Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Bölüm 19

@writerladyy

 

 

 

 

 

 

❤‍🔥

 

 

 

 

••••••••

 

 

 

 

 

Bölüm 19

 

Kağıdı zarfın içine koyup da kenara bir yere bırakmıştı. Eli zarfın üzerindeyken “ cidden bakmayacak mısın yani? “ diye soru yöneltmişti Elif, arkasında şaşırmış bir hâlde dururken. Arkası dönük olmasına rağmen nasıl bir yüz ifadesinde olduğunu tahmin edebiliyordu. Tam bir şey söyleyecekti ki telefonun sesi duyulmuştu.

 

Elif, atlamadan “ ben bakarım ” diyerek telefonun yanına gitmişti. Eli avizenin üstünde kalmıştı bir süre ve “ hadi kapanmadan açsana ” Elif'in ikazıyla anlamıştı daha açmadığını. Açıp da kulağına götürdüğünde telefonun ucundan tok bir erkek sesi duyulmuştu.

 

-“ Alo. Ayvaz beyin evi mi? ”

-“ Evet, de kendisi burda yok. ”

-“ Anladım, ben kiminle görüşüyorum? ”

-“ Ben.. arkadaşıyım ”

 

Böyle demesiyle Elif “ yuh arkadaşıyım ne? ” diye tepki göstermişti yanından. Parmağıyla sus işareti yaparak dikkatini telefondaki kişiye vermeye çalıştı. Yanına geldiği yetmezmiş gibi kulağını avizeye dayayarak dinlemeye çalışıyordu.

 

-“ İstediği zarfı göndermiştim eline ulaştı mı? ”

-“ Bugün bir zarf geldi evet. ”

-“ Bugün ulaşacaktı, kendisine verir misiniz geldiğinde? Önemli bir zarf da bekliyordu ”

-“ Tabii ki ”

-“ Teşekkürler kendisine ulaşamadığım için aramıştım geldiğinde aradığımı da söylersiniz ”

-“ Olur, söylerim ”

-“ İyi günler ”

 

Ve telefon kapanmıştı. Avizeyi indirmesiyle birlikte Elif'in soru yağmurları da başlamıştı.

 

–“ Ee kimdi o? Ne dedi ne için aramış? ”

–“ Zarf falan dedin zarfı gönderen kişi mi yoksa? Konuşsana kızım. ”

–“ Bir susarsan konuşacağım. ” demesiyle ağzına fermuar çekip de gözlerini gözlerine dikmişti. Açmış kulaklarını onu dinliyordu. Ne konuşacaktı ki.?

 

–“ Evet, zarfı gönderen kişiydi zarfı vermemi istedi ve aradığını söylememi de ”

–“ Ne yani bu kadar mı? Başka bir şey demedi mi? ”

–“ Ne gibi Elif? Ne demesini bekliyordun? ”

–“ Ne bileyim zarfta ne yazdığını sonucun ne olduğunu falan onu diyebilirdi mesela ”

–“ Bana niye böyle bir şey desin ki Elif ”

 

Mutfağa doğru yol alırken “ doğru haklısın arkadaşıyım dediğin için dememesi normal. ” demişti arkasından gelirken. “ Sevgilisiyim deseydin daha çok bilgi öğrenebilirdik mesela ” diye konuşmasına eklemesiyle olduğu yerde kalmıştı. Geriye doğru dönüş yapmasıyla “ ne yalan mı? ” demişti bir de. Karşısında çocukluk arkadaşının olduğuna inanamıyordu. Görüşmeyeli çok değişmişti. “ Oralar seni çok değiştirmiş Elif! Sen bu kadar patavatsız değildin ” demişti mutfağa gitmekten vazgeçip de odaya gitmek için merdivenleri çıkarken. “ Doğruyu söylemenin neresi patavatsızlık oluyor arkadaşım. Sevgili değil misiniz? ” diye sormuştu arkasından.

 

“ İzninle uyumak istiyorum ” diyerek kapıyı yüzüne kapatmıştı. Kapının arkasından sesi duyulmuştu yine “ tamam sen uyu bende Özgürle buluşacağım sonra gelirim bir şey olursa ararsın ” demişti ve sonrasında ses kesilmişti. Gözlerini tavana dikmiş öylece uzanıyordu yatakta. Bırak uyumayı hiçbir şey yapası yoktu. Beyninin içinde o kadar sorunun üzerine bir soru takılı kalmıştı en ücra köşelerinde zihnini meşgul eden..

 

–“ Sevgili değil misiniz? ”

 

Bir zaman sonra odadan çıkıp da aşağı kata mutfağa inmişti. Boğalacakmış gibi hissederek üzerine bir şey alıp da evden dışarı atmıştı kendini.

 

 

*****

 

Berfu eve döner dönmez, güvenliğe gözükmeden doğru dairesine çıktı. İçeri girince çantasını ve üzerindeki yazlık ceketi fırlatıp attı. Ayağındaki ayakkabılarda onları takip etti. Mezarlıkta etraftaki insanlar için kendisini tutmak zorundaydı. Ama burada hiç kimse onu göremezdi. İstediği gibi davranabilirdi. Annesi ve babası için istediği kadar gözyaşı dökebilirdi. Oturma odasını geçip balkona çıktı. Güneşli bir yaz gününe, boğazdan esen hafif rüzgâra rağmen nefes alamadığını hissetti.

 

İçeri geçerek üzerine fazlalık gelen gömleğinin iki ucundan tutup çekip çıkarttı. Düğmelerle uğraşacak hali yoktu. Top haline getirerek fırlattığı yerdeki vazonun düşerek kırıldığını görünce umursamadı. Şuan içindeki öfkeyi dışa vurmaktan başka bir düşündüğü yoktu. Aynı şekilde ayağındaki eteğinin fermuarına adeta kopartırcasına asıldı. Bedeninden aşağıya sıyırırken, içindeki öfkenin daha da büyüdüğünü hissetti. Sakinleşmek için soğuk bir duş almaya karar vererek banyonun yolunu tutarken ayağına takılan ile duraksadı.

 

Ceketini fırlattığı zaman cebinden düşen mendil açılmış içindeki toprak halının üzerine dağılmıştı. Yere dizlerinin üzerinde çöküp, dökülen toprağı tek tek toparlamaya çalıştı. Mendilin üzerindeki toprağın ıslanmaya başladığını görünceye kadar ağladığının farkında değildi. Üstelik bu kez kendisini görecek kimsede yoktu. Gözyaşları hıçkırıklara döndüğünde avuçları içindeki toprağı sıkı sıkı tutuyordu. Dizlerini göğsüne doğru çekip içindeki tüm zehri akıtıncaya kadar çığlık çığlığa ağladı. Gözyaşları dinecek olduğu anda burnuna gelen avuçlarındaki toprak kokusuyla daha da arttı. Ağlamaktan bitap düşen bedeni bulunduğu yere yan olarak devrildi. Yanağını halıya dayayarak, mendilin üzerinde kalan topraklara dokunarak iç çekmeleri eşliğinde sızdı.

 

Ayvaz ikinci kez güvenlikten Berfu'nun dairesini aratıyordu. Cevap alamadıkça da sinirleniyordu.

 

–“ Anlaşılan tüm gün hasret gidermeye yetmemiş ” diye sıkılı dişlerinin arasından tısladı.

 

–“ Bir şey mi dediniz Ayvaz Bey? ” diye sordu görevli.

 

–“ Hayır, sen aramaya devam et ”

 

–“ Ayvaz Bey, az önce o katın kamera kayıtlarını kontrol ettik Berfu Hanım yaklaşık iki saat önce dairesine girmiş ve hiç çıkmamış ” diye başka bir görevli gelip bilgi verdi.

 

–“ Ve telefonu duymuyor, dairenin yedek anahtarını ver ” diye emretti.

 

–“ Ama bu mümkün.. ”

 

–“ Mümkün mü değil mi diye sormadım? Ayrıca hem cepten hem de odadan aratıyorum açmıyor ya başına bir şey geldiyse ver şunu ” diye adeta kükredi.

 

–“ Buu..buuyyurunn Ayvaz Bey ” diyerek elindeki anahtarı korkarak uzattı.

 

Ayvaz aklına gelen bu düşünce ile yerinden fırladı. Katta bulunan asansöre binerek en üst katın düğmesine bastı.

 

–“ Lanet olsun bu daha hızlı niye gidemiyor ki ” diye yumruk yaptığı elini asansörün duvarına indirdi.

 

Kapıların açılmasıyla kendisini dairenin bulunduğu yere doğru attı. Kapıya geldiğinde hız kesmeden elindeki anahtarı kullanarak açtı. Oturma odasına şöyle bir tepeden bakıp, boş olduğunu görünce hemen yan taraftaki yatak odasına doğru yürüdü. Yatak hiç bozulmamıştı. Onun bitişiğinde olan banyodan da ses gelmiyordu. Yine de kapalı olan kapısını açarak, içeriyi kontrol etti.

 

–“ Nerede bu kız ” diye korkuyla etrafında şöyle bir dönüp eliyle ensesini sıvazladı.

 

–“ Balkon… yoo hayıırr ” diye aklına gelen düşünceyle hızla odadan çıkıp salondan geçerken yere kıvrılmış olan Berfu'yu gördü.

 

–“ Tanrım ne olmuş… ” diye şaşkınlıkla etrafa bakakaldı.

 

Kırılan vazonun parçaları etrafa dağılmıştı. Berfu'nun üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Ve ağlamaktan yüzü kızarmıştı. Avuçlarında tuttuğu beyaz bir mendil ve bir parça toprak vardı. Yaralı olup olmadığını anlamak için yavaşça yanına yaklaştı. Nefes aldığını görünce tuttuğu kendi nefesini koyuverdi. Elini alnına götürüp ölçtüğünde ateşi olmadığını görüp rahatladı. Onu bu hâle neyin getirdiğini merak ederek yavaşça yüzüne düşen saçları geri itti.

 

Üzerindeki siyah takım beyaz olan teninin güzelliğini daha çok sergiliyordu. Yan duran omuzu üzerindeki çilleri görünce gülümsedi. Aklına gelen düşünceleri yok saymak istercesine bir kolunu onun boynunun altından geçirip, diğer kolunu da dizlerinin altından geçirerek yavaşça onunla birlikte ayağa kalktı. Onu uyandırmadan yatağına kadar götürüp usulca üzerine bıraktığı anda Befru'nun gözlerini açtığını gördü.

 

Ve ilk defa o gözlerin bu kadar soğuk baktığına tanık oldu. Neler olduğunu bilmiyordu ama, bir şeylerin onu darmadağın ettiğini tahmin ediyordu. Kendisini toparlasın diye fırsat tanımak için geri çekileceği anda Berfu'nun tokadını yüzünde hissetti.

 

–“ Heeeeppsiiii senin suçun… ” gözünden dökülen yaşlar eşliğinde ikinci bir tokat daha attı.

 

–“ Seennn… sennn getirdin beni buuu yere, sen çıktın karşıma… sennn ” diye bağırırken bir kez daha tokat atmak isteyen bileğini Ayvaz tarafından yakalanınca diğer elini yumruk yaparak onu göğsüne doğru indirdi.

 

–“ Berfu kendine gel ” diye diğer elini de bileğinden tutarak onu hafifçe sarstı.

 

–“ Senden nefret ediyorum… duyuyor musun beni nefret ” diye yüzüne karşı tüm gücüyle bağırdı.

 

–“ Senin sinirlerin bozulmuş ”

 

–“ Sen hayatıma girmeden önce sinirlerim gayet iyiydi. Ama sen varya seeennn… seeennn… ” diye tekrardan gözyaşlarının akmasıyla sözünü tamamlayamadı.

 

–“ Berfu iyi değilsin, uyu biraz sakinleşirsin ” diyerek ellerini bırakıp yüzünü avuçları arasına aldı.

 

–“ Sakinleşmek istemiyorum, bu lanet şehirde kalmakta istemiyorum, senide hayatımda istemiyorum git defol! ” diye boşta kalan elleriyle Ayvaz’ın göğsüne peş peşe yumruklarını indirdi.

 

Ayvaz iyice kendini kaybeden Berfu'yu sakinleştirmek için kendi bedenine sıkı sıkı bastırdı. Ellerini onun çıplak sırtında küçük bir çocuğu sakinleştirmek istercesine usul usul dolaştırdı. Bunun onu rahatlatacağını düşünürken, Berfu'nun daha da çok hırçınlaştığını fark ederek tekrardan kendisinden uzaklaştırdı.

 

–“ Dokunma bana ” diye kendisini sıkı sıkı saran kollardan kurtulmaya çalıştı.

 

–“ Berfu, güzelim ne oldu sana, bak sakinleşmezsen kendine zarar vereceksin ” diye endişeli bir yüzle bakışlarını ona dikti.

 

–“ Çık git buradan, rahat bırak beni… çık git ki, sen girmeden önceki hayatıma geri dönebileyim… ne olur git ” diye bu kez yalvaran bir tonda söyledi.

 

–“ Yapamam… ” içinde keşfettiğini yeni aşkıyla yanıtladı.

 

–“ Yapamaz mısın? Tabi Sen koskoca Ayvaz Sarıhan’sın ben kim oluyorum ki, beni dinleyesin ” diye bu kez diğerlerinden daha şiddetli bir tokat attı.

 

–“ Demek canın sert oynamak istiyor öyle mi, sana sakinleşmen için yeterince yumuşak davrandığımı düşünüyorum Berfu Hanım ” diye öfkeyle yataktan doğrulup, Befru'yu da bileğinden tutup çekerek yataktan çıktı.

 

–“ Nee yapıyorsun sen ” diye öfkeyle bağırıp onunla gitmemek için tüm gücüyle karşı koydu.

 

–“ Seni sakinleştirmeye çalışıyorum güzelim ” diyerek onun itirazlarına aldırmadan kucağına alarak banyonun yolunu tuttu.

 

–“ Nee… hayır indir beni yere, sen kim oluyorsunda… ”

 

–“ Ben kim miyim? Az öncede söylediğin gibi ben Ayvaz Sarıhan’ım ” diye başka tek kelime etmesine izin vermeden onu duşa soktu.

 

Berfu'nun dışarı çıkmak için yaptığı hamleleri engellemek için kendisi de onunla birlikte duşa girerek, musluğun soğuk tarafını açtı. Mandalını kaldırarak soğuk suyun tepelerinden aşağıya düşmesine izin verdi.

 

–“ Aahhhh… ”

 

–“Umarım bu biraz olsun aklını başına getirir ” diyerek hâlâ kendisinden kaçmaya çalışan Berfu'yu kollarından tutarak yüzüne bakmasına sağladı.

 

–“ Sendennn… ”

 

–“ Biliyorum nefret ediyorsun, ama unutma nefret ile aşk arasında çok ince bir çizgi vardır Berfu ” diyerek onun titreyen bedenine kendi bedenini sıkı sıkı yapıştırdı.

 

Berfu olanlara inanamıyordu. Bugün yaşadıklarının sonucunun bu olmaması gerekiyordu. Onun tek derdi uyuyup bugünü unutmaktı. Ama gözlerini açınca karşısında bulmayı beklediği en son insan Ayvaz Sarıhan’dı. Üstelik tüm bunlar onun suçuyken, böylesine iyi olmak zorunda değildi. Tüm hırsını ondan çıkarmak istercesine peş peşe attığı tokatların fazla olduğunu bilmesi de bir şeyi değiştirmiyordu. Attığı her tokat, söylediği her söz bunca aydır kendisini ona karşı sıkmasının sonucuydu. İçindekileri artık durduramıyordu. Ona göğsüne indirdiği her yumruk, kayıp giden yıllarını, kendi korkaklığını, ailesini kaybetmesinin bedelini simgeliyordu. Yataktan sürüklenerek indirilip, duşa sokulduğunda ancak üzerindeki kıyafetlerin farkına varmıştı. Onun karşısında bunca zamandır iç çamaşırıyla kaldığına inanamıyordu. Üstelik o çamaşırlar şuan üzerinden akan suyun etkisiyle vücuduna yapışmış durumdaydı. Dudaklarının titrediğini hissetti. Aynı anda hissettiğini başka bir şey de, Ayvaz’ın kolları oldu. Kollarını beline dolayıp da sıkıca sarmalamıştı onu hiçbir yere kıpırdamasına izin vermeyerek.

 

 

–“ Tanrımmm ” diye inleyerek bulunduğu yere çökmek üzereyken Ayvaz tarafından yakalandı.

 

–“ Sakın kımıldama ” diye sessizce fısıldadı.

 

Duştan çıkmadan önce suyu kapattı. Kapının arkasında asılı duran bornozlardan birini alarak geri dönüp Berfu'nun omuzları üzerine bırakarak kollarını geçirmesini bekledi. Aynı anda kuşağını bağlamak için bakışlarını aşağıya eğdiğinde. Islanan sutyenin altındaki göğüslerinin görüntüsüne takılıp kaldı. Ama onu etkileyen onlar değil üzerlerine serpiştirilmiş çiller oldu. Omuzlarında yoğun olan çilleri aşağılara indikçe azalıyordu. Birkaç tane de göğüslerinde vardı.

 

‘Bir dahakine, hepsini tek tek öpeceğim yeminim olsun’ diye aklından geçenleri kendisine saklayarak bornozun kuşağını sıkı sıkı bağladı. Aklı karışmaması içinde üst kısmını kapatacak şekilde üst üste getirdi.

 

–“ Eğer hasta olmak istemiyorsan iç çamaşırlarını çıkart Berfu ” diye söyledi.

 

–“ Nee… ”

 

–“ Beni duydun çıkart onları ”

 

–“ Asla… ”

 

–“ Eğer sen yapmazsan… ”

 

Berfu duyduğu tehdidin sonunu beklemeden aceleyle arkasını dönüp önce alt sonrada üst çamaşırını çıkartarak bornozuna sıkı sıkı sarıldı. Kuşağına her ihtimale karşı ikinci düğümü Ayvaz’ında görmesi için, ona dönerek attı.

 

–“ İşte bak bu beni kesinlikle durdurur ” derken Berfu'nun kızaran yüzüne baktı.

 

Hâlâ duşta karşılıklı dikiliyorlardı. İkisi de karşı tarafın yapacağı ilk hamleyi merak ediyor, ama kendisi herhangi bir şey yapmıyordu. Berfu'nun tek isteği onun bir an önce kendisini utancıyla baş başa bırakarak, çekip gitmesiydi. Oysa üzerindeki ıslak kıyafetlere rağmen Ayvaz Sarıhan kımıldamıyordu.

 

–“ Sanırım ben soyunmak için arkamı dönmeyeceğim ” diyerek ceketini çıkartmaya başladı.

 

–“ Hiiii ” diye gözlerini kocaman açarak aceleyle küvetten çıkıp, doğruca yatak odasının olduğu kısma geçti.

 

Arkasından duyduğu kahkahaya aldırmayarak, banyonun kapısını da sıkı sıkı çekti. Onun yanında bornoz ile durmak istemediğinden giyecek bir şeyler aramak için çantasına yaklaştı. Tam iç çamaşırlarını yeni giymiş kendisine kıyafet bakarken, banyo kapısı açılarak bornoz ile birlikte Ayvaz Sarıhan kapıda gözüktü. Az önce giyinmek için çözdüğü kuşağını bağlamak için, elindeki pijama takımını koltuğunun altına sıkıştırdı. Ayvaz Sarıhan’ın kendisine yaklaştığını görünce birkaç adım gerileyerek duvara dayanırken, pijama takımları düştü.

 

–“ Şimdi bana seni bu hâle neyin getirdiğini anlatacaksın ” diyerek bir elini duvara dayayarak yüzünü ona doğru eğdi.

 

–“ Hii..hiiççç ” diye bakışlarını kaçırarak söyledi.

 

–“ Berfu geldiğim de ortalık dağılmıştı, üstelik sen kıyafetlerini oraya buraya saçmıştın ve elinde bir parça toprak ile resmen bitap düşmüştün ”

 

–“ Beeen…beeenn ”

 

Berfu toprak kelimesini duyar duymaz birkaç dakikadır dinen gözyaşlarının tekrardan akmasına engel olamadı.

 

–“ Şiişttt sakin ol Berfu ben buradayım. Ne zaman anlatmak istersen dinlerim ” diye onu kendisine çekip başını göğsüne yasladı.

 

Berfu Ayvaz’ın kokusuyla birlikte kendisine sarılan güçlü kollara karşı koyamayarak, daha önce yumrukladığı göğsünde bu kez doyasıya ağlamaya başladı. Yavaşça kucaklanarak havalandığını hissetti. Daha sonra yatırıldığı yataktan kalkmak istediğinde Ayvaz’ın belini saran kolu tarafından engeldi. Başını hafifçe kaldırdığında onunda kendisiyle birlikte yatağa yattığını gördü. Bakışları birbirini bulduğunda kendisini geri çekmek istediğinde Ayvaz’ın kolları buna izin vermedi.

 

–“ O küçük aklından burdan ayrılıp, bir yerlere kaybolabileceğini sakın geçirme, seni bulurum Berfu, bulur ve bu kez bu kadar sabırlı olmam… ” karşısında her an ağlamaya hazır Berfu'yu bulunca sözlerine biraz ara verdi.

 

–“…biliyorum unutamadığını diyeceksin olamayacağımızı falan Berfu neden akışına bırakmıyoruz ” diye usulca söyledi.

 

–“ Beenn…ben böyle… ”

 

–“ Biliyorum biraz zorlayamaz mısın kendini benim için ”

 

–“ Been… bu imkansız… yani sen ve ben… sen Sarıhan’sın… ”

 

–“ Sende bir Türkoğlu’sun ” diye söyledi.

 

–“ Ama sen o adamın ”

 

–“ Değilim kayıtlarda öyle yazıyor sadece ben Ayvaz'ım sadece ” diye söyledi.

 

–“ Ne demek istediğimi biliyorsun, herkes ne düşü… ”

 

–“ Berfu neden akışına bırakmıyoruz gittiği yere kadar ”

 

–“ Hiçbir söz olmadan mı? ”

 

–“ Hiçbir söz olmadan ”

 

–“ Zorlama ”

 

–“ Zorlama da yok ”

 

–“ Baskı ”

 

–“ Yok ”

 

–“ Yani ben istediğim anda bu ilişkiyi bitirebilecek miyim? ”

 

–“ Başlamakta, bitirmekte senin elinde ” diye onun korkularını yatıştırmaya çalıştı.

 

–“ Bu sözüne güvenebilir miyim? ” diye sorarken ürkek bir ceylan gibiydi.

 

–“ Sana yemin ediyorum her şey senin istediğin gibi olacak ”

 

–“ Her şey ”

 

–“ Ben beklerim Berfu, beklemek yaptığım en iyi şeydir ” diyerek onu kendisine doğru çekerek “ …ve bugün olanları anlatıncaya kadar da beklerim ” diye sözlerini sürdürdü.

 

–“ Bu… buu uzun sürebilir ama ”

 

–“ Berfu sana gerçekten aşığım. Beni etkiliyorsun ve sende benden azda olsa etkileniyorsan, bir şeyler başlatıncaya kadar uzak dururum ama lütfen kaybolma ” diye usulca mırıldanıp alnına bir öpücük kondurarak yanıtını bekledi.

 

Berfu karar vermesi gerektiğini biliyordu. Hiçbir zorlama ya da baskı yok dese de, böyle bir ilişkiyi isteyip istemediğini şimdi söylemeliydi. Her şey için çok geç olmadan Ayvaz’a bir yanıt vermesi gerekiyordu. Onunla bir şeyler yaşamak isteyip, onu hayatına, korkularına sokmaya hazır olup olmadığını bilmiyordu. Ona karşı olan duygularını bu güne kadar hep baskı altında tutmuştu. Gerçekten ne hissettiğini şöyle bir yoklamaya çalıştı. Ondan bir şekilde etkileniyordu. Bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırdı. Her şey bittiğinde elinde Ayvaz ile geçirdiği güzel anıları olacaktı.

 

–“ Gittiği yere kadar ” diye sessizce mırıldanarak başını az önce kaldırdığı Ayvaz’ın göğsüne koyarak korkusuz bir uykuya daldı.

 

 

Gittiği yer'e kadar derken aslında aşkı, özlemini çektiği yuvayı buldun Berfu'cum.. 😉

 

 

Nasıldı bölüm, beğendiniz miii?

 

Oy ve yorumlarınızı, kitap hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

 

 

 

 

*****************

 

 

Loading...
0%