
••••••••
Bölüm 60
Ayvaz yan dönerek sağ elini kanepenin sırtına doğru atarken, sol elinde tuttuğu poşeti yere düşürdü. Berfu'nun bahsettiği gelen kimdi. Aklına gelen tek isim vardı o da ‘Aktan’ dı. Verdiği ders yetmemişti anlaşılan peşlerine takılmıştı yine. Son görüşmelerinde baya üzgün görmüştü bir daha yollarına çıkmaz diye düşünmüştü. Onları bulmuş olmasına bir an inanamadı. Bunca zaman sonra gelmiş olamazdı, ne diye hangi yüzle gelmişti. Özgür onu çok fazla konaklamaları konusunda uyarmıştı ama daha yeni geldikleri bu otelde nasıl bulmuştu. Şaşkınlıkla etrafını taradı. Az önce poşet tutan sol elini istemsizce yumruk oluşturdu. Bakışlarını tekrardan Berfu'ya çevirerek hayatının en zor sorusunu sordu.
-“ Kiimm...geeell..diii ” diye sesinin titremesine engel olamadı.
-“ O iştee… ”
Ne demek ‘o işte, o kim’ aklında binlerce soru peşi sıra yanıt bulmak istercesine kuyruğa girmiş gibiydi. Hâlâ tam olarak kimin geldiğini anlayamamıştı. Ve gelen her kimse Berfu'yu üzmüş, sonrada öfkelendirmişti. Öfkesini anlamak için kâhin olmaya gerek yoktu. Kıyametin kopmasını beklemek yerine ona cesurca karşı koymaya karar vererek bir kez daha sordu.
–“ Berfum kim o? Kim geldi? Daha açık konuşur musun benimle? ”
–“ Senin tabirinle doğa ana ” diye günler önce yaptıkları konuşmaya gönderme yaptı Berfu.
–“ Doğa ana !? ” Ayvaz anlamaz yüz ifadesiyle karısına baktı.
–“ Canım hani benim başımın ağrımasıyla ilgili bir parolamız olacaktı yaa… ” diye yüzü kızararak söyledi.
–“ Nee yani sen şimdi şey misin? Şey işte... yani o...şeyy.. ” şaşkınlıktan sustu.
–“ Evet ” diye iç çekti.
Ayvaz onun ne demek istediğini anladığında inanamadı. Berfu'nun hamile olduğunu düşünürken bu nereden çıkmıştı. Üstelik bu durumda olan kadınlar hamile olamazdı. O kadar bilgisi vardı. İçinde yeşeren bir kez daha ‘baba’ olma hayalleri anında yerle bir olurken, yerini alan büyük bir hayal kırıklıydı. Oysa odaya girerken hissettikleri bambaşka şeylerdi. Berfu'nun üzgünlüğü acaba onunla aynı sebepten mi diye merak etti. Peki, ama kızgınlığı neyeydi.
–“ Berfum sorun ne? ”
–“ Sorun mu ne? Daha önce hiç şaşmadı sorun bu ” diye söyledi.
–“ Şaşmayan ne canım? ” diye sorarken asıl kendisi şaşkınlık içindeydi.
–“ Günüm hep düzenli olmuştur. Ama şimdi iki hafta arayla olunca yani ben anlamadım ” diye içindeki havayı dudaklarının arasından üfledi.
–“ Beeennn anlamadım ” diye şaşkınlıktan kekeledi.
–“ Hani düğün gecesi de bu yüzden ertelenmişti ya şimdi üzerinden iki hafta geçince… ”
Ayvaz duyduklarıyla bir anda irkildi. Berfu'ya daha önce birlikte olmamalarının sebebini açıklamak için uydurduğu yalanın şimdi karşısına çıkmasına şaşırdı. Berfu'nun endişesi bu yüzdendi.
–“ Ayvaz acaba bir doktora mı gitsem ” diye sordu.
–“ Nee... yani niye bu ilk kez olmuş belki ortam değiştirdiğin içindir yani buralar çok sıcak ne bileyim… ” diye aklına gelen en mantıklı nedenleri kendince sıralamaya çalıştı.
–“ Evet, olabilir yani geçen yıl Ankara’ya gidince de böyle bir sapma olmuştu ama... ne bileyim sen gittikten sonra görünce birden panik oldum ” diye bakışlarını hafif kaçırarak söyledi.
–“ Tamam, canım endişe etme, yani için rahat edecekse İstanbul’a gidince bir doktora görünürsün ”
–“ Aslında düzenli gittiğim kendi doktorum var zaten ”
–“ Niye... yani böyle bir konuda niye düzenli doktora gidiyorsun ki? ” diye endişeyle sordu.
–“ Ayvaz her kadın düzenli olarak doktora gitmeli, evli olsun olmasın ” diye onu rahatlatmaya çalıştı.
–“ Yani iyisin bir şey yok değil mi? ” diye Berfu'nun kollarından tutarak gözlerinin içine bakmasını sağladı.
–“ İyiyim merak etme, tabi böyle konuları seninle konuştuğum için az buçuk utanıyorum ama iyiyim ” diye söyledi.
–“ Karı kocanın birbirinden utanacağı durum olmaz Berfum, biz birbirimizin en özel en mahrem anlarına tanıklık ettik, benden utanma, ben senden asla utanmam ” diye karısını biraz daha kendine çekerek alnına bir öpücük kondurdu.
–“ Tabi birde… ” diye iç çekerek cümlesini yarım bıraktı.
–“ Birde ne? ” diye kendini Berfu'dan kopararak endişe ile sordu.
–“ Yani şey işte o en özel en mahrem şeyleri biraz yapamayacağız ” diye utana sıkıla söyledi.
Ayvaz ancak Berfu dile getirince bu gerçeği fark ederek sarsıldı. Berfu'dan birkaç gün uzak durmak ölüm gibiydi. Hele onunla bu kadar yakınlaşmışken bunu yapmak gerçekten çok zor olacaktı. Elinden şekeri alınmış beş yaşındaki çocuk gibi avazı çıktığı kadar ağlamak istiyordu. Bu haksızlıktı hem de büyük bir haksızlıktı. Bu haksızlığın ne kadar süreceğini merak ederek bakışlarını Berfu'ya çevirdi.
–“ Peki, bu doğa ana ne kadar misafirimiz olacak güzelim ” diye az önceki düşüncelerinin yansıdığı bir yüz ifadesiyle sordu.
–“ Yani genelde dört, beş bazen de altı gün kadar kalır onu ağırlamamdan memnun kalıp kalmamasına bağlı ” diye omuz silkti.
–“ Ne yani iyi ağırlarsan daha çok mu kalıyor, ne iyi ağırlaması yahu bence geldiği günün akşamı bile gidebilir ” diye içindeki özlemle söyledi.
–“ O kadarda değil Ayvaz ” diye kendini biraz geri çekerek inanılmaz gözlerle kocasına baktı.
–“ Ne demek değil, Berfum burada kaç günden bahsediyorsun ben sana o kadar nasıl hasret kalayım güzelim ”
–“ Ayvaz bu sanki benim elimde olan bir şey ” diye gözlerini kısarak söyledi.
–“ Yani değil tabi de... off Berfum ben ne dediğimi biliyor muyum sanki uzun zaman sonra baş başa kalabilmişken denk gelmesi ne iyi oldu ” diye karısını kendisine çekerek kanepede geriye doğru yaslandı.
–“ Ayvaz sen niye dışarı çıkmıştın ” diye o gittiğinden beri aklına takılan soruyu sordu.
–“ Hıı şeeyy bir sonraki tekne yolculuğu için kaptanla konuşmak istedim ” diye söylerken bir yandan da elindeki poşeti nereye düşürdüğünü araştırmaya çalıştı.
–“ Ayvaz şey yani şu misafir gidinceye kadar otelde kalsak olur mu? ” diye başını dayadığı göğüsten kaldırarak Ayvaz'a söyledi.
–“ Olur, canım yani boşuna Salih Kaptanı da bir yerlere yollamamış oluruz değil mi? ” diye göz kırptı.
–“ Yaa evet adamcağız biraz dinlensin ” diye oyuna eşlik etti.
–“ Şimdi doğru dinlenmeye hanımefendi … ” diyerek onu kucağına aldı.
Evet, belki bazı şeylerden mahrum kalacaklardı ama yinede Berfu'yu mutlu etmenin bir yolunu bulurdu. Hem onu bunca yıl bekledikten sonra birkaç günün lafı bile olmazdı. Kucağında Berfu ile birlikte kanepeden doğrulduğunda elindeki poşetin hemen ayaklarının dibinde olduğunu görüp kanepenin altına doğru iteledi. Onunla daha sonra ilgilenecekti.
****
–“ Şiişştt sessiz olun, istediğim her şey var değil mi? ”
–“ Elbette Ayvaz Bey ” diyen görevli fısıltı halinde yanıt verdi.
–“ Güzel, teşekkür ederim… ” diyerek kapıya kadar uğurladı. Daha sonra getirdiği kahvaltı tepsisine bakarak “ …sanırım eksik yok ” diye gülümseyerek elinde tepsiyle yatak odasına doğru geçti.
Geçen sefer karısının sürpriz olarak hazırlattığı kahvaltı tepsisinin aynısı kendi elleri arasında dikilirken, yatağa çaprazlama yatan Berfu'yu aşk dolu gözlerle süzdü. Onun sıcaklığına doğru kaymış, yastığına da sarılmış hâli yüreğinin aşk ile bir kez daha çarpmasına neden oldu. Elindeki tepsiyi birkaç gün önce onun yaptığı gibi yatağın yanına yere koydu.
Az önce çıktığı sıcak yatağına tekrardan uzanırken, Berfu'nun kolları arasında kalan yastığını usulca ondan kurtarıp bu kez kendi bedenine sarılmasına izin verdi. Dudaklarından kopan ‘kendi adıyla’ zaman ve mekân kavramını unuttu. Ancak birkaç dakika sonra yerde duran kahvaltının tıpkı önceki gibi soğuyacağı aklına geldi.
Her ne kadar o gün yediği en güzel kahvaltısı olsa da, Berfu'nun soğuk bir şeyler yemesine gönlü razı değildi. Göğsü üzerinde uyuyan Berfu'nun saçlarını geriye doğru atarak şakağına minik bir öpücük bıraktı.
–“ Beerfummm ” diye aşk dolu fısıldadı.
–“ Hıımmmm ” diye mırıldanırken biraz daha sarıldı.
–“ Uyan benim uykucu prensesim ” diye bu kez göz kapaklarından birinin üzerini öptü.
–“ Hımmm o masaldaki öpücüğün yeri orası değildi ” diye gözleri kapalı mırıldandı.
–“ Ahh dur bakalım neresiydi ” diye Berfu'yu kendi bedeninden kopararak sırtüstü yatağa yatırıp, bu kez diğer gözünü öptü.
–“ Cııkk orası da değildii ” diye Berfu gözlerinin açmamaya kararlıydı.
–“ O zaman kesin burasıydı ” diye bu kez burun kemerinden başlayarak ucuna kadar öptü.
–“ Hayıııırrr ” diyen Berfu hafifçe tebessüm etti.
–“ Burası da olamaz değil mi? ” derken elmacık kemiklerinin bulunduğu yeri öpüp kulak memesini hafifçe dişledi.
–“ Haaa...yııırrr... ” diyen Berfu başını yatağa bastırarak bedenini zevkle yükseltti.
–“ Hay Allah bu gidişle seni uyandırmanın yolunu bulamayacağım o zaman desene ” diyen Ayvaz sırıtıyordu.
–“ Yaaa öyle olacak ” diyen Berfu yükselen bedenini tekrardan yatağa bıraktı.
–“ Ahh işte buldum.... ” diye çenesini öperek “ ...burasıydı ” diye öptüğü yeri parmağının ucuyla sevdi.
–“ Hayıırr... ” diye ağzını açtığı anda Ayvaz'ın dudaklarını kendi dudaklarında, dilini ise ağzının en derinlerinde hissetti.
Ayvaz sevdiği kadını doya doya öperken, onun kendisine verdiği karşılıkla coşmuştu. Berfu'nun nefes almak adına kendini geriye çekmeye çalıştığını anladı. Neden öpüşürken havaya ihtiyaç vardı ki, o olmasa saatlerce hiç mola vermeden sevdiğinin tadına bakabilirdi. Hoşnutsuzca ayrıldığı dudakların kıpkırmızı olduğunu görüp erkekçe bir gurur duydu. O dudakları böylesine kızartabilen sadece kendisiydi. Aynı anda Berfu'nun gözlerini yavaşça açtığını gördü.
O gözlerde gördüğü birkaç saniye afallaması için yetti.
Kendisini güçlükle o bakışların etkisinden kurtararak Berfu'nun üzerinden çekti. Sırt üstü yatağa uzandığında nefesinin düzene girmesi için epey uğraştı. Aynı anda Berfu'nun üzerine eğilmesiyle adeta kaçar gibi doğrularak yerden kahvaltı tepsisini aldı.
–“ Sanırım unuttuğum bir şey yok ” diye elindeki tepsiyi göstererek söyledi.
–“ Kahvaltııııı ” diyen Berfu sevinçle elini çırparken, hafifçe doğrularak, yatağın sırtına bir yastık koyup dayandı.
–“ Evet, bu kez sıcak sıcak yiyelim istedim ” diyen Ayvaz tepsiyi Berfu'nun bacakları üzerine bıraktı.
–“ Hımm birde sıcak deneyelim dimi ” diyen Berfu göz kırparak kızarmış ekmeği kopartarak geçen sefer Ayvaz'ın yaptığı gibi yumurtanın sarısına hızla bandırıp “ ...afiyet olsun ” diyerek ilk onun ağzına doğru uzattı.
–“ Hımm gerçekten lezzetliymiş ” diyen Ayvaz, yediği lokmayı değil Berfu'nun parmaklarını kast ediyordu.
–“ Heeyyy onlar bana lazım ”
–“ Lazım !? ” tek kaşını kaldırarak sordu.
–“ Evet, seni sevmek için, sana dokunmak için, senin olmak için her bir uzvuma ihtiyacım var ” diye cıvıl cıvıl sesiyle söyledi.
Ayvaz duyduğu her söz ile daha da bağlandığı Berfu'suna doyamıyordu. İşte birazda bu yüzden onu kaybetmeyi göze alamıyor, gerçekleri saklıyordu. Eninde sonunda ortaya çıkacağını bile bile susuyordu. Yüreğindeki korkuları sadece gerçek bir nikahın yok edeceğini sanmakla aptallık ettiğinin de farkındaydı. Ama buna engel olamıyordu. Berfu'ya sahip olmuşken, onun aşkıyla ödüllendirilmişken asla ondan vazgeçemezdi. Vazgeçmeyecekti de.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.1k Okunma |
508 Oy |
0 Takip |
64 Bölümlü Kitap |