Yeni Üyelik
41.
Bölüm

Bölüm 36

@writerladyy

 

 

 

••••••••

 

 

 

Bölüm 36

 

–“ Ayvaz sen bence ne dediğini bilmiyorsun. Bilsen böyle konuşmazsın. ”

 

Gözlerini yumarak kendini zor tutuyordu karşısında. Kalkıp kollarının arasına alarak doyasıya öpmemek için zor tutuyordu. Yapamazdı. Kafasını kaldırmayıp da yere odaklanmıştı. Kafasını kaldırıp da gözlerinin içine bakarsa dayanamazdı.

 

–“ Ayvaz! Sana diyorum bana bir açıklama yapmayacak mısın? Bizden vaz mı geçiyorsun yani? ”

 

–“ Biz diye bir şey olmadı ki Berfu, olamadı. Ben ne yaparsam yapayım senin bana suçlayıcı bakan bakışlarını değiştiremedim. Tam olarak kendini bana teslim edemedin hep bir korku vardı içinde. Ve öfke. ”

 

Ne diyorsun Ayvaz, ne konuşuyorsun sen? Dilin nasıl söyleyebiliyor bu cümleleri sevdiğin kadına. Nasıl üzersin, kalbini kırarsın. Derin bir soluk almıştı, beyninin içinde ki düşünceleri duymazlıktan gelerek sözlerine daha sert devam etmişti.

 

–“ Diyeceğim o ki… ”

 

Kafasını kaldırıp bakışlarını yüzüne çevirdiğin de gördüğü şey ile nefes alamayacak gibi olmuştu. Sanki biri onun boğazına yapışıp da soluğunu kesmişti. Yüreğine bir bıçak saplamıştı ve iyice bastırıyordu o bıçağı. Öyle bir acı ki bedenini saran anlatılamaz. Nasıl olurdu böyle bir şey?

 

“ Ayvaz, neden öyle bakıyorsun bana? ”

 

Kendini kaybedip de oturduğu yerden ayağa kalkmıştı ve nerede olduğunu bilmeden deli gibi arıyordu gözleri. Hiçbir şey görmüyordu, karanlıktan başka.

 

“ Ayvaz, korkutma beni ne olduğunu söyler misin? ”

 

Gözü yaşlı bir şekilde yanına gitmişti, ağladığının bile farkında değildi yanağından aşağıya süzülmeye başlayan yaşı hissetmese. Elleriyle yüzünü kavrayarak gözyaşlarını siliyordu gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamışken. Alnında ki kırmızı ışık kalbi arasında gidip geliyordu. Berfu görmese de o görüyordu o ışığı ve gözyaşlarına boğuluyordu.

 

Ne yapıyordum ben? Ondan nasıl vazgeçebilirim ki? Ne yapacaktım ben?

 

–“ Ayvaz niye ağlıyorsun ”

 

Riski göze almalıyım, onu kaybetmektense. Bunu yapmalıyım ne olursa olsun. Onu kaybedemem.

 

–“ Niyesini nedenini sorma Berfu, olabildiğince hızlı şekilde sağında ki demir kapıya kadar koş ve arkana bile bakmadan git buradan tamam mı ” diye fısıldamıştı onun duyacağı şekilde. Dudaklarını aralayıp da bir şey diyecekmiş gibi olmuştu ki izin vermeyerek “ sadece dediğimi yap lütfen soru sorma ” demişti.

 

–“ Sen ? ”

 

–“ Arkana bile bakmadan koş, durma her ne olursa olsun ”

 

–“ Sen ? ”

 

–“ Ben senin hemen arkanda olacağım ”

 

Belindeki silaha dokunup da tetikte olmuştu, kulağında ki kulaklıktan Rüzgar’ın sesi duyulmuştu o dakikada “ Abi hemen ordan çıkmalısınız pusu kurmuşlar Özkan orada ” denmesiyle gözlerini yumup da yutkunmuştu bir kere. Ahhh, Özkan! Ahh. Seni kendi ellerimle öldüreceğim. Biliyordum, böyle bir kalleşlik yapacaklarını.

 

Elini kulağına doğru götürerek “ Tetikte bekleyin, Berfu'yu buradan çıkartmadan bir şey yapmayın sakın! ” kulağına o sesin duyulmasını bekliyordu ki beklenen ses gecikmemişti. “ biz hazırız abi ”

 

–“ Ayvaz ” korku dolu bakışlarıyla titreyen sesiyle ismini telaffuz etmişti. “ Koş sevgilim ” demişti ve silahına sarılıp da mermileri bir bir boşaltıyordu üzerlerine. Ve onunla birlikte silah sesleri de duyulmaya başlamıştı o dakika da. Bir duvarın arkasına kendini siper alıp da kapanan kapının ardından ufak da olsa tebessüm etmişti. Şarjörü kontrol ettikten sonra devam etmişti tüm öfkesiyle.

 

“ Berfu güvende değil mi? ”

 

“ Merak etme abi güvende ”

 

“ Gözünüzü dört açın canınız pahasına koruyun onu. Ben gelene kadar da yanından bir an olsun ayrılmayın ”

 

Son mermiyi de ateşledikten sonra duvarın dibine çökmüştü. Bitap bir hâlde.. Çok şiddetli bir şekilde başına ağrı girmişti ve ağrı ile birlikte görüşün de bulanıklaşmalar oluşmuştu. Tam net göremiyordu, eşyalar da etrafta bir ileri iki geri yerlerinde oynuyordu sanki. Gözünü açıp kapatsa da değişen bir şey olmuyordu. Ne oluyordu bana.. Bir zaman sonra kendine geldiğinde allak bullak olmuş bir hâldeydi. Her ne oldu ise beynini biri resetlemişti sanki. Omzuna dokunulmasıyla kafasını kaldırıp baktığında ona endişeyle bakan gözlerle karşılaşmıştı.

 

–“ Abi, iyi misin? ”

 

–“ İyiyim. ” demişti hâlen yaşadığı şeyi anlayamamışken.

 

–“ Berfu yenge bekliyor meraklanmadan yanına gitsen iyi olur bizimkilerin başını fena ağrıtmış ”

 

–“ Berfu mu? Nerde şimdi neden daha evvel söylemiyorsun. Bana döndü desene.. ”

 

Dudaklarında hafif kıvrım oluşup da oturduğu yerden ayaklanmıştı. Bir iki adım gitmişken duraksamıştı geriye dönüp de “ nerede bekliyor beni ” diye sormuştu umutla. Şaşkın bir hâlde gözlerinin içine bakmıştı.

 

–“ Senin dediğin yere götürdü adamlar, abi ”

 

–“ Benim dediğim yere mi? Neyse hadi bekletmeden oraya gidelim Kemal. ”

 

–“ Ben Kenan, abi sen iyi olduğuna emin misin? ”

 

–“ Hadi Kenan, hadi soru sorma yürü ”

 

Ne olmuştu bana? Çok kafamı bazı şeylere taktığımdan dolayı mı bu karışıklık. Yoksa, söylenenler doğru muydu? Allahım bu nasıl olur, nasıl? Hayır olamaz, istemiyorum.

 

*****

 

 

 

 

Loading...
0%