Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Bölüm 12

@writerladyy

 

 

 

 

••••••••

 

 

Bölüm 12

 

Ne kadar uyuduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Saatin kaç olduğundan da. Araba koltuğunda uyumasına rağmen hiçbir yeri ağrımadan kalkması çok tuhaftı. Doğrulup da yattığı yerden kalktığında araba da değil de bir evde olduğunu anlamıştı. Yattığı yerde bir koltuk değil çift kişilik bir yataktı.

 

“ Ben nasıl geldim buraya? ”

 

Gözlerini bir noktaya sabitleyip düşünmeye başlamıştı. Beynin zorlamasına rağmen araba koltuğuna uzanmasına kadar vardı sonrası yoktu. Ayvaz! Yataktan hızlıca kalkarak etrafa bakındığında büyük bir odaydı. Bir otel odasıydı deniz manzarası olan bir yerde. Üstüne çeki düzen verip de dağılan saçlarını toparlamıştı.

 

“ Kabarmasalar olmaz. ”

 

Bir şekilde yola yola indirmişti. Aynada yüzüne baktığında öcü görmüş gibi olmuştu.

 

“ Bu ne hâl böyle. Makyajım akmıştı. Görmeden temizlemeliydim. Akmasan ne olurdu. Acaba beni görmüş müdür? Yok, ya görmemiştir. Sanırım duş alsam iyi olacak. ”

 

Banyoya adım attığında duş alması için her şey önceden hazırlanmıştı. Gülümseyip de suyun altına girmişti. Biraz da olsa rahatlamıştı. Başında havluyla banyodan çıktığında kapı tıklatılmıştı ve hemen ardından “ oda servisi ” diye bir ses duyulmuştu.

 

“ Oda servisi mi? Ben bir şey sipariş etmemiştim ki. ”

 

Yavaş adımlarla gidip de kapıyı açmıştı. Ve muhteşem bir masa ve hemen yanında da bir garson duruyordu. Masadan gözlerini alıp da garsona bakmıştı.

 

–“ Yanlış geldiniz sanırım ben bir şey sipariş etmedim ”

 

Masayı içeri bırakıp da odadan çıkıp gitmişti. Öylece arkasından bakmıştı. Ve gülümseyip de masanın yanına gitmişti. Tam da acıkmıştı. Ayaküstü masada olanları ağzına atarken tabağın üzerine konulmuş not kağıdı dikkatini çekmişti. Eline alıp bakmıştı hemen.

 

“ Bu gece tüm sırlar ortaya çıkacak ”

 

Akşama kadar oturup da tabağın üzerine bırakılan notu düşünmüştü. De işin içinden çıkamamıştı. Ne sırrından bahsediliyordu? Ortada ne gibi bir sır vardı ki onun bilmediği.

 

“ Umarım bu sır her ne ise kötü sonuçlar getirmez. Umarım.. ”

 

Cam kenarına kurulup avucunun içinde yüzü yolunu gözlüyordu. Akşamı zor etmişti. Şu içinde oluşan merak koca gün onu yiyip bitirmişti. Kafasını çevirip de saatte baktığında hiç geçmeyip yerinde sayıyordu sanki. Yüzünü cama çevirdiği sırada kapı tıklatılmıştı. Kısık sesle “ girin ” diye söyleyip de bakışlarını kapıya çevirmişti. Sonrasında otel odasında olduğu aklına gelmişti ve oturduğu yerden kalkıp da kapıya bakmaya gitmişti. Kapıyı açtığında karşısında siyahlar içinde bir adam vardı ve elinde de kocaman bir kutu. “ O kutunun içinde ne var? ” diye soru yöneltmesine rağmen bir şey demeyerek kutuyu üzerine doğru bırakmasıyla düşmesin diye tutmak zorunda kalmıştı. Bırakır bırakmaz da arkasını dönüp uzaklaşmıştı yanından, birşey demeden gitmişti. Bakışlarını kutuya çevirip de içinde ne olduğunu anlamaya çalışmıştı. Merak içersinde elinde kutuyla içeri girip yatağın üzerine bırakmıştı onu.

 

Geçen sefer olduğu gibi kutu kutu içine saklanmıştı. İlk kutunun içinde dantelli beyaz bir elbise vardı. Bembeyaz zarif işlemeleri olan. Diğer kutunun kapağını açtığında da tam elbisenin altına gidecek bir stiletto vardı. Son olarak minicik bir kutu kalmıştı açılmayan diğer kutulara bakış küçüktü. Ki matruşka gibiydi. Bunun içinden de papatyadan bir taç çıkmıştı. Ve bir not kağıdı;

 

“ Akşam saat 8 de görüşmek dileğiyle ömrüme renk katan güzel kadın ”

 

Kafasını çevirip de saatte baktığında 8 olmasına az bir zaman kalmıştı. Sırların ortaya çıkmasına da çok az kalmıştı. Vakit kaybetmeden hazırlanmaya koyulmuştu. Makyajını her zaman olduğu gibi sadelikten yana tercih etmişti. Her şeyi tamam olduğunda aynanın karşısına geçip de kendine şöyle bir bakmıştı. Buluşma anı yaklaştıkça kalp atışlarının arttığını hissediyordu. Bir heyecan sarmıştı tüm bedenini. Midesinde kelebekler uçuşmakla beraber kafasının içi allak bullak olmuştu. Aynadaki yansımasına baktığında dudaklarında yana doğru hafif kıvrımlar oluşup da yüzünde bir gülümseme belirmişti. Tatlı bir tebessüm..

 

Kapının tıklatılmasıyla gitme vaktinin geldiğini anlamıştı. Saate baktığında tam zamanında hazır olduğunu fark etmişti. Kenardan çantasını alıp da kapıya doğru yavaş adımlarla ilerlemişti. Kapının kolunu tutup açtığında yüzü hiç yabancı olmayan tanıdık bir yüzle karşılaşmıştı. Ses çıkarmadan onu takip etmeye başlamıştı. Ses çıkarmamıştı, çünkü konuşsa da cevap vermeyeceklerini biliyordu. Kapıda bekleyen arabanın yanına kadar gidip de binmesi için kapısı açılmıştı. Bir şey demeyip de koltuğa geçip oturmuştu. Birkaç saniye içerisinde yerini aldıktan sonra yolculukları başlamıştı.

 

Uzun bir yolculuktan sonra arabanın istop etmesiyle geldiklerini anlamıştı. Kapının açılmasıyla dışarı çıkması gerektiğini de. Yavaşça arabadan inip de nerede olduğuna bakınırken karanlık olan yer teker teker ışıkların yanması ile aydınlanmıştı. Etrafına baktığında ondan başka kimse yoktu.

 

“ Neler oluyordu, nerdeydim? Ayvaz nerdeydi? ”

 

Hiçbir fikri yoktu, bilinmezliğe doğru yürümeye başlamıştı aklında ki cevapsız sorularla. “Ayvaz!” diye seslenmesine rağmen bir cevap alamamıştı.

 

Bir anda tüm yanan ışıklar sönüp de ortam karanlık olmuştu bir noktadan yüzüne bir ışık gelmişti. Işığın geldiği yöne doğru gözleri küçülmüş bir hâlde bakmaya çalışmıştı. Gözleri yavaş yavaş aralandığında yeni yeni fark edebilmişti orada olanları ve gözleri kocaman açılıp da kalmıştı.

 

Gözünün önünde bir film. Ve bu film onun hayatı. Küçüklüğü, çocukluğu. Hayatı, geçmişi. Olduğu yerde donup kalmıştı, adım atamamıştı.

 

“ O zamandan izleniyormuşum da haberim yokmuş. Öyle ki bende olmayan anların görüntüsü de vardı. ”

 

Şok üstüne şok yaşıyordu. Aklı ise olup bitenlere anlam verememişti. Gözleri kocaman açılıp da ağzı ise beş karış açık şekilde ekrana odaklanmıştı. Öyle ki yanına kadar geldiğini fark edememişti. Yanında olduğunu bilse de kafayı çevirip bakmaya cesaret edememişti. Sözcükler desen uçup gitmişti sanki beyninden. Konuşmakla konuşmamak arasında gidip gelirken o konuşmuştu ve gecenin sessizliğinde sesi duyulmuştu.

 

 

–“ Doğru Berfu! Bizim mazimiz çok öncesine dayanıyor. Çok öncesine. ”

 

–“ Ne kadar çok öncesine? ” diye bir soru yöneltmişti, konuşmasını yarıda keserek. Nefeslendikten sonra hiç beklemediği sözcükleri sıralamıştı birer birer.

 

Loading...
0%