@writerladyy
|
••••••••
Bölüm 37
–“ Buğra'yla sorunları aşıp aşmak istemediğimi bilmiyorum. ”
İkisi de bunun olumsuz bir cevap olduğunu biliyordu, belki Berfu henüz dillendirmeye hazır değildi belki söylemese de anlaşılmak istiyordu.
–“ Sürekli hayaller ve masallarla kendimi kandırıyorum ama birinin beni öyle sevemeyeceğini biliyorum. Çünkü bunu elde edemezsin… Bu kendiliğinden gelir değil mi? Yani… Birileri için çok değerli olmayı bekliyorum ve olamıyorum diye üzülmek saçma, farkındayım. Bunu kabul etmem ve yoluma güçlü bir şekilde devam etmem gerekir fakat istiyorum ki birisi de benden vazgeçemesin. Sürekli birileri için ikinci planda olmaktan öyle usandım ki. Dünyada beni en çok sevmesi gereken insana bile sahip değildim, annemi hatırlamıyorum bile. Her zaman kardeşinin gölgesinde kalan, babasının daha az önemsediği kız oldum. Şimdi de Buğra'nın istenmeyen sevgilisiyim. Hiç kimsenin ilk tercihi olamıyorum, anlıyor musun? Ve artık korkuyorum, birisi için değerli olmayı denemekten, kendimi bu ümide kaptırmaktan ve yine hayal kırıklığına uğramaktan korkuyorum. İçimde beni öldüren bu duygulara şans veremiyorum, çünkü eğer yüzeye çıkarlarsa ve beni gerçekten yüz üstü bırakırlarsa dayanamam, ne demek istediğimi anlıyor musun? Bu yüzden hiç arkadaşım yok, bu yüzden gerçekten ne hissettiğimi bilmediğim bir ilişki hakkında bu kadar ısrarcıydım. Bu da beni dünyanın en aptal insanı yapar değil mi? ”
–“ Ben sana değer veriyorum. ” dedi adam kızın sorusunu yanıtlamak yerine. Sesinde kendisi kadar acı çekiyormuş gibi sıkıntılı bir ton vardı.
Berfu kendini hafifçe geri çekerek adamın gözlerinin içine baktı. “ Bana acıyorsun. ” dedi çaresiz bir meydan okuyuşla. Sesinde avutulamaz oluşunun acı tınısı vardı.
“ Hayır. ” dedi adam kısık ama keskin bir tonda. Alnını kızın alnına yaslayıp konuşmaya başlamadan önce gözleri kapalı birkaç saniye durdu.
–“ Sana acımıyorum. Sana acıyor olmayı çok isterdim çünkü bu her şeyi daha kolay yapardı, anlıyor musun? ”
“ Anlamıyorum. ” dedi Berfu bu kadar yakın olmanın, üzüntüsünün ve ağlamaktan uyuşmuş zihninin bulanıklığıyla. Gözleri kapalı olduğu hâlde yüzüne değen nefesinden adamın gülümsediğini hissetti.
–“ Senin kadar sevilmeye değer başka bir kadın daha tanımıyorum bu hayatta. ”
Berfu hafifçe geri çekildi ve kısık bir sesle “ Yalancı. ” dedi adama. Fiziksel teması böyle kesmek neredeyse acı vericiydi ama adamın gözlerinin içine bakmaya ve söylediklerine inandığını görmeye ihtiyacı vardı. Onun yalan söylemediğini biliyordu, sadece görmek istiyordu. Çok uzun bir süre çok fazla şeye kendini inandırmaya çalışmıştı, artık kanıt istiyordu.
Adamın kahve gözlerinde ve çatılmış kaşlarında gerçeği görebiliyordu Berfu. Bu başka bir an olsa rüyada olduğunu düşünür, uyanmamak için içinden dualar ederdi. Şimdi ise adamın bakışları öyle kalbine işliyordu ki eğer bu gerçek değilse hiçbir şey olamazdı.
Elini adamın yanağına koyarak söylediği şeyden vazgeçtiğini gösterecek bir biçimde küçücük gülümsedi.
Adam uzun zaman sonra ilk defa içinde tuttuğu duygulara engel olmak istemiyordu. Kıza doğru eğilip dudaklarını Berfu'nun dudaklarına bastırırken içinde pişmanlık zerresi bile yoktu.
Berfu dudaklarında gezinen, baskı yapan ve onu daha çok kendine çeken adama karşılık vermek için bir saniye bile düşünmedi. Kalbi göğüs kafesinden çıkmak için onu zorlarken parmaklarının arasında hissettiği adamın yumuşacık saçları küçük bir ses çıkarmasına sebep oldu.
İkisi bir an düşünecek olsa yaptıklarını açıklanamaz ve çılgınca bulurlardı. Oysa her şey o kadar doğru hissettiriyordu ki… Adamın nazik ama sahiplenici dokunuşlarıyla dünyasının ayakları altından çekildiğini hissediyordu Berfu. Adamı isteyerek üstelik onun da bunu istediğini, ihtiyacı olduğunu bilerek öpüyordu. İhtiyaç duyulmak ve sevilmek hissi gizlice kalbine sızıyor, şimdiye kadar adama karşı kendini korumak için ördüğü bütün duvarları yıkıveriyordu.
Adamın dudakları kendinden uzaklaştığında Berfu iç çekerek gözlerini açtı. Adamın gözleri tutkuyla koyulaşmış, suratında az önce kendisiyle öpüşmüş olduğunu bilmese kızgınlık olarak yorumlayacağı bir ifade vardı. Berfu bu düşünceyle neredeyse gülümseyecekti, öpüşürken bile huysuzdu bu adam.
***
–“ Hani sana bu ilk öpüşmemiz olmalıydı demiştim ya, sende neden böyle söylediğimi anlayamamıştın ”
–“ E-evet, niye öyle bir şey demiştin ki? ”
–“ Daha öncesinde de öpüşmüştük de ondan ”
–“ Nee? Nasıl ne zaman? "
–“ Dur sakin ol, senin kafan dalgındı o zaman hatırlamaman normal. Bana eski sevgilinden dert yanıp da içini döküyordun o akşam. Bense içim yana yana seni dinliyordum. Kimsenin seni sevmediğini düşünüyordun, bilmiyordun ki benim sevgimi. Bir anda gözlerimin içine öyle bir baktın ki tutamadım kendimi ve dudaklarını mühürlemek istedim. Açıkçası karşılık vereceğini beklemiyordum. Ama hoşuma da gitmedi değil. ”
–“ Nasıl yani sen o muydun, öpüşürken bile huysuz adam ”
–“ E-evet, oydum ama böyle düşündüğünü bilmiyordum hakkım da. ”
–“ İnanamıyorum ya bunca zamandır yakınımdaydın ve ben göremedim mi ”
–“ Hey, ben üzülesin diye söylemedim ” demişti ellerini tutup da gözlerinin içine bakarak “ seni ne denli sevdiğimi ve beklediğimi bil istedim. Sen benim kaderimsin ” diyerek alnına dudaklarını değdirmişti. Kollarını beline dolayıp da sıkıca sarılmıştı.
****
|
0% |