Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Bölüm 3

@writerladyy

 

 

••••••••

 

Bölüm 3

 

Her kimse aramayı bırakmıştı, onu uykudan uyandırmakla kalmıştı. Aklı rüyasında ki şahsa takılmıştı ve dediğine.

 

 

“ O benim kalbim miydi? Kalbimse ben niye bilmiyordum. Tek bildiğim bir daha ona güvenip kanmayacağım. Kim olduğunu her ne kadar bilmesem de doğru demişti söylediklerinde. Karşısında kürkçü dükkânı yoktu. Beni yüzüstü bırakıp kime gittiyse ona gitsin yine. Uykuda gitti en iyisi aşağı ineyim. ”

 

 

Telefonu cebine koyup merdivenleri inmeye başlamıştı ki kapının zili duyulmuştu. Aynı zamanda vuruluyordu. Zile bastıkları yetmezmiş gibi.

 

 

“ Geri gelmiş olmasın bu. Yok artık o kadar da yüzsüz değildir. Başka kim olur ki alacaklı gibi kapıya vuran. Kır kapıyı kır. Kır da sende kurtul bende. ”

 

 

 

– “ Gelme bir daha demedim mi sana ben! Aa sen miydin? ”

 

– “ Başka birini mi bekliyordun? ”

 

– “ Yok canım girsene kimi bekleyeyim ”

 

– “ Bilmem kapıyı açışına bakılırsa bir şey olmuş söyle bakalım ne oldu? ”

 

– “ Olmadı bir şey bunu da nerden çıkardın şimdi? Hem hayırdır neden gelmiştin? ”

 

– “ Kovsaydın canım daha iyiydi ”

 

– “ Ya yanlış anladın öyle demek istemedim, kahve içer misin? ”

 

– “ İçerim de, sende bir haller var ama bakalım hadi hayırlısı. ”

 

Kahveleri yapmak için mutfağa geçmişti. Elif'i odada bırakarak. Elif, okuldan arkadaşıydı. Ara ara hâlini hatırını sorma bahanesiyle yanına gelse de ağzından laf almak için gelirdi gerçekte. Hâlen nasıl bir kız olduğunu çözebilmiş değildi. Ondan sonra gelmesi aklını bulandırmıştı.

 

 

“ Bu kız niye gelmişti ki? Of sanki başka derdim yokmuş gibi. ”

 

 

Birkaç dakika içerisinde kahveler hazır olmuştu. Ve sessizce oturup yaptığı kahveleri yudumluyorlardı. Böyle oturarak içine fenalıklar basmıştı.

 

– “ Ee Elif anlat ”

 

– “ Sen anlat canım olaylar sende ”

 

– “ Bende mi? Ne olayı? ”

 

– “ Bilmiyormuş gibi yapma canım bari bana yapma yani ”

 

– “ Elif ne diyorsun anlamıyorum açık konuş ne demek istiyorsan ”

 

– “ Buğra geri dönmüş diyorlar doğru mu? ”

 

“ Tabii ya nasıl akıl edemedim. Ne çabukta yayılmış etrafa. O mu söyledi yoksa? Başka kim olacak ki kesin o gönderdi. Aklınca aramızı yaptıracak bozulmasına sebep olan kişiye. ”

 

 

 

– “ Dönmüşse dönmüş bundan banane! ”

 

– “ Şaşırmadın biliyordum. Buraya geldi değil mi konuştunuz. Barıştınız mı yoksa? Kızım anlatsana ne dedi ne konuştunuz? ”

 

– “ Yeter bir sus carcar bir susmadın çenen açıldı yine. Evet geldi.. ”

 

Cebi titremişti. Mesaj gelmiş olacak, konuşmasını yarıda kesip de telefonunu eline almıştı.

 

– “ Ya telefonun sırası mı şimdi anlatıyordun, yoksa Buğra mı mesaj attı? Bakayım ne yazmış? ”

 

– “ Hayır! Geri dur! ”

 

Elif'in bir şey demeden ellerini teslim olurmuş gibi yukarı kaldırmasıyla telefona tekrardan dönmüştü.

 

Kimden: Gizemli şahıs

 

📩 “ Güvenme ona ve gönder hemen. Hiçbir şey de anlatma. ”

 

– “ Kızım kimden mesaj konuşsana ”

 

– “ Elif! Gitsen mi artık konuşacak hâlde değilim yalnız kalmak istiyorum. ”

 

– “ Ama konuşuyorduk evet geldi dedin sonra ”

 

– “ Sonrası yok geldiği gibi gönderdim o kadar bilgi yeter. ”

 

Konuşmasını yarıda kesip kapıyı suratına geçirmişti.

 

“ Az kalsın anlatıyordum, nasılda beni galeyana getirmişti. Sağol şahsı muhterem tam zamanlamaydı. ”

 

Koltuğa oturup da kalmıştı.

 

“ Şimdi ne yapacaktım? Bu işten nasıl kurtulacaktım en az enkazla. Hadi çık bakalım işin içinden çıkabiliyor musun? ”

 

 

 

Duvarlar üzerine geliyor gibiydi. Daralmıştı. Portmantodan montunu alarak dışarı atmıştı kendini. Düşünceler içerisinde kendini yollara vermişti. Nereye gideceğini bilmeden gidiyordu. Gide gide yorulmuştu. Kim bilir ne zamandır yürüyordu. Etrafına bakıp nereye geldiğine baktığında pekte yabancı yer sayılmazdı. Ayakları onu o yere getirmişti. Ayrıldıkları gün geldiği uçurumun kenarına. İyi hissetmediği zamanlarda kendini attığı o uçuruma. Uçurumla arasında bir adımlık mesafe vardı. Kafasını aşağı eğdiğinde su dalgalıydı.

 

 

“ Anlaşılan bugün hırçın bir denizle karşı karşıyayız. Şimdi boşluğa kendimi bıraksam, atlasam. Kimsenin ruhu duymaz. Merak edip arayan biri çıkar mı acaba? Hiç sanmam. İstenmeyen biriyim, ailem beni bırakıp gitmiş. Oysa ki benim suçum neydi? Neden kimse beni sevmiyordu. Neden hep sevdiklerim beni bırakıyordu. Nerde hata yapıyordum. Her zaman ki gibi göz yaşlarımı silmek bana kalmıştı. İnsanın kendi kendini teselli etmesi ne zor. ”

 

 

Akşam olmuştu zaman akıp gitmişti. Etraf sessizleşip ışıklar yanmaya başlamıştı. Işıl ışıl olmuştu her yer. Gece bir başka oluyordu şehir. Bir esintiyle içi titremişti, tüyleri diken diken olmuştu adeta. Bir ses duyar gibi olmuştu. Etrafa baktığında kimse yoktu. Başına bir iş gelmeden eve gitse iyi olacaktı. Elleri cebinde evin yolunu tutmuştu. Karanlıkta yolun kenarında yürümek içini ürpertmişti. Olabildiğince adımlarını hızlandırmıştı.

 

 

“ Allahın bir kulu da yoktu. Bu saatte kim olur ki benden başka. Hem biri çıksa nasıl güvenip arabasına bineceksem. ”

 

 

Bir anda karanlık yol aydınlanmıştı ve araba yavaş hızda yanında bitmişti.

 

“ Aldın mı başına belayı şimdi napacaktım bakalım. ”

 

– “ Gideceğin yere bırakayım istersen buralar pek tekin değil. ”

 

“ Sen çok tekin birine benziyorsun ya. Sakin ol kızım korktuğunu belli etme. ”

 

– “ İstemez sağol ben kendim gidebilirim. ”

 

– “ İnat etme gel işte güzelim ”

 

– “ İstemez dedim ya! ”

 

– “ Amma naz yaptın he benden başka araba geçmez kurda kuşa yem olursun benden söylemesi. ”

 

Cevap bile vermeyip yolunda yürümeye devam etmişti.

 

“ Böyleleri de hep beni bulur, mıknatıs mı var bende anlamam ki. Korkutmaya çalışıyordu beni maksat arabasına bineyim diye. E niye gitmeyip peşimden geliyordu hâlâ bu benim? ”

 

 

Nacizane fikirlerinizi bekliyorum 🌼

 

Sevgiyle kalın diğer bölüm de görüşmek dileğiyle ✋✨

 

Loading...
0%