@wezrey
|
'Oyun sandık önce aşkı. Sonra öğrendik gerçekleri. Aşk oyun olamayacak kadar enteresandı.' İyi okumalar.. *** Zor olan acıya katlanmaktı değil mi? Peki ben daha ne kadar katlanmak zorundaydım. Yorulmuştum artık, beni sevmemelerine alışmıştım. Ama Anneme-Babama laf etmeleri ağrıma gidiyordu. Ben daha 8 yaşındayken Babamın kanlıları evimizi taramıştı. Annem o can havliyle benim üstüme kapanırken vurulmuştu. Babam ise çoktan kanlar içinde yerdeydi. Korumalar ise bize ve en önemlisi babama ihanet edip, kanlıların yanında olmuştu. O olaydan sonra Beni Amcam yanına almıştı. İlk başlarda çok güzel davranıyorlardı bana. Ama anladım ki bunların hepsi sahteymiş. Hepsinin gözü babamdan kalan mirasdaymış. Babam ölmeden önce Avukatımız Selim Ağabeyi tembihlemiş 18 yaşına basmadan kullanamaz diye. Ben 17 yaşındayım şu an 18 olamama daha 6 Ay vardı. Ve ben bu 6 ayda ölmemek için savaşmak zorundaydım. Babam bilse benim bu halde olduğumu yine de kalkıp gelirmiydi? En acı çektiğim anlarda rüyalarıma giriyor benim güçlü olmam gerektiğini söylüyordu. İyi de güçlü olmam için arkamda bir Babam olması gerekmez miydi? Bu kan davası olmasaydı, babam yine de ölür müydü? Ölürdü ama bu kadar erken gitmezdi en azından. Babamın ben küçükken kulağıma fısıldadığı bir söz vardı. 'Ölsem de yine bırakmam seni. ben hep yanındayım, senin baban her zaman yanında minik yıldızım.' Diyip öperdi saçlarımdan, Sahi baba beni ölürken bile bırakmadın. Hep girdin rüyalarıma hep sarıldın, öptün saçlarımdan bunun için sana minnettarım. Kulağımın dibinde yengemin bağrışları kesilmezken, elimde ki bıçağı sımsıkı tutum bu sefer. Sakin ol Yıldız sakin ol. Yengem kafama bir-iki defa vurup elimde ki bıçağı aldı. "Viyy ne yaptın sen kız. O domatesler öyle mi doğranır. Babası mezarında ters dönesice." Dediğinde boğazımda koca bir yumru oldu sanki. Akmamak için diren göz yaşlarım, bana inat yine akmıştı. Ellerim iki yanımda yumruk olurken yengeme baktım. Yengem ise hala söyleniyordu. "Yok anam yok annesi bu kıza hiç birşey öğretmemiş hala beceriksiz salak." Dediğinde Anneme edilen her bir söz, Babama edilen, Her bir küfür için yemin ettim. İntikamınızı ne olursa olsun alacağım. Yengem elime tutuşturduğu çay tepsisiyle beni göndermişti başından. Hızlı hızlı merdivenleri çıkıp dağıttım çayları. Geri mutfağa geldiğimde Yengem eline patates tabağını da alıp çıkıp gitmişti yanımdan. Bende mutfağa geçip kendime bir ekmek arası yapıp oturdum. Sandalyelerden birine. Ekmek aramı yerken içeri yengemin kızı Songül girdi. Bana ters bir bakış atıp istediği şeyi alıp çıkmıştı. Umursamadan ekmeğinden koca bir ısırık alacakken, içeri Yavuz Ağabey girdi. Bana gülümseyip sigara küllüğünü alıp çıkacakkken konuştu. "Anam seni çağırır." Diyip gittiğinde, Elimde ki ekmeğin son kalanını da yutup kalktım ayağı. Avluya gidecekken, konağın kapısı gürültüyle açıldı. İçeri yengemin en büyük oğlu Cihan Ağabey girdi. Yanında da tanımadığım benden max iki- üç yaş büyük bir kız vardı. İkisine anlamsızca bakarken, Cihan Ağabey beni daha yeni fark etmiş gibi aceleci bir şekilde konuştu. "Babamla-Anam nerde Yıldız?" Dediğinde Ona bakmakla yetindim sadece. Elimle Terası işaret ettiğimde konuştum. "Kahvaltı yapıyorlar Cihan Ağabey." Cihan Ağabey kafasını hızla sallayıp, elinden tuttuğu kızla Terasa doğru ilerlemeye başladı. Bende arkalarından ilerlerken, yengem Cihan Ağabey ve yanında ki kızı görür görmez bir çığlık attı. Daha Terasa girmeden Amcamın elinde ki çay bardağı yerle buluşmuştu bile. Hızla herkes Kahvaltı masasından kalkarken terasa çoktan gelmiştik. Yengem Cihan Ağabeyin yanına gelirken ellerini dizine vurmayı da ihmal etmiyordu. Noldu şimdi bunlara? "Oğlum ne ettin sen?" Diyen yengemle Cihan Ağabey elini sımsıkı tuttuğu kıza bakıp tekrar yengeme dönüp konuştu. "Tanıştırayım Ana gelinin Gülbanu" Dediğinde ben hariç hiç kimse şaşırmamıştı. Şu an olaya Fransız kalan taraf bendim sanırım. Amcam sinirle Cihan Ağabeyin yanına gelip yüzüne yumruğu çaktığında Cihan Ağabey yere Amele sümüğü gibi yapışmıştı. "Lan sen kimin kızını kaçırdığının farkında mısın?" Diye bağırdığında yerimde irkildim. Cihan Ağabey yerden yavaş, yavaş kalkıp Amcamın karşısında dikeldi. Eli tekrar yanında ki kızın elini sımsıkı tutarken, yüzünde ki gülümsemeyle baktı Amcama. " Farkındayım baba, Aşiretin en güçlü ailesinin kızı Gülbanu Bozoğlunu kaçırdım." "Oğlum ne diyorsun sen?" Diyen yengemle Cihan Ağabey bu sefer ona döndü. "Ne duyduysan o Ana." Amcam bu sefer Cihan Ağabeyin boğazına yapışıp konuştu. "CİHAN OĞLUM FALAN DİNLEMEM SIKARIM KAFANA,GİT KIZI EVİNE BIRAK BENİ DE DAHA FAZLA DELİRTME." Diye bağırdığında konağın kapısının gürültülü bir şekilde açılması ve ardından 4 el silah sesiyle herkes donup kaldı. Konağın ortasına duyulan sesle bir iki adım geri gittim. "CİHAN ÇIK LAN DIŞARI, BACIMI KAÇIRMAK NEYMİŞ GÖSTERECEĞİM SANA!" O an anladım ki herşey için çok geçti artık.. Amcam sinirle Cihan Ağabeyi itekleyip aşağı indi. Onun ardından da Yavuz Ağabey, Mirza Ağabey ve Cihan Ağabeyin gitmesi ile öylece kalakaldık. Aşağıdan bağrış çaĝrış sesleri geliyordu. Ama benim aklımda tek bir düşünce vardı. Berdel mi? Ölüm mü? Berdel olursa Cihan Ağabeyin tek kız kardeşi Songül evlenecekti. Ölüm de ise..bunu düşünmek bile istemiyordum. Gözlerimi Hafif kırpıştırarak Songüle baktım. Ağlıyordu hemde içi dışına çıkana kadar. O da biliyordu kendinin kurban olacağını. Songül yavaşca yengeme yaklaşıp konuşmaya başladı. "Ana bana ne olacak?" "Berdel olursa canıma kıyarım bilesin." "Ana cevap ver nolur." Gibi bir sürü söz, ama yengem o yeri izlediği yerden kafasını kaldırıpta cevap vermedi..veremedi. Songül dizleri üstüne düşerken adını gülbanu olduğunu öğrendiğim kız Songüle yaklaştı.Kız yardım etmeye çalışacağı vakit.Songül kızı itekleyip yengeme döndü. "Ana cevap versene." Yengem kafasını kaldırıp Songüle baktığında Songül daha çok ağlamaya başladı omuzları sarsıla, sarsıla ağlarken Yengem onun saçlarını okşamakla yetindi. Anlamıştı Songül abisinin canı için kendi hayatından vazgeçecekti. Derin bir nefes alıp verdiğimde, Aşağıdan iki el silah sesi gelmesi ile herkes korku ve panik içinde avluya indi. Yerde bacağını tutmuş bir Cihan Ağabey ile yengem koca bir çığlık attı. "Oğlum." "Cihan" "Abi." Diyen Songül, yengem ve gülbanu Cihan Ağabeye doğru ilerlediler. "GÜLBANU ÇABUK BURAYA GEL!" Diye bağıran adamla Bakışlarımı Ona çevirdim. Kemikli bir yüzü vardı. O yakıcı mavi gözleri ve çatık kaşları ile kardeşine bakıyordu. Gülbanu Cihan Ağabeyin elini tutup ona baktığında ise adam dilini yanagının içinde gezdirip sinirli bir nefes aldı. Gözleri etrafı yakıp geçecek kadar öfkeli bakıyordu. Kardeşinden bakışlarını çekip etrafa baktığında ise gözleri beni buldu. Bakışlarımızı birbirimizden çekmezken Amcam bir kaç sefer öksürüp karşımda ki adama baktı. Ben gözlerimi çoktan çekmiş Cihan Ağabeye bakarken, adını bile bilmediğim adam. Bana bir süre daha bakıp Amcama dönmüştü. Amcam titrek bir nefes alıp o son vurucu hamleyi yaptı. "Berdel isterim..Vural Ağam." . . . . . . Yorum yapmayı ve yıldıza basmayı unutmayınız.😊 |
0% |