Yeni Üyelik
5.
Bölüm

☔ Bölüm 5 (Kavuşma)

@writerladyy

" Yağmur.. Ne oldu? Neyin var? "

 

Sorumun karşısında kafasını yerden kaldırıp yüzüme bakmamaya çalışarak elinin tersi ile gözyaşlarını silmeye başlamıştı. Yine yüzüme bakmamaya çalışarak 'bir şey yok iyiyim' demişti sadece. Çenesinden tutarak gözlerinin içine baktım, ağlamaktan gözleri şişmişti resmen. Nasıl bir şey yoktu?

 

" İyi değilsin Yağmur anlatmak istersen dinlerim "

 

" Konuşmasak olur mu? "

 

" Sen nasıl istersen yapabileceğim bir şey varsa.. "

 

Lafımı bile tamamlayamadan birden sarılmıştı bana. Ne yapacağımı şaşırmıştım öylece kalakalmıştım, dokunup dokunmamak arasında.. Sarılmayı bırakıp geriye doğru çekilmişti. Hiç konuşmadan yan yana bankta oturmaya başlamıştık. Kısa bir sessizlikten sonra başını omuzuma koymuştu, bende ses çıkarmamıştım. Zaman durmuştu sanki orada ne kadar kaldığımın farkında değildim. Kıpırdanmamaya çalışarak elimle saçlarını okşamak istedim ama yapamamadım. Başına öpücük kondurmak için yaklaştım kokusunu içime çekip geri çekilmiştim. Tam o sırada başını omuzumdan kaldırmıştı ve hafif tebessüm etmeye çalışmıştım.

 

" Teşekkür ederim ben gideyim "

 

Yanımdan kalkarken kolundan yakalayıp tutmuştum. Sersemleyerek koluna bakıp sonrada yüzüme çevirmişti bakışlarını. Tutmayı bırakarak..

 

" İyi olduğuna emin misin? "

 

" İyiyim gerçekten "

 

Sahte bir tebessümle yanımdan kalkıp 'görüşürüz' diyerek gitmişti. Aynı şekilde bende tebessüm ederek 'görüşürüz' demiştim elimi hafif kaldırarak..

 

Bir süre gidişini seyrettim daha sonra eve doğru yürümeye başlamıştım. Hiç iyi görünmüyordu belli ki bir şey olmuştu ama bana söylemek istememişti. Neden söylesindi ki onun için yabancı değil miydim? Kafamda cevapsız sorularla daire kapısından içeri girip odama atmıştım kendimi. Düşünmekten kafayı yiyecektim. Ne yapacağımı ne diyeceğimi kestiremiyordum artık. Odanın içinde bir sağa bir sola dolaşmaya başlamıştım ve daha sonra bir anda masanın yanında durup çizdiğim resimlere göz atmaya başlamıştım. Onun o masum hâli beni benden alıyordu ve onu öyle üzgün görmeye dayanamıyordum. O anki kızgınlıkla elimi masaya vurmuştum, kendime kızıyordum..

 

Resimlere bakmayı bırakıp camın kenarına geçerek dışarısını seyretmeye başladım bu seferde. Dalıp gitmiştim ve ne kadar süredir orada öyle kaldığımı bilmiyordum. Ta ki Koray'ı fark edene kadar. Her ne kadar bir şey demese de benim bu hâlime oda üzülüyordu. 'yapma böyle kendini üzme abicim' der gibi bakıyordu ve bana bakışından anlıyordum bunu. O günden sonra da hayatımda değişen bir şey olmamıştı. Tek değişen, her gün onu görmeye başlamıştım daha yakından. Birlikte vakit geçiriyorduk her ne kadar duygularımı açıklayamasam da. Onu kimsenin bilmediği özel yerime götürmüştüm. Hiç konuşmadan denizi seyretmeye başlamıştık. Oysa ki ben denizi değil onu seyrediyordum..

 

Birlikte denizin tadını çıkarıyorduk. Gözlerinde kaybolup gitmiştim, bir anda konuşmaya başlamıştı..

 

" Manzara çok güzelmiş ya buraya bayıldım 😊 "

 

" Nerde olduğumuzun önemi yok benim manzaram sensin. Seni gördüğüm ilk andan beri.. manzaram sadece sensin. Bu gerçekten güzel bir manzaraydı ve her zaman kalbimi kıpır kıpır ettirdi. Teşekkür ederim ayrıca korkaklığım için de özür dilerim.. "

 

Gözlerinin içine bakarak elimle yüzüne dokunacakken 'dur' dercesine elini kaldırmıştı. Gözlerinde ki ışıltı sönmüş hüzünlü bakmaya başlamıştı. Biraz geriye doğru çekilmeye başlayarak..

 

" Çok geç.. Sadece biraz daha erken söylemeliydin bunu bana "

 

'çok geç' diyerek gözlerimin içine son kez baktı, hızlıca kalkıp gitmişti yanımdan. Kolundan tutup gitmesine engel olamamıştım. Arkasından bakakalmıştım, oturduğum yerden kalkarak yetişmeye çalıştım ama gitmişti bile çoktan. Üzgün, kırgın ve kızgın bir şekilde eve geri dönmüştüm söylemekle iyi etmemiştim. Aynanın karşısına geçip öylece kendimle konuşmaya başlamıştım.

 

" Ne sandın sevdiğini mi? Bir kendine baksana bu tiple neden baksın ki sana, o kim ben kim. Onun o masum güzelliği karşısında kim oluyordum ki ben, ne sanıyordum kendimi. Aldın işte cevabını bir daha yüzüme bakmazsa da ne diyebilirdim ki haklı.. Kaybettim mi ben şimdi onu? "

 

Gözlerimden yaşlar birer birer akmaya başlamıştı. Engel olamıyordum kendime ve gözyaşları içerisinde bakmayı bırakıp daha fazla ayakta duramadım ve bir anda yere çömelmiştim. Doyasıya ağlıyordum.. Canım yanıyordu ve elimden bir şey gelmiyordu. Odaya kapattım kendimi masanın karşısına geçip kimselere anlatamadığım derdimi, acımı yazmaya başladım. Az da olsa rahatlamıştım. Buna rahatlamak denirse. O günden sonra kendimi eve hatta odama kapatmıştım. Hiçbir yere gitmiyor kimse ile konuşmuyordum. Acımı, sevgimi içimde yaşıyordum..

 

*-Yazarın ağzından-*

 

Erdem uzaktan sevmeye devam etti. Yanına gidip konuşmak için fırsatı olmadı. Hep peri kızının yanında birileri vardı. Gün geçtikçe daha çok bağlandı sevdi ama bu sevgisini içinde yaşadı. Peri kızının her hâlinin fotoğraflarını çizdi odanın her yeri onun fotoğrafları ile dolmuştu. Bir gün onun evleneceği haberini aldı ve kalbine bir bıçak saplandı, inanamadı..

 

Kendi gözüyle şahit oldu daha fazla görmeye dayanamayıp her şeyi bırakarak arkadaşına kısa not yazdı, şehri terk etmeye karar verdi. Çünkü sevdiği kadın mutluydu başka bir adamla da olsa.. Arkadaşı Koray notu buldu ve notta ..

 

📃' Kardeşim vedalaşamadım en iyisi buralardan gitmek daha fazla yapamıyorum kendine iyi bak ne zaman geri dönerim bilmiyorum, anla beni.. '

 

O gün de peri kızının düğün günüydü. Şehri terk etmeden önce düğün yerine gidip uzaktan sevdiği kadına baktı bir süre. Daha fazla dayanamadı ve oradan uzaklaştı. Koray olaya el atıp peri kızı ile konuşmaya gitti. Ve olan biten her şeyi anlattı ona. Sonunda ikna edip kaldıkları eve götürmeyi başardı. Kendi resimlerini görünce çok şaşırdı. Gözüne masanın üstündeki defter çarptı ve açıp baktığında onun defteri olduğunu anladı hemen yanında bir defter daha olduğunu fark etti. Defteri eline alıp içinde yazılanları okumaya başladı. Bu Erdem'in günlüğüydü. Her gününün peri kızını severek, düşünerek geçtiğini anlatmıştı. Okurken gözünden yaş geldi.

 

" Nerde şimdi o? "

 

" Kim Erdem mi? "

 

" Arkadaşın.. "

 

" Gitti senin evleneceğini duyunca "

 

Resimleri eline alıp tek tek baktı. Hiçbir şey demeden evden çıkıp gitti. Gördüklerinden sonra evlenmekten vazgeçti..

 

~-3 sene sonra-~

 

Erdem oralarda yapamayıp geri dönmüştü. Hâlâ peri kızını unutamayıp çok seviyordu. Unutmak o kadar kolay değildi nasıl unutabilirdi ki çok sevmişti ve seviyordu.. her ne kadar zor olsa da şehrine geri döndü, kimselere haber vermeden. Zili çaldı ve.. Koray kapıyı açtığında karşısında Erdem'i görünce şaşkınlığını gizleyemedi..

 

" Kardeşim ( diyerek sıkıca sarılarak ) döndün.. "

 

" Döndüm kardeşim "

 

İçeri geçip odasına gitti hemen. Her şey yerli yerindeydi. 3 sene geçse de arasından aynı bıraktığı gibiydi.. Odasını kolaçan etti hiç konuşmadan gezinmeye başladı..

 

Resimlerine baktı bir süre her ne kadar yanında giderken almasa da aklına kazınmıştı yüzünün her bir karesi.. tam o sırada Koray da yanına geldi ve..

 

" Hoş geldin abicim evine ☺️ "

 

" Hoş buldum kardeşim ☺️ "

 

Pencere kenarına geçip dışarısına bakarken zil çaldı. Koray bakmaya gitti. Dışarısını seyretmeye devam ederek..

 

" Kardeşim kimmiş, kim geldi? "

 

" Ben geldim "

 

Sesini duyar duymaz kafasını çevirip baktığında karşısında o tatlı gülümsemesi ile sevdiği kadın peri kızı Yağmur duruyordu. Birbirlerine doğru yürümeye başladılar..

 

" Her şeyi biliyorum, resimlerimi ve defterimi de 😊 "

 

" Şey ben.. "

 

" Merak ediyorsan evlenmedim "

 

" Evlenmedin mi? Ama evleneceğini duydum hatta gördüm de "

 

" Evet öyleydi, her şeyi öğrenmeden önce 😊 "

 

Diyerek Koray'a bakmıştı aynı şekilde Erdem de bakmasının üzerine kafasını çevirip bakmıştı. Ne demek istediğini anlamıştı. Koray onları yalnız bırakıp gitmişti. Bir süre hiç konuşmadan öylece bakıştılar..

 

" Yağmur ben.. "

 

" Bir şey söylemek zorunda değilsin "

 

Kısa bir sessizlik oluştu aralarında. Aslında ikiside ne diyeceğini bilemedi ne denirdi ki. Bundan sonra ne olacaktı? İkisininde aklında olan tek düşünce buydu ve cevabını kendilerinin de bilmediği. Yağmur bir anda başını Erdem'in omuzuna koydu ve öylece kaldı. Erdem'in yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Her ne kadar aralarında ki bu bağın adını koyamasalar da ikisi de bu hâllerinden memnunlardı..

 

Erdem kendini tutamayıp Yağmur'un başına öpücük kondurdu ve kokusunu içine çekti. Yağmur yüzünde gülümseme ile başını omuzundan kaldırıp birden sarıldı. Sıkıca sarıldılar birbirlerine.. Bir süre özlem giderdiklerinden sonra birbirlerinin gözlerinin içine bakarak hiç konuşmadan durdular. Erdem sevdiği kadının gözlerinin içine aşkla bakarak yüzünü ellerinin arasına aldı ve..

 

" Benim olur musun? Sadece BENİM! "

 

Erdem'in sorusunun ardından kısa bir sessizlik oluştu ve Yağmur ne diyeceğini bilemedi bir an. Hiç konuşmayıp kafasını 'evet' anlamında sallayarak hafif tebessüm etti. Her ne kadar sesli olarak alamasa da bu sessiz cevabı anlayıp yüzünde tebessüm oluştu.

 

" Benimsin "

 

" Sende benim "

 

Sonunda Erdem Yağmur'una kavuşmuştu. Onca yılın hasreti sona ermişti ve Erdem bu anın hayalini hep kurmuştu. Bu sefer hayal değildi gerçeğin ta kendisiydi bu yaşanılanlar ..

 

Bir, iki, üç.

 

Sadece üç saniye içinde..

 

Âşık oldum.

 

~SON~

 

Bu zamana kadar hikâyemi okuyan herkese çok teşekkür ederim. Hikâyem hakkında ki düşüncelerinizi bekliyorum. Sevgiyle kalın.. Başka bir hikaye de görüşmek dileğiyle. 🤗🎈

 

Loading...
0%