@writerladyy
|
O anı unutamıyordum, gece boyunca bir an olsun aklımdan çıkmamıştı. Beynim o anı geri sarıp duruyor gibiydi. Yakından görme fırsatım olmuştu bırak görmeyi sesini duymuştum. Konuşmuştu benimle. Buna konuşmak denirse. Sözleri ile dövmüştü resmen. Bakışlarını saymıyorum bile. Ben böyle bir adamın nesine gönlümü kaptırdım kim bilir. Cevabını bulamadığım sorunun kıskacında soluğu pencerenin kenarında almıştım. Kara kara bulutlar etrafı sarmıştı, hava bugün kötü gibi duruyordu.
Yağmur yağacak gibi diye düşünüyordum ki havadan su damlacıkları düşmeye başlamıştı. Başka bir şey deseydim keşke. Mesela o da bana gönlünü kaptırmış olsa. Boşa gitti değil mi? E artık bir daha ki sefere ne yapalım diye kendi kendime konuşurken adamı unutmuştum. Bakışlarımı oturduğu daireye çevirdiğimde hiçbir kıpırtı yoktu. Acaba daha kalkmamış mıydı diye düşünüp de saatte baktığımda kalkma saatinin geçtiğini görmüştüm. İyi ama neden ortalıkta yoktu bu adam?
Bekle bekle ağaç olmuştum pencere kenarında. Saat epey geçmişti, neden çıkmamıştı ki dışarı? Acaba evde mi değildi diye düşünürken apartmanın köşesinde sallana sallana eve doğru yürüdüğünü fark etmiştim. Buna yürümek denirse düştü düşecek gibisinden. Ayağı taşa takılmasına rağmen taşa doğru bakıp da sövmeye başlamıştı. Şaka gibi, taşa çarpan kendisi. Bir iki adım ilerlemesiyle yere kapaklanmıştı yüzüstü. Yavaşça doğrulup da kalmıştı, ayağa kalkamamıştı. Saçı başı dağınık bir hâldeydi iyi görünmüyordu. Sırtını duvara verip de durmuştu öylece bir şey yapmadan. Bu yağmur da. Deli miydi bu adam? Kalkıp evine gitsene yağmurda taşın üzerinde oturmak ne?
Kafasına şemsiyeyi koymamla beni fark etmiş olacak ki kafasını yerden kaldırıp da yüzüme bakmıştı. Kolundan yakalayıp da kaldırmaya çalışırken “ Ne bakıyorsun aval aval? Yardımcı olsan diyorum kalkman için hayvan gibi adamsın sonuçta nasıl kaldırayım seni ” demiştim. Bakmaya devam ederken neyse ki algılıyormuş ki inat etmeden ayağa kalkmıştı. Kolunu omzuma atıp da yürümeye başlamıştım, yanımda ağır aksak gidiyordu. Nefesini dışarıya doğru solumasıyla içtiğini anlamıştım fakat ses etmemiştim. Bananeydi değil mi? Bananeydi ama yardımcı oluyordum yine.
Yatağına kadar götürüp de üzerine fırlatıvermiştim resmen. Getirene kadar canım çıkmıştı şuncacık zayıf bir beden nasıl kaldırsın koca adamı. Yatağın üzerine düşmesiyle birkaç kere gidip gelmişti yukarı aşağı doğru. Gözleri kapalı kollarını iki yana açmış bir şekilde yatıyordu yatakta. Ayakkabılarını ayağından çıkartıp da yere koymuştum. Sıra üzerini çıkartmaya gelince duraksamıştım birkaç saniye. Yavaşça üzerinde ki montu çıkartıp da sandalyenin üzerine fırlatmıştım. Kenardan örtüyü alıp da yavaşça üzerine bırakmıştım. Yüzünü en ince ayrıntısına kadar inceledikten sonra sessizce arkamı dönmüş gidiyorken “Gitme!” diye sesi duyulmuştu. Dönüp de baktığımda bıraktığım gibiydi, gözleri kapalı şekilde. Tekrardan gitmek için döndüğümde kısık bir sesle “Yalvarırım gitme” demişti bir kere daha ve “beni bırakma” diye eklemişti sonuna. Sonrasında sızmış olmalıydı ki sesi soluğu çıkmamıştı. Hiçbir şey yapmadan arkama bile bakmadan kapıdan dışarı çıkmıştım.
Kapıyı kapatmamla olduğum yerde kalıp da durmuştum. Kafayı çevirip de kapıya baktıktan sonra önüme dönmüştüm. Ve yavaş adımlarla evin yolunu tutmuştum, ağlamamak için kendimi zor tutarken.
Ve sen adam, gözlerimin içine bakarak başkasını sevdiğini söyleme sakın bana. Senin için çarpan bu yüreği paramparça etme.
Ve sen adam..
Her ne kadar çok kalmak istesem de yanında kalkınca vereceğin tepkiden korkuyorum. Yabancıymışım gibi davranarak canımı yakmandan korkuyorum. Şimdi gidiyorum.. Ama yine geleceğim.
|
0% |