27. Bölüm

1.8

ℳ⋆
volanciaa_

-Şarkıyı dinleyin-

20 oy-

25 yorum-

İyi okumalar- 🪐

"Bak bak hala üstünü bile giymemişsin, geç kalacaksın yavrum. Baban çalışma odana gelsin dedi özel bir şey konuşmak istiyormuş seninle." Zehra teyzenin ılık sesi içimdeki heyecanımı az da olsa bastırırken fazla sıcak banyoda ellerimi kendime doğru avuç içlerimle yelledim.

 

Orta büyüklükteki duş kabini ve kapı arkasında duran boşluğuna sıvışıp içimi saran huzursuzluğun sıcak ilintisiyle hemen çıkıp gitmek istiyordum burdan.

 

"Yeni uyandım anne geliyorum sen git." Aras'ın fazlasıyla rahat ses tonunu garip karşılasam da onun da rahatsız olduğundan son derece emindim.

 

"Düşündün mü peki söylediklerimi? Esin'in numarasını vereyim mi yavrum? istersen hemen gitmeden bir konuşup bir kahve içseydiniz birlikte hem Suzan teyzen dün defalarca beni aradı, ne olurdu bir kez olsun buluşup konuşsaydınız hem kendisi de aynı alanın da çalışmaya başla-"

 

Dakikalardır fazla sıcaktan terlemiş avuç içlerim anında buz kesilirken beynim algılamak istemediği sözlerle boğazıma koca bir yumruk oturtmuşttu.

 

Esin?

Zehra teyzenin en yakın arkadaşı olan 'Suzan Dinçer' ünlü bir parfüm holdinginin sahibi olan kocasının başarılı zeki ve bir o kadar da güzel evin tek kızı.

 

Bir keresinde aynı şekilde burada karşılaşmıştık, kendisi bizden iki yaş büyük olmasına rağmen uzun boyu şık pahalı kıyafetleri ve alımlı vücuduyla yaşından epey büyük görünüyordu. Akademik olarak babasının emekli olup yerine geçmek istediği için üniversiteyi ise öylesine okuduğunu anlatmıştı bize.

 

Şimdi böyle bir konuda gizlice saklanırken emin olun duymak isteyeceğim son şey bile olamazdı.

 

"Söylediklerim hala geçerli anne konuyu uzatma istemiyorum, dedim. Neden sürekli diretip diretip önüme koyuyorsun istemediğimi anlamak ne kadar zor olabilir?"

 

Aras'ın bu konuyu benimle paylaşmayıp gizlemesi yüreğime atılan ıslak bir toprak gibi ağırlaşırken istemsizce elim ayağım birbirine karışmış kalbimin ince kırıklarıyla yüreğime saplanmıştı.

 

Her şeyden önce bana anlatması gerekti.

 

Yakından gelen parkede izi çıkmış sesler beni olduğum yere adeta kitlemişken istemsizce parmaklarımı dişlerime geçirdim.

 

Yalan mı söylüyorum? Ben de senin iyiliğini istiyorum sadece oğlum. Hem ondan güzelini başarılısını nazik bir kızı nerde-" Sesinin sonlara doğru kısılmasını sağlayan Aras'ın sert ve öfkeli sesi olmuştu.

 

"Sizden böyle bir istekte bulunan mı oldu anne? Beni dinlediğin kararlarıma saygı gösterdiğiniz falan yok kalbini kırmak istemiyorum gider ayak o yüzden lütfen ben gidene kadar konuşmayalım." Sesini her ne kadar alçatmaya zorlasa da bunu başarmış sayılmazdı.

 

Odada yankılanan soluksuz sesi nefes almamı bile engellemiş pür dikkat dinlemeye kesmişti adeta. Hiç bir şey söylemedi ya da daha fazla konuşmadılar etrafı kaplayan rahatsız edici sessizlik kapıdan gelen sert çarpma sesi ile bölünürken göz kapaklarım hafifçe aralandı.

 

Olduğum yerden ayrılırken sabahtan eser kalmayan bedenimde gezen hayal kırıklığı ile içeriye doğru ruhsuz ve titreyen kirpiklerime zorlukla adımladım.

 

Girer girmez açık balkondan esen sert rüzgar tenimi süzüp geçerken dudaklarıma takttığım iğrentili gülümsemem her şey benim kafamda kurmamdan öte yandan göz önünde bulundurmak bile ağırlık çökertmişti yüzüme.

 

Kızarmış boynu ve çatık kaşları arasına her zaman ki gibi yuva kuran çukur harelerimi bulurken elinde duran siyah gömleğini beni umursamadan hızla üzerine geçirdi.

 

Daha fazla burda durmamak belki de fazlalık olduğumu hissettiren ortamdan uzaklaşmak için ilerlediğimde söyledikleri ile alaya alır gibi gülümsememi oldukça büyüttüm.

 

"Aşağı in kahvaltını yap işim bitti benim, babamla önemli bir mesele konuşup ineceğim hemen." Yüzüne doğru dönük yüzümü kendisine çevirdiğim de sanki ilk defa göz göze gelmişiz gibi yüzümü süzüp bileklerine takmaya çalıştığı saatinin kopçaları ile ilgilenmeyi kesti.

 

"Bir sorun mu var?" Sol omuzumu hafifçe silkip dudağımın kenarında sıyıran sus çizgisini birbirine bağladım. Bu daha çok sorun yok anlamında değil de 'sence' manasını takınan bir hareketti.

 

"Neden olsun ki Aras? Birbimizden sakladığımız gizlediğimiz bir şey mi var? Öylesine takıldığın kızım herhal-" Lafımı bölen sert sesi daha da sinirlenmeme neden olurken söyledikleri bir taraftan da düşünmeme sebep olmuştu.

 

"Sakın bir daha böyle dediğini duymayayım öyle olduğun falan yok eğer annemin dediğine takıldıysan." Çatılan kaşları hafifçe gerilip eski haline geri bürünerek daha ılıman olmayı çalıştı.

Ya da bana öyle gelmişti.

 

"Benim için zerre önemi yok istedikleri kadar konuşabilirler hiç birini takmıyorum. Ayrıca sana söylememin nedeni buydu önemi olmayan insanlar icin mi kızgınsın bana cidden?"

 

"Kızgın değilim." Zor bela çıkan sesim, göz kapaklarımdan korka korka ayrılırken Aras'ın yüzüne bürünen masumluğu dudaklarımı büzmüştü.

 

"Annen seni zorlamaya devam edecek gibi görünüyor Aras o zaman ne yapacaksın? Karşı gelebilecek misin?"

 

Adımları bana doğru ilerlerken aramızdaki garip gerginliği kınayan bakışları hemen önümde durarak belli bir mesafe sağladı.

 

İstediğim mesafe ya da ayrılık değildi. Beni rahatsız etmemek adına yaptığı hareket içimi saran kırık parçalarını bir bir avuçlarıma doldururken bir suçluyu andıran sıkıntılı bir ifadeyle dudak büzdüm.

 

"Onların söyledikleri konuştukları senden asla önemli değil kimse de hiç bir zorlukla beni başkasıyla olduracak kadar güçlü de değil. Bunları düşünüp kendini üzeceksen eğer tekrardan annem ile konuşabilirim."

 

Kendisinden böyle bir şey istemiyordum aslında ne istediğimin o an ki gerginlikle ne yapacağımı bile bilemiyordum.

 

"Şimdi mi gidiyorsun?" Gözleri tenimde gezinen sessiz suçlu bur çocuk misali dolaşırken tereddütle iki elini belime doğru yerleştirdi.

 

Az önceki stres dolu anlardan sonra her ne kadar gergin hissettsem de onu uzun bir süre boyunca göremeyecek olmak içimi yakıyor, özlem duyan tarafımı daha ağır bastırıyordu.

 

"Ben aşağı inip babamla konuşacağım şimdi. Sonra kahvaltı yaparız ben sizi okula bırakır öyle giderim." Dudaklarındam çıkan 'giderim' sözcüğü düğümlenen boğazımı yakarken istemsizce dolan gözlerimi gizleyememiştim.

 

Bunu fark etmiş olucak ki sorduğu soruyla olumsuzca kafa salladım.

 

"Bir sorun mu var?" Bakışları gözlerimden kopmak istemeyen görünmez bir bağ ile tutuşurken yutkunmakta zorlanan adem elmasıyla sertçe nefeslendi.

 

"Lütfen Kiraz aklım zaten her saniye sende, vicdan azabı çekmeme sebep olma yavrum ha?" Düşen bir damlanın ıslaklığı çenemi süzerken parmakları ile hafifçe silip çenesini başımın hemen üstüne konumlandırdı.

 

"Kıyılır mı sana? Dökme yaşlarını." Başım güven veren göğüsüne yaslanırken bir eli ile saçlarımı okşayıp öpücükler bıraktı üzerlerine.

 

"Git baban bekliyor seni." Ağlamamdan dolayı çıkan boğuk ses tellerimin ardından yüzümü sertçe sildim.

 

"Hadi git Aras ağlamıyorum, söz." Gözleri inanmamış gibi bir tuhfalıkla yüzümde gezinirken emin olmak istiyordu sadece.

Ağlardım çünkü.

 

 

"Sarılalım mı son defa?" Titreyen dudaklarımı dişlerimle zorlukla bastırıp duygularımı en içten gizlemeye çalıştım.

Ya da en azından çabaladım.

 

Dolu gözlerimi göz kapaklarıma bastırırken iki elimi omzuna sarıp sıkı sıkıya sarıldım. Boyun tarafına küçük bir öpücük bıraktığımda saçlarımda gezinen burnu kokumu içine saklamak ister gibi elleri ise hiç bırakmak istemez gibi belime tutunuyordu.

 

"Acaba hiç gitmesem de işleri batırıp benimle küçük bir gece kondu da birlikte yaşar mısın Kiraz? Çok ciddiyim." Sorduğu soru gülmeme neden olurken omzuna doğru küçük bir sille vurdum.

 

"Hayır yaşamam." Kesinlikle yaşar üstüne üstlük onunla dünyanın bir öbür tarafına her şeyi göz ardı edip kaçmayı bile dileyecek kadar mayışmıştım o an.

 

"Senin için ama." Dediğinde bir gözü dudaklarımda kendisi ise kalbimin en ucundaydı. Eğer başlarsak kopmamızın zor olacağını ve ikinci defa kaynana baskını yememek için hiç istemesem de geriye doğru çekildim.

 

"Aşağı in Aras, annen gelir yine hem babanı da çok beklettik." Sesim baskın çıksa da bakışlarım ve kalbim pek de sözlerimi doğrulamıyordu.

 

"İyi peki madem bekliyorum." Uğruna canlar verebileceğim bakışlarını benden uzaklaştırıp yavaş bir o kadar da güçlü adımlarla dışarı çıktı.

 

Ağlamak her ne kadar saçma da gelse özlem tarafım beni ciddi bir şekilde epey zorluyordu. Ama en azından emin olduğum ve kesinleştirdiğim bir takım şeyler olmuştu tabiki de.

 

Sıra asıl bunu Helin'e sakin bir şekilde anlatmak vardı. O da işin en zor kısmıydı.

 

_________♡

___꩜

Karakterlerin görünüşleri hakkında hala bir rol model bulamadım doğrusu pek istemiyorum da zihniniz de canlandığı gibi kalması beni daha mutlu ederr🥹

Ama istersenizz yine bakıp paylaşırım o halde soruyorum

Karakterleri bir sonraki bölüm de paylaşmamı ister misiniz?

 

Öptümmmmmmm siziiii baskaa bı bölüme kadar kendinize iyi bakın ✨💋

Bölüm : 30.09.2025 22:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...