@writerladyy
|
Kıyamadıklarımızdır giden, vurup döken, kırıp parçalayan. Kıyamadıklarımızdır bize acının en katmerlisini tattıran. Kıyamadıklarımız atar hayatta yiyip yiyebileceğin en büyük kazığı. Ve yine kıyamadıklarımız bir uçurumdan serbest bırakır hayallerimizi, umutlarımızı. Neden mi? Çünkü o senin kıyamadığındır ve sen ona ne kadar kıyamazsan o sana o kadar kıyar.
Onlarca insan… Hayatında onlarca insan varken sen birini daha fazla düşünüyorsun ona daha fazla değer veriyorsun onu daha fazla önemsiyorsun. Saçının bir teline bile zarar gelsin, üzülsün, canı yansın istemiyorsun. Ona karşı her davranışında kızar mı, üzülür mü diye defalarca düşünüyorsun. Titizlikle davranıyorsun. Canı her yandığında aynı acının belki iki üç mislini sen yaşıyorsun. Gözünden akan tek yaşa dayanamıyorsun. Kıyamıyorsun.
Sonra öyle bir gün geliyor ki o değeri dağlarda olan insan tek sözüyle ya da tek davranışıyla seni yerle bir ediyor. Dahası kalbini parçalara ayırıp her parçasını bir yere savuruyor. Sebebi olduğu enkazın altında seni bırakıp hiçbir şey olmamış gibi hiçbir şey yapmamış gibi çekip gidiyor. Geride kalansa enkaz altında acıyla kıvrılan bir sen, kırılmış bir sen, yorgun bir sen…
Ne güzel gitti değil mi? Zehrini ruhunun derinliklerine akıtarak. Canını yakarak. Ne düşündüğünü umursamadan… Şimdi sen kendinle baş başa kaldın. Ruhuna işleyen zehrine karşılık bir panzehir bulmaya çalışarak, neden böyle olduğunu sorgulayarak, yerle bir ettiği her şeyi yeniden inşa etmeye çalışarak… Listenin başında sen varsın biliyorsun. Her şeye yeniden başlamadan önce düştüğün yerden kalkıp hayatına kaldığın yerden devam etmelisin. Belki de en zoru bu.
Onda suçu aramak ne kadar doğru bilmiyorum. Suçun tamamı da sende demiyorum. Ama ya büyük bir kısmı sende ise? Yaptığının ne kadarı doğruydu? Verdiğin değeri hak ediyor muydu? Canı yanmasın diye verdiğin uğraşı? Belki de hak etmiyordu. Hiçbirini. Kıyamadığın insanlar listene girmeyi… Kalbinin ve aklının büyük bir kısmını… Hak etmiyordu. Hakkını vermiş olsaydın canın bu kadar yanmazdı. Yakamazdı.
Her şeyi çok yaptığımızdan kaybettik çoğu insanı. Çok sevdiğimizden, çok değer verdiğimizden, çok düşündüğümüzden… Çok yıprandık, çok yorulduk, çok ağladık… Verdiğimiz değerin karşılığını alamamak üzdü. Ona bir zarar gelmesin diye verdiğimiz çabalar yordu. Değmediğini görmek ise bir darbe daha indirdi yorgun ve bitkin ruhuna.
Bir kıyamadığımız daha kıyıp gitti. İlk kez olmuyor bu. Daha önce onlarca insan yaşamıştı. Nasıl bir şey olduğunu tatmıştı. İyi kötü çoğu insan kıyamadığının darbesini yedi kalpte bıraktığı acı tadı biliyor. Sen belki ilk defa yaşıyorsun ama dünya üzerinde ilk değil bu. Sonda olmayacak.
Bir daha gelme buralara. Gittiğin yerde kal. Kıydığın yerde dur. Fazla yaklaşma bana da. Burada her yerde kırıklar var. Cam kırıkları değil kalp kırıkları. Senin acımasızca kırdığın kalpten geriye kalanlar bunlar. Bir adım daha atarsan seni yaralayacak olan kırıklar. Bir adım daha atarsan seni kanatacak olan kırıklar. O yüzden dur. Atma bana gelen o adımı. Dur ki canın yanmasın. Dur ki tek gözyaşın ziyan olmasın. Kıyamam çünkü. Ne tek tel saçına ne de tek damla gözyaşına. Kıyamam…
Şimdi her yana savruk paramparça bedenim. Ve sen toplama beni. KIYAMAM, sonra kanar ellerin.
|
0% |