23. Bölüm

1.6

ℳ⋆
volanciaa_

Okull yuzundenn yogundumm biraz yazamadimm yoksa daaha once yayinlardim beklettiğim için kusura bakmayın🙏🫶

İyi okumalar-

Gözlerimi aralamamla kafama vuran acının sızısı ile göz kapaklarım sertçe kapanıp yerini geri buldu.

 

Bu sırada Helin'in sol kolu ağırlıkla üzerimde dururken uyanmaması adına dikkatli bir şekilde altından sıvışıp komidinin üzerinde duran telefonumu alarak balkona geçtim.

 

Art arda gelen bildirimlerin arasından dün anneme attığım izin mesajına bu sabah yeni döndüğünü farkettim.

___

+3- 12/A G.S

+2- Emrullah abi

+6 -Helosum

+3 -Annem🤍

____

 

Kendisi bu hayatta örnek alabileceğim en büyük şans kaynaklarımdandı. Otuzundan sonra sırf ailesine yıl olmamak adına açıktan iki yıl boyunca çalışıp lise diplomasını almıştı.

 

Şimdi ise bir giyim fabrikasının müdür yardımcısı olarak görev yapıyordu.

 

Kadın giyim olduğundan işleri epey karışık ve yoğun oluyordu. Böylelikle annemde gece gündüz demeden çalışıyor epey yoruluyordu.

_

Siz: anne müsait misin?

Siz: bu akşam çalışmak için Helinlerde kalacağım.

Siz: beni merak etmeyin haberin olsun.

Siz: iyi geceler.💋

 

Annem🤍: bugün erken dön.

Annem🤍: abin yarın gidecekmiş birlikte akşam yemeği yemeye gidelim diyoruz.

Annem🤍: gelmek zorunlu abin için.!

_

İtiraz edeceğimi bile bile sonda gönderdiği mesaj ile bakışırken derince soluyup balkonda ki koltuklardan birine oturmuştum.

 

Aklıma dün gece yaşadıklarımız sızarken mutlulukla kıvrılan dudaklarıma zorlukla yanağımın iç kısmını ısırp durdurmaya çalıştım.

 

Seviyordum.
O da beni.

Ve Aras dün beni öpmüştü!

Aras beni öpmüştü.

 

Utançtan yanmaya başlayan yüzümü dizlerimin üzerine gömüp hızlanan kalbimi parmaklarımla sardım.

 

Yüzüne nasıl bakabilirdim ki? Sevgili miydik ondan bile hala emin değildim zaten.

 

Helin'den nasıl gizleyebilirdim ki, en yakın arkadaşımdı o benim. Hemen bir şeylerin olduğunu anlayıp beni sıkıştırıp utandırmaktan zevk alacaktı.

 

Bir süreliğine unutmak isteyip hala gülmeye devam eden dudaklarımla lavaboya gidip güzelce elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçlarımı dolap da duran saç tarağı ile toplayıp sıkıcı bir at kuyruğu yaptım.

 

Çalışmak için getirdiğim çantamdan kuruyan dudaklarım adına yanımda getirdiğim dudak nemlendiricimi ve parfümümü sıkıp hala üzerimde duran sweatshirtünü sıkıla gücene çıkartıp okul formamı geçirdim.

 

Okul çantama yanımda getirdiğim her türlü şeyi sıkıştırırken gözlerim yatakta yarı açık bana bakan Helin'i farkedince mutlulukla gülümsedim.

 

"Uyan hadi bir saattimiz kaldı geç kalmayalım. Sınavdan önce son tekrarlarımızı yapacağız okulda, erken gitmeliyiz." Söyledikleriyle telaşla duran parmaklarımın üstüne bir anda kuruyan boğazım ile sertçe yutkundum.

 

"Sen neden neşelisin bu kadar? Yanakların mı kızarmış yoksa bana mı öyle geliyor?" Kafasını yattığı yastığından kaldırarak bana çevirirken sertçe kaşlarımı çattım.

 

"Ne alaka her zaman ki halim hem matematik sınavı için biraz heyecanlandım ondan, umarım güzel geçer çok çalıştık." Önümdeki dağınıklığı toplarken kafasını yastığına geri bastırarak sertçe nefeslendi.

 

"Doğan hoca kesin zor sorar. Bu sene de kalmak istemiyorum, sözlü notlarıma bile düşük giriyor şerefsiz. Hem son dönemimiz bırakın da rahat rahat derslerimize çalışalım zor sormanın manası ne?" Yerinden bir hışımla kalkıp uykulu gözleri ile yüzünü buruşturdu.

 

"Abim de gidiyor ve ben yine küs ayrılmak istemiyorum." İki elini boynuma sarıp bana sarıldığında gülümseyerek dağınık saçlarını elimle geriye attım.

 

"Barışırsınız üzülme." Yandan attığı garip garip bakışlarını farketmemle derince soludum.

 

"Barışmak o kadar kolay mı sanıyorsun abimle? Yirmi yıl boyunca benimle hiç konuşmadan da durabilir bir kişiliğe sahip." Dün aklıma küsken öpüp afettiği gelirken hafifçe belli etmemek adına omuz silktim.

 

'Öperek tabikide aranızdaki küslüğü biterebilirsin çünkü biz öyle yaptık Helin'cim' diye asla söyleyemezdim. Susmak şuanlık en iyisiydi.

 

"Annem kahvaltı hazırlamıştır şimdi abim gidecek diye gelmişlerdi sabah, gitmeden yetişelim." Lavaboya doğru adımladığında yüzüme buruk ve kırık bir gülümseme konarak omuzlarımı çökertti.

 

Aras gidiyordu, ve biz daha yeni barışmışken üstelik uzun bir süre onu göremeyecektim.

 

Telefonla konuşmak her ne kadar iyi gelse de özlememi bir türlü bastırmıyordu neticede.

 

"Kiraz dolabımdaki pembe sweatshirtü verir misin?" Helin'in az önce girdiği banyoda seslendiği sesi az da olsa düşüncelerimi aklımdan uzaklaştırmayı başarmış olsa da tamamen unutturmayı sağlayamamaştı.

 

Elimdeki elbiseleri kapının aralığından uzattıktan sonra yorgun ve sıkılmış bir tavırla balkonda ki eski yerime oturduğumda masamda duran telefonumu aldım.

 

Sildiğim bildirimlerin içinde gözüme takılan mesaj ile hızla konuşma sohbetimize girdim.

 

Bal kabağı: yavrum müsaitsen gelsene yanıma

Bal kabağı: odamdayım.

Bal kabağı: gitmeden tek başına göreyim seni.

Bal kabağı: şimdiden bile özledim aq

Bal kabağı: gidince ne yapacağım sensizz ben ulan

 

Yazdıklarına istemsizce çıkan kıkırtılarımla elimi dudaklarıma bastırıp kocaman gülümsedim.

Acaba gitme desem benim için yine de gider miydi?

______

Gider bence sizceee ne diyorsunuz kalir mii bizim için??🥹

Diğer bölüm için oy atmayı unutmaaaaaaaaaa

Bölüm : 11.09.2025 19:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...