@writereco
|
Anna Herkesin farklı bir hayatı var, kiminin bir evi, kiminin bir penceresi, kiminin ailesi... Hayat her şeyi peşinde sürükler peki biz mi hayatta sürüklenmeliyiz yoksa hayatı doyasıya yaşamalı mıyız? "Kızınızı bulmak istiyorsanız, önce beni bulmalısınız?" Elime verilen bir kağıt parçası vardı. Peki bir kağıt parçası insanı bu kadar üzer mi? Yıllardır kendimden daha fazla sevdiğim, herşeyim olan kızım yoktu. Herşeyden ve herkesten önce yanımda olması gereken kişi prensesim yanımda yoktu.
"Bu saçmalık, prenses dün evdeydi. Kendi gözlerimle gördüm. Hanımef-" Kelimeler kızımın koruması olan muhafızdan birer birer dökülüyordu. Sözünü bitirmeden. "Lüzum yok, kovuldun." Net bir şekilde cevap vererek odadan ayrıldım. Her ne kadar sakin gözüksem de içimde bir fırtına vardı, biriciğim yoktu.
"Akira kızımız yok, hiç bir yerde yok. Kraliyet seçmelerinin olduğu ayda kızımızın yok olması kaçırıldığı anlamına geliyor. Bugün not buldum, dün şaka sanıyorduk ama bugün gözümle o notu gördüm. Ne yapacağız biz?" Gözyaşlarım dökülüyordu, fakat sözler yeter miydi, gözyaşlarımı silmeye?
"Onu kim kaçırdıysa bulacağım. Sana söz veriyorum, Anna. Onun kraliçe olmasını sağlayacağım. Hadi yukarı çıkalım ve biraz dinlen." Başımı olumlu olarak salladım. Rahatlamamıştım, birşey hissedemiyordum. Tek istediğim kızımdı. Kraliyet seçmeleri on yılda bir kez yapılan kraliçe ve kral seçimleridir. Bir çok kraliyet ailesi vardır ama hepsi tek krallığa bağlı... Kızımın o seçmelerde ismi var ama kızım yoktu... Kraliçe olup olmamasını bırak o yoktu, yoktu ve yoktu. Kiminle,nasıl, ne yapıyor, yemek yiyor mu? Hiç birşey bilmiyorum. Kalbim acıyor ama ona sarılamıyorım. Ben Anna Wekeend eğer kızıma bir şey olursa intikamı da kanlı olur. Savaşsa savaş, barışsa barış.
Niana Wekeend ailesi kızını ararken ben onları doyasıya izliyorum. Kendime taktığım takma ismimle tekrar hatırlanacak olmak bana gurur veriyor. Ben yıllarca yaşamış profesyonel bir yalancıyım ama şimdi sınırları aşma vakti geldi. "Beni ne zamana kadar burada tutacaksın? Bak benim ailem sana rahat vermez." Liana'nın gıcık eden sesiyle narin kulaklarım çınladı ve ona doğru dönerek küçümseyici bir bakış attım.
" Arasınlar, sonuca göre hala bulamadılar, cicim. Bu arada kral ve prenses Yuna çok yakınmış haberim var mı?"
"Seçileceğimi bildiğin için beni buraya hapsedemezsin. Buna senin hakkın yok, yapma bunu ikimizede. Bırak Niana gidelim."
Hala bana birşeyler anlatmaya çalışan bir prensesti, yıllarımı elimden alan kız bana yalvarıyor ve ben sadece izliyorum.
"Pekala sen seç o zaman, ölmen mi daha doğru yoksa, hayatta olman mı? Kimse ölmeyi seçmez ama bana şans bıraktırmamazlık yapma. Çünkü ben seni öldürmekten zev-" sözümü bitirmeden durdum ve hatırladım ki, herkes bir gün yanlışı tadacak. Söyleveklerimim bir anlamı yoktu.
"Ben Niana Wazel en azından sen bunu bil, prenses. Ailenin günahlarının bedelini bizzat ödeyeceksin, misilliyle."
Herkes bir gün yanlışı tadacaktır. |
0% |