Yeni Üyelik
44.
Bölüm

•••Başlıksız

@writerladyy

 

Hayalini kurduğum, sessiz bir şahidim mi şuan, yazdıklarımı takip eden? Yoksa bu da bir hayal mi dersin?

 

-

 

-

 

-

 

Hayalinin yetmediği, ruhumdaki o boşluğu eskisi gibi dolduramadığı noktalarda, yaşanmışlıkların etkisine giriyorum ister istemez.

 

Bitmenin dâhil olduğu bir aşkın içindeki o güzel anlar neden kaybolup gidiyorlar?

 

Kendi içlerinde, hepsi mutluluk vermemiş miydi?

 

Kompozisyon yazmaya benziyor, bir ilişki yaşamak…

 

Giriş ve gelişme bölümleri iyi yapılandırılmadan yazılmışsa, sonuç bölümüne o kadar çabuk geliyorsun ki…

 

Bir de başlık koymak lazım bu kompozisyona…

 

Başlık -eğer iyi bir yazar değilsen- kompozisyonu yazmayı bitirdikten sonra konuyor.

 

Galiba en çok bu kısım insanın içini acıtıyor.

 

Yaşadıklarını özetleyen bir başlığa teslim olmak…

 

Oysa tam iki yıl önce yaşanan, birbirinden güzel anılarla dolu bir 1 Mayıs varken ya da havaalanında, dış hatlar terminalindeki o sımsıcak kavuşmanın yaşandığı bir 22 Eylül… Neden mutluluk vermez ki düşündükçe…?

 

Anları istesek de muhafaza edemiyoruz o haliyle. Elimizde tutamıyoruz. Tutamayışımızı daha somut bir yaşanmışlıkla örneklemek gerek…

 

-

 

-

 

-

 

“ Yağmurlu bir akşam üstü, metrodayım…

 

İki genç adam biniyor ardımdan…

 

O kalabalıkta iki genç adamdan biri, diğerinin sırt çantasından bir poşet eriği çıkarma çabasında…

 

Kaşla göz arasında, bir poşet erik dökülüveriyor.

 

Metronun hızlanması ve yavaşlaması ile erikler gezintisine başlıyor vagonun içerisinde…

 

Herkesin yüzünde garip bir tebessüm… Biraz daha irdeleyecek zamanımız olsa, dayanamayıp kahkaha atacak insanlar olduğunu biliyorum aramızda.

 

Bir durak daha gidiyoruz.

 

Metroda o ana şahit, nerdeyse herkes iniyor…

 

Benim gözümse hâlen gezintisini sürdüren eriklerde…

 

Kimse hikayelerini bilmediğinden, artık kimse gülmüyor bu duruma…

 

Anı yaşayan insanlarla, an anlam kazanıyormuş meğersem,

 

Anın son şahitlerinden biri olarak ben de sonraki durakta iniyorum…”

 

-

 

-

 

-

 

Mutlu olmak neden bu kadar zor, ya da bu kadar pozitif olmaya çalışırken neden boşu boşuna çırpınıyormuş hissine kapılıyorum?

 

Anları özlüyorum, ama hatırladığımda artık mutluluk vermiyor…

 

Yalnız ve işsiz olmak aşırı doz etkisi yaratıyor

 

Hayattaki en büyük zenginliğe -o kendi içerisinde güzel aileme- sahip oluşum beni mutlu ediyor, bu zenginliğe sahip olup da aynı zenginliği çocuklarıma da sunabilecek miyim ,emin değilim.

 

Ertesi güne bambaşka uyanmalıyım dediğim her güne aynı buruklukla başlıyorum.

 

Duygu olarak zamanın 1,5 yıl gerisinde gibiyim…

 

Bu da geçer belki, ama bu aralar hiç iyi değilim.

 

Her şeyimin bir anda tamamlanması gerektiğini düşünmüyorum, tamamlanmayacağını biliyorum…

 

Bana iyi gelebilecek tek şey bugünlerde, koşulsuzca, hiç hesap yapmadan sarılmak birine, sarıldığımda ise her şeyin geçeceğine ve düzeleceğine gönülden inanmam…

 

-

 

-

 

-

 

Haftasonlarını hiç sevmiyorum hele ki hiç kimsenin aklına gelmediğim bir haftasonuysa…

 

Pazar günü gene filme veriyorum kendimi…

 

Bir kaç saat mutluluk satın almak ve yeni haftaya o kırıntılarla başlamak cazip bir seçenek gibi görünüyor ulaşabildiğim…

 

 

Loading...
0%