Yeni Üyelik
8.
Bölüm

⚡-Ölümün Kıyısından

@writer_ervos

Kuş cıvıltılarının kulaklarımı doldurduğu yem yeşil bir ormanın içindeydim.Ormanın içinde beyaz elbisemin eteklerini toplayarak yürümeye başladığımda oradaydı...Babam tam karşımdaydı...

 

-"Baba!!"

 

Bıçaklandığı yerlerinden akan kanlara rağmen gülümsüyordu babam.Hep gülümserdi ki o...

 

Elimi uzattım.Babam elimi tutmayarak birkaç adım geriledi.

 

-"Geri dön meleğim."

 

Kafamı iki yana sallarken ağlıyordum.

 

-"Özür dilerim baba kanatlarımı kırdılar gelemedim peşinden.Ama geliyorum baba,sana geliyorum."

 

Babam arkasından yansıyan beyaz ışığın içinde kaybolurken konuştu.

 

-"Gelme Alara'm.Gelme güzel kızım.Yaşa...Herşeye rağmen yaşa..."

 

Yakalamaya çalıştım olmadı.Babam gözden kayboldu.

 

**********

 

Saatlerdir yoğun bakımın önünde gözümü bile kırpmadan yoğun bakım camından Alara'ya bakıyordum.İlk defa bu kadar çaresiz hissediyordum.İlk defa bu kadar güçsüzdüm.Omzuma bir el dokununca irkildim.Ağlamaktan kızaran gözlerimi yanımdaki bedene çevirdim.

 

Serdar aramıştı yarım saat önce.Onca yılımız beraber geçmişti, tanıyordu haliyle beni.Anlamıştı sesimden bir şeyler olduğunu.

 

-"Doktorlar ne dedi?"

 

-"Hayati tehlikesi varmış."

 

-"Alara bana anlattığın o kız mı?"

 

Kafamı salladım.Sadece Serdar biliyordu Alara'yı.

 

-"Konuştun mu peki onunla?Seni tanımıyor gibiydi."

 

-"Konuştuk.Kaçtı benden.Kaçarken oldu kaza.Benim yüzümden."

 

-"Saçmalama!"

 

Yoğun bakım odasından sesler yükselmeye başladı.Yerimden fırlayıp camın önüne geçtim.Monitör alarm veriyordu ve Alara'nın kalp ritimleri gittikçe düşüyordu.

 

-"Doktorr!! Doktor çağırın!"

 

Bağırmamla birlikte telaşla üç doktor odaya girdi.Bende arkalarından girince hemşire ve Serdar beni zorla odadan çıkardı.

 

Elimden birşey gelmeyince yeniden camın önüne geçtim.

 

Doktorlar içeride yoğun bir mücadele veriyorlardı.Alara'nın serumuna iğnelerle birşeyler enjekte ediyorlardı ama monitörlerin sesi hiç susmuyordu.

 

-"Ölmesin!Bu sefer gitmesin!"

 

Sonra birşey oldu,tüm sesler sustu,herkes bir anlığına dondu sanki.Monitörlerin sesi sustu ve kalp ritimleri silinip tek çizgi halini aldı.

 

Camın önünde öylece kalakaldım.Serdar'ın beni tutan parmakları gevşedi.

 

Doktorlar birbirlerine baktılar.Geçirdiğim şokun etkisinden çıkıp odaya daldım.

 

-"Birşey yapın!Ölüyor!"

 

-"Elektro şoku hazırlayın hemen!"

 

Hemşire cihaza bir jel sürüp doktorun eline verdi.

 

-"Geri çekilin!"

 

Doktor cihazı Alara'nın göğüs kafesine tuttuğunda cansız bedeni yükselerek yeniden yatağa düştü.

 

Her seferinde doz arttırılıp yeniden deneniyordu ama fayda etmiyordu.

 

Doktorlar geri çekilince dizlerimin üstünde yatağın yanına çöktüm.Alara'nın soğuk elini avuçlarımın içine alırken ağlayarak konuşuyordum.

 

-"Bu sefer gitme, bu sefer beni yokluğunla sınama."

 

Birden yeniden kalp ritimleri normale dönmeye başladı.

 

O an ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu.Hissetmiş miydi beni?Benim için mi dönmüştü yoksa mucize miydi bilmiyordum.Ama dönmüştü işte.Bırakmamıştı beni.

 

-"Beyefendi odadan çıkın!Lütfen zorluk çıkarmayın.Bırakın işimizi yapalım.Hastanın hayatını tehlikeye atıyorsunuz!"

 

Odadan çıkarıldım.Serdar bembeyaz kesilmişti.Kapının önüne çömelerek ağlamaya başladım.

 

-"Gitmedi!Bırakmadı beni!"

 

Aradan geçen 15 dakikanın ardından odadan doktorlar çıkınca ikimiz birden ayaklandık.

 

-"Durumu nasıl?"

 

-"Hasta ölümcül bir kriz geçirdi ama şanslıyız ki çok güçlü,kolay kolay pes etmedi.Hayati tehlikeyi atlattı normal odaya alabiliriz ama birkaç gün müşahade altında kalması gerekiyor.Geçmiş olsun."

 

Serdarla birbirimize sarıldık.Çok ölüm görmüştük,çok şehit vermiştik ama insanın en yakınının ölüm anını görmesi bambaşkaydı...

 

Biraz sonra Alara sedyeyle yoğun bakımdan çıkarılıp normal odaya alınmıştı.Şu 4 5 saatte bile, zaten beyaz olan teni iyice solmuştu.Doktorlar rekafatçı olarak sadece 1 kişinin kalmasına izin verdiği için Serdar yeniden askeriye dönmüştü.

 

Alara ilaçların etkisiyle uyuyordu ben ise gözümü dahi kırpmadan onu izleyerek her detayını aklıma kazıyordum.Düşünüyordum bir yandan da.Niye kaçmıştı ki benden?*Kaç kurtar kendini kan bulaşmasın sanada*derken ne demek istiyordu?Canına kıyacak, mesleğini bırakacak kadar ne yaşamıştı?

 

Aradan biraz zaman geçince Alara kıpırdanmaya başladı.Başta uyanıyor sanmıştım ama alnındaki boncuk boncuk terlere inlemeler de eklenince kabus olmadığını anlayıp yatağın kenarına oturdum.Ellerimle saçlarını okşamaya başladım.

 

-"Sakin ol su perisi.Sadece bir kabus ben burdayım."

 

Aniden sıçrayarak doğruldu ama yaraları acımış olacak ki acıyla suratını buruşturdu.Nefes nefese kalmıştı.Korkuyla etrafına bakındı.Beni fark edince kollarını boynuma sararak ağlamaya başladı.

 

Bende kollarımı sırtına sardım.

 

-"Korkma güzelim.Neyden korkuyorsan anlat bana, beraber üstesinden gelelim."

 

Ağlaması durulunca konuştu.Ama konuşurken göz temasından kaçınarak parmaklarıyla oynuyordu.Küçükken de böyleydi, korktuğu veya üzüldüğü şeyleri anlatırken hep böyle yapardı.

 

-"Babamı gördüm."

 

İç çektim.Konuşmaya devam etti.

Ama bu sefer kızaran gözlerini gözlerime dikti.

 

-"Atakan"

 

Onaylayan bir mırıltı çıkardım.

 

-"Benden nefret etmezsin dimi?"

 

-"Bu ne demek şimdi?"

 

-"Bilmem"

 

-"Eğer duymak istediğin buysa her ne olursa olsun senden nefret etmem imkan dahilinde değil.Ama merak ettiğim birşey var.Neden kaçtın benden?*Kaç kurtar kendini,sanada kan bulaşmasın* derken ne demek istedin?"

 

Daha o konuşamadan odaya itişerek Selim ve Arslan girdi.Selim'in elinde çiçek vardı.

 

-"Komutanımmm!Allah korumuş valla ama ben dedim Alara komutanım güçlü duruyor öyle hemen pes edecek bir tip değil dedim inanmadılar."

 

Arslan sabır çekererek konuştu.

 

-"Geçmiş olsun Alara.Serdar haber verdi de merak ettik."

 

Atakan bir elini alnına attı.

 

-"Tamam merak ettiniz,geldiniz ve gördünüz şimdi gide-"

 

Kafasına şaplak attım ve susmasını sağladım.Şaşırmışa benzemiyordu ama*hala şu huyunu bırakamadın*bakışı atıyordu.

 

Arslan ve Selim gülmemek için kendilerini zor tutuyordu.Fakat Atakan onlara ters bir bakış atınca aniden ciddileştiler.

 

-"Teşekkür ederim.Ufak bi kaza işte iyiyim merak etmeyin."

 

Selim elindeki çiçekle gururlu gururlu yanıma yürüdü.

 

-"Hasta ziyaretine boş gelinmez dedim iyi yapmışım dimi komutanım."

 

Gülümsemeden edemedim.

 

-"Teşekkür ederim.Otursanıza niye ayakta bekliyorsunuz?"

 

Atakan yılmış bakışlar atarken konuştu."Gerek yok gidecekler zaten birazdan."

 

Selim hemen koltuğa kuruldu ardından da Arslan.

 

-"Yoo komutanım kim demiş hemen gideceğimizi?İki sohbet edelim Alara komutanımla.Daha doğru düzgün tanışamadık.Hem siz ne ara bu kadar yakın oldunuz?"

 

Arslan Selim'i dürterek ağzının içinden birşeyler fısıldadı.

 

-"Selim, Atakan'ın askeriyedeki tüm patatesleri sana soydurmasını istemiyorsan sus bence.Lan daha koşu cezana başlamadın tut şu çeneni!"

 

Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.Ama bu durumu henüz biz kabullenememişken onlara nasıl açıklayacaktık?

 

Bakışlarım Atakan'a kaydı.Onun da bana baktığını görünce gözlerimi kaçırdım.

 

İlk soru Selim'den geldi.

-"Komutanım nerelisiniz?"

 

-"Mardin"

 

Hemen ardından Arslan devam etti.

 

-"Yaş?"

 

-"Kadınlara yaş sorulmaz."

 

Bu cevabıma Atakan'da dahil hepsi göz devirdi.

 

-"Göz devirip durmayın yaş sorulmaz tabi!"

 

-"Niye siz kadınların abuk subuk kuralları var?"

 

-"Niye siz erkeklerin pabuç kadar dili var?"

 

Alara 1,Arslan 0

 

Selim ve Atakan bıyık altından gülerken konuştum.

 

-"25 yaşındayım."

 

Arslan kafa sallarken Selim devam etti.

 

-"Onca rahat meslek varken niye asker oldun ki?"

 

-"Babama sözüm vardı."

 

Hepsinin bakışları bana çevrildi.Atakan *ne sözü?*der gibi tek kaşını havaya kaldırdı.

 

-"Şehit oldu benim babam,şehit kızıyım yani.Naaşını bulamamışlar o yüzden bir mezarı bile yok.Ama söz vermiştim çocukken.Bende onun gibi olacaktım.Oldum mu bilemem ama denedim.Belki de becerememişimdir ama-"

 

Bu sefer devam etmeme izin vermeden Atakan konuştu.

 

-"Olmuşsun.Baban gurur duyuyordur seninle."

 

Sesimi çıkaramadım.Belki de gerçekleri bilmediği için böyle diyordu.

 

Birden Atakan ayaklanıp Selim ve Arslan'ı kollarından tutup zorla kapıya yönlendirdi.

 

-"Komutanım bir saniye veda edelim bari.Geçmiş olsun komutanım çabuk gelin aramıza fazla özletme-"

 

Selim cümlesinin devamını getiremeden Atakan onları kapı dışarı edip suratlarına kapıyı kapattı.

 

Ters ters bakmaya başladım.Söylenmek için ağzımı açacaktım ki Atakan susturdu.

 

-"Tek kelime etme Alara."

 

Göz devirdim.Ardından hemen yanıma oturdu.Ne olduğunu anlayamadan sarılıp kafasını boynuma gömdü.

 

Şaşkınlıkla bakarken kollarımı sırtına sardım.

 

-"Çok korktum.Yine gideceksin diye çok korktum.Tır bir anda karşıdan gelince..."

 

-"Özür dilerim yeniden aynı duyguyu yaşattığım için.Dikkatim dağınıktı son anda gördüm.Zaten görmeseydim bariyerlere değil tıra çarpacaktım ama iyiyim bak, bişey olmadı."

 

-"Kalbin durdu Alara."

 

Şok içinde baktım.Kafası hala boynumda iken;

 

-"Gitme olur mu?Kaçma benden.Hem niye kaçıyorsun ki?"dedi çocuksu bir ses tonuyla.

 

-"Ya sen gitmek istersen?Ya da seni korumam gerekiyorsa?"

 

Kafasını boynumdan çekti ve gözlerime odaklandı.

 

-"O ne demek?Niye bilmece gibi konuşuyorsun?"

 

Gözlerimi kaçırdım.Gözlerinin içine bakarken yalan söyleyemezdim.

 

Elleri çenemi kavradı ve ona bakmamı sağladı.

 

-"Gözlerime bak ve doğru söyle.Kaç kurtar kendini sanada kan bulaşmasın,ya benden nefret edersen derken ne demek istedin? Düşünüyorum ama parçalar oturmuyor bir türlü."

 

-"Ben..."

 

-"Alara niye benden saklıyorsun?O kadar mı güvenmiyorsun bana?"

 

Gözlerimi kapattım.Derin bir nefes aldım.

 

-"Ben bir teröristin kızıymışım.Yıllar önce ben daha 1 haftalık bebekken babamlar gittikleri bir görevde kurtarmışlar beni.Bir süre Defne Teyze ilgilenmiş benimle.Daha sonra babam annem dediğim kadınla evlenmiş.Kabul etmişler işte beni,sahiplenmişler.Sende biliyorsun zaten başta herşey çok güzeldi ama sonradan o kadın değişti.Meğer teröristler benim peşime düşmüşler.O kadına da para karşılığında beni geri vermesini teklif etmişler.Kabul etmiş oda.Çocuktum o zaman..."

 

Acıyla gülümsedim.Ardından gözlerimi açmadan devam ettim.

 

-"Çocuktum işte anlamadım.Yorgun sandım,üzgün sandım,hata yapıyorum o yüzden beni sevmiyor sandım.Teyzem anlattı bunları.Zaten onlarda düşman gibilermiş.Ama yıllar sonra o gün..."

 

Gözlerimi açtım.Atakan bembeyaz kesilmiş bir şekilde bana bakıyordu.Sesi titreyerek konuştu.

 

-"O gün?"

 

Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.

 

-"O gün ben 3 kişinin ölümüne sebep oldum.Benim yüzümden öldüler.Yemeğe gidelim diye ben ısrar ettim.O kadın bunu fırsat bilip haber vermiş restoranda olacağımızı.O gün oraya beni almak için gelmişler.Babam vermemiş beni.Daha önceden birşeylerden şüphelenmiş.Teyzemin anlattığına göre teyzemle konuşmuş.Bu gibi bir durum olduğunda Mardin'deki eve yerleşmemizi söylemiş.Senin için de amcanla konuşmuş.Beni o gün orda bulamayınca babam ve İshak amcayı bir yere götürmüşler.Defne teyzeye ne oldu bilmiyorum ama onlar...."

 

Artık hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım.Atakan'ın da gözlerinden bir iki damla yaş süzüldü.Saçlarımı öptü.

 

"Şhhh!Ağlama senin suçun yok.Sen öldürmedin."

 

Ağlamaya devam ederken konuştum.

 

-"Hani bana niye meslekten istifa ettin dedin ya."

 

-"Evet."

 

-"Ben gittiğim bir görevde bilgisayardaki dosyaları aktarırken bir video gördüm."

 

-"Ne videosu?"

 

Yataktan kalkıp serumumu hiç acımadan söktüm.Atakan engellemeye çalışsa da geç kaldı.

 

-"Eve gitmemiz lazım."

 

-"Serumun daha bitmemişti burda kalman lazım."

 

-"Atakan lütfen! Bugün anlatamazsam bir daha anlatamam.Eve gidelim göstermem gereken şeyler var."

 

Kafasını salladı.Çıkışımı imzaladıktan sonra Atakan'ın arabasına bindik.Ben hala ağlıyordum.

 

-"Ağlama,yapma böyle.Hiçbir şeyin suçlusu sen değilsin, cezayı kendine kesme."

 

Ağlamamı durduramadım.Kısa bir süre sonra evin önüne geldik.Atakan elimi tutarak bana destek oldu.Merdivenlerden beraber çıktık ardından anahtarımı çıkartıp kapıyı açtım.Eve girdiğimizde evi süzdü.Elini bırakmadan onu odama yönlendirdim.Odama girdiğimizde direkt yatağa oturup odamın her detayını aklına kazımak ister gibi baktı. Odamda çift kişilik bir yatak,üzeri makyaj malzemeleri ile dolu bir makyaj masası,aynalı bir gardolap ve yatağımın hemen yanında üzerinde kitaplar olan küçük bir komidin vardı.Atakan odayı süzerken ağlayarak bilgisayarımı çıkardım.Ellerim titrerken bilgisayarı Atakan'ın önüne koydum.

 

Atakan anlamamış bakışlar attı.

-"Bu ne?"

 

Sesim boğuk boğuk çıkarken konuştum.

 

-"Meslekten istifa edip intihar etmeme sebep olan video"

 

Eliyle yanına oturmamı istedi.Ağlarken kafamı iki yana salladım.Elimi tutarak yanına oturttu.Ardından videoyu başlattı.Videoyu sonuna kadar izlerken elimi hiç bırakmadı.Bir kez daha yüzleşmiştim ölümüne sebep olduğum insanlarla.Video bittiğinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.Ellerim titremeye başlamıştı.

 

Atakan'ın yanından kalkıp, kapının önüne oturup dizlerimi kendime çektim.

 

-"B-benim yüzümden oldu.Ben yaşamasaydım ölmeyeceklerdi Atakan.Git işte git.Sende benim yüzümden-"

 

Atakan yataktan kalkıp önümde çömeldi.

 

-"Sakın! Hiçbir şey senin suçun değil.Seni bu yüzden suçlayacağımı yada senden nefret edeceğimi düşünüyorsan eğer imkansız.Nasıl nefret edeyim ben senden?Aklın alıyor mu bunu?Nasıl gitmemi,senden uzak durmamı istersin? Sana bu kadar yakınken,yeniden bulmuşken bırakmam.Bu sefer ne olursa olsun ister ucunda ölüm olsun son nefesime kadar bırakmam.Her şeyi iste benden boynum kıldan ince ama bunu isteme."

 

-"Ya benim yüzümden sana da zarar gelirse?"

 

-"Gelmez yavrum gelmez.Nolursun yapma!Kaçma benden,özledim anlamıyor musun?Ağlama artık sen ağladıkça içimden birşey kopuyor sanki."

 

Boynuna sarıldım.Oda beni göğsünden içeri sokmak istercesine sarıldı.Ardından kucağına alarak yatağa yatırdı.

 

-"Dinlenmen gerekiyor."

 

-"İyiyim ben."

 

-"Evde yemek falan var mıdır?Acıktın mı?Yemek yapmayı pek bilmem ama eğer istediğin birşey varsa-"

 

-"Sadece seni istiyorum.Yemeğe falan gerek yok.Yanımda kal yeter."

 

Memnuniyetle dudakları yana kıvrıldı.Yana kayarak ona da yer açtım.Zaman kaybetmeden yanıma uzandı.Kafamı göğsüne koydum.Ellerim beline dolandı.

 

Oda imkanı olsa beni göğsünde saklamak ister gibi ellerini sırtıma sararak göğsüne bastırdı.

 

Gece yarısı olmak üzereydi.Gözlerim huzurla kapanmaya başlamışken konuştum.

 

-"Atakan"

 

Atakan olduğunu belirten bir mırıltı çıkardı.

 

-"Tim'e ne diyeceğiz?"

 

-"Serdar biliyor zaten.Diğerlerine de anlatırız."

 

-"Efe?"

 

Ağzının içinde anlaşılmayan birşeyler mırıldanarak homurdandı.

 

-"Eskisi gibi değil.O çocuklukta kaldı."

 

-"Hala hoşlanmıyorum ondan."

 

-"O da sana bayılmıyor zaten."derken az önce ağlamama rağmen kahkaha attım.

 

Memnuniyetle belli belirsiz güldü.

 

-"Gülmek daha yakışıyor sana.Az önce ağlarken sümüklü böcekten farkın yoktu."Bu sefer o güldü.

 

Göğsünden kafamı kaldırmak istedim ama engel olarak daha da yatırdı.

 

-"Yürü git Atakan!Sümüklü böcekmiş!"

 

-"Tamam tamam şaka yaptım.Hem Efe sana uçakta ne verdi?"

 

-"Sürpriz olsun orası."

 

-"Olsun bakalım."

 

Bir süre sessiz kaldıktan sonra iç çekti.

 

-"Noldu?"

 

-"Efe'yi daha gelir gelmez tanıdın ama beni, ben söylemeseydim tanıyamamıştın."

 

-"Özür dilerim.Çok özür dilerim.Ben bilmiyordum imkansız gibi bir şeydi benim için..."

 

Dudakları saçlarımı buldu.

 

-"Kolyeyi hiç çıkarmadın mı gerçekten?"

 

-"Çıkarmadım."

 

-"Saçlarını kimseye elletmedin mi peki?"

 

-"Elletmedim."

 

-"Hiç mi?"

 

-"Hiç."

 

-"Sütlaç konusunda ciddi miydin?"

 

-"Evet."

 

-"Artık sevmiyorum ama."

 

-"Niye ki?"

 

-"Çünkü senden ayrılmak zorunda kaldığım gün bana sütlaç yapmıştın.Artık yemiyorum."

 

Konuşamadım.Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum.

 

-"Uyumak istersen uyu yavrum."

 

Onaylayan bir mırıltı çıkardım.Ardından Senem'in işten geleceği aklıma geldi.

 

-"Kapı"

 

-"Sen uyu ben kilitlerim merak etme."

 

Gözlerim artık kapanmıştı.Yıllar sonra ilk defa içim bu kadar huzur doluydu.Atakan'ın göğsünde,onun kokusunu soluyarak ilk defa huzurla uyudum.Sevdiğim adam her şeye rağmen yanımdaydı.Bazen imkansız dediğimiz şeyler umudumuzu yitirdiğimiz zaman ortaya çıkıyordu.Belki de imkansızdı bizim kavuşmamız ama kavuşmuştuk işte.

 

 

 

Nabersiniz kuşlarımm🙃 Umarım çok bekletmedim sizi.Sonunda Atakan gerçekleri öğrendi yaa.Yemin ediyorum üstümden yük kalktı kuş gibi ha

fifledim.Bölümü nasıl buldunuz bakalımmm?

 

En sevdiğiniz kısım neresiydi?

 

Selim çok şapşik değil mi ya jsjsjsjak.Kendisi tam bir Alara fanı 😅

 

Bu arada bir kişi daha var timde,adı Ümit.Ama ona soyadından dolayı ona Avcı diyorlar.Henüz tanışmadık onunla ama tanışırız merak etmeyin.

 

Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayınnn.Sizleri seviyorum kendinize cici bakınnnn 💫

 

                         ⚡

 

 

 

 

Loading...
0%