Yeni Üyelik
3.
Bölüm

2.Bölüm

@wezrey

"Her şey göründüğü gibi olsaydı, eline aldığın deniz suyu mavi olurdu."

-George Orwell

***

Yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi zar zor araladım. Ne kadar göz kapaklarımı zorlasamda bana inat yeniden kapanıyordu. Gözlerimi açmayı başardığımda bir- iki dakika tavanla bakıştıktan. Sonra Yorgunlukla derin bir nefes alıp verdim.

"Bitmiyor çilem bitmiyor." Diye söylenip yataktan kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi'de giyip kızımın yanına gittim.

Kızım yatağında mışıl mışıl uyuyordu. Onu uyandırmadan yan komşumuz Serpil Teyzeye bir kaç saatliğine kızıma bakmasını rica ettim. Oda kabul ettikten sonra evden çıkıp arabaya doğru yürümeye başladım.

Arabanın kapısını açıp arabaya bindiğimde hızla hastaneye doğru sürmeye başladım. Hastaneye geldiğimde danışman kızın yanına gidip konuştum.

"Pardon..Kenan Erçit Beyin odası nerede?"

"Siz Fulya Erdem olmalısınız?"

"Evet benim." Danışman kız oturduğu yerden kalkıp yanıma geldiğinde ona baktım.

"Buyurun ben sizi götüreyim." Dediğinde önden yürümeye başladı. Onu takip edip bende arkasından yürümeye başladım.

Bir odanın önüne geldiğimizde bana dönüp.

"Buyurun Fulya Hanım."

"Teşekkürler gerisini ben hallederim." Diyip küçük bir gülümseme gönderdim. O ise bana 'rica ederim.' Diyip gitti.

Derin bir nefes alıp kapıyı tıklayıp açtım. İçeriye girdiğimde bir aile vardı ve bana aşırı dikkatli bakmaya başladılar. Bende onlara baktığımda ise doktor boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Fulya Hanım Aileniz nerede?" Diyen doktorla kapıyı kapatıp boş olan koltuklardan birine oturup konuştum.

"Ailemi trafik kazası yüzünden kısa bir süre önce kaybettim." Dediğimde herkesin ağzından tek bir kelime döküldü.

Allah rahmet eylesin.

"Pars Bey sizin kızınız nerede?" Diye karşımda ki adama doğru konuştuğunda bende onlara baktım. Ama karşımda ki adam doktora bakmak yerine yere bakarak cevap verdi.

"Kızım 4 ay önce vefat etti." Dediğinde ağzımdan tekrar o cümle döküldü.

Allah rahmet eylesin.

Tam o sırada karşımda ki adamın yanında duran kadının yanında ki benden bir kaç yaş büyük olan adam konuştu.

"Böyle durmaya devam mı edeceğiz? Ne zaman verecekler DNA testini?" Dediğinde Doktor Pars Bey ve bana bakıp ayağı kalktı. Eliyle kapıyı gösterip 'Buyrun' Dediğinde Pars Bey ve bende ayağı kalkıp onu takip edip odadan çıktık.

Biraz ilerlediğimde bir odaya girip kanları verdik. Hemşire bana kocaman gülümseyip 'geçmiş olsun' dileklerini sunduğunda. Kafa sallamakla yetinip odaya geri döndük. Az önceki yerime oturup beklemeye başladım.

|2,5 SAAT SONRA|

Sıkıntıyla nefes alıp verdim. Tamı-tamına 2.5 saat olmuştu ve test sonuçları daha yeni çıkmıştı.

Doktor karışıklıktan dolayı test sonuçlarının iki saate çıkacağını söylemişti ve az önce test sonuçlarını almaya gitti. Gideli 15 dakika oldu ama hala gelmemişti.

Helaya mı? düştü naptı.

Ben böyle düşünürken kapı açılıp doktor elinde test sonuçlarıyla içeri girdi. Gidip yerine oturduğunda test sonuçlarını açıp okumaya başladı.

"Pars Özdemir ve Fulya Erdem arasında %99.99 kan uyumu bulunmaktadır." Dediği anda karşımda ki kadın hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ben ise donmuş bir şekilde yere bakıyordum.

O sırada karşımda ki kadının yanında ki adam öfkeyle ayağa kalkıp bağırdı.

"BU NE SORMUSUZLUK DOKTOR!" Diyen adamla hıçkıra hıçkıra aģlayan karşımda ki kadın kendini biraz toparladıktan sonra adamın kolundan tutup konuştu.

"Atalay...oğlum lütfen." Diyen kadınla adam derin nefesler alıp verdikten sonra odadan çıktı. Kadında oğlunun arkasından gidip gitmemek arasında kalırken Pars Beye baktığında Pars Bey ona güven verici bir gülümseme bahş edip konuştu.

"Git sen yavrum biz birazdan geliyoruz." Dediğinde kadın başını sallayıp gitti.

Gider gitmez Pars Bey doktora dönüp en düz ifadesiyle konuştu.

"Hastanenize bir avukat bulsanız iyi olur." Diyip beni de kolumdan nazik bir şekilde tutup odadan çıkartı.

Birlikte hastanenin çıkışına yöneldiğimizde. Pars Beyin eşini ve oğlunu gördük.

Eşi kafasını kaldırıp bize baktığında, oğlu da bize bakmıştı. Yanlarına geldiğimizde, Pars Beyin eşi konuşmaya başladı.

"Her ne kadar yıllardır öz kızımdan ayrı da kalmış olsam. Kaderi değiştiremeyiz. O yüzden senden tek ricam bize bir şans vermen." Diyip derin bir soluk alıp verdi.

"Ben.." diye birşeyler gevelediğimde. Karşımda ki Kadın bu seferde ellerimi tutup konuşmaya başladı.

"Bir kafeye gidip konuşalım mı?" Tam cevap vereceğim sırada tekrar konuştu. "Hem sende biraz düşünürsün." Dediğinde kafamı sallayıp ellerimi kadının ellerinden çektim Ve hep birlikte bir kafeye doğru ilerlemeye başladık.

|15 DAKİKA SONRA|

Kafeye geldiğimizden beri boş boş birbirimizde bakıyorduk. Sanırım en sonunda bu sessizlik karşımda ki kadına tâk etmiş olacak ki konuşmaya başladı.

"Kızım benim adım Benay Özdemir." Dedi sonra da sağında ve solunda oturan iki adamı gösterip konuşmaya başladı.

Sağ tarafında ki adamı gösterip konuştu. "Bu en küçük abin Atalay." Dediğinde karşımda ki adam kada sallamakla yetindi. Bende ona aynı şekilde karşılık verip Pars Beye döndüm. Pars Bey hemen kendini tanıtmaya başladı.

"Bende Pars Özdemir kızım. Tanıştığımıza memnun oldum." Diyip kocaman gülümsedi Bende aynı şekilde karşılık verirken, kendimi de tanıtım. "Bende Fulya Erdem. Bende tanıştığımıza memnun oldum." Dediğimde Benay Hanım konuşmaya başladı tekrardan.

"İki abin daha var ama onlar işleri olduğu için gelemediler." Dediğinde "Sorun değil." Dedim.

O sırada Pars Beyin konuşmasıyla ona döndüm. "Kızım eğer senin içinde sorun olmayacaksa yarın akşam bize yemeğe gelir misin?."

Bir iki dakika düşündüm. Bakışlarımı Pars Beyden çekip Benay Hanıma baktım. Bana gözleri parlayarak bakıyordu. Onun bu haline dayanamayıp konuştum.

"Peki gelirim Pars Bey." Dedikten sonra saate bakıp."Ben artık gitsem iyi olacak." Dedim.

"Kızım telefon numaranı verir misin?." Diyen Benay Hanıma gülümseyip Telefon numaramı verdim. Sonda da 'İyi akşamlar.' Diyerek oradan ayrıldım.

|YARIM SAAT SONRA|

Arabamı park edip eve doğru yürümeye başladım. Anahtarımı çıkarıp kapıyı açıp içeri girdim. O sırada Serpil Teyze mutfaktan çıkıp yanıma geldi.

"Kızım Nevra uyudu sen de geldiğine göre ben artık gideyim."

"Nevra'ya bugün baktığın için teşekkür ederim,Serpil Teyze." Dedim Serpil Teyze bana bakıp kocaman gülümsedi.

"Önemi yok kızım hadi artık ben gideyim." Diyip açık olan kapıdan çıkıp gitti.

Bende odama gidip elimde ki telefonu yatağın üstüne fırlatıp üstümü değiştirmeye gittim.

Pijamalarımı giydikten sonra odadan çıkıp kızımın yanına gittim.

Mışıl,mışıl uyuyordu. Alnına bir öpücük bırakıp odasından çıkıp tekrardan odama gittim.

Tam yatağın içine girecekken telefonuma üst üste bildirim gelmesiyle elime alıp kimin mesaj gönderdiğine baktım. Tanımadığım numara ile kaşlarımı çatmam bir olurken ne yazdığına baktım.

0537**:Fulya

0537**:Sence de uzun zaman olmadı mı?

Yazan şeylerle kimin yazdığını anlamam o kadar da zor olmadı.

Nereden bulmuştu bu pislik beni?

.

.

.

.

.

.

Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayınız. 😊

Sağlıcakla kalın.

Loading...
0%