Yeni Üyelik
7.
Bölüm

⚡-Yüzleşme

@writer_ervos

Söylediği o cümleden sonra öylece kalmıştım. Hala aynı pozisyonda duruyorduk fakat o nefesini tutmuş gibiydi çünkü az önce suratımda hissettiğim nefesler artık kesik kesik hissediliyordu.Bıraksa yere düşmem an meselesiydi ama nedensizce ona güveniyordum.

 

Artık bir tepki vermem gerekiyordu.

 

-"N-ne dediğinin farkında mısın?Ben sana sevdamı anlattım buna rağmen bana...."devamını getiremedim.

 

Elleri yavaş yavaş gözlerimdeki siyah bez parçasını buldu.Parmaklarıyla sıkıca kavrayıp bir hamlede çözdü.

 

Artık nasıl bir pozisyonda olduğumuzu daha net görüyordum.Siyah gözleri pür dikkat gözlerime odaklanınca gözlerimi kaçırdım.Ne oluyordu?Niye aşık gibi davranıyor?Niye ben tepki veremiyorum?

 

-"Gözlerime bak.Alara nolur gözlerime bak yetmedi mi zaten ayrı kaldığım..."dedi yalvarır bir ses tonuyla.

 

-"Anlamıyorum...Ne oluyor?"

 

Gözlerimi yeniden gözlerine çevirdim.Ardından yüzündeki her detaya...Birden...Gözlerim kolyeyi buldu.

 

Gözlerimi sıkı sıkı kapattım.Vücudum buz kesmişti.O muydu gerçekten?Benim Atakan'ım mıydı?

 

-"Hayır hayır!Yine aynı rüya!Yine sonunda burada olmayacaksın!Git burdan nolur git!Yine yapma aynı şeyi! Gerçek değilsin sen!"

 

Gözlerim hala kapalıyken birkaç damla yaş süzüldü yanaklarıma.Atakan'da gelen iniltilere göre sessiz sessiz ağlıyordu belli ki.Gitmek istedim o an.Yüzleşemedim.Hayal etmek çok kolaydı oysa...Ya gerçek? Gelicem korkma demişti ayrılırken.İnanmıştım ona.Beklemiştim 13 yıl.Gelmişti...

 

Toparlanmaya çalıştım.Kollarından sıyrılıp arkamı dönüp kapıya doğru birkaç adım atmaya çalıştım.Birden başım dönünce sendeleyip duvara tutundum.Ardından yine nefesini yanı başımda hissettim.Elleri belimi kavradı.Ardından birden havalandım.Dudaklarımdan tiz bir çığlık çıktı.

 

-"Bırak ne yapıyorsun?"

 

-"Niye kaçıyorsun benden?Yetmedi mi bunca yıl senden mahrum kaldığım?Konuşmadan bırakmam,bu saatten sonra, seni yeniden bulduktan sonra bırakmam,bırakamam."

 

Zaten kucağından bir yere kaçamazdım.

 

-"Tamam indir beni"

 

-"Kaçarsın"

 

Evet kaçacaktım.Önce kendi içimde kabullenmem gerekiyordu.

 

-"Saçmalama neden kaçayım?"

 

Birden bana dönüp tek kaşını havaya kaldırdı.Bu *bana seni anlatma*demek oluyordu.

 

Ofurdandım.Bu konuşmalar olurken binasının terasına çıkıyorduk.

 

Hayır hayır!Yükseklik korkumu kullanıp dürüst olmamı sağlayacaktı ve böylece de ondan asla o istemediği sürece kaçamayacaktım!

 

-"Bunu yapmayacağını söyle bana!"

 

-"Başka çare bırakmadın.Hiç tanımadığın biri olarak yaklaştım öyle bile anlatmadın."

 

Duyduğum o son cümle yüzünden dona kaldım.Beni tanıdığı halde,burda olduğumu bildiği halde,hasretiyle yanıp kavrulduğumu bildiği halde görmezden mi gelmişti?

 

-"Biliyordun!Biliyordun ve öylece izledin mi?Acı çektiğimi bildiğin halde müdahale bile etmedin!"

 

Sustu.Susmamalıydı.Bana bir açıklama yapmalıydı.Evet ben onunla hemen yüzleşmek istemiyor olabilirim.Ama bu kadar bencil davranmamalıydı.

 

-"Niye susuyorsun? Konuşsana!Bir açıklamam var desene!"

 

Kollarında inmek için çırpınmaya başlamıştım.Bırakmadı.Daha sıkı tuttu.

 

-"Özür dilerim."

 

Ne yani bu muydu?Bu kadar mıydı açıklaması?

 

Terasa çıktık.Orda indirdi beni.Tam kapıdan kaçmaya çalışıyordum ki kapıyı kilitledi.Ardından sandalyelerden birine oturup oturmamı bekledi.

 

-"Konuşmak istemiyorum!Bunca zaman nasıl yokmuşum gibi davrandıysan şimdide öyle davran!"

 

Sıkıntıyla ofurdandı.Suçunun farkında olduğu için açıklama yapamıyordu.

 

Ne onun yanına gittim ne de sandalyelerden birine oturdum.Kış mevsiminde olmamıza rağmen tam kapının önüne betona oturdum.Betonun soğukluğu bedenimi titremeye yetmişti bile.Üstelik üzerimde Atakan'ın istediği kısa kollu da vardı.Dizlerimi kendime çekip titrememe rağmen öylece oturdum ve Atakan'a dik dik baktım.

 

Siyahları beni buldu.

 

-"Ne yapıyorsun sen?Hastalanacaksın gel inat etme otur şuraya."

 

Tir tir titrerken omuz silktim.

 

-"Alara şuraya gel dedim!Konuşmadan bırakmam seni!"eliyle terasın mermerini işaret etti."İlla şu mermere seni oturtup yükseklik korkundan mı faydalanayım?"

 

Gözlerimi mermere çevirdim.Orda otursam korkudan bayılabilirdim herhalde.Ardından göz devirerek Atakan'ın tam karşısındaki sandalyeye oturdum.Hala titriyordum.Atakan üzerindeki askeri montu çıkartıp omuzlarıma bıraktı.Ama bu seferde o kısa kolluyla kalmıştı.

-"Üşümüyorum ben.Al montunu üşüteceksin."

 

-"Asıl sen üşürsen ben üşürüm."

 

İkimizde bir süre hiç konuşmayarak sadece birbirimize baktık.Atakan konuşmamı sabırla bekliyordu ya da ne diyeceğini bilemiyordu.

Ama ben onun kadar sabırlı davranamadım.

 

Omuzlarım düştü.İç çektim.

-"Ne zamandır biliyordun?"

 

Konuşurken bir an bile tereddüt etmedi."Bana kahve yaptığın günden beri."

 

Kafamı salladım."Neden konuşmadın benimle,sarılmadın, unutmuş muydun beni?"

 

Yine aynı eminlikle konuştu."Ben herşeyi unuttum,kendimi unuttum,sevdiklerimi unuttum ama bir tek seni unutamadım.Unutabilmem mümkün mü sence?"

 

-"Niye o zaman?Niye tepkisiz kaldın?"

 

-"Korktum çünkü.Bu tepkiyi vermenden korktum.Benden kaçmandan korktum.Bunca yıl neredeydin demenden korktum.Hani gelecektin neden gelmedin demenden korktum"

 

Bu sefer ben sustum.Haklıydı.Ben bunca yıl beklediğim adamdan kaçmıştım.Ben çocukluğumdan kaçmıştım...

 

Devam etti konuşmaya.

-"Aşık olmandan korktum ki öyle de olmuş.Burak mıydı adı? Sahilde öyle söylemiştin.Evlenecektiniz hatta..."gözünden bir damla yaş süzüldü.Susmadı ama."Ben aşık olduğum kadının bir başkasına olan aşkını dinlemeye mecbur kaldım.Ne diyecektim karşına geçip?Aşık olduğunu bile bile burdayım mı diyecektim?"Bir damla yaş daha süzüldü.Kafasını kollarının arasına aldı.

 

Bu güçsüz tarafını sadece bana gösterdiğine emindim.O şuan karşımda Komutan olarak değil küçük Atakan olarak duruyordu.Benim Atakan'ım...

 

Daha fazla duramadım yerimde.Ayağa kalkıp sandalyesinin önünde çömeldim.Ellerini ellerimin arasına alıp her yerine küçük küçük buseler bıraktım.Ardından aynı küçükken onun bana yaptığı gibi gözlerinden öptüm.

 

Suratını kendime döndürüp avuçlarımın içine alarak bana bakmasını sağladım.Bu yaptıklarıma anlam veremeyerek gözlerime odaklandı.

 

-"Eğer ki bir daha senden başkasına aşık olduğumu iddia edersen seni gebertirim duydun mu beni?Zannettiğin gibi birşey değil,ben..."derin bir nefes aldım.

"Zor bir süreç geçirdim,intihara kalkıştım o yanımdaydı.O destek oldu seviyor sandım sevmeye çalıştım ama başaramadım.Evet evlenecektik evlenmedik çünkü aldattı evlensem bile bu asla aşk evliliği olmayacaktı."

 

Atakan dehşetle suratıma bakıyordu.Ellerini bırakıp yeniden sandalyeme geçmek için ayağa kalkıyordum ki izin vermedi.Yeniden çömelmek zorunda kaldım ama bu sefer o ellerimi sıkı sıkı tutuyordu.

 

Yutkundu."Sen kendine zarar vermeye mi çalıştın?"

 

Sesimi çıkarmadım.Gözlerimi kaçırdım.Benim ona yaptığım gibi bu seferde o suratımı ona doğru döndürüp gözlerine odaklanmamı sağladı.

 

-"Gözlerime bak.Sen kendinden,benim dokunmaya kıyamadığım senden vazmıgeçtin?"

 

Bu sırada gözümden bir damla yaş süzüldü.

 

Evet ben Alara Dingin.Sevdiklerinin ölüm nedeni olan Alara Dingin.Bir kişi daha ölmesin diye kendini öldürmeye çalışan Alara Dingin.Kanlıydı benim ellerim,ölüm kokuyordum buram buram...

 

Atakan birden beni kendine çekip kemiklerimi kıracak derecede sarıldı.

 

-"Özür dilerim çok özür dilerim yanında olamadım...Gelicem dedim gelemedim geç kaldım...Ben sana geç kaldım...Affet beni su perisi..."

 

Kafasını omzuma gömüp ağlamaya başladı.Annesinin,babasının ölümüne sebep olan katilin omzunda ağladı...

 

Geri çekildim ve titreyen ellerime baktım.Kimse görmese de ben kan görüyordum bu ellerde...Masum insanların kanını...Kafamı iki yana salladım,dudaklarım titredi.

 

-"Git Atakan.Kaç benden.Nolursun kaç kurtar kendini.Kan bulaşmasın sana da."

 

Anlam veremeyerek bana bakıyordu.Kurtarmalıydı kendini benden.Ona da kan bulaşmadan kaçmalıydı.Bir kişinin daha ölümüne sebep olmamalıydım...

 

Hızla çömeldiğim yerden kalktım.Anahtar kapının üstünde duruyordu.Kapıyı açıp merdivenlerden koşarak inmeye başladım.Gece yarısı olduğu için etrafta nöbet tutan birkaç askerden başka kimse yoktu.Onlarda bana şaşkınlıkla bakıyordu.Koşmaya devam ettim.Askeriyeden çıkar çıkmaz arabama binip uzaklaştım.

 

***************

Hala terasta oturup, Alara'nın tokasına bakıyordum.Niye öyle söylemişti?*Kan bulaşmasın sana da*ne demekti?

 

Alara gideli 5 dakika geçmişti.Bende terasın açık kapısından çıkıp koşarak merdivenlerden indim.Önüme gelen ilk askere Alara'yı sordum.

 

-"Buradan koşan kadın bir asker gördün mü?"

 

Elini çıkışa doğru uzattı.

-"Gördüm komutanım şu kapıdan koşarak çıktı az önce."

 

Bende çıkışa doğru koştum.Alara'yı yakalamam gerekliydi.

 

Kapıdan çıkıp etrafa bakındığımda arabasıyla son gaz uzaklaştığını gördüm.

 

Arabama binip peşine takıldım.Bir yandanda telefonunu çaldırıyordum.Ama her seferinde reddediyordu.

 

-"Of Alara!Aç şu telefonu!"

 

Fazlasıyla hızlı gidiyordu.Eğer böyle giderse kaza yapacaktı.

Koskoca yolda sadece ikimiz vardık ama bu saatlerde tırcılar yolda olurlardı.Alara'yı bir an önce durdurmalıydım.

 

Bir anda Alara'ya doğru gelen bir tır belirdi.O an içimde birşeyler koptu.Tır kornaya bastı.Alara duramadı.Frenleri tutmuyor olmalıydı.

 

-"Hayır!Hayır!Bir kez daha kaybedemem!"

 

Yüksek bir gürültü koptu.

 

O an gökten 1 yıldız kaydı.Kimse bilmeyecekti belki ama bu yıldız Cemil'di.Hissetmişti kızına birşeyler olduğunu....

 

 

Evett.Yeni bölümü nasıl buldunuz?

 

Sizce Alara gerçekleri Atakan'a anlatacak mı?

 

Alara'ya ne oldu dersiniz?

 

Efe, Alara ve Atakan'ın arasına girmeye mi çalışacak yoksa onları destekleyecek mi?

 

Sizleri seviyorumm.Lütfen yorum yapıp oy verelim.Yorumlarınız benim için çok değerli.Ayrıca yorum gelmeyince motivasyonum düşüyor.Yeni bölümü bekleyinn;⁠)

 

 

                         ⚡

 

Loading...
0%