
••••••••
Bölüm 50
Berfu caddede bekleyen limuzini görünce hayret dolu bakışlarını Ayvaz’a çevirdi... En ünlü erkek giyim markalarından birinin kreasyonu olan siyah takım elbisesi... kar beyaz gömleği.. Ve kıyafetini tamamlayan parlak gri ipek kravatı ile Berfu'nun aklını başından alacak kadar yakışıklı görünüyordu..
–“ Limuzin mi? Bir akşam yemeği için biraz abartmıyor musun acaba? ”
–“ Hayır… Burası Paris… Ve ben aşık bir adamım… Ve.... Peri kızlarını bile kıskandıracak kadar güzel sevgilime unutamayacağı bir gece yaşatmak istiyorum… ”
Limuzinin hareket ettiğinde Ayvaz Berfu'yu kendine yaklaştırdı… Genç kızın güzel başını omuzuna yasladı.. Berfu askıları ve V şeklindeki dekoltesinin çevresi taşlarla süslenmiş, dizlerinin üzerindeki beyaz elbisesi içinde tam da hayal ettiği gibiydi… Bütün gün heyecandan içi içine sığmamış planları aksayacak son anda bir terslik çıkacak diye yüreği hoplamıştı… Oysa şimdi… hayatlarının en önemli gecesinin başında tüm hazırlıklar tamamlanmış onları bekliyordu…
Tüm yol boyunca ikisi de hemen hemen hiç konuşmadılar... Ayvaz Berfu'nun ellerini bir saniye bırakmadı… Arada eğilip heyecanını yatıştırmak için genç kızın başına minik öpücükler bıraktı...
Limuzin restaurantın önüne geldiğinde… Görevli kapıyı açmak üzere davrandığında Ayvaz camı açıp eliyle durmasını işaret etti.. Bütün gün düşündüğü cümlelere ait kelimeler aklında karmakarışık olmuştu… Karşı koltuktaki, ayakkabı kutusunu andıran saten kutuyu Berfu'nun meraklı bakışları eşliğinde açtı… İçinden çıkan son derece şık ve zarif beyaz gül buketinin kokusu bütün arabaya yayıldı..
- “ Bu… ” dedi Ayvaz… Söyleyeceği şeyleri hatırlamaya çalışarak ama başaramadı hepsi uçup gitmişti zihninde oysa ne çok unutmamak için ezber yapmıştı.. “ Bu senin ” diyerek elindeki buketi Berfu'ya uzattı...
Berfu, Ayvaz'ın elinde duran beyaz tüller ve inciler ile buket hâline getirilmiş beyaz gonca güllere baktı... Buğulu gözlerini Ayvaz'ın cennetine kattı...
–“ Bu… Bu ne için Ayvaz? ”
–“ Çiçeksiz gelin olmaz değil mi? ”
–“ Gelin… Gelin mi dedin sen? ”
- “ Evet.. ” Ayvaz elindeki buketi Berfu'nun kucağına bıraktı… Genç kızın hafif meltemde titreyen kırçiçekleri gibi titreyen ellerini kendi ellerinin içine aldı… Coşkun dalgaları Berfu'nun yüzünün her köşesi gezip gözlerinde duruldu...
–“ Gelin... Gözlerine her baktığımda yeniden evlendiğim... sevdiğim... cennetim... kaderim...benim güzeller güzeli gelinim.. ”
Berfu başını iki yana sallarken kirpiklerinin arasından birer inci gibi yuvarlanan damlaları fark etti... Ensesinden yayılan bir ateşin bütün bedenini tutuşturduğunu hissediyordu... Kalbinin sesinden duyamadığı cümleler tek tek döküldü gözyaşları ile ıslanmış dudaklarından...
–“ Sen... Sen neler diyorsun? ”
–“ Elini bana ver diyorum… Benimle gel.. Can yarım ol… Karım ol diyorum.. ”
–“ Şimdi… Şimdi mi? ”
–“ Şimdi... Bu gece… Burada.. ”
–“Ayvaz… Ayvaz ben.... ”
Berfu’nun bakışları, Ayvaz'ın avucunda duran elleri ile kucağındaki mis kokulu bembeyaz buket arasında birkaç kez gidip geldi… Kalbi bir kuş gibi kanat çırpıyor, farkında olmadan soluğunu tuttuğu için bayılacak gibi oluyordu... Cevap vermek için ne beklediğini bile bilmiyordu… Belki de eşsiz anları uzatmak, bedeninde ve ruhunda tatlı sarsıntılarla dolaşan mutluluğun sonuna kadar tadına varmak istiyordu… Geçirdikleri o geceden sonra her an evlenme teklifi bekliyordu ama böylesini hayal bile edemezdi... Başını ağır ağır kaldırdı.. Mümkün olsa sadece ellerini değil tüm yaşamını avuçlarının içine bırakmak istediği adama baktı... Ayvaz'ın gözlerinde az önce yanan alevler sönmüştü...
–“ Benimle gelmeyecek misin yoksa Berfu? ”
O an Ayvaz'ın bu sessizliği tereddüt olarak algıladığının farkına vardı... Sevdiği adamın hayat veren ellerini sımsıkı kavradı... Gözlerinden akan aşk ve hayranlık dolu bahar yağmurlarını Ayvaz'ın durgun denizlerine kattı...
–“ Geleceğimi biliyorsun Ayvaz… ” dedi gülümsemeye çalışarak ....
–“ Seninle ölüme bile gideceğimi biliyorsun… ”
Ayvaz’ın ellerini bırakmadan kollarını yavaşça kaldırdı... Önce dudakları ile mühürlediği elleri ıslak yanaklarına bastırdı...
–“ Al ellerimi Ayvaz… Ve bir daha hiç bırakma… ”
Ayvaz usulca ellerini çekip genç kızın yüzünü kavradı… Gözlerini onun yumuşacık buğulu gözlerinden ayırmaksızın yüzünü yaklaştırdı... Önce dudakları ile dokunduğu alnına alnını dayadı...
–“ Seni bırakamam… İstesen de… İstesem de .... Artık bırakamam seni. ”
İkisi de rüyada gibiydi… Tüm sesler derinlerden geliyor… Gülümseyen yüzler birbirine karışıyor… Ayaklarının bastığı yeri hissetmiyorlardı.. Hissedebildikleri tek şey birbirine kenetlenmiş parmaklarından bütün bedenlerine yayılan büyülü sıcaklıktı... Tüm bedenini dolaşan... Gözlerinden alev alev dökülen o sıcaklık....
Ayşe nikahı Başkonsolos’ un kıyacağını ve gelmesine henüz yarım saat olduğunu söyleyerek onları kendi ofisine aldı.
–“ Siz burada son bekar dakikalarınızı yaşayıp heyecanınızı yatıştırırken, biz de son hazırlıkları tamamlayalım.... Konsolos gelince ben size haber vereceğim ” diyerek yanlarından ayrıldı..
Kapı kapanır kapanmaz Ayvaz Berfu'nun omuzlarından kavrayıp kendine çekti..
–“ Tüm bunları ne zaman planladın Ayvaz? ” diye sordu Berfu parmak uçları Ayvaz'ın çenesinden boynuna yavaşça inerken..
–“ Geçirdiğimiz o gece… Sen farkında bile değilsin ama.... Ben sana daha önce defalarca evlenme teklif ettim Berfu.. Sessiz teklifime, ilk defa o gece.. Hem de bütün varlığınla evet dedin… Sabaha kadar uyuyamadım sevinçten… Evlenme sözü yetmeyecekti bana… Karım olmalıydın… Hemen... Dün sabah arayıp işlemler için yardım istedim… Bu sabah da sen uyanmadan pasaportunu ve nüfüs cüzdanını alıp kaçtım… En zoru da vesikalık fotoğrafını bulmak oldu… O konuda da arkadaşın yetişti imdadıma… Aslında başvuru sırasında senin de olup imza atman gerekiyordu ama sürpriz yapacağımı söyleyince nikah defteri ile birlikte imzalaman koşulu ile kabul ettiler… Aşıklar şehrinde her şey aşıkların lehine çalışıyor sevgilim.... Bu şehir gerçek aşkı biliyor… ”
***
–“ Benim yaşam ipim uzun zamandır bağlı o’na Eloş’ um biliyorsun .. Sadece.... Artık kalbimle görmeyi öğrendim… Ve kalbim; o ip asla kopmayacak kadar sağlam diyor… ” dedi Berfu bakışlarını ona tatlı tatlı gülümseyen Ayvaz'dan ayırmadan...
–“ Ayvaz bu... Yine gösterdi farkını desene… Biz uzun yollara bakarken o kestirmeden koşup aldı ya seni... Çok mutlu edecek seni biliyorum… Ama ona söyle bu kadar kolay sıyrılamaz bu işten... Daha gelip seni isteyecek bendennn... ”
Ayşe kapıdan başını uzatıp
–“ Eveeeet… Hadi bakalım… Vakit geldi ”
Yemek salonunun boydan boya vitraydan yapılmış geniş kapısına birbirlerine dönüp gözlerinde mutluluk parıltıları ile bakıştılar.
Kapı açılıp elele içeri girdiklerinde başlayan müzikle birlikte Berfu ayaklarının yerden kesildiğini hissetti...
“ Ben bal arısı gibiydim senden önce
bak pervanelere döndüm seni görünce ”
diyordu şarkı.... Bu şarkıyı dinlemeyi sevdiği şarkıcının duru sesinden....
Bu güzel müzik ve anlamlı sözlerle kalbi daha da hızlandı... Güç almak ister gibi Ayvaz'ın elinin içini biraz daha sıktı… Ondan güç almak istediği hâlde dönüp baktığında onun da en az kendisi kadar sarsılmış olduğunu görmek tuhaf bir biçimde hoşuna gitti.
İçerisi tahmin ettiğinden kalabalıktı ve onlarca çift göz onların üzerinde yürürlerken Berfu garip bir utanç duygusu ile kızardı… Hepsi şık giysileri içinde yüzlerinde mutluluk ve hayranlık dolu bakışlarla onları alkışlıyorlardı...
Bir an durdu ve Ayvaz'ın da en az kendisi kadar heyecan dolu gülen yüzüne baktı;
–“ Ayvaz.... Sen ne yaptın? ” diyebildi Berfu ağlamamak için kendini zor tutarken...
–“ Ben bir şey yapmadım sevgilim… Ben sadece evleneceğiz dedim... Bunlar Ayşe'nin marifetleri… ”
Yemek salonu o gece için mor ve bej ağırlıklı orijinal dekorasyona uyum sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmişti... Sandalyelere kırık beyaz saten örtüler giydirilmiş, aynı renk masa örtülerinin kenarları yerlere kadar sarkan eflatun tüllerle süslenmişti… Tüm masalarda mor ve beyaz orkideler vardı...
Nikah için hazırlanan masaya geldiklerinde müzik durdu... Kendisini Paris Başkonsolosu olarak tanıtan orta yaşın üzerinde orta boylu şık giyimli Bey, sandalyesinde doğruldu... Her ikisi ile tokalaştı… Kısa ama sıcak bir tebrik konuşmasından sonra salonda sessizlik rica ederek nikaha başladı… Nikahları kıyılırken Ayvaz ve Berfu sıra ile “evet” yanıtlarını verirken birbirlerinin gözlerinin içine .. Konsolos Bey’ in;
–“ Sizleri karı koca ilan ediyor ve evlilik cüzdanını Sayın Berfu Karahanlı’ya teslim ediyorum. ”
sözleri ile alkışlar eşliğinde ayağa kalktılar...
Ayvaz kor olmuş dudakları ile Berfu'nun önce alnını sonra dudaklarını mühürlerken Berfu mutluluk ve heyecandan eriyip bitmek üzereydi...Yeniden başlayan müzik ile birlikte kendini Ayvaz'ın kollarında dans pistinde buldu...
Onlar içeri girerken çalan melodi eşliğinde dans ediyorlardı...
“ Yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamam yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam ”
–“ Neden bu şarkı Ayvaz? ” diye fsıldadı Ayvaz'ın kulağına… Bir eli Ayvaz'ın omuzunda diğeri ensesindeydi... Ayvaz'ın bedeninde yarattığı sarsıntıların farkında bile olmadan parmaklarını saçlarının arasında dolaştırıyordu...
“ Sana gönlümü verdim nazlı güzel
Seni almazsam gözlerim açık gider ”
–“ Ayşe, özel bir şarkımız olup olmadığını sorduğunda aklıma ilk gelen buydu.... Seninle ilk kez sarılıp elele tutuştuğumuz öpüştüğümüz gece... Dudaklarımda tadın, üzerimde kokunla… Mutluluktan sarhoş olmuş bir hâlde eve dönerken radyoda bu şarkı çalıyordu… O zaman bir insan nasıl olur da birine ömrünü adar diye düşünmüştüm… Ama şimdi biliyorum.... Ve benim duygularımı daha iyi ifade edebilecek başka bir şarkı düşünemiyorum... Benim olmasaydın gözlerim açık giderdi Berfu… Eğer beni sevmeseydin… Seni dolunaylı geceki hâlinle kalbimle saklayacaktım… O gece nefesimi kesen peri kızını asla unutmayacaktım asla… ”
–“ Seni sevmemek mümkün değildi ki benim için? Senin çekimine kapılmamak… Sana aşık olmamak ”
–“ Berfu… Şimdi kapa gözlerini.... Bırak… Bırak kendini bana güzelim.... ”
Ayvaz sustuğunda Berfu başını Ayvaz'ın heyecanla inip kalkan göğsüne yasladı… Onun duygularını anlatan şarkıyı dinleyerek müziğin büyülü ritmiyle birlikte kendini Ayvaz'a bıraktı....
“ Bana ellerini ver, hayat seni sevince güzel
Yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel
Bana ellerini ver, hayat seni sevince güzel
Sana gönlümü verdim nazlı güzel
Yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamam
Bin yıl yaşasam yine sana doyamam ”
Rüya gibi gecenin sonunda eve dönerken Berfu, ellerine, yüzüne boynuna bıraktığı minik öpücükler ve fılsıltılarla teşekkür etti Ayvaz'a... Eve yaklaşmak üzereyken Ayvaz panikle cebine attı elini...
–“ Aklımı başımdan aldın Berfu… Ben... Neredeyse unutuyordum bunu ”
Berfu merakla ne vereceğini bekledi… Ayvaz kutunun içinden çıkardığı tek taşlı yüzüğü ona uzatırken gözleri şaşkınlıkla açılmıştı..
–“ Ayvaz? Bu… Bunu ne zaman aldın? ”
–“ Aslında… ” dedi Berfu'nun titreyen sol eline uzanırken... “ Bu tam 6 aydır bu kutunun içinde benimle birlikte dolaşıyor ”
–“ Nasıl? ” dedi Berfu Ayvaz'ın yüzüğü sol elinin yüzük parmağına geçirmesini izlerken...
Ayvaz yüzüğü taktıktan sonra Berfu'nun elini alıp dudaklarına götürdü..
–“ Bir sabah bana kızımız olursa pabucumu dama atarsın demiştin hatırladın mı? ”
–“ Evet ” dedi Berfu… Boğazına takılan şeyi yutmaya çalışırken..
–“ O gün vermiştim siparişini.. Ve eğer.. O talihsiz yemeğe gitmiş olmasaydık… Bulduğum ilk fırsatta verecektim bunu sana.. ”
–“ O zaman.... Bana… Bana evlenme mi teklif edecektin yani Ayvaz? ”
–“ Neden şaşırdın… Tahmin etmediğini söyleme bana… ”
–“ Evet… evet ama… Ben yine de… Demek aylar önce evlenmiş olabilirdik Ayvaz… Şimdi bambaşka bir yerde olabilirdik.. ”
–“ Artık önemi yok... sonunda karımsın ya… Karım… güzel karım ”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.1k Okunma |
508 Oy |
0 Takip |
64 Bölümlü Kitap |