
••••••••
Bölüm 49
–“ Nasılsın güzelim? ” Birinin eli diğerinin omuzunda, diğerinin eli ötekinin belinde sarılmış yürüyorlardı… Berfu başını kaldırdı..
–“ İyiyim… Şimdi daha iyiyim.”
–“ Dolunayı fark ettin değil mi? ”
–“ Evet ” dedi Berfu..
–“ Fark etmez olur muyum? ”
–“ Ne kadar güzel bir tesadüf değil mi? ”
–“ Bana pek tesadüf gibi gelmedi.. ”
–“ O nedenmiş? ”
–“ Dün gece de dolunay vardı… Mutlaka dikkatini çekmiş olmalı ve… Buraya gelirken bunu düşünmüş olduğuna bahse varım ben… ”
Ayvaz durdu. Berfu'yu kendine döndürdü.. Genç kızın ay ışığında parlayan güzel yüzünü avuçlarının içine aldı..
–“ Tamam peki… yakalandım… Bu sabahtan beri ayaklarım yere basmıyor... ”
Berfu elleri ile Ayvaz'ın ellerini kavradı...
–“ Ayvaz ” diyebildi sadece… Gözlerinin ıslandığını fark etti...
–“ Bana suda yanan ateşi anlatacak mısın? ”
Berfu’nun parmakları Ayvaz'ın ensesindeki saçların arasına karıştı...
–“ Anlatacağım sevgilim… Ama önce gölün kıyısında dolunaya bakarak bir kokteyl içmem gerek ”
–“ Dolunay burada… göl de öyle… O zaman iş sadece bir kokteyle kalıyor öyle mi? ”
–“ Evet ” diye fısıldadı Berfu..
–“ Ve tabii… bir de Ayvaz'a ihtiyacım olacak..”
–“ Sen göl kıyısına gidip beni bekle… Hemen o kokteyli bulup geliyorum ”
–“ Boşver gitme şimdi nerden bulacaksın ” demişti demesine ama Ayvaz koşarcasına uçup gitmişti çoktan yanından.
Tıpkı aylar önce olduğu gibi toprak zeminde gölün ay ışığı ile aydınlanan kara sularına yürüdü.... Kıyıya geldiğinde etrafına bakındı.. Büyükçe bir taş bulup oturdu… Dizlerini göğsüne çekip kolları ile sardı… Serin bir sonbahar akşamı burada oturup mutlulukla dans eden insanları izlerken, bir gecede elinden alınan geleceğine, sevdiğini sandığı adamın ihanetine, yerle bir olan gururuna ağlamıştı… Yerle yeksan olan hayallerine ve aşkına içmişti... Buruk bir tebessümle büküldü dudakları… Kendini kaybetmek.. Her şeyi unutmak için kadeh kadeh içtiği kokteyl kanına karıştıkça geçmişin kara bulutları dağılmış… Görebildiği ve düşünebildiği tek şey tam orada karşı iskelede duran adam olmuştu… İşte tam o an ona aşık olduğunu ancak şimdi fark ediyordu… O an içinde filizlenmeye başlayan şey her geçen gün dallanıp budaklanarak aklını, ruhunu, bedenini ele geçirmişti… Kalbi heyecanla kanat çırpmaya başladı… Otele giden yolun görünen kısmına baktı onu görebilmek umudu ile.. Görünür de yoktu… Ama o gecenin aksine bu sefer yanına geleceğini biliyordu...
Buğra ile yaşadıklarını Ayvaz ile yaşamış olma ihtimali düştü aklına birden...Ya evleneceği erkek Ayvaz olsa ve düğünden bir hafta önce onu aldattığını öğrenseydi… Karnına saplanan künt ağrı ile tüm bedeni titredi.. Buna dayanamazdı… Başka bir kadının ilgi dolu bakışları bile uykularını haram ederken.. Ayvaz'ın bir başka kadına dokunduğunu, başka bir kadının teninde kaybolduğunu bilmek Berfu'nun sonu olurdu...
–“ Bu saatte ne yapıyorsun burada? ”
Ayvaz’ın sesini duyduğunda sırtında hissettiği sıcaklık içine yayılırken gülümsedi… O gece de karanlığın içinden, bu sözlerle gelmişti yanına… Bakışlarını dolunaydan ayırmadan;
–“ Dolunayı seyrediyorum ” dedi usulca...
Ayvaz elinde bir şişe kokteyl ve iki kadeh ile yanına gelip durdu… Birkaç saniye o da dolunaya baktı… Sonra dizlerini bükerek eğiIdi.. Berfu'nun hemen yanına toprak zemine oturdu...
–“ İyi misin? ”
Berfu başını çevirip hayatının tüm anlamı olan adamın karanlıkta bile alevlerin yandığı gözlerine baktı… Ayvaz'ın biraz önce başlattığı, o geceye dönüş oyununa hatırladığı kadar devam edecekti..
–“ Hiç bu kadar iyi olmamıştım. ”
Ayvaz Berfu'nun da oyununa katılmış olması ile iyice keyiflenmişti...
–“ Bak burada ne var? ”
Berfu Ayvaz'ın elindeki şişeye baktı hayretle...
–“ İnanmıyorum Ayvaz… Nereden buldun bunu? ” Ayvaz'ın elinde tuttuğu şişe o gece Berfu'nun içtiği kokteyldendi...
–“ Birkaç şişe sakladıklarına emindim… Yanılmamışım bak varmış. ”
–“ Ayvaz rezil olduk… Ne söyledin bunu almak için? ”
–“ Hiiiç... Bu kokteyl sevgilimi baldan bile tatlı yapıyor, varsa bir şişe rica ediyorum, ona dudaklarımdan içirip tattıracağım ve sonra da ben onun tadına bakacağım dedim. ”
–“ Ayvaaaaz ” diyerek iki eliyle omuzlarına hafif dokunuşlarla vurdu..
–“ Dur dur… dökeceksin şimdi… Bir şişe daha bulamam haberin olsun… ”
Ayvaz kadehlerden birini doldurup bir yudum aldı… Berfu'ya uzattı.. Kendi kadehini de doldurdu... Başını kaldırdı… Sevdiği kadının şimdi siyaha çalan gözlerinin en derinlerine sızmak ister gibi baktı...
–“ Neye içiyoruz? ”
–“ Bize ” dedi Berfu kadehini kaldırarak “ sevdiğim adama. ”
–“ Bize ” dedi Ayvaz kadehini onunkine hafifçe dokundururken “ sevdiğim kadına. ”
Birer yudum aldıktan sonra Ayvaz elindeki kadehi yere bıraktı.. Uzanıp Berfu'nun
kadehine uzandı, onu da diğerinin yanına koydu.. Berfu'yu taşın üzerinden kaldırıp önüne oturttu.. Kolları ve bacakları ile onu çevreledi.... Berfu'nun bedeni ile kendininkinin arasındaki en küçük boşluğu bile dolduracak şekilde onu kendine çekti… Dudaklarını bahar çiçekleri gibi kokan ipek saçlarına dayadı.. Omuzlarından başlayıp hafifçe kollarını okşayarak ellerini onunkilerle kenetledi..
Sessizce dolunayı izlediler.... Sırtını yasladığı bedenden yayılan sıcaklık yavaş yavaş tüm hücrelerine yayılırken Berfu gözlerini kapadı… Hiçbir duygunun eksikliğini duymadığı eşsiz anlardan birini yaşıyordu… Çok derinlerde, çok yoğun bir mutluluktu bu… Öyle yoğun öyle derindi ki… Coşku ile değil hüzünle sarıyor, gözlerini yaşla doldurup, boğazını düğüm düğüm yapıyordu… Gözlerini açtı.. Rengarenk ışıklarla aydınlatılarak akşam yemekleri için kullanılan iskeleye baktı… O gece… duvağı rüzgarda uçuşan bir gelin gibi süslenmiş olduğunu hatırladı..
–“ Burada oturmuş sizi izliyordum… Önce, birbirlerine kenetlenmiş müziğin ritmine aldırmadan minik adımlarla dans ediyorlardı çiftler… Sonra...sonra.. sana takıldı gözlerim… Ne yaptıysam bakışlarımı ayıramadım senden … farklı geldin gözüme… Uzun bir süre farkın ne olduğunu düşünerek izledim hareketlerini.... ‘suda bile sönmeyecek bir ateş bu’ dedim kendi kendime… Her hâlinle, her an dengemi bozuyordun.... Yanına gelen kadına sarıldığında içimden yükselen öfkeye o zaman bir anlam verememiştim… Şimdi seni kıskandığımı fark ediyorum hayretle… Bu olabilir mi Ayvaz? İnsan bir yabancıyı kıskanabilir mi? ”
“ Olur ” dedi Ayvaz parmakları onun kollarında gezinirken..
–“ Henüz tam olarak tanımadığı bir kızın hüzünlü bakışlarında kaybolup, aşkım dediği birinden gelen telefonla bıçak yemiş gibi sarsılan birini yakinen tanıyorum ben. ”
Berfu başını arkaya çevirdi hemen.. Ayvaz da ona doğru eğilmişti.. Dudakları neredeyse birbirine değdi değecek gibiydi....
–“ Bu doğru mu? ”
“ Doğru ” diyerek minik bir öpücük bıraktı Berfu'nun dudaklarına “ Bir gün bana da aşkım dersin diye korkarak, elim yüreğimde beklediğim de doğru ”
–“ Sana asla öyle hitap etmeyeceğimi bilmen gerekirdi Ayvaz… Buğra için hissettiklerimi aşk sanıp tükettiğim kelimelere yanıyorum.... Seni asla tek bir kelime ile tanımlayamam ki zaten… Sen her şeysin benim için. ”
Ayvaz bir şey söylemedi Berfu'ya .. Kollarının çemberini daraltıp iyice çekti kuytularına..
–“ Demek suda yanan ateş buradan beni izlerken doğdu.. ”
–“ İstanbul’ a dönmeye karar vermeden önce tasarımı yapmıştım.... Sen yeniden gelip beni bulduğunda yeni bitmişti.. ”
–“ Ayrı kaldığımız 6 uzun ay boyunca bir gün sana ulaşabilme umudumu besleyen bir şeyler olduğunu hep biliyordum… Şimdi düşünüyorum da beni öyle bir çağırmışsın ki… Gelmemem imkansızmış sevdiğim.. ”
–“ Haklısın… Bunu hiç düşünmemiştim… Çizdiğim resimle, suda yanan ateşle, rüyalarımla çağırdım seni… Bütün kalbimle ve ruhumla gelip beni bulmanı istemişim meğer … ”
–“ O pano benim seni umutsuzca beklediğim zamanlarda adını koyamadığım, kime anlatacağımı bilemediğim duygularımın renklerde desenlerde beden bulmasıydı… Senin olduğun bir yaşam ancak cennetim olurdu… tıpkı şimdi olduğu gibi… Seni asla unutmayacağım için sonsuza dek yanacaktı o alevler.. Ve evet o zaman kara sevdaydı hissettiğim.. Ama şimdi aşkın en umutlu hâllerini yaşıyorum.... ”
–“ Asıl sen... Sensin benim cennetim.. ”
–“ Yerinde olsam bundan o kadar emin olmazdım beyfendi… Dün gece nasıl bir anda cehenneme dönüştüğümü gördün ”
Ayvaz’ın kahkahası karanlıkta yankılandı...
–“ Hâlâ beni o kızdan kıskandığına inanamıyorum ”
–“ Niye? ” diyerek hafifçe öne çıktı Berfu.. Bedeninin üst kısmını Ayvaz'a çevirdi..
–“ Hani beni anlamıştın? ”
–“ Seni anlıyorum ama bu senin deli olduğun gerçeğini değiştirmiyor küçük hanım… Delisin sen ” diye takıldı Ayvaz.. Dudaklarını yanağına değdirmeye çalışırken...
–“ Deliyim evet.. Ayvaz delisiyim.... Hem ben deliysem sen zırdelisin… manikürcü kızdan bile kıskandığınızı unutmadık Ayvaz Bey!.. ” diyerek yeniden biraz önceki yerinin rahatına döndü...
–“ Ben senin için deli olduğumu ilk günden kabul etmiştim ki zaten güzelim… Gerçekten bir tür delilik sana olan hislerim… Akıl barınmıyor içinde… zaman, mekan tanımıyor ”
İkinci kadehin de sonunu içip boş kadehi yeniden doldurması için Ayvaz'a uzattı… Ayvaz gülümseyerek Berfu'nun isteğini yerine getirdi. Berfu içecekten kocaman bir yudum aldı... Ayvaz, Berfu'nun elindeki kadehi alıp bir yudumda bitirdi… Toprağın üzerinde camın çıkardığı ses çınlarken…
“ Odaya gitme vakti ” diye fısıldadı Ayvaz.. Ayağa kalkıp Berfu'yu kucakladı...
–“ Benim sana şimdi itiraz etmem gerekiyordu değil mi? ”
“ Evet. ” dedi Ayvaz yüzünü saçlarına dayarken…
–“ Sonra bana daha önce seni kimsenin kucağında taşımadığını söylemelisin”
–“ Öyle mi dedim? ”
–“ Öyle değil mi? ”
–“ Öyle tabii.... Beni kahve içirmeye mi götürüyorsun? ”
Ayvaz dudağını yana çekerek gülümsedi..
–“ Bu sefer ayılmanı istemiyorum ki ”
Berfu yüzünü Ayvaz'ın boynuna gömdü…
–“ Böyle şeyler olmamıştı ama.. Sen kucağımda uslu uslu uyuklamıştın ” diye inledi genç adam...
“ Büyük kayıp olmuş ” diyerek tek elinin parmakları ile Ayvaz'ın gömleğinin düğmelerini açmaya başladı Berfu....
–“ Hile yapıyorsun Berfu ”
–“ Hayır… Sadece oyunda gerekli düzeltmeleri yapıyorum… ”
–“ O zaman günah benden gitti.. Bu sefer sen beni durdurmaya çalışacaksın ”
Berfu güldü.. başını kendini en güvende hissettiği yere onun geniş omzuna yasladı… Odaya gidene kadar bir daha hiç sesi çıkmadı… Ayvaz onu kucağından indirmeden kapıyı açtı.. Ayağı ile hızla kapıyı iterek kapattı… Ahşap kapı gürültüyle kapanırken Ayvaz yatağın yanına gelmişti… Berfu'yu yavaşça örtünün üzerine bırakıp hiç beklemeden yanına uzandı… İki eli ile Berfu'nun alnına ve yüzüne dağılmış saçlarını toplayıp geriye itti...
–“ Peri kızına benzediğini söylemiştim değil mi? ”
–“ Böyle olmayacaktı Ayvaz… Sen benim yüzümü yıkayacaktın... sonra… kahvelerimizi içerken peri kızını anlatacaktın… ”
“ Sus artık ” diyerek Berfu'nun dudaklarına işaret parmağını kapadı...
–“ Oyunu sen bozdun unuttun mu? Şimdi gerekli düzeltmeleri yapma sırası bende.. ”
“ Ayvaz ” diye inledi Berfu..
–“ Ayvaz dur. Yarın sabah bunun için pişman olacaksın. ”
Ayvaz güldü..
–“ Ya sen? ”
–“ Sen olursan ben de olurum tabii. ” Dedi Berfu Ayvaz'ın yüzünü ellerinin arasına alırken...
“ Ben olmazsam ” Ayvaz başını çevirip avuçlarının içini öperken
“ Asla... asla pişman olmam ” Berfu duyulamayacak kadar zayıf bir sesle inliyordu...
“ Onu yarın sabah düşünürüz ” dedi Ayvaz ..
–“ Yarın sabah.... ”
*****
Ayvaz pencereyi sonuna kadar açtı… Çam kokulu lacivert geceyi içeri davet etti… Arkasını dönüp yatağa baktı..
–“ Üşüdün mü? ” diyerek yeniden uzandı yatağa “ Hayır ” dedi Berfu gözlerini açmadan..
“ Gel buraya ” genç kızın başını göğsüne aldı.. Berfu iç çekerek bütün bedeni ile sokuldu. Ayvaz elini yumuşacık dokunuşlarla koklamaya doyamadığı saçların üzerinde kaydırdı… Bu anları çok sevdiğini düşündü Berfu… Bedenleri ayrılıyor ama ruhları bir süre daha bütün kalıyordu... Buluşmaları ne kadar sarsıcı olursa ruhların ayrılması da o kadar uzun sürüyordu...
“ Hiç o gece sonuna kadar gitseydik olacakları düşündün mü Ayvaz? ” diye sordu karanlığa...
–“ Ben hayallerimde o geceyi defalarca sonuna kadar yaşadım Berfu… defalarca… ”
–“ Ne oluyordu peki? ”
–“ Her seferinde içimde kocaman bir boşlukla yatakta bir başıma uyanıyordum. ”
–“ Ben öyle düşünmüyorum… ”
–“ Nasıl yani? ”
“ Eğer… eğer sonuna kadar gitseydik… eğer bu gece olduğu gibi sen durmasaydın… ” Berfu başını yavaşça kaldırdı… Hafifçe geri çekildi.. Ayvaz'ın ona merakla bakan gözleri ile buluştu…
–“ Sabah burada... Bu yatakta birlikte uyanırdık.... ”
“ Ve... pişmanlık, utanç, acı dolu suçlayıcı bakışlarınla kendimden nefret etmeme neden olurdun ” Ayvaz Berfu'nun boynundaki saçları toplayıp omzunun arkasına bıraktı… Sesi sakindi..
–“ Öyle olmazdı..”
–“ Nasıl olurdu birtanem? ”
–“ Bilmiyorum ama… seni suçlamazdım.... Ben... o gece… o kadar cesur ve istekli davrandığım için çok utandım.... bu doğru… Ama hiç pişmanlık duymadım.... Ben... Ben o sabah utandığım ve kendimden korktuğum için kaçtım ordan ”
–“ Neden korktun kendinden? ”
–“ Senin bana hissettirdiklerinden korktum… Ama kaçmakla kurtulamayacağımı çok geçmeden anladım… İçimdeki kadın uyanmıştı bir kere.. Uyanır uyanmaz da aşık olmuştu zaten… ”
–“ Şimdi böyle düşünüyorsun... Benim için hissettiklerin söyletiyor sana bunları… Belki dediğin gibi birlikte uyanırdık… Peki ya sonrası?.... Sonrasında olacaklar asla bizi bugüne getirmezdi… ”
–“ Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? ”
–“ Berfu, sevgilim… güzelim… birtanem.... Biz en doğru olanı yaptık… Belki de o gece sonuna kadar gitseydik… Ertesi gün parçalara ayrılmış bir hâlde birbirimizin hayatından dönüşü olmamak üzere çıkacaktık… ”
Berfu güldü… Ayvaz onun yüzündeki utangaç gülümsemeyi fark edince merakla söyleyeceklerini bekledi..
–“ Belki de şu filmdeki kadın gibi başına dert olacaktım ne biliyorsun? ”
–“ Hangi filmmiş o? ”
–“ Hani bir gece geçirdiği adamı takıntı hâline getirip adamın hayatını cehenneme çeviren kadın ”
Ayvaz’ın tek bir hamlesi ile Berfu'nun sırtı yatağa değdi.. Ay ışığında parlayan yüze yaklaştı..
–“ Ben senin cehenneminde bile cenneti yaşardım Berfum… ”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.1k Okunma |
508 Oy |
0 Takip |
64 Bölümlü Kitap |