@writerladyy
|
Sabahtan akşama kadar pencerenin kenarında oturup da durmuştum. Öylece ondan bir iz beklemiştim ama yoktu. Adeta kayıplara karışmıştı adam. Ne görünmüştü ne de dışarı çıkmıştı. Hiçbir kıpırtı olmamıştı. Nerdeydi, ne yapıyordu? Bilmiyordum, bildiğim bir şey vardı onu görmediğim her saniye ölüm gibi geliyordu bana. Ya bir şey olduysa ona aklım gidiyordu. Düşüncesi bile aklımı kaybetmeme neden oluyorsa olmasını düşünemiyorum.
Tik tak tik tak tik tak… Akreple yelkovanın birbirini kovaladığı her saniye içimdeki endişe kat be kat artıyordu. Öyle ki yerimde duramayacak duruma gelmiştim ve bir sağa bir sola gidip geliyordum. Nerdesin ya nerdesin? Tüm gün hiçbir şey yapmadan gelmesini beklemiştim. Gelmemişti.
Sokak lambasının yanması ve etrafın ıssızlaşmasıyla daha fazla duramayarak sessizce odadan dışarı adımımı atmıştım. Birine yakalanma riskini göze alarak evden çıkıp da onun olduğu dairenin apartmanının içine girmiştim. Merdivenleri çıkarken “ acaba doğru mu yapıyorum? ” diye aklımdan düşünmüyor da değilim. Dairenin önüne geldiğim de soluklanmıştım ve kapının ziline uzanmıştım. O çalan değişik melodi ilk zamanlarda ki kadar etkilememişti beni aksine hoşuma da gitmeye başlamıştı. Bir kere daha basıp da kapıya da vurmuştum. Geçen sefer olduğu gibi parmağımı zilden çekmeme rağmen kapı açılmamıştı. O an arkamı dönüp gitmek yerine odamda bana göz kırpan anahtarı devreye sokmuştum. Kapının yavaşça açılmasıyla kapkaranlık daire görünmüştü.
Hemen bir yer bulmalıydım kendime. Kapının arkasına girsem olmaz, kapanırsa yakalanırdım. Dolap! Evet oraya gireyim en iyisi. Heyecanla dolaba doğru hareketlenmiştim ki ayağımı yatağın kenarına çarptırmamla dudaklarımdan inleme kopmasını son anda durdurmuştum. Elimle ağzımı kapatmasam duyulacaktı sesim. Öyle kötü vurmuştum ki canımın acısı geçmemişti.
Baktım ki gelmiyor olduğum yerden çıkıp da kapının yanına gitmiştim. Kafamı uzatıp baktığımda ortalıkta görünmüyordu. Hoş, bu karanlıkta görebilmem zor ya neyse. Gitsem mi acaba? Tekrardan baktığımda bir şey yoktu. Parmak uçlarımda yürüyerek dış kapının olduğu yere doğru korka korka ilerlemiştim. Bir şeye çarpmamak için de bildiğim bütün duaları okuyordum. Balkon kapısının kapanmasıyla ne yapacağımı bilemedim ve ani bir refleksle mutfağa geçmiştim. Duvarına olabildiğince yaslanıp da kalmıştım. Yakalanacağım diye ödüm kopuyordu. Adım seslerinin yaklaşmasıyla son duamı edip de gözlerimi yummuştum.
Birkaç dakika geçmesine rağmen bir şey olmamıştı. Öyle ki adım sesleri de yoktu. Görünmeden baktığımda boş bir karanlık koridorla karşılaşmıştım. Yine yoktu. Küçük evde köşe kapmaca oynuyor gibiydik. Hadi kızım bitiş çizgisine az kaldı. Yaklaştın. Parmak uçlarımda yürüyerek kapının yanına gelmiştim ve etrafa bakındıktan sonra kulpu tutarak yavaşça indirmiştim. Kapıdan çıkmamla sıra ses yapmadan kapatmaya gelmişti. Açık bıraksam olmazdı, çeksem o da olmazdı. Anahtarı deliğe sokup da yavaşça çekmiştim ve kapının kapanmasıyla rahat bir nefes almıştım. Neyse ki yakalanmadan atlatmıştım. Kapının önünde dikildiğimi fark etmemle her an yakalanma riskiyle burun buruna olduğumu anlamıştım ve merdivenlerden uçarcasına inerek apartmandan dışarı atmıştım kendimi.
Ve sen adam..
Şimdi korkarak girdiğim evinde ne zaman uyanacağım seninle?
|
0% |