Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@weather

1.Bölüm

 

"En kusursuz cinayet, birinin yaşama sevincini öldürmektir."

 

-Paulo Coelho

 

***

Bir kaç saat önce haberlerde "İstanbul'da kimliği belirsiz kişiler ölü bulundu. İstanbul'da seri katil vakası var." denilmesine rağmen İstanbula kalkacak otobüsü bekliyorum. Ölüme gidiyoruz desene.

 

Şuan benim için dünyanın en soğuk yeri olan otogardayız. Annemle babamla bir bankta oturuyoruz.

 

Babam "Alya gitmesen kızım he nolucak ya" diye hâla söyleniyordu. Bende yine savunmaya geçiyordum ki annem ara girdi.

 

"Sus Cevdet karışma kıza." dedi. Tabi babam anında sustu. Hanımcıdır kendisi. Bu hallerin gülerken telefonum çaldı. Cebimden çıkarıp baktığımda abim arıyordu.

 

Hem gelmiyip hem de arıyordu beni o yüzden meşgule attım kendisini. Annem "Kim aradı?" dediğini için bakışlarımı telefondan çekip anneme döndüm.

 

"Abim" diyip göz devirdim. Annem ise "Niye açmadın" diye söylenirken muavinin "Ankara’dan İstanbul'a gidilecek yolcular lütfen otobüse" dediğini duyar duymaz hadi bana eyvallah dercesine ayağı kalktım.

 

Evet işin en acı kısmı vedalaşmak. Veda ne demekti. Kısa bir anlığına görüşürüz demek mi yoksa sonsuza kadar görüşürüz demek miydi? Neydi veda? Küçüklüğümden beri yanından hiç ayrılmadığım ailemden ayrılıyordum.Bu benim için çok üzücü bir durumdu.

 

Annem ağlıyordu ben ise göz yaşlarını siliyorum. Ona kocaman sarıldım. Sonra ise babama döndüm.

 

Babam sanki içinden ağlıyordu sanki. Küçüklüğümden beri farkındayım ne zaman üzücü bir durum olsa içinden ağlıyor gibiydi.

 

Onada sarıldıktan sonra otobüse doğuru ilerledim. Bavulumu muavine verip otobüse bindim. Koltuğumun olduğu yere doğru ilerledim. Koltuğumu sonunda bulup oturdum. Cam tarafındaydı. Anneme ve babama el salladım. Derken otobüs yol aldı.

 

Turuncu şaçlarımı bağlayıp kulaklığımı takıntım. Mavi Işıklar - Ankara Rüzgarı çalıyordu.

 

İstanbul'a gidiş amacım işimden kaynaklı. Psikolog olduğum için bir türlü iş bulamıyordum.

 

Danışmanlık merkezleri, Rehberlik ve araştırma merkezleri, Hastaneler, Huzur Evleri ve Okullar derken hiç bir şekilde işe giremedim. O yüzden şansımı İstanbul'da denemek istedim.

 

Bu arada ev arkadaşım olacak. Adı Derin. İnterneten ev arkadaşı arıyordu. Bende hemen kabul ettim. Çünkü malum İstanbul'da evler çok pahalı. Ve benim o kadar para yoktu. Kirayı bir ay ben ödeyecektim bir ay o.

 

Uyukum geldiği için başımı cama yaslandım. Uyandığımda boyun ağrısı hissedeceğimi bile bile camada uyuyakaldım.

 

*5 Saat Sonra*

 

Boynum ağrıdığını için elimi boynuma attım. Keşke uymasaydım. Evet İstanbul'a an itibariyle gelmiştik. Herkes teker teker inerken bende ayağı kalktım.

 

Otobüseden inip muavinin yanına doğru ilerledim. Tabi ben hariç herkesin bavulunu veren muavine ters ters baktım. En sonunda verdi. Bavulumla ilerlemeye başladım.

 

İstanbul'da taksi bulmak zor diyenlere gelsin çünkü boş bir taksi buldum. Elimi dur dur derecesinden salladım. Tabi beni görüp durdu. Taksici arabadan inip hemen bavulumu alıp bagaja koydu.

 

Ben ise derin bir nefes aldım. Derken bu derin nefes öksürükle geri döndü. Çünkü az ileride bir yaşlı adam sigara içiyordu.

 

Ya Rabbim Ya Sabır diyerek taksinin arka kapısını açıp taksiye bindim. Taksici adamada arabaya bindi. Tam taksici adama adresi söylüyordum ki biri bindi taksiye. Uzun boylu, kahverengi saç ve saçıyla aynı renk gözleri ve baby face biriydi.

 

Üstünde siyah kase kaban ve siyah boğazlı kazak vardı. Altında ise siyah kumaş pantolon vardı. Baya yakışıklıydı hemde baya çok yakışıklıydı. Of ne diyorum ben ya.

 

Arkasına baktı için beni görmemişti sanırım. Hâla arkasına bakarken taksiciye "Abi sen devam et ben söylerim" dedi. Kaşlarım çatıldı. Kör müsün be adam.

 

Kaşlarım çatık bir halde elimi hello derecesinden salladım. En sonunda önüne döndü. Tabi benim el salladığımıda gördü.

 

Hafif şaşkın bir halde bana baktı. Bir kaç saniye sessizce bakıştıktan sonra rezil olduğumu anlayınca elimi hemen indirdim.

 

"Kusura bakmayın taksinin dolu olduğunu biliyordum. Özür dilerim." Demesini beklerken bana ters ters bakarak "Hanımefendi taksiyi ilk ben gördüm. İner misiniz?" dedi. Yakışıklı olduğu kadarda odundu.

 

Tam cevap verecekken taksici araya girdi. "Beyefendi hanımefendi daha önceden bindi ve bavuluda bagajda lütfen siz iner misiniz?" dedi. Benim yerime cevap verdiğin için çok teşekkür ederim. Zaten yol beni fazlasıyla yormuştu bir de bunla uğraşacak halim yoktu.

 

Taksici adama öldürecek gibi bakarken kapıyı açıp indi. Yetmezmiş gibi kapıyı sertçe kapattı. Taksici adama adresi söyledikten sonra kafamı cama yaslandım ve dışarıyı izlemeye başladım. Yol boyunca deniz görmeyi bekledim ama göremedim. Ankara’da deniz yoktu. Ankara'da doğup büyüdüğüm için hiç bir zaman deniz göremedim.

 

Bir süre sonra zaten söyledim adrese gelmiştik. Taksici adam arabadan inip bavulumu bagajdan indirdi. Bende ise taksiden inmiştim. Taksici adam parasını verdim. Geri bindi taksiye ve gitti.

 

Benim ise gözlerin derini arıyordu. Kapıdan kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü biri çıktı. Bana el sağladığını görünce Derin olduğunu anladım.

 

Yanına doğru ilerledim. Yanına gelince elimi uzatıp "Ben Alya Akgün. Yeni ev arkadaşın" dedim gülerken. Oda elini uzatıp sıktı elimi. "Bende Derin Ayçakır" dedi gülerken.

 

Bir süre sessiz kaldık. En sonunda elimle kapıyı gösterip "Ne duruyoruz hadi gidelim" dedim tebessümle. Oda bende kapıya doğru ilerledik. Kapıdan girer girmez asansör olmadığını gördüm. Omuzlarımı of dercesinden indirdim. Merdivenlerden çıkmaya başladık.

 

Bizim kata ulaşınca kendimi yere bıraktım. Aynı zamanda Derinde benle birlikte kendini yere bıraktı. Çünkü baya bir ağır bavulum vardı.

 

Derin yerden kalkıp kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdi. Bende yerden kalkıp baya ağır bavulumu alıp Kapıdan içeri girdim.

 

Girer girmez tiksinmem bir oldu. Ev pislik götürüyordu. Tiksinmiş bakışlarımı gören Derin mahçup bir şekilde bakınca hemen bakışlarımı düzelttim.

 

"İş başa düştü" dedim. Bavulumu kenara bıraktım. Ve akşama kadar sürecek olan temizlik içinde kendimizi bulduk.

 

*Akşam*

 

Temizlik en sonunda bitmişti. Derin kendini koltuğa bırakınca bende odama yöneldim. Ev temizliği bitmişti ama ben kıyafetlerimi hâla dolapa koymamıştım.

 

Odama girdim. Dolaba doğru ilerlerken duyduğum sesle durdum. Çünkü kapıdan garip sesler geliyordu. Odamdan çıktıp solana doğru ilerledim. Derin koltukta uyuya kalmıştı. Battaniye örtüm.

 

Kapıya doğru ilerledim. Kapı deliğinden baktım ama karanlık olduğu için hiç bir şey gözükmüyordu. Kapıyı yavaşça açtım baktım ama karanlık olduğu için yine hiç bir şey gözükmüyordu.

 

Kapıyı tam açıp terliğimi giydim. Sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Karşı daireden geliyordu.

 

Oraya doğru ilerledim. Kapısı yarım bir şekilde açıktı. Garip bir durumdu. İçeri bakmaya çalıştım lakin hiç bir şey gözükmüyordu.

 

Kapıyı tam açıp içeri girdim. Loş bir ışık geliyordu salondan. Oraya doğuru ilerledim.

 

Gördüğüm manzara karşısında adımlarım yavaşladı. Çünkü sabah taksiye binen kişiydi. Kanlar içindeydi. Ve üstü çıplak bir şekilde kendi yaralarını temizliyordu.

 

 

Hafif şaşkın bir halde geri geri giderken bir şey düşürdüm. Elimi ağzıma attım. Tabi o da arkasına baktı. Beni görünce kaşları çatıldı.

 

Ve sonrasında kendimi garip bir şeyin ortasında buldum.

 

*1. BÖLÜMÜN SONU*

 

Eğer beğenirseniz devamı gelecektir.

İyi okumalar 🤍

 

Tiktok:@Biirgeceyarasi

Loading...
0%