@writerladyy
|
••••••••
Bölüm 27
Birdenbire aldığım darbe ile az daha yere düşüyordum ama iki el beni kavradı.
Kapının birdenbire açılmasıyla az daha yere düşüyordu ama iki el onu kavradı. Bir kez daha. Bakışlarını belindeki ellerinden çekip yüzüne baktı. Bir sıcaklık kapladı içini; artık üşümüyordu. Kumsaldaydı nede olsa, deniz ona bakıyordu.
“ Berfu? ”
Dik durabilecek duruma geldiğinde ellerini belinden çekti. Birbirlerine baktılar. Gözlerini bir süre yüzünde gezdirdi; ona bakmayı özlemişti. Manzaranın tadını çıkardı. Sarı kirpikleriyle çevrelenmiş mavi gözlerine baktı uzun uzun. Sonra dudaklarına…
Her şey, her şeyi tıpkı hatırladığı gibiydi tek bir şey dışında. Sakalları uzamıştı. Her zamankinden daha dağınık olan saçlarına baktı. Yataktan yeni kalkmış gibi görünüyordu Ayvaz. Üstünde bir eşofman altı ve beyaz bir tişört vardı.
Ona sarılmak istiyordu. Ona sımsıkı sarılmasını istiyordu. Bir yere gitmesine izin vermeyeceğini söylemesini istiyordu. Hiçbiri olmadı. Ona sarılamadı; bir şey ona engel oluyordu. O da ona sarılmadı. Bir şey de söylemiyordu.
O dakika da onlar değil gözleri konuşmuştu sanki. Öyle bir gözlerinin içine bakıyordu ki canından can gidiyordu. İçi içini yiyordu koşup boynuna atlamadığı için. Zaman durmuştu sanki ve hiçbir önemi de yoktu akan zamanın. Belki de akan zamanın içinde onlar donmuştu, hiç bir yere kıpırdayamamasına.
Ağır adımlarla bakışlarını üzerinden ayırmadan ona doğru yürümeye başlamıştı. Aynı şekilde o da ona doğru geliyordu. Yer ayaklarının altından gidiyor gibi adım atmakta zorluk çekiyordu. Aralarında ki mesafe kapanmak bilmiyordu. Oysa ki dip dibeydiler fakat aralarında aşılamayacak bir uçurum var gibiydi. Ne kadar çabalarsan çabala o uçurum geçilecek gibi değildi.
Karşı karşıya geldiklerinde tek kelam etmeden geçip gitmiştiler farklı yönlere doğru. Geçerken burnuna gelen kokusunu gözleri kapalı içine çekmişti. O tanıdık kokusunu…
****
Kapının açıldığını duyuyor. Gözlerini araladığında Özgür’ün endişeli surat ifadesini görüyordu. Bunun bir rüya olduğunu sanıyor ama yatağın kenarına oturduğunda ağırlığını hissediyordu. Tanıdık kokusunu duyuyor. Bütün bunlar doğrulmasına yetiyor. Daha fazla bu yalancı ve yıpratıcı uykuya devam edemeyecekti.
Birkaç saniye gözlerinin içine bakıyor. Kaşları üzüntüyle çatılmış durumda. Ağzını açıp bir şey demiyor. O da demiyor, öylece duruyorlar. Konuşmaya gerek olmadan anlaşıyorlar, ikiz hissiyatı gibi.
Sonunda dayanamayıp ona doğru uzanıyor. Kollarını açıp onu göğsüne bastırıyor. Bunu yapıyor oluşu daha çok canını acıtıyor çünkü Ayvaz'ın onu göğsüne bastırdığı zamanları düşünmesine sebep oluyor. Özgür’ün yanında oluşunun verdiği güvenlik duygusu bütün yaralarının üstünü iyileştirici bir merhem gibi örtüyor.
Gözyaşlarına engel olamıyor. Neredeyse hıçkırır gibi "Özgür." diyor. Anlatmak istiyor, canının nasıl yandığından bahsetmek istiyor ama tek yapabildiği ağlamaya devam etmek.
Özgür konuşmasına gerek olmadığını göstermek için daha da sıkı sarılıyor ona. Öyle bir kollarının arasına alıyor ki onu kimse zarar veremezmiş gibi, güvendeymiş gibi. "Geçti." diyor.
–“ Hepsi geçti."
Ama geçmiyor, Biliyor ki geçmeyecek de. Onu etkisi altına alan bu şey kolay kolay geçecek gibi değil.
*******
|
0% |