@writerladyy
|
İçimden bazen saniyede kaç tane şey geçiyor, hesaplayamıyorum…
Yazmayı ertelediğim bir hafta girdi araya… Sadece tek başına iken yazı yazabildiğimi keşfettim bir de…
Söylenecek hala çok şey var ve ne kadar söylense de bitecek gibi değil…
Bu akşam aklımdaki tonlarca düşünce koca bir süzgeçten küçük bir kısmı elenerek geçmiş gibi dökülüyor parmak uçlarımdan kağıda…
Geri kalanlar başka akşam süzgeçten yeniden elenmeyi bekleyecekler sanırım…
-
-
-
Mevsimlere ayak uyduruyorum diye sevinirken, şimdi de gece ve gündüze ayak uydurmaya başladım…
Gündüz, tüm ihtişamıyla parlayan bir güneş gibiysem, gece karanlığın yuttuğu bir gölge gibiyim…
Kendim bile gündüzümü özlüyorum her günün sonunda… Sabah olsa da yine parlayabilsem diye…
Geceleri bir özlem biriktiriyorum yüreğimde… Sahip olamadığıma gidiyor aklım…
Sonra kendime kızarken yakalıyorum kendimi… Rüyadan uyanırcasına çıkıyorum o ruh halinden… Sonra farkında olmadan bir bakmışım ki gene aynı ruh halindeyim…
Kalbim yine kocaman olmuş… Maddi aşklardan umudumu kesmişçesine manevi aşka açılıyor bütün kapılarım…
Böyle geceler gündüzleri, gündüzler geceleri hızlı bir şekilde kovalarken; yılların çabucak geçmesi, araya giren uzaklığın yol değil yıl olması ve yapılacak ya da yapılması gereken hiçbir şeyin olmaması zorun bile tanımını değiştiriyor lügatlarımda… Çünkü bu ne bir sorun, ne de bir çözüm…
İki ucu sonsuz bir zaman diliminde farklı yönlere giden iki kişi beliriyor gözlerimin önümde…
Sanki ne kadar uzak uçlarda olurlarsa olsunlar, aralarında kimsenin hiçbir zaman farkedemeyeceği gizli bir bağ varmışçasına güvenle uzaklaşıyorlar birbirlerinden…
-
-
-
Olması gerektiği gibi…
|
0% |