Yeni Üyelik
50.
Bölüm

•••• Bölüm 49 🍷🚬

@writerladyy

 

Şaire sormuşlar:

" Giden midir terkeden, yoksa kalan mı? "

 

Şair der ki;

" Kalan gidenin gitmesine ses çıkarmıyorsa, çoktan terketmiştir. ''

 

Kalan gidenden daha suçludur bazen, demişti soğuk ve sert bir dille. Kafamı çevirip de gözlerine baktığımda soğuk ve bir o kadar da yabancı bakışlarla karşılaşmıştım. Eskiden gördüğüm o bakışlardan eser yoktu, şimdiler de o bakışlar yabancıydı. Bakışlarımı üzerinden çekip de “ haklısın tek suçu gidenden çok sevmesi ” demiştim ellerimi cebime sokarken. Bakışlarım yerde önümdeki taşlıkları karıştırıyorken “ hayır, tek suçu gidene kal demeyip de izin vermesi ” demişti. Bir hışımla kafamı çevirip bakmıştım gözlerine. Dudaklarımı aralayıp tam bir şey söyleyecektim ki..

 

–“ Baba! ”

 

Sesi duyulmuştu. Sesin geldiği yöne doğru kafamı yavaş çekimde çevirip baktığımda minik kızım gülümseyerek bana bakmaktaydı annesinin elini tutmuş. Gülümseyerek öpücük göndermiştim ona ve “ geliyorum prensesim ” diyerek önüme dönmüştüm tekrardan.

 

–“ Kızın mı? ” diye sormuştu yüzündeki hayalkırıklığı ve şaşkınlığı belirtmemeye çalışırken.

 

–“ Evet. ” demiştim kısa ve net cevaplamıştım sorusunu.

–“ Maşallah çok güzel bir kızın var. Evlendiğini bilmiyordum. Ben sandım ki.. ” Lafını tamamlamasını beklemeden alaycı gülümsememle ben konuşmuştum soğuk bir şekilde.

–“ Ne sandın? Beni terk edip bir başkasına giden kadını bir ömür bekleyeceğimi mi? ”

–“ Ben özür dilerim. Çok özür dilerim. Hata ettim seni bırakmamalıydım çok pişmanım. ”

Ses tonu her geçen dakika biraz daha yumuşuyordu, karşımda konuşmakta güçlük çekiyordu resmen. Bense karşısında buzdan duvardım, hiçbir şey hissetmeyen ruhsuz bir duvar.

–“ Neyse eskide kaldı artık bunlar. Geçmişimi çöpe atıp da yeni bir hayat kurdum kendime ben. ”

Sert ve keskin sesimle onun aksine dimdik bir şekilde, duruyordum karşısında. O ise her sözümle yüzüne tokat atmışım gibi oluyordu. Sarsılıyordu karşımda, omzuna bir dokunuşumla yeri boylayacakmış gibiydi sanki.

–“ Unuttun mu yani beni? Unuttun mu yaşadıklarımızı? ” demişti ağlamaklı bir sesle gözünden iki damla yalandan yaş aktı akacak. O bir zamanlar kıyamadığım gözyaşları..

 

O an zaman durup da beynim geçmişe gitmişti sanki. Geçmişten günümüze kadar her an gözümün önünden geçip gitmişti o dakika da. Bir zamanlar sevdiğim kadın karşımda durmuş onu unutup unutmadığımı soruyordu. Şimdi bana hiçbir şey hissettirmeyen o yabancı kadına “Unuttum” cevabını vermiştim en soğuk sesimle. O yabancı gözlere bakmaya devam ederek “ bir zamanlar senin beni unuttuğun gibi unuttum seni. Unuttum! Unutuldun. Unutturdun kendini ” demiştim bir yabancıyla konuşuyormuş gibi hissetmiştim kendimi.

 

–“ Unutamazsın. Sen beni unutamazsın inanmıyorum. Hayır! Sen beni ölsen unutamazsın. Kızgın olduğundan söylüyorsun böyle bırakıp gittiğim için kızgınsın bana sadece ”

 

Gülümsemiştim, söylediği sözler beni gülümsetmişti sadece. Birkaç saniyelik bakışlarımı kaçırdıktan sonra “ bende öyle sanıyordum biliyor musun bir zamanlar ama unutuluyormuş meğersem. O kadar çok unutmak istiyorum diye dile getirmiştim ki duam kabul oldu. Her şey gibi herkes gibi sende unutuldun. Sadece zaman aldı o kadar. ” demiştim. Sert sözlerimle bıçak saplamışım gibi oluyordu. Her bir sözümle yüz ifadesi değişip de karşımda renkten renge giriyordu. Kafamı çevirip de kızımın annesine bakarak “ o unutturdu seni bana ” demiştim. Bir de başıma gelen hastalığım diye içimden tamamlamıştım sözlerimi.

 

–“ Sevmiyor musun artık beni? ”

–“ Seviyorum tabi ki ”

.. 

 

Yüzünde gülümseme oluşmuştu ki sözlerimin devamını duymasıyla o surat bir anda yerle bir olmuştu tekrardan. “ demek isterdim ama üzgünüm diyemeyeceğim için. Seni sevmiyorum artık. ” demiştim. Dememle bir anda bozulmuştu ve suratı asılmıştı. Ne kadar belli etmemeye çalışsa da. Gülmememek için zor tutuyordum kendimi. Ağzını açıp konuşacak gibi olmuştu ki izin vermeyerek elimi havaya kaldırarak ona doğru uzattım ve konuşmama devam etmiştim.

 

–“ Ne demiş Cem Karaca "Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar ve hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar" neyse bunların da bir önemi yok tıpkı ne hissettiğimin bir önemi olmadığı gibi. Tam da Koray Avcı'nın dediği yerdeyiz şimdi sen bana geç kaldın ben sana erken... Sayende içimdeki sen diye bir şey yok artık. Kendi ellerinle yok ettin hem beni hem içimdeki seni. Hatta belki de inanmadığın sevgim demeliydim. Her neyse yine çok uzattım lafı. Sana son sözüm nasıl ben yokmuşum gibi devam ettiysen hayatına şimdi de öyle devam et sanki hiç olmamışım farz et ki öyleydi de zaten hoşçakal iyi bak kendine ” demiştim ve konuşmasına fırsat bile vermeden arkamı dönüp gitmiştim. Ki yeterince zaman tanımıştım ona. Arkamdan yalvarırcasına

“ Öktem! ” demesine aldırış etmedim. Yalandan gözyaşı dökmesine de.. Arkama dönüp bakmadan kızımın yanına gitmiştim. Kucağıma atlayarak minik ellerini boynuma sarmıştı. Kollarımın arasına alarak sıkıca sarılmıştım. Öpücüklere boğmuştu beni. “ O abla kimdi baba? ” diye sormuştu meraklı minik kızım. “ Eski bir arkadaş, ” diye yanıtlamıştım sorusunu, eskide kalan bir yara eski bir sızı..

 

YN: Özlüyorum işte / Kaan Küçük 🎵

 

Loading...
0%