@wuennz
|
Zeynep, parktaki bankta otururken derin düşüncelere daldı. Hakan’ın gülümsemesi, aklında sürekli dönüp duruyordu. Ne zaman onu düşünse, içindeki sevgi ve özlem karışımı bir hisle boğuluyordu. Ama bu hislerin ona bir yarar sağlamadığını biliyordu; Hakan’ın hayatına girip çıkmak, kendi kalbini daha fazla yaralayacak bir maceraydı. Bir süre sonra, parkta yürüyüş yapan insanların gülüşmeleri ve çocukların oyun oynaması Zeynep’in dikkatini dağıttı. Kendini, yalnızlığının karanlık köşelerine hapsetmek yerine, belki de hayatındaki küçük mutlulukları görmeye çalışmalıydı. Bu düşünceyle, parktaki kafeye gitmeye karar verdi. Bir kahve alıp, belki bir kitap okuyarak zamanını değerlendirebilirdi. Kafeye oturduğunda, gözleri kitap raflarına takıldı. Birden, Hakan’ın onun en sevdiği kitabı okuduğunu hatırladı. İçinde bir umut belirdi; belki de onu orada görmek bir tesadüf olabilirdi. O an, kendini Hakan ile paylaştıkları o anların sıcaklığında kaybetmek için içten bir arzu duydu. Kahvesini yudumlarken, Hakan’ın o gün yanına yaklaşmayı düşündüğü anı hayal etti. “Zeynep, bu kitabı seveceğini düşünmüştüm,” dediğini düşündü. Ama bu hayal, bir masal gibi, yalnızca aklında kalmaya mahkumdu. Zeynep, düşüncelerine daldığı sırada kafede bir gürültü patırtı duymaya başladı. Gözlerini kaldırdığında, Hakan’ın içeri girdiğini gördü. Kalbi bir anda hızlandı. Hakan, arkadaşlarıyla birlikte gelmişti ve etrafı neşeyle dolduruyorlardı. Zeynep’in içindeki karmaşa yeniden alevlendi; onu görmek istemesi ve aynı zamanda varlığının onu nasıl yaraladığı arasında gidip geliyordu. Hakan, Zeynep’i fark ettiğinde gülümsedi. “Zeynep, burada ne yapıyorsun?” diye sordu. Zeynep, her zaman olduğu gibi, biraz çekingen ve kararsız bir şekilde yanıtladı. “Sadece kitap okuyordum,” dedi, içinden geldiği gibi. Arkadaşları Zeynep’in yanına geldi. Sohbet yavaşça onlara yönelirken, Zeynep bir köşede oturmuş, kendini dışlanmış hissediyordu. Hakan’ın arkadaşları Zeynep’e karşı nazik davranıyor gibiydi ama Zeynep, yine de içindeki yalnızlık hissini kıramıyordu. Kalabalığın içinde kaybolmuştu. Bir an Zeynep’in aklında bir düşünce belirdi. “Belki de Hakan’a hislerini anlatmalısın,” dedi iç sesi. Ama cesaretini toplamakta zorlanıyordu. Zaman geçtikçe, Hakan’ın gülüşü ve arkadaşlarıyla olan ilişkisi Zeynep’in içinde daha büyük bir boşluk açıyordu. Kafeden ayrılmak üzereyken, Hakan ona seslendi. “Zeynep, bir sonraki etkinliğe gel, çok eğleneceğiz!” Zeynep, bir an duraksadı. İçindeki kararsızlıkla yüzleşmek zorundaydı. Hakan’a olan çekimi, ona doğru bir adım atması gerektiğini fısıldıyordu. Ama kalabalık ve gürültü, içinde bir yerlerde onu çekimser bırakıyordu. Evine dönerken, Zeynep bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündü. İçindeki yalnızlığı aşmak ve Hakan ile olan ilişkisinde yeni bir sayfa açmak için bir adım atmalıydı. Yalnız hissetse de, kendi hayatına ve duygularına sahip çıkmayı öğrenmeliydi. Bunun için cesaretini toplamaya karar verdi. Önümüzdeki günlerde Hakan ile daha fazla zaman geçirmek için bir fırsat yaratmalıydı. Kalbinde bir umut ışığı doğdu; belki de Hakan’ın dünyasında yer almanın bir yolunu bulabilirdi. Zeynep, kendini yeniden keşfetmek için yola çıkmaya hazırdı. |
0% |