Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm:Tez konusu Cinayetler

@waterr

Ne zaman ‘daha ne kadar acımasız olabiliriz ki’ desem daha acımasız hallerimize şahit oluyorum. Ölümler adeta birbiriyle yarışıyor. Birileri ölüyor Ölüm dört harf iki hece ama anlamı... Bıçaklanıp ölenler, kendi kafasına sıkıp ölenler, kan davalarına kurban gidenler, sırf gürültü yaptı diye komşusunu öldürenler... Peki insanlar neden asla tatmin olmuyorlar. Birilerin ölümünden zevk mi alıyorlar yoksa sırf haber kanallarını doldurmaları için mi? İnsanlar doyumsuzdur. İnsanlığın her döneminde bu böyleydi. Peki neden? bu Düşüncelerden uzaklaşmamın sebebi konferans salonunda ki hocamın bana seslenmesiydi

“Esra tezini ne zaman okumaya başlarım” kahve uzun dalgalı saçlarını her zaman ki gibi yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yapmış, alımlı alımlı oturduğum sıraya doğru adımlarını atıyordu. Bu hocada bir garip bir şekilde benim tezime takmış durumda.

“tezime bu hafta başlayacağım hocam. En yakın zamanda ellinizde olur” böyle soran hocalara ‘ ne zaman bitince o zaman elinizde olur’ diyesim geliyor, sonrada işim sanki azmış gibi, zorlandığım yetmezmiş gibi birde bu hocalarla uğraş. Neden böyle düşündüğümü sorarsanız lise yıllarımda az uğraşmadım.

“tez konun nedir Esracım?” ellerini göğüsün de birleştirmiş , meraklı bir şekilde sorduğu sorunun cevabını bekliyordu. Şuan ki hali bana anasınıfında ‘hadi çocuklar çiçek olalım' cümlesini hatırlattı, hocayı daha fazla bekletmek istemediğimden dolayı yüzümde bir gülümseme ile sorusuna cevap verdim.

“tezimi cinayetler üstüne yapmayı düşünüyorum. Birazdan karakola uğrayacağım, önce cinayet şubesine uğrayıp bilgi almam gerekiyor size bilgi veririm hocam” cinayetler ilgimi çeken konulardan biriydi. Cinayetler işlenmesi belki o kişi için basit ama arkasında bıraktığı enkaz... çok ama çok ağır.

“cinayet şube? Zor seviyorum diyorsun” gülerek kurdu cümleye bende güldüm. Haklı zorları severim beni nasıl bir şey beklediği hakkında bir bilgim olmamasını seviyorum, bilinmeyen şeyler hep hoşuma gitmiştir zaten. Hocam da görüşürüz dedikten sonra gitmişti gene kaldım tek başıma. Her zamanki gibi ellerimi kısa olmasına rağmen güzel dalgaları olan kızıl saçlarıma daldırdım ve gözlerimi kapattım, biraz dinlenmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum. Tezim bittiği zaman kendime bir kitap bir kahve ve sesiz bir ortam ayarlayacağım. Normal insanların belki her gün yaptığı şeyleri ben kendime tatil olarak görüyordum.

Daha fazla oturmak yerine işlerimi yapmam daha iyi olacak yoksa ben bu tezi zor bitiririm, gülerek oturduğum sandalyeden kalktım ve konferans salonundan çıktım, sanki bir yere geç kalmışım gibi adımlarımı atarken arabama doğru gidiyordum, giydiğim elbisemin beyaz eteklileri ben yürüdükçe uçuşuyor ve beyaz topuklu sandaletlerimi daha da belli ediyordu. Çocuk gibi bu hoşuma gitmiş daha da uçuşsun diye zaten hızlı olan adımlarımı biraz daha hızlandırdım.

Erken sayılabilecek şekilde karakola varmıştım, hemen arabayı karakola ait otoparka bıraktım ve asansörde 3. Kata bastım Asansör -2. Kattan 3. Katta çıkarken aklımda hala bana uygun bir dosya olup olmadığını düşünüyordum. Sonunda cinayet şubenin önüne geldim , derin bir nefes aldım tam adımımı ileri atacakken yanımda bir hareketlilik hissetim. O tarafa doğru döndüğümde;

“merhaba nasıl yardımcı olabilirim hanımefendi?” mavi üniforması olan bir polis memuru duruyordu. Hemen duruşumu düzelttim yüzeme ciddi bir ifade takındım;

“merhaba ben savcı Esra YILDIZ şube müdürüyle görüşmek için geldim.” Çenemi Kaldırarak konuşmayı seviyorum. Bana özgüven veriyor.

“tabii lütfen beni takip edin” kafamı olumlu anlamda sallayıp önümdeki polis memurunu takip etmeye başladım. Bir odanın önüne geldiğimizde durduk. Adama doğru baktığımda bir açıklama beklediğimi anladı.

“Biraz bekleyin müdürüm içeride değil” derken de eliyle oturmam için L koltuğu gösteriyordu. “isteseniz koltukta oturun" kafamı olumlu anlamda sallayıp L koltuğa yönelirken polis memuru da gitmişti zaten.

Oturmaktan sıkıldığım için etrafa bakmaya başladım polis memurlarını incelerken, bir kadın polis memuru kısa dalgalı saçlarının üstüne kulaklık takmış ve mavi boncuk gibi gözlerini bilgisayar ekranında gezdiriyor aynı zamanda elleri ise hızlı hızlı klavye tuşlarına basıyordu. Bir an kulaklarımı bir telefon sesi doldurdu tanıdık bir zil sesi. “ah” derken bir ellimi de alnıma vurdum bu zil sesi benim telefonuma aitti.

“Efendim Ahmet" Ahmet, Ahmet KARA kedisi katibim olur. “ Sayın Savcım dosyalara bakarken bir tanesi dikkatimi çekti" Ahmet konuşmaya devam ediyordu ama benim aklım odaya giren -tahminimce karakol müdürü- müdürdeydi saçları yaştan olsa gerek ak düşmüş, hafif göbeği olan kumral , kahve gözlü bir adamdı büyük olasılıkla 50-55 yaşlarındaydı. Gözleri sonunda beni bulmuştu, uzun uzun inceledi beni önce elbiseme , ellimdeki dosya çantasına ve en sonda kızıl saçlarıma...

“Merhaba ben Savcı Esra YILDIZ. Sizinle önemli bir konu hakkında konuşmaya geldim.” Cümlenin sonuna doğru gülümsedim. Gülümsemek güzel şeylerin anahtarı.

“Memnun oldum Esra Hanım. Bende Akif YENERSOY” cevap olarak başımı sallamakla yetindim “Bir kaç polis arkadaş da yanımızda olmasının bir sorunu var mı?” Derken aynı zamanda da kenara kaymış iriliğinden kaybolan mavi kapıyı ortaya çıkarmıştı.

“ Hayır bir sorun olmaz" adımlarımı mavi kapıya doğru yöneltim, içeri girdiğimde sağımda bir masa ve hemen yanında da büyük bir kitaplık üstünde ise çok fazla başarı belgeleri, Sol tarafımda geniş siyah deri bir koltuk vardı. Akif beye baktığımda bana siyah deri koltuğu işaret etmişti. Bende sözsüz kelimelerini ikiletmeden oturdum, Akif Beyde zaten koltuğuna oturmuştu söze başlamanın zamanı geldiğini düşündüğüm için konuşmaya başladım.

“Biliyorsunuz ki tamamen savcı olabilmem için bir tez yazmam gerekiyor" beni onayladığını belli edercesine başını salladı “ tezimi de cina-" kapı tık tıklanması ile sözüm yarım kaldı. İçeriye üç kişi girdi; önce kumral, kahve gözlü ortalama 190 boylarında bir erkek ardından aynı boylarda esmer, yemyeşil gözleri olan kişi, saçları platin sarısı bir kadın gözleri de sanki ‘saçınla aynı renk olacağım yoksa küserim' der gibiydi, üççüde hemen arkama rahat ol şeklinde dizilmişlerdi. “Bahsettiğim polis arkadaşlarımız. Lütfen siz devam edin"

“Şey ha bir tez yazmam lazım ve tezimi de cinayetler üstüne yapmak istiyorum.” Sanırım biraz gerildim “tezimi yazmak için bir dosya olup olmadığını soracaktım” birden arkamdaki polislerden kumral olan konuşmaya başladı;

“Müdürüm şuan ellimizde zor bir dosya var herhangi bir savcıda verilmedi. Esra hanımın tezi için güzel olabilir. Tabii isterse"

“ benim için uygun eğer Akif Bey sizin de izniniz olursa” umarım kabul eder, etmezse ne yapacağımı zaten bilemiyorum. Gülümsedi , evet evet Akif Bey gülümsedi bu kabul edeceği anlamına mı gelir? Bence gelir neden gelemsin ki

“ Tabii Savcım izin sizindir" işte budur. Zaferle gülümsemeye başladım. “Ekiple toplantı odasında tanışıp dosya hakkında konuşursunuz.” Ayağa kalktı ve askıda olan ceketini giydi, bana döndü “ iyi günler Esra hanım benim ufak bir işim var kolay gelsin size" cevabımı bile beklemeden çıktı ve gitti...

“Esra hanım beni takip edin lütfen" Ayağa kalkarken yere koyduğum dosya çantam da aldım ve adamı takip etmeye başladım. Akif Beyin odasındaki kapı gibi mavi bir kapının kulpunu indirdi ve kenara kaydı “ buyurun" kafamı aşağı doğru eğdim ve içeri girdim. Odaya şöyle bir göz gezdirdiğimde; ortada büyük bir masa ve arkasında da bir televizyon vardı. Masanın etrafında Olan sandalyelere oturdum.

“Ben Savcı Esra YILDIZ. Siz kimsiniz?”

Kumral saçlı adam konuşmaya başladı "Merhaba Sayın Savcım ben Poyraz Bulut. Dosya hakkında gelişmeleri benimle takip edeceksiniz" kafamı olumlu anlamda salladım ve bakışlarımı yanındaki sarışın adama çevirdim. O da sıra kendisine geldiğini anladığı için konuşmaya başladı “ Savcım Ben Ayaz Vural daha önce narkotik şubedeydim, Akif Müdürüm sayesinde bu ekibe dahil oldum”

“ ben Elif Çiçek. Ayaz ve Salih komiserimle beraber sahada oluruz.”

“ Sayın ve değerli Savcım ben Salih Yürek. Umarım bu dosya sizin teziniz için en iyisi olur. Aramızda olan bir kişi daha var hatta Akif komiserin yanında gördüğünüz kadın ama kendisi şuan ki dosya hakkında araştırma yapıyor birazdan onunla da birazdan tanışırsınız sayın ve değerli savcım" anladım dercesine kafamı salladım

Şuana kadar ki gözlemlerime bakacak olursak;

Poyraz Bulut, ciddi bir yapısı var savcı olmamdan da kaynaklanmış olabilir.

Salih Yürek, komik bir kişiliği düşüncesi verdi bana

Ayaz Vural, narkotikten cinayet şubesine geçen biri ilginç!

Elif Çiçek, hakkında çok bir düşünce oluşmadı kafamda.

“ Savcım ben size dosyadan bahsedeyim izninizle" kafamı ‘izin sizin' anlamında hareket ettirdim.Konuşmaya başladı; önüme boğazında sanki ince bir ip ile kesilmiş, üzerine ise adlandıramadığım bir şekilde kırmızı bir elma vardı üstünde işaret parmağım kadar bir bıçakla bir kâğıt parçası tutturulmuş, yerde yatan cansız beden olan bir fotoğraf koydu. Gözlerim şaşkınlıkla açılmış şekilde fotoğrafa bakıyordum.

“ Ali Parlak başarılı bir yazılımcı, son zamanlarda bazı uygulamaların açılış törenlerinde yaptığı konuşmalarla delning' te 1. Sıralardaydı. Bu fotoğraflar 7 gün öncesine ait.” Her şey tamam ama üstündeki elma?

“Elma ve üzerine tutturulmuş bir kâğıt parçasını açıklamadınız Poyraz Bey" hay hay der gibi başını salladı ve konuşmaya devam etti;

“amacını çözemedik ama katil kurtlu kırmızı bir elma bırakmış, kâğıtta ise şu yazıyordu;

 

Loading...
0%