardığını neredeyse batmış olan güneşten görüyordu. Derin bir iç çekip yeniden arkadaşına döndü. Dahyun normalde ona birkaç saat daha gezmeyi teklif edecekti ama Chaeyoung'un sevgilisinin bu konuda ne kadar sert olduğunu biliyordu. Geçen yıl iki peri çarşıda açılan yeni bir mağazaya gitmiş, ancak orada çok fazla oyalanıp saatin kaç olduğunu tamamen unutmuşlardı. Sevgilisinin eve dönmediğini gören ve üstüne ona ulaşamayan Mina tam anlamıyla kafayı yemiş, köyü birbirine katıp herkesi ayaklandırmıştı. Köyün erkekleri gecenin bir yarısı dışarı çıkıp ormanla iki kızı ararken Chaeyoung ve Dahyun ellerindeki poşetleri sallaya sallaya eve yürüyordu. Sonu iyi olmamıştı tabii. "Gitmiyor muyuz Dahyun?" Chaeyoung yavaşça yerinde zıplamaya başladı. Stresli olduğunda sürekli bunu yapardı -bunun bir sakinleşme yöntemi olduğunu söylüyordu ama Dahyun'a göre saçmalıktı.- Ancak Dahyun pek onu önemsiyor gibi görünmüyordu. Ormana girmek, o kadını yeniden görmek ve kendini bu sefer tamamen ona teslim etmek istiyordu. Eflatun çiçeklerin üstünde kendini kutsamasını, kırmızı irislerinin tenini delip geçmesini istiyordu. Arkadaşının dediğine cevap vermediğini ve düşüncelere daldığını gören Chaeyoung endişeyle ona baktı. Dahyun yaklaşık bir aydır böyleydi. O gece gizlice ormana kaçtıktan sonra tamamen değişmiş, adeta yerine başka biri gelmişti. "Dahyun neler oluyor? Son zamanlarda ne kadar garip davrandığının farkında mısın? Sanki.. Bir şey seni ele geçirmiş gibi." Dahyun yeniden küçük kıza baktı. Momo'yu gördüğü ilk günden beri en yakın arkadaşına olanları anlatmak istiyordu. Ancak -dünyanın çoğu bölgesinde olduğu gibi- yaşadıkları köyde perilerin başka canlılar ile birlikte olması yasaktı. Chaeyoung'un sevgilisi bir insandı ve ikili zamanında bunun için çok kötü zamanlar geçirmişlerdi. Sayısız ölüm tehditi almışlar, Chaeyoung defalarca kez köyden kaçmış ve yüzlerce kez ayrılmaları için baskı yapılmıştı. Daha ilişkisini toplumuna yeni kabul ettirmiş arkadaşına bencilce bunları söyleyip onun yeni düzelmiş psikolojisini mahvetmek istemiyordu. "Chaeyoung sen eve dönsen iyi olur. Ben biraz ormanda gezineceğim." Chaeyoung büyük bir şaşkınlıkla arkadaşına baktı. Şaka yapıp yapmadığını anlamaya çalışıyordu. "Dahyun sen kafayı mı yedin? Gece ormanda ne kadar vahşi hayvan var bilmiyor musun?" Dahyun yeniden iç çekti. Perilerin gece ormanda güvende olmadığı kesindi. Geceleri kızgınlıkta olan çoğu kurt ormanda dolaşır, bulduğu zayıf canlıları kullanır veya öldürürlerdi. Ancak bu Dahyun için geçerli değildi. Dahyun o günden sonra her ormana gittiğinde kendini güvende hissetmişti. Yaşanacak en küçük olayda -sadece 2 kez gördüğü- alfanın gelip onu kurtaracağını düşünüyordu. Aralarında farklı bir bağ olduğuna yemin edebilirdi. "Önemli değil.. O beni korur." "Ne, kim? Ne diyorsun Dahyun? Dahyun derin bir nefes aldı. "Eve gitmen lazım Chaeyoung. Sana şimdi her şeyi anlatırsam geç kalırsın." "Eğer bana her şeyi anlatacaksan eve sabah giderim Dahyun. Mina bir günü sorun etmez merak etme." "Sadece bir saat Chae. Sonra hemen eve geleceğim. Sadece bir saat ormanda olmama izin ver." Küçük kızı zar zor ikna ettikten sonra koşarak ezbere bildiği bölgeye doğru koştu Dahyun. O geceden sonra belki ilk buraya gelişiydi. Gecenin karanlığında parlayan eflatun çiçeklerin arasından yavaş yavaş yürüyordu Dahyun. Huzurlu bir şekilde yürürken birkaç saniye içinde kendisinden kat kat daha güçlü olan kolların onu tutup yere yatırmasıyla acı dolu bir inleme bıraktı ortaya. Hayatında korkmadığı kadar korkmuştu. Hızlanan nefesiyle birlikte maraton atan gibi koşmuş kalbi yavaş yavaş sakinleşiyordu. Daha çok korkmak yerine neden sakinleştiği belliydi. Bu his, bu ten, bu koku... Dahyunun rüyalarına giren bu dokunuşlar. Gözlerini yavaşca açıp üzerinde yatan kadına baktı. İrisleri koyu kırmızı gözlerle buluştu. Titrediğini hissetmişti Dahyun. Yerde olmasına rağmen ayakları yerden kesilmişti. Kalbinin her bir noktasına ulaşan o ses kulaklarına doldu. "Güzelliğim..." Dahyun'un dudaklarından küçük bir mırıldanma çıktı. İrislerini karşısındaki kırmızı gözlerden ayırmıyordu. "Günlerdir gelmeni bekliyorum Dahyun. Seni bir daha asla göremeyeceğimi sandım." Dahyun kekelemeden konuşmaya çalıştı. "Düşünüyordum. "Beni kendinden bu kadar uzaklaştırman adil değil Dahyun.' Küçük peri yavaşça kafasını çevirdi. Gözleri eflatun çiçeklerle dolu yolla birleşmişti. Yolun sonu eşsiz güzellikteki dereye çıkıyor. Derenin üzerinden ormana doğru uzanan bu mor duman Dahyun'u ele geçiriyordu. "Susmaya devam mı edeceksin güzelliğim? Bana kafandaki şeyleri anlatmayacak mısın?" Dahyun Momonun davranışlarındaki garipliğin farkındaydı. Alfası her zaman soğuk ve konuşmayan bir tip olmuştu. Dahyuna sadece romantik sözler söyler ve sonra tamamen susardı. Bugün tam tersine özel bir konuşma isteği var gibiydi. Çok özlemiş galiba diye düşünmemeden edemedi küçük peri. "Dayanamadım. İçimdeki sesleri susturamadım. Hafifçe yutkundu. Konuşmaya devam etmek için derin bir nefes aldı. "Kalbimdeki eksikliği dolduramadım Momo. Ben sensiz kendim değilim. Ben senden sonra eksiğim."
|
0% |