@writerladyy
|
••••••••
Bölüm 31
–“ Berfu! Emin misin, bak evlenmek zorunda değilsin kendini zorunlu hissetme ”
Ağzını açıp da bir şey diyememişti, bilmiyordu çünkü ne hissettiğini ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kafasının karışıklığını düzeltecek ona iyi hissettirecek şey belki de Aktan'la evlenmek. Tam karşısında ki pufun üzerine oturup da ellerinden tutmuştu.
–“ Aktan'la söz verdiğin için mi sevdiğin için mi evleneceksin? Eğer ki söz verdiğin için evleniyorsan evlenme yol yakınken dön bu kararından. Yok, eğer kalbinde yer edindiyse o adam.. ”
–“ Özgür... ”
–“ Ya bak tamam sağ olsun çok yardımcı oldu. Elif ile evlenmemiz için vesile oldu ailelerle konuştu. Seni hayata döndürdü iş verdi. Evi tutmamız da yardımcı oldu. Borçları kapattı vesaire. Ama bunları yaptı diye evlenmek zorunda değilsin tekrar söylüyorum. Kendini ona karşı zorunlu hissetme. Çok duygusal ve buhranlı döneminde gelen teklife evet dedin sen, aklın başında değildi ki. Kalbinde başka bir ateş yanıyorken güzel kardeşim, yapma. ”
Boynuna atlayıp da sıkıca sarılmıştı. Ağlamamak için zor tutuyordu kendini. Ama gözyaşları ondan hür davranıyordu, birer birer süzülmeye başlamıştı yanağından aşağıya doğru..
****
Bir an duraksadı sonra, Berfu'yu yaşatmama düşüncesi hoşuna gitmemişti açıkçası. Hem onu da yaşatmazsa nasıl yeniden gönlünü edip evlenebilirdi ki onunla. Biraz mantıksızdı galiba bu düşünce. Ayrıca Berfusuz bir dünyanın ne anlamı kalırdı ki.
“ Yok, Berfu’ma kıyamam… ” diye düzeltti lafını.
“ Adamı yaşatmam… ”
Önünde duran Rüzgâr’ı iterek kapıya doğru ilerlemeye çalıştı öfkeyle. Önce o adamı bulacaktı, sonra Murat’ı bulacaktı, hatta eli değmişken başına bu kadar iş açtığı için Enis’i de aradan çıkarsa iyi olacaktı galiba. Evet, evet hepsini bulacaktı teker teker… Yetkin mi Sezgin mi her ne naneyse onu da bulacaktı, ama onu sadece biraz okşardı, sonuçta Rüzgâr’ı arayan o olduğuna göre biraz daha iltimas geçebilirdi ona.
Biraz aradıktan sonra sonunda odanın kapısını bulduğunda, ortalayarak geçmeye çalıştı içinden. Lanet şey bir durmuyordu ki yerinde, bir sağa bir sola oynayıp duruyordu inat gibi. Omuzu hafifçe kapının kenarına çarptığı sırada Rüzgâr’ın onu geri çekmesiyle yalpaladı yeniden.
“ Ayvaz, nereye? ” diyen Rüzgâr’ın elini iterek, kolunu kurtarmaya çalıştı.
“ Hepsini bulacağım teker teker… O herifi bulacağım önce, ne demek benim sevgilimle yuva kurmaya kalkmak. ” dedi öfkeyle.
Aklına gelen düşünceyle duraksadı bir an.
“ Rüzgâr, kim ki o adam? ” diye sordu ona dönerek. Cidden daha kim olduğunu bilmiyordu ki, nasıl bulacaktı onu?
Rüzgâr’ın gür kahkahası beyninin içinde çınladığında yüzünü buruşturdu yeniden. Öfke dolu bakışlara maruz kalınca kahkahasını bastırarak güçlükle de olsa gülmemeye çalışmıştı. Kahkahası kaçacak yer arasa da bastırmayı başarmıştı.
–“ Sen sakinleş hele, kim olduğunu öğreniriz hangi delikteyse de buluruz ”
–“ Buluruz tabi, elalemin sevgilisine göz dikmek neymiş göstereceğim ona! ”
Rüzgar, öğrenmek için yanından ayrılırken elini yumruk yapmış öfkesini kontrol altına almaya çalışıyordu ama nafile geçen her saniye kan beynine sıçrıyordu. Bırak dakikayı saniyeleri saymaya başlamıştı adamın yakasına yapışacak zamanın gelmesini beklerken.
****
–“ Canım, o kadar mutluyum ki içim içime sığmıyor yani o derece ”
Yüzünde gülümseme ile kendine doğru çekip de kollarının arasına almıştı onu. Ellerini kaldırıp da sarılmak yerine öylece kalmıştı. Geriye doğru çekildiğinde yüzüne yalandan gülümseme takınmıştı. Yüzünü avuçlarının içine alıp da “ sana söz veriyorum yüzün hep böyle gülecek ” demişti. Bir an karşısında Ayvaz'ın silüeti belirmişti. Aşk dolu bakışlarla gözlerinin içine bakıyordu. “ Seni hiç bırakmayacağım ” demişti ve “ hep seveceğim ” diye de eklemişti. Kocaman gülümsemişti sadece gözlerinin içine derinlemesine bakarak. Yavaşça yaklaşıp da dudaklarına doğru yönelmişken kendine gelmişti ve kendinden uzaklaştırarak “ ne yapıyorsun? ” diye bir tepki göstermişti.
–“ Berfu, ben anlamıyorum. Müstakbel eşimi öpmek istememin nesi yanlış ”
–“ Yanlış değil de önceden de söylediğim gibi ben öyle şeylere karşı tepkiliyim ”
–“ Tamam, peki. Biraz daha sabrederim bende nasıl olsa akşama çok kalmadı ”
–“ Akşama derken? ”
–“ Benim halletmem gereken işlerim vardı onları halledeyim sende dinlen canım ”
Kaçarcasına yanından giderken yanağına öpücük kondurmuştu. Öptüğü yere dokunarak ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu. Yatağa geçip de uzanarak ayaklarını karnına doğru çekmişti.
–“ Ne yapacaktım? Neden aklımdan çıkartamıyordum onu, neden? ”
****
–“ Neden yaptın ki bunu bize Berfu, he neden? ”
–“ Aklım almıyor ya ne demek evlenmek! ”
Diye gelen öfkeyle birlikte önünde ki masanın üzerindekileri devirmekle de kalmayarak masayı da devirmişti. Kapının açılmasıyla yüzünü o yöne dönmüştü ve “ bir şey bulabildin mi neredeymiş? ” diye sormuştu. Odanın içine bakınarak “ ne olmuş burada ” diye konuşmuştu.
–“ Ben ne soruyorum sen ne diyorsun! Buldun mu diyorum! ”
–“ Buldum ” demişti sadece gözleri etrafta. Biri de sormadan söylese ne olurdu acaba, illa tek tek soru cevap şeklinde ilerleyeceğiz.
–“ E neredeymiş söylesene? ”
–“ Şey de ”
–“ Nerde oğlum nerde, söylesene çıldırtmadan insanı?! ”
– “Rüüzgaaarrr ” diye sinir ile bağırdı.
–“ Berfu'nun yanında ”
–“ Nee? ”
Kısa aralıklarla nefes alıp vermeye başlamıştı. Ne demek Berfu'nun yanında. Öfkeden deliye dönmüş bir şekilde odadan çıkarken Rüzgar'da peşinden gidiyordu, yetişmeye çalışırken.
–“ Hemen oraya gidiyoruz! ”
****
|
0% |