@writerladyy
|
Evet, dünkü sinirime rağmen o sert yüzlü donuk bakışlı adamı izlerken bulmuştum kendimi. Kendisi yine balkonda oturmuş önündeki kağıtlarla meşguldü. O kalem dur durak bilmeden kağıda bir şeyler yazıyordu. Yazmaktan kağıt bitmişti ama yazacaklarının sonu gelmemiş olmalı ki bir yenisine geçmişti aralık vermeden. Hayır, ne yazıyordu o kağıtlara bu kadar bir anlasam. Ben kafamda kurmaya başlamışken beni mi duymuş olacak yoksa yorulduğundan mı bilinmez kahve fincanını da alarak gözden kaybolmuştu.
Birkaç dakika sonra odasının penceresinde görülmüştü, soğuk adam. Gözlerini tam oturduğum binaya hatta ve hatta bulunduğum daireye dikmişti. Onunla da kalmayarak hissetmiş gibi ona baktığımı benim olduğum pencereye bakıyordu. O an hiç bitmesin istedim, gözlerimi kırpmadan izledim onu. Göz açıp kapayana kadar ki süre içinde orada durup da içeriye girmişti. Sonrasında hiçbir kıpırtı olmamıştı. Ne balkona çıkmıştı bir daha ne de pencereye. İzin verse yanında olmama böyle olmayacak.
Kafamda ki düşüncelerden uzaklaşmak adına kalemi kağıdı ben elime almıştım bu sefer. Uzun zamandan sonra ilk defa kağıdı karalamaya başlamıştım. Beynimin içinde ki düşünceleri kağıda aktarıyordum, sonunda ne oluşacak bilmiyordum. Belki de biliyorumdur bunu resim bitmeden bilemezdik. Ara ara onun olduğu tarafa baktıktan sonra çizimime devam ediyordum.
****
Göz kapaklarım yavaşça aralandığında etrafın karanlık olduğunu görmüştüm. Perdemin aralığından sokak lambasının ışığı vuruyordu odama. Başımı dayadığım masanın üzerinden kaldırdığım da masanın başında uyuyakaldığımı anlamıştım. E tabi her yerimde tutulmuştu. Boynumu sağa sola hareket ettirip kendimi esnetmiştim. Çizdiğim dosyayı kapatıp da pencerenin kenarına geçmiştim. Baktığımda telefon görüşmesi yapıyordu sert bakışlı donuk adam. Bu saatte kimle konuşuyordu ki? Yüz kasları gerilip de kısa cevaplar veriyordu telefonun diğer ucunda ki kişiye. Bu adam hep mi siyahtı, hep mi etrafındaki insanlara soğuktu? Telefonu kapatır kapatmaz bir sigara yakmıştı. Ard arda iki fırt daha çekti sigarasından. Sigarasından bir nefes daha çekip dumanını hızla dışarı üflerken derin düşüncelere dalmıştı. Neydi onu bu kadar düşündüren şey? Bir nefes daha çekerken bakışlarını uzaklara daldırmıştı. Aklını allak bullak eden şeyin ne olduğunu merak etmiştim. Sorsam söylemezdi bana biliyorum. Oysa ki anlatsa dinlerdim onu, çare de olurdum belki. Gitsem yanına şimdi bırak konuşmayı kovmaktan beter ederdi. Telefonumu elime alıp da numarayı tuşlamıştım. Çalıyor çalıyor çalıyor…
Sessizce telefonun ucunda beklemiştim açılmasını. Bir kere daha çalmasının ardından açmıştı telefonu. Sert ve tok bir ses duyulmuştu telefonun ucundan “ alo, kimsin? ” demişti. Ses tonunu yükselterek “ kimsin? Konuşsana lan ” demişti ben yine sessizdim. Telefonun kapanıp kapanmadığını kontrol ettikten sonra küfürleri sıralamıştı arka arkaya. Yutkunmuştum. Telefondan bile içimin ürpermesini sağlamıştı.
– Seni dinlemek isteyen biriyim …
Yutkunduktan sonra “ anlatmak istersen dinlerim seni ” demiştim. “ Git başkasını dinle, benim anlatacak bir şeyim yok! ” demişti. Telefonu kapatacağını düşünmüştüm ama kapatmamıştı. Bu hareketi şaşırtmıştı, telefon açık olmasına rağmen konuşmuyordu. “ İyi misin peki? ” diye sormuştum. “ Gerçekten iyi misin? ”
– Hayırdır ya benim iyi olup olmadığım seni neden ilgilendiriyor?
“ Sen iyi olmadığında bende iyi olamıyorumdur olamaz mı? Senin iyi olmanı isterim sen hep iyi ol. ”
Ve sen adam..
Ne olur bir kere duvarlarını indirsen de alsan beni içeri söz sesim çıkmaz kedi gibi yanaşırım sıcağına
|
0% |