@writerladyy
|
Ayrılık,
onu özlemektir. Onu daha da çok sevdiğini anlamaktır. Geç gelen mesajların, artık hiç gelmemesidir. Keşke o mesajlar geç gelseydi de, yeter ki gelseydi deme durumudur. Şarkıları ezberlemektir, hatta unutmaya çalışmaktır. Çok sigara içmektir, ya da sigarayı bırakmak istemektir. Film izlemektir. Beraber izlediğiniz bir film çıkınca kanalı değiştirmektir. Beraber gittiğiniz bir cafenin, önünden bile geçememektir. Onu tanıyan birisini görünce, kafanı çevirmektir. Ayrıldınız mı? sorusuna cevap verememektir. Gecenin bir saatinde uyanıp, acaba o şimdi uyuyor mudur diye düşünmektir. Gizli numara ile arayıp, sesini dinlemektir. Telefonu meşgule alınca, telefon hattına küfür etmektir.. Gecelerin daha uzun geçmesidir. Uyku düzeninin değişmesidir. Daha çok içmektir. Daha çok özlemektir. Daha çok unutmak istemektir. Ama sen unutmak isteyince, daha da çok hatırlamaktır.
Ayrılık, kısa bir cümle olarak gözükür, ama uzun bir zaman dilimidir.
Şimdi anlatsam anlamazsın ama korkularım var benim. Az biraz acılarım var hiçbiri tesadüf değil. Belki de yaşadığımız anıların hiçbiri biz değil. Ben seni severken korktum, sevmekten korkmadım. Sana bakarken, seni yazarken, seni susarken korktum. Ben korktum, biliyor musun? Ben. Bilmezsin çünkü söylemedim. Çünkü bir adam korktuğunu söyleyemez. Sen sana biri zarar verecek diye korkmak nedir bilmezsin. Onu sadece ben bilirim. Çok sevdiğinde daha çok korkuyor insan. Olur ya, ayakkabısı vurur da yürüyemez bu kız diye düşündüm. Anlıyor musun? Ayakkabı vurursa üzülürüm. Çok korkak bir adam oldum seni severken, ayakkabıdan bile korkan bir adam işte… Sevsen sevilmez değil mi? Sevmedin, zaten ayakkabıdan korktuğumu hiç öğrenemedin.
“ Arıyım mı iyi misin? ” ( 20: 38) “ Lan ona atcağımı sana atmışım ” ( 20: 39 ) “ Bende şaşırdım bir an. ” ( 20: 43 ) ✔️✔️ “ Niye arasın beni diye ” ( 20: 43 ) ✔️✔️ “ Aramazsın çünkü ” ( 20: 43 ) ✔️✔️
Sonrasında “kusura bakma” diye atmıştı. Ne kusura bakması sorun değil ya, diyerek mesajina cevap yazmama rağmen kusuruna bakmıştım. En azından gerçekten aramasını isterdim. Yanlışlıkla da olsa arasaydı da sesini duyardım hiç değilse. Yanlışlıkla da olsa. Ve yine her zamanki gibi konuşma bitmişti. Hiç şaşırmamıştım. Uzun konuşsaydık şaşırırdım herhalde. Düşünmemek adına beynimi kurcalayacak işin başına geçmiştim yine bende. Yazmaya yani..
Bekliyorsun… Gelmeyecek biliyorsun ama yine de bekliyorsun işte. Bir süre sonra beklenen önemini yitiriyor, sadece bekliyorsun. Çünkü buna alıştırıldık. Çünkü bize her sevdadan geriye kalan sadece beklemek…
Saçlarını arkadan toplardı. Hafif bir rüzgar esse, saçlarını kıskanırdım rüzgardan. Bilirdi, bilmezlikten geldi. Severdim, görmezden geldi.
Bu gece o kadar çok kötüyüm ki..
anlatamam, sana mesaj atsam uyanacaksın zaten hastasın. Çok ihtiyacım var sana kimseyi yanımda istemezken sadece sen ol istiyorum. Söylediğin şiirle avutuyorum kendimi. Mesafelere küfrediyorum akan her bir göz yaşım için yolların canı cehenneme. Özledim çok özledim. Elimi uzatsam tutacak gibisin. Hayal değil sanki gerçeksin ama uzatsam tutamayacak o el biliyorum. Hayal kırıklığı haddinden fazla özlüyorum her hastalanıp canın yandığında her canın sıkılıp ağladığında gözünden akan her damla yaşta parça parça bir şeyler kopuyor içimden. Kopan her parçaya inat seviyorum seni. Kaybetmek kelimesi geçince aklımdan dayanamıyorum ağlıyorum şuan olduğu gibi. Şarkı çalıyor dinliyorum ama sözlerini duymuyorum. Ekrana bakıyorum ama göremiyorum yaşıyorum ama ölüden farkım yok ateşim iniyor yavaş yavaş fakat gözlerim yanıyor şuan tek hissettiğim alnımda sanki elin ve huzur buluyorum o an için ama kısa sürdü sanki bir saniye olmadı bile gözlerimde kapanıyor ağlayarak uyumamak için direniyorum bir gece daha kimse kırmadı kimse canımı yakmadı ama çaresizlikten ağlarmış en çok insanoğlu mesafelerin ben neyse küfür sevmezsin bilirim ama olmuyor işte böyle gecelerde sana ihtiyacım o kadar çok ki özlemimden kelimeler yetersiz kalıyor mesafelere küfretmekten başka bir şey gelmiyor elimde ama sonra düşünüyorum “Yıllarca varlığını bilmediğim sen, aniden en çok ihtiyacım olana dönüştün. “ diyorum resmine bakarak ve evet ben sende sevdim biz olmayı. Ah be ömrüme şiir olan kadın ne güzel şeysin bu yaşlı dolu dolu bakan gözlerin gördüğü en güzel şeysin ve de benimsin. Sen benim papatyamsın sen yeter ki benimle kal ben sende sevdim biz olmayı ben sende sevdim özlemeyi de özlenilmeyi de…
Sanırım bu kez senden gerçekten vazgeçtim. Sen hayatımdan gideli aylar oldu evet ama içimde yine de umut vardı. En azından hâlâ beni az da olsa sevdiğini düşünüp, rahatlatıyordum kendimi. Aradan epey zaman geçti ama yaşadığımız her şey dün gibi aklımdaydı, tam yirmiyedi saat öncesine kadar. Başka birine, başka duygular hissettiğini öğrenmek hafızamı kaybettirdi bana. Unuttum seni, yaşadıklarımızı, her şeyi. Sanırım bugün senden gerçekten vazgeçtim. Umarım bir daha aynı kaldırımda ayak izlerimiz bile rast gelmez seninle. Umarım bir daha aynı havayı solumak zorunda kalmayız, umarım aynı mağazadan hediye almayız sevdiklerimize. Umarım hiç aynı anda çarpmaz kalbimiz, birbirimizden kilometrelerce uzak yerlerde aynı cümleler kurmayız. Senden sahiden vazgeçtim sanırım. Başkasına karşı bir şeyler hissediyor olduğunu öğrenmek, bayağı acıttı beni. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Senden bana gelmeni isteyemiyorum, hep bana bir şeyler engel oluyor. Sen yanımdayken kim cesaret edebilirdi ki sana gözleriyle bile dokunmaya? Şimdi sen her gün onun yatağında sabahlıyorsun, benim elimden bir şey gelmiyor. Eskiden olsa düşüncesi bile beni çıldırtmaya yeterdi ama şimdilerde en fazla gözlerim doluyor. Sana ben değil, o temas ediyor. Senden ciddi anlamda vazgeçtim. Eskiden olsa, nasılsa kalbin benim sanıp yaşamaya devam ederdim. Artık bedenin gibi, kalbin de benim değil artık. Şimdilerde en fazla gözüm doluyor. Damla damla akıyorsun gözümden, sona yaklaşıyorsun. Yok oluyorsun. Senden vazgeçtim, sanırım. Özlüyorum belki ama kabul etmek zorundayım; sen yoksun artık. Ben senden vazgeçtim çünkü bugün. Olay bundan ibaret. İyi geceler, tabii ne kadar mümkün bilmiyorum.
Boş veremezsin, kafana takarsın. Hep gülemezsin, bir gün ağlarsın. Ve o gün ağlarken gözünden dökülen her damla yaşta, canının her yanışında, senden alıp götürdüklerini düşünürsün. Yüreğine bir sancı durur, bir kıvılcım doğar. Bir orman gibi yanarsın. Söndürmeye çalıştıkça kelimelerin boğulur. Gün ve gün unutulurken sen, yüreğin unutmaz böylesine yanarken. Kör olası ayrılık bir saniye bırakmaz hep boğazına durur, bir kuru ekmek gibi. Ne yutkunabillirsin, ne de yokmuş gibi davranabilirsin. Sevda deyip tutunduğun, gün olup unutulduğun kadın da öyledir işte. Ne acısı geçer bir saniye, ne de hiç gitmemiş gibi yaşayabilirsin. Gömülürsün kimi zaman şarkılara, kimi zaman yalnızlıklara.Hatırlamak istediğin güzel anılar unutulur da unutulmaz o zamansız veda. Gitti derken kan dökülür sesinden dizelerine. İşte bundandır gitti diyemeyip veda deyişin. Ve öyle bir veda ki sanki yüzlerce kelimenin anlatamadığı bir vazgeçiş. Onlarca şairin bir araya gelse dahi anlatamayacağı bir vazgeçiş. Onun senden, senin kendinden vazgeçişin. Bizimkisi de böyleydi işte; bir terk ediliş, bir vazgeçiş ve zaman ayarlı bir veda. Geldi, geçti ama geçmeyecek izi kaldı…
YN: Hoşçakal Sevdiğim / Mehmet Savcı 🎵
|
0% |