1. Başlangıç: Kırık Hayaller

Melek, sabahın erken saatlerinde uyanırken gözleri hâlâ yorgun ve endişeli görünüyordu. Küçük evlerinin penceresinden içeri sızan güneş ışığı, odanın köşelerine nazikçe dokunuyordu. Evin içinde sürekli bir gerginlik hâkimdi. Annesi Zehra, mutfakta kahvaltı hazırlarken hafifçe mırıldanıyordu ama bu melodi, evin sıkıntılı atmosferini dağıtmaya yetmiyordu.

Zehra, o gün Melek’e, “Yine iş bulamadım, önümüzdeki ay nasıl geçineceğiz bilmiyorum,” dedi. Bu cümle, Melek’in yüreğinde bir ağırlık oluşturdu. Annesinin yüzündeki endişeyi görmek, onu daha da derin düşüncelere sevk ediyordu. Kızının üniversite hayali, evin maddi sıkıntılarıyla adeta bir savaşa dönüşmüştü.

Melek, okula gitmeden önce bir işte çalışmaya karar vermişti. Günlerinin çoğunu yetersiz bir maaşla geçimini sağlamaya çalışan bir aileye yardımcı olarak harcıyordu. Ancak içinde, kendi hayallerinin peşinden koşma arzusu hep canlı kalıyordu. Derste başarılı olmasına rağmen, ailesinin geçim derdi her geçen gün onun hayallerini daha da bulanık hale getiriyordu.

Okula gittiğinde, öğretmeni ona bir burs fırsatından bahsetti. “Melek, sen çok çalışkan bir öğrencisin. Bu yıl bazı burs imkanları var, başvurmayı düşünmelisin,” dedi. Bu cümle, Melek’in içinde bir kıvılcım yaktı. Ancak hemen ardından gelen düşünceler, hayallerini nasıl gerçekleştirebileceği konusunda belirsizlik yarattı.

Melek, evine döndüğünde annesine bursu anlattı ama Zehra bu fırsatın gerçekçi olup olmadığını sorguladı. “Kızım, her zaman hayal peşinden koşulmaz. Önce ailenin ihtiyaçlarını düşünmelisin,” dedi. Melek, annesinin sözleriyle içindeki umudu sorgulamaya başladı.

Gece, Melek’in zihninde sürekli dönüp dolaşan hayallerle dolu geçti. Hangi yolda ilerlemesi gerektiğine karar veremedi. Yüzleşmekten korktuğu gerçekler, ona ağır geliyordu. Ertesi gün, Melek, hayalleriyle yüzleşmek için cesaretini topladı.