@writerladyy
|
" Erdem Bey tetkikler beklediğimizden kötü çıktı " " Yani doktor bey sonuç? Daha açık konuşur musunuz? " " Erdem Bey nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum " " Doktor Bey söyleyebilirsiniz her şeye hazırlıklıyım ne kadar? " " Peki, 2 ay.. 2 ay ömrünüz kalmış hemen ameliyat olmalısınız Erdem Bey " " Doktor bey kararım değişmedi ameliyat olmayacağım " " Ama Erdem Bey olmazsanız öleceksiniz ve ne zaman belli değil bir daha ki krizde kurtaramayabiliriz de sizi " " O masadan kalkacağımın garantisini verebiliyor musunuz? Veremiyorsunuz bana ameliyat diyorsunuz sadece " " Erdem Bey kesin bir şey söyleyemem ki durum düşündüğümüzden de kötü röntgenlerinize baktığımda tümör kitlesi gittikçe büyük ve ben böyle bir garantiyi veremem üzgünüm " " Peki, doktor bey bende o masaya yatamam, iyi günler " Diyerek odadan çıkmıştım. Şaka gibi 2 ay ömrüm kalmıştı kim derdi ki 2 ay sonra öleceksin diye. O da tam belli değildi ya her an ölüm korkusu ile yaşamaktı benimkisi. Hem kimsenin de umurunda değilim kaç zamandır ne arayanım var ne soranım. Ne yapalım bizim de ömrümüz bu kadarmış. Hastaneden çıkmış eve doğru yürümeye başlamıştım. Arabam olmasına rağmen o kahrolası günden sonra yürümeye başlamıştım. Dün gibi hatırlıyordum o günü.. Dün gibi.. O gün çalışıyordum bir anda gözüm karardı etrafımdaki her şey oynamaya başlamıştı. Daha sonrasını hatırlamıyordum çünkü bayılmışım. Gözlerimi açtığımda başımda doktor, hemşire tayfası vardı. Ve yaptıkları test sonuçlarında tümör demişlerdi. Doktor araba kullanmamı yasaklamıştı bir anda kullanırken bayılırsam diye. İşi de bırakmıştım boş boş takılıyordum şimdi. Şöyle bir etrafıma bakıyorum da yaşamanın kıymetini bilmiyorlar. Boş şeyler için vakit kaybediyorlardı. Bir zamanlar bende öyle değil miydim? Şimdi ise her şey değişti. Eve doğru yürümeye devam ederken bir anda yağmur yağmaya başladı. Bardaktan boşanırcasına hani derler ya ahmak ıslatanından.. Koşup koşmamak arasında kararsız kaldım ve sonra hiç kendimi bozmayarak yürümeye devam ettim yağan yağmurun altında. Yağmurun tadını çıkardım belki de son yağmurum olabilirdi bu göreceğim. Yürürken etrafımdaki insanlara bakıyordum da bir koşuşturmaca içerisindelerdi. Yağmurun bir damlası bile üzerlerine gelmemesi için ellerinden geleni yapıyorlardı. Sadece gülümsedim onlara. Eskiden olsa bende öyleydim hemen kaçacak bir yer arardım kendime. Bazı insanlarda arabalarının içinden bana bakıp kalıyorlardı bazıları da gülüyorlardı. Benim hakkımda ' deli midir ne? Manyak mı bu adam? ' gibisinden şeyler de söylüyorlardır içlerinden. Umurumda değildi ne derlerse desinler ne düşünürlerse düşünsünler. Tam böyle düşünmüş hem yürüyor hem de etrafımda olup bitenleri izlerken yağmurun üstüme gelmediğini anladım. Ama bu nasıl olurdu. Kafamı çevirip baktığımda başımın üstünde bir şemsiye ve hemen yanımda o şemsiyeyi tutan güzel bir kadın vardı..  Şaşkınlığımı gizleyemedim hem ne denir ki bu durumda. Gözlerinin içine bakmayı bırakıp önüme döndüm ve 'Teşekkür ederim' diyebilmiştim. Sadece gülümseyip 'Rica ederim' demişti. Birlikte yan yana yürümeye devam ettik, durağa kadar gelmiştik. Adını sormak istemiştim fakat sormaya cesaret edemedim. Yan yana durmuş yağmurun dinmesini bekliyorduk. Bir anda kafamı çevirmiş tam soracaktım ki küçük bir kız çocuğunun ağlayarak karşıdan geldiğini fark ettim. Sormayı bırakarak bir hızla araba çarpmasın diye koşup küçük kızın yanına gittim, elinden tutarak daha fazla ıslanmasın diye de durağa getirip oturturdum. Aynı şekilde bende yanına oturup akan gözyaşlarını parmaklarımla silip konuşmaya başladım. " Niye ağlıyorsun tatlı kız gözünden akan yaşlara yazık ama " Burnunu çekerek ağlamaklı bir ses tonuyla kafasını yerden kaldırıp yüzüme baktı. Ve tekrardan kafasını aşağı eğerek.. " Annemi kaybettim, kayboldum abi 😢😭 " " Demek kayboldun adın ne bakalım " " 😢 Bahar " " Ne güzel ismin varmış Baharcım ağlamayı bırakıyoruz anlat bakalım annen nerdeydi nerde kaybettin onu " Küçük kızla ilgilenirken onu unutmuştum kafamı çevirip baktığımda yoktu. Demek ki gitmişti adını bile öğrenemeden melek misali uçup gitmişti sanki. Tekrardan Bahar'a dönüp onunla ilgilenmeye başlamışken korkmuş ve bir o kadarda telaşlı bir şekilde bir kadın yanımıza doğru gelip 'Bahar kızım' demişti. Baharda kafasını yerden kaldırıp o kadına bakmıştı. Ve oturduğu yerden kalktı 'annecim' diye koşarak gidip sarıldı. Sarılmayı bırakıp parmağı ile beni annesine göstererek bir şeyler söylemişti. Kadın kızının elinden tutarak bana doğru gelirken oturduğum yerden kalktım. " Çok teşekkür ederim siz olmasaydınız ben nerden bulacaktım kızımı " " Olur mu öyle şey ne yaptım ki " " Allah razı olsun sizden hep mutlu olursunuz inşallah. Sıkıntılarınızdan kurtulup huzura erersiniz inşallah " Kadın o kadar güzel dilekler ediyordu ki ne diyeceğimi şaşırmıştım. Bir şey yapmamıştım ki sadece küçük bir yardım. " Estağfurullah Allah sizden de razı olsun güzel dilekleriniz içinde sağ olun " Bahar'ın boyuna gelecek şekilde aşağı eğilip minik ellerini tuttum gözlerinin içine bakarak konuşmaya devam ettim. " Tanıştığımıza memnun oldum küçük hanım, o boncuk gözlerinden yaş akmasın ve annenin elini hiç bırakma olur mu? " " Bende memnun oldum olur bırakmam ama sende hiç üzülme olur mu abi umudunu da kaybetme sakın Allah'tan ümit kesilmez " " Tamam, prenses üzülmem " Annesinin elini sıkıca tutup yürüyerek arkasını dönmüş gidiyorlardı. Bir süre daha yürüdükten sonra arkasını dönüp gülümseyerek el salladı. Aynı şekilde bende ona. Oturduğum yerden ayağa kalkıp öylece arkalarından baktım. Kafayı kaldırıp gökyüzüne baktığımda yağmurda dinmişti. 'Öyle ya Allahtan ümit kesilmezdi' .. yürümeye devam etmiştim. Yürüyerek eve kadar gelmiştim. Kapıdan içeri girer girmez dolabımın karşısına geçip üzerimdekileri çıkararak kurulandıktan sonra temiz bir şeyler giyip yatağıma attım kendimi. Ellerimi başımın altına koyup gözlerimi tavana dikerek düşünmeye başladım. O melek yüzlü kızı.. Düşüncelere dalmış gitmişken koluma dokunulması ile kendime gelmiştim. Kafamı çevirip baktığımda karşımda ev arkadaşım Koray duruyordu. " Oğlum bu hâlin ne senin, ne oldu görüşme nasıl geçti " " Ne varmış hâlim de kardeşim aynı şeyler değişen bir durum yok " " Nasıl yok ne dedi anlatsana tam olarak " Diyerek koltuğa oturup benim konuşmamı bekliyordu. Anlatacak pek fazla bir şeyde yoktu. Bir bakıma komik bir durum. Yattığım yerden kalkıp oturur vaziyete geldim ve derin bir nefes aldıktan sonra.. " Ameliyat dedi işte olmazsam her an gidebilirmişim tahtalı köye. 2 ay ömrüm kalmış falan filan aman boş ver oğlum " Ben böyle konuşurken bana bakmayıp yere bakıyordu. Gözlerim dolmasına rağmen belli etmemeye çalışarak konuyu çevirip ortamı dağıtmaya çalıştım. Oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru yürüyerek.. " Bir gün ölmeyecek miyiz sanki ne bakıyorsun doktorlara bazı şeyleri abartıyorlar işte sen ne yaptın evde anlat bakalım " İster istemez gözümden yaş akmıştı elimin tersi ile silip odadan çıktım. Diğer odaya geçtim koltuğa oturup kumandayı elime alarak kanalları dolaşmaya başladım. Bir süre sonra Koray da yanıma gelip, oturmuştu. Hiç konuşmadan televizyonda açtığım kanalı izlemeye başlamıştık.. " Diyorum ki bir doktorla kalmayalım başka doktora daha gidelim " " Ne değişecek kardeşim o da aynı şeyi söylemeyecek mi? " " Ya biz gidelim belki o başka bir şeyler söyler belli olmaz " " İyi peki gidelim bakalım sırf senin için yoksa bir şey değişeceğinden değil yani. Ne zaman? " " Sağol kardeşim hemen yarın beklemeye gerek yok hem ben randevuyu aldım bile " " Ne zaman, ne ara aldın? " " Az önce aradım doktor arkadaşı mı bir telefonla hallettim " " İyi, saat kaçta randevu? " " 9'da geç kalma çok erken kalkacağız " " Tamam oğlum sen git yat ” Koray yanımdan gittikten sonra bugünkü olanları düşünmeye başlamıştım. O peri kızını da. Yarın o doktora gidecektim bir şey olacağından değil Koray'ın istediği olsun diye. Televizyonu kapatıp bende odama geçmiştim. Kendimi yatağıma attım ve uyumaya çalıştım.. İlk defa güzel bir rüya görüyorken kulağımı patlatacak şekilde 'Erdem' sesini duyup sarsılmamdan sonra uyanmam bir olmuştu. Böyle uyandırılır mı? Bir insan ya, ki buna kim uyanmaz. Gözlerimi açtığımda karşımda Koray vardı. Başka kim olabilirdi. " Oğlum uyan unuttun galiba randevun var " " Unutmadım ki unutsam da sen unutmazsın, saat kaç? " " Bak o doğru işte, saat 6 hadi kalksana " " 6 mı?! Oğlum niye uyandırıyorsun bu saatte randevu 9'da değil miydi? " " Ne zaman uyandırayım abicim 8-8 buçuk iyi mi, uyar mı sana? " " İyi kardeşim 8'de uyandır " Deyip arkamı dönmüş uyumaya çalışıyordum ki uyumak ne mümkün Koray Bey ağzını açmış hiç susar mı? Susmaz tabii az çok arkadaşımı tanırım. Kalkmadan susmazdı. Susmadı da. " Tamam kalkıyorum " Deyip yatağımdan kalkmıştım. Banyoya gidip elimi, yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım bir süre dalıp gitmiştim. Kendime gelip banyodan çıktım ve mutfağa geçtiğim de masada kahvaltı yoktu. Öyle bakınırken Koray da arkama gelip konuşmaya başlamıştı.. " Hadi abicim hazırlanmaya başla " " Kahvaltı etmeyecek miyiz? " " Test falan yaptırırsa aç gitmek en iyisi diye düşündüm " " Oğlum testleri yaptırdım ya diğer doktordan onları götürürüz işte " " Olmaz yenisini yaptıralım biz " " İyi tamam kardeşim " Diyerek odama gitmiştim. Yaptıralım bakalım ne çıkacak sonuç. Dolabımın karşısına geçerek üzerimi değiştirdim, aynanın karşısına geçip kendime çeki düzen verdikten sonra hazırdım. Kafamı çevirip baktığım da kapının yanında Koray beni bekliyordu. Telefonumu yatağımın kenarında ki komedinden alırken pencereden dışarı baktım.. öyle bakınırken donup kalmıştım bu.. bu o kızdı. Bunu yüksek sesle söylemiş olacağım ki.. " Hangi kız? " " Benim gitmem lazım " Diyerek hızlı bir şekilde odamdan çıkıp evden çıkmıştım. Merdivenleri 2'şerli inerek çıkış kapısının oraya bir solukta gelmiştim. Etrafa bakınarak o kızı aramaya başlamıştım. Yoktu hiçbir yerde nereye gitti ki. Bakınmaya devam ederken omuzumda bir el hissettim. Kafamı çevirip baktığım da bu Koray'dan başkası değildi. " Hayırdır abicim kim bu kız bana niye bahsetmedin " " Bende bilmiyorum ki bir bilsem kim olduğunu " " Nasıl bilmiyorsun adını söylemedi mi? " " Pek fazla konuşamadık ki sorayım " " Güzel olmalı bu kadar etki yarattığına göre " " Güzel az kalır peri kızı " " Bizde görsek şu peri kızını " Diyerek boş boş konuşmaya başlamıştı yine. Onu dinliyormuş gibi yapıyordum aklım o kızda kalmıştı. İnene kadar nereye kaybolmuştu ki. Konuşa konuşa yürümeye başlamıştık. Daha erken olmasına rağmen Koray işte ne yaparsın bir şey diyemiyorsun. Yolun kenarından taksi çevirmişti. " Çok mu uzakta yürüyerek gidilmiyor mu? " " Uzak abicim yürüyerek ohoo varmamız zor " Taksiye binmiştik. Kafam hâlâ o kızda takılı kalmıştı. Bir konuşma fırsatımız olmadı. Kafamı cama dayamıştım ve dalıp gitmiştim. Geldiğimizin bile farkında değildim. Koray'ın bana seslenmesi ile kendime geldim. " Ne çabuk geldik? " " Çabuk mu? Abicim dalıp gittiğinden anlamamışsındır " Yan yana yürüyerek hastanenin kapısından içeri girdik. Ve doktor beyin odasına doğru yürümeye başlamıştık. Hiç konuşmadan merdivenleri çıkıp odasının önüne gelmiştik. Saate baktığımda daha erkendi. Geçip sandalyelere oturarak beklemeye başlamıştık. Nasıl oldu ise zaman geçmişti ve randevu saati gelmişti. Ayağa kalkıp kapının önünde durmuştuk. Koray kapıya vurup girmişti bende arkasından.. Bakalım bu doktor ne diyecekti durumuma? |
0% |