@wuennz
|
Melek, bursunun ilk döneminde kendisini daha da geliştirmek için sıkı bir çalışma programı yapmaya karar vermişti. Her gün okuldan sonra kütüphaneye gidiyor, derslerine ve burs programına odaklanıyordu. Ancak bu yoğun tempoda, içsel çatışmaları ve ailesinin maddi sorunlarıyla yüzleşmek zorundaydı. Annesinin kaygıları, her geçen gün daha fazla büyüyordu ve Melek, bunları aşmak için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Bir akşam, Melek evde otururken annesi Zehra yanına geldi. “Melek, bursunu kazanmanın harika bir şey olduğunu biliyorum ama bununla birlikte ailenin yükünü de üstlenmek zorunda kalabilirsin,” dedi. Bu sözler, Melek’in kalbinde bir acı yarattı. “Anne, ben de bunun farkındayım ama hayallerimden vazgeçmek istemiyorum,” dedi. Bu, onların arasındaki gerilimi daha da artırmıştı. O sırada, Ali işteki zorlukları aşmaya çalışıyordu. Deneme sürecinde, müşteri memnuniyetini sağlamak için çaba harcıyor ama her seferinde yeni zorluklarla karşılaşıyordu. Bir gün, müdürü ona sert bir şekilde geri dönerek “Eğer bu şekilde devam edersen, işini kaybedebilirsin,” dedi. Ali, bu sözlerle sarsılmıştı. İçindeki korku yeniden alevlenmişti. “Her şeyin sonu geldi,” diye düşündü. Ali, Melek’e olan desteklerini sürdürmek istiyordu ama kendi belirsizlikleri onu yıpratıyordu. Okulda, Melek ile karşılaştıklarında, içindeki kaygıları paylaşmak istedi ama bunu başaramadı. “İyiyim, sen burs için hazırlıklara devam et,” dedi, gülümsemeye çalışarak. Melek, Ali’nin bu halini gördüğünde endişelendi ama ne söyleyeceğini bilemedi. Bir gün, Melek kütüphanede çalışırken Elif yanına geldi. “Ali ile ne durumda?” diye sordu. Melek, “Bilmiyorum. O da bende çok şey saklıyor gibi. Her şeyin yolunda gittiğini söylüyor ama içindeki kaygıları hissedebiliyorum,” dedi. Elif, “Belki de ona daha çok destek olmalısın. Hayallerinizi gerçekleştirmek için birlikte mücadele etmelisiniz,” diye öneride bulundu. Melek, Elif’in söylediklerini dikkate almaya karar verdi. Melek, bir gün Ali ile birlikte kütüphaneye gitmeye karar verdi. “Ali, bir araya gelip çalışalım. Belki birlikte daha iyi hissederiz,” dedi. Ali, bu teklifi sevinçle kabul etti. Kütüphaneye gittiklerinde, çalışma masalarının arasında birbirlerine daha yakın hissettiler. Ali, Melek’in motivasyonuyla daha fazla çalışmaya karar verdi. “Senin burs kazanma azmin bana da cesaret veriyor,” dedi. Melek, Ali’ye cesaret vermek için onunla daha fazla zaman geçirdi. “Birlikte bu zorlukların üstesinden gelebiliriz. Ben burs için çalışırken, sen de işinle ilgili sorunları aşmaya odaklanabilirsin,” diye teşvik etti. Ali, Melek’in destekleriyle biraz daha kendine güvenmeye başladı. Bir hafta sonra, Ali iş yerinde bir fırsat yakaladı. Müdürü, ona bir sunum yapma şansı verdi. “Eğer bu sunumu başarıyla gerçekleştirirsen, bir terfi alabilirsin,” dedi. Ali, bu fırsatı değerlendirmek için elinden geleni yapmaya karar verdi. O gün Melek ile görüşürken, heyecanla “Melek, terfi şansı var! Sunum yapacağım,” dedi. Melek, Ali’nin heyecanına katılarak, “Bunu başaracaksın! Herkesin senin yeteneklerini göreceğinden eminim,” diye yanıtladı. Sunum günü geldiğinde, Ali’nin içindeki korkular yeniden yüzeye çıkmıştı. Ancak Melek’in cesaret verici sözleri aklında çınlıyordu. “Kendine güven, bu senin şansın,” diyerek düşünceleriyle yüzleşmeye çalıştı. Sunum sırasında, stresi ve heyecanı bir kenara bırakıp tüm bilgi ve deneyimlerini sergilemeye başladı. Her kelime, kendine olan güvenini artırıyordu. Sunumun sonunda, müdürü Ali’yi tebrik etti ve “Gerçekten harika bir iş çıkardın. Terfini hak ettin,” dedi. Ali, içindeki kaygıları bir kenara bırakmış ve başarısının tadını çıkarıyordu. Eve döndüğünde, Melek ile paylaşmak için sabırsızlanıyordu. Melek, Ali’nin başarılı sunumunu duyduğunda sevinçten zıpladı. “Bunu başardın! Her şey yoluna giriyor,” dedi. Bu başarı, ikisi için de bir dönüm noktasıydı. Artık birbirlerinin hayallerine daha fazla destek olmaya karar vermişlerdi. |
0% |