
••••••••
Bölüm 34
Hüzün kuşları şimdiye kadar hiç duymadığı bir aşk gazeli tutturuyor dillerine. Duyduklarından doğan marazlar sarıyor içinin dönüp duran sonbahar manzarasını. Kara bir kış gelip kuruluyor yüreğinin ortasına. Bütün umutlar aynı anda can veriyor. Tabutları kalkıyor peşi sıra içindeki musalla taşlarından. Ciğerlerine doldurduğu nefes, tekrar özgür kalırken tüm bu karmaşayla titriyor. Bir nefeslik kısacık bir zamanda oluyor bunlar, içinin kalabalığı ciğerlerini sıkıştırıyor.
“ Ne olacak peki? ” diye soruyor hayal kırıklıkları dilinin ucuna batarken.
–“ Hiç yaşanmamış mı sayacağız? ”
Onun buğulanmış gözlerine değiyor gri bakışları. İçinde kırılan umutları görecek diye korkuyor. “ Hayır, ” diyor kaşlarını çatarken.
–“ İstesem de sayamam ki yaşananları pişmanlık olarak görmüyorum ben. ”
Öyle bir acı hücum ediyordu gönlüne daha önce çektikleri kurumuş sonbahar yaprakları gibi eziliyor bu acının ağırlığı altında. Cız ediyor yüreği. Kendine mi üzülsün, Ayvaz'a mı, şaşıyor. Bir titreme alıyor vücudunun her yanını. Kollarını etrafına sarıyor. “ Bir anda ne oldu da değişti, değiştin he söyler misin? ” diye mırıldanıyor ama sesi ona bile yabancı.
Kaşlarını daha çok çatıyor Ayvaz.
–“ Değişmedim, ben sadece… ” diyor onun gibi kısık bir sesle. “ Böyle olması gerekiyor ”
Gülümsemeye gayret ediyor ama olmuyor. Böyle mi olması gerekiyor? Dudakları kıvrılmıyor. İçinde çağlayan yarayı görmezden gelemiyor. Ayvaz’daki milyonlarca bilinmezlikten belki de en çok canını yakacak olanın gün ışığına çıkmış olduğu gerçeği bütün vücudunu kıskacına alıyor. Aklında dönüp duran binlerce sorudan en çok kanatanı geliyor dilinin ucuna. Kendini tutamadan ve haddi olmayarak soruyor. “ Madem böyle olması gerekti neden sana inanmam için çabaladın neden kendine beni alıştırdın ”
Çatık kaşları bir anda yukarı kalkıyor. Böyle bir soru beklemediği aşikâr. Ama ne yapsın? Ayvaz'ın böyle bir şey yapacağını düşünmek, onu kendisini bırakıp giderken tasavvur etmek, daha önce hiç tatmadığı bir acının damağında birikmesine sebep oluyor. Kesif bir zehir, tatsız ve kokusuz hem de, kanına karışıyor. Onu bırakıp gittiğini, hayatında olmayışını hayal ediyor bir an için. Cehenneme dönüyor içi. Bir acı sinsice sızarak damarlarına, yüreğini işgal ediyor. Öyle ki başka hiçbir şeye yer bırakmıyor.
Göçüyor hüzün kuşları içinden. Hudutsuz diyarlara gidiyorlar bir mecnunun kendini çöle vuruşu gibi.
“ Ben… ” Şaşkınlığı diline aksediyor Ayvaz'ın, ne diyeceğini bilemeyerek gözlerini kırpıştırıyor birkaç defa.
Nasıl da tatlı böyleyken.
Ama benim değil. Hiçbir zaman da benim olmamış oysa ki. Nasıl da kandırmış beni …
***
Ve onun tek yapabildiği ona öylece bakmak oluyor. Ardına dönüp gidemiyor. Ona bakmaktan ve onun varlığını bütün çıplaklığıyla görmekten ötesini yapamıyor. Elinden gelen tek şey bu. Yalnızca bakışları değebiliyor Ayvaz'a. Bakışları sıvı gümüş parçalarını anımsatan gözlerinde, her köşesine hüzün sinmiş yüzünde, yorgunlukla çatılmış kaşlarında dolaşıyor.
Aralarında duran, onu ondan hep birkaç adım önde yapan o birkaç yıl… Ah kimi kandırıyor ki? Onların aralarında birkaç yıldan fazlası var. Asırlar var aralarında, uçsuz bucaksız uçurumlar, sonu gelmeyen yollar… Ona değen duman rengi bakışlarındaki sırları asla çözemeyecek oluşunun kesif, yakıcı gerçeği var. Kursağında kalan lâl oluşları var. Bilinmezliklerle dolu sonsuz bir vadi var aralarında onların. Ayvaz ve onun arasında birkaç seneden çok daha fazlası var. Geometrik bir şekilde artan, doğrusal bir hızla ilerleyen engeller var onun grileriyle Berfu'nun yeşillerinin arasında. Bir gökkuşağı var, griden yeşile uzanan ama griyle yeşili kavuşturmayan…
Yutkunuyor. Ama inmiyor acı boğazından aşağı. Ayvaz'a bunca uzak olmak, yanına gidip ona dokunamamak içini mahşer yerine çeviriyor. Azap çığlıkları saçıyor hüzün kuşları yakınlığın getirdiği hasretle. Çığlık çığlığa Ayvaz'a yanıyorlar içinde, ondan içre. Yakınlık bir arzu olmaktan ihtiyaca dönüşüyor. Sanki o gidip sarmazsa Ayvaz'ın yaraları sonsuza dek kanayacakmış gibi geliyor.
Sonra iki kelime bir cümle yıldırım gibi düşüyor ortalarına.
***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.1k Okunma |
508 Oy |
0 Takip |
64 Bölümlü Kitap |