@writerladyy
|
Ne zaman erken kalksam ya da kalkmasam soluğu pencerede alıyorum. Onu seyretmekten kendimi alamıyorum. Evet yine orada. Çaprazımızdaki apartmanda o adam yine aynı sandalyeye oturmuş önünde masa ve masasının üzerinde kağıtlar, kağıtların üzerinde düşünceler. Engel olamıyor düşünceler kağıttan çıkıp masayı dolduruyor. Masada elindeki bardağı bile koyacak yeri kalmadı. Bıkkınlığı andıran sesler çıkıyor ağzından. Kızıyor, düşüncelerin onun olmasına rağmen söz dinlememelerine bozuluyor da. Bardağı yan tarafındaki sandalyeye koyarak alıyor eline kalemini ve birer birer yakalıyor düşünceleri. Kalem yardımıyla sabitlemekti niyeti. Ne yazıyordu bu kadar o kağıtlara? Kimdi? Tüm gün masa başında kağıtlarla ne iş yapıyordu? Çalışmıyor muydu bu adam hiç? Çalışıyorsa da ne iş yapıyordu? Belki de işi bu. Söylediğim şeyle bir anlık şaşkınlık yaşamıştım ve işi kağıda bir şeyler yazmak mı, bu nasıl iş böyle? Söylediğime anlam veremeyip kafamı iki yana sallamıştım. Kafam allak bullak olmuştu. Omuzlarını dikleştirerek başını sağa sola oynatmasıyla uzun süredir masa başında oturduğunu anlamıştım. En azından tutulacak kadar oturmuştu. Tekrardan geri yazmaya dönmüştü, çok ayrı kalmıştı kağıtlardan. Pencereye yaslanmış tam adama yoğunlaşmıştım ki beni çekip çıkartan o ses duyulmuştu. Ve adamı kağıtlarla başbaşa bırakarak isteksizce içeri girmiştim. Perdeyi aralayıp da son kez baktıktan sonra kapamıştım. “Seni çözeceğim zor olsa da”..
Ve sen adam...
Benim hayatımda kapladığın yerden zerre kadar haberin yok. Olsun be seni uzaktan izlemek bile güzel.
|
0% |