@x1hayat1w
|
Sıkıcı bir dersin içinde öylece hocayı dinliyormuş gibi yapıyordum Zaman hızla geçmişti. Son dersin de bitmesine dakikalar kalmıştı Heyecanlıyım ailemi görecektim. Kafamı çevirip yine camdan dışarıya baktım. Dün gece gördüğüm araba bu sefer okulun karşındaki binanın önünde idi Hapiste duyduğum sözler aklıma geldi Cidden peşimdelerdi ama neden? Kaşlarımı çatarak oraya bakmaya devam ediyordum zil sesi ile kendime gelip çantamı alıp hızla sınıftan çıktım Bora arkamdan yavaşla gibi şeyler diyordu ama takan kimdi? Anne ve babamı görmek için sabırsızlanıyordum Okulun bahçesinde çıkıp hızla eve doğru yürüdüm. Birden koşarak yanıma gelen Bora kolunu omzuma atıp beni yavaşlattı Bora " Biraz yavaşla civciv" Ona göz devirip kolunun altından çıkıp koşmaya başladım Bora " Off be kızım söz dinlesene!" Diye bağırdı peşimden koşmaya başladı Nefes nefese mahalleye gelmiştim Bora'da aynı şekilde kendimi sakinleştirip Bora'yla vedalaşıp apartmana girdim Yavaşça medivenlerinden çıkıp üçüncü kata geldim. Karşı evin kapısı açılması ile oraya baktım Serpil? Tufan? İkisinde oradaydı Serpil " Çekil şuradan pislik!" Tufan " Asıl sen çekil çirkin yaratık" Serpil abla çekilmesi ile yere düşen Tufan'a bakıp kahkaha atmaya başladım İkisi de beni fark etti. Serpil abla hemen yanıma geldi Serpil " Cimcime senin ne işin var burada?" " Asıl sizin ne işiniz var abla ben burada yaşıyorum" Serpil ablanın yalandan şaşırmasını izledim Serpil " Öylemi çok şanslısın cimcime hemen kapı komşu olduk" demesiyle gülümsedim Kafamı sallayıp Tufan'a baktım çoktan ayağa kalkmış bizi izliyordu ondan gözlerimi çekip Serpil ablaya döndüm " Neyse abla okuldan geldim biraz dinleneceğim görüşürüz" Serpil " Görüşürüz cimcime" Bana öyle demesi garibime gitse bile takmadım Bir kaç adım ötedeki evin kapısının önünde durup zile bastım. Gizli yerdeki anahtarı görsünler istemiyordum nedense Annem kapıyı açması ile gülümsedim " Anne gelmişsiniz hoşgeldiniz!" Dedim neşeyle Bir anne kızına nasıl bakar? Sevgi dolu mu? Yoksa nefret dolu? Yada bir hiçlik gibidir? Annem bana boş gözlerle bakardı pek umursamazlardı beni bende onlardan öğrendim umursamaz olmayı Deniz " Hoşbulduk geç hadi" diyip gitti Ayakkabılarımı çıkarıp kapının hemen yanındaki ayakkabılığa koydum. Kapıyı kapatıp içeriye girdim Salonda annem televizyon izliyordu babam ise yine bilgisayardan işlerini yapıyordu " Baba hoşgeldin!" Dedim kafasını bile kaldırmadı İrfan" Hoşbulduk " dedi sadece Annem tüm dikkatini televizyona vermişti. Beni yine umursamadıkları için odama geçtim Yarın DNA testi olacaktı ama hala umrularında değilim! Canımı yakan çok şey olmuştu ama bu biraz fazlaydı gözümden akan yaşı sildim Çantamı çalışma masasının yanına koyup dolaptan kıyafet alıp hızla banyoya girdim Duş alırken ağladım. Ben bu kadar umursamaz olamıyorum! Bir çok şeyi takmıyorum ama bu fazla geliyordu! Ne kadar süre banyoda kaldım bilmiyorum ama sakinleşince çıkmıştım saçlarımı havlu ile kuruladım hala nemliydi Üzerime bir tişört ve pantolon giymiştim. Odamdan çıkıp salona geçtim Koltuğa oturup annemlere baktım " Bu DNA olayı nolacak baba?" Diye sordum Babam kafası kaldırıp bana baktı İrfan " DNA testi yapılacak ne olacak ki başka?" Diye sordu " Ben sizin öz evladınız olmazsam?" Diye sordum bu sefer annem bana baktı Deniz" Öz ailenin yanına gidersin " dedi acımasızca Benden bu kadar çabuk mu vazgeçiyorlar? " Anladım" dedim kısık sesle zaten ikisi de çoktan önüne dönmüştü Yerimden kalkıp odama geçtim. Dolaptan bir ceket alıp giydim. Hızla evden çıkıp medivenlerinden indim apartmandan çıkınca nereye gittiğimi bilmeden koştum Ne garip değil mi? İçimiz paramparça olmasına rağmen hala yaşıyoruz Bazen bazı sözleri duymak yerine ölmeyi diliyoruz Adil değil! Yaşamak ne demek? Yaşamak ne kadar kötü olursanız olun rol yapmak demektir. Bizler oyuncuyuz ne olursa olsun role devam etmek zorundayız vakti gelince de sahneden çıkarsınız ölü olarak Ruhlar ölü iken rollerin önemi ne? İçimiz böyle kötü iken rolün amacı ne? Neden rol yapmak zorundayız? Bilmiyorum! Boş bir sokakta nefes nefese durdum. Karanlık kimsesiz terk edilmiş bir sokaktı Bu sokakta kendimi görmem garip bence? Duvarın dibine çöküp gökyüzüne baktım. Bulutlar her şeyi gizlemişti Geceleri tek gözüküyorlar ama bulutlar bu sefer onları gizliyordu. Gündüz ise güneş yüzünden gizleniyorlardı Ne garip? Aslında oradalar hep onları gizleyenler vardı. Tıpkı içimizdeki duygular gibi hep içimizdeler ama onları onları korkularımız gizliyordu Herkes çevresinin düşüncesinden korktuğu için rol yapıyor? Herkes korku yüzünden gizliyordu duygularını ne kadar inkar etsekte korkuyoruz Korkunun gizlediği duygular bugün ortada ama bulutlar yıldızları gizlemişti Bir tek geceye sahiplerdi ama bulutlar onları saklıyordu Gözümden akan yaşların bir kaç dakika sonrasında yağmur yağmaya başlamıştı Belki de bulutlar yıldızları gizlemesinin sebebi bende buradayım beni de görün artık diyedir Gece gündüz sizinleyim ama benden çok ay ve yıldızları yada güneşi seviyorsunuz! Beni görün ben ikisini de sizden alabiliyorum beni görün diyordur Bak ben hep yanınızdayım ağlarsan bende ağlarım demediği ne mağlum? Benim üzüntüm kadar hızlı ve şiddetli bir şekilde yağmur yağıyordu Arada gök gürülüyordu. Benim atamadığım çığlıkları atıyordu! Ben ağlarsam ağlayacak çığlık atarsam yeri inletecek derece gürülüyordu Ama ben sustum o içimdekini dışarıya vurdu. Bulutlar yıldızları gizlemiyorlardı. Bulutlar saklı olan duyguları çıkarıyordu Yıldızlar ışıltısı ile herkesi mutlu ediyordu herkesi büyülüyor. Bulutlar ise o büyüyü bozuyordu Büyü bozulunca asıl benliğimize kavuşuyorduk Yere düşen yağmurun sesi gök gürültüsü ve bir araba sesi yakından geliyordu kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım Bana yakın olan arabanın sadece far ışıklarını görüyordum arabanın motorun sesiyle bana doğru geliyordu az ilerimde durdu Kapısı açıldı elinde şemsiye ile uzun boylu birisi bana doğru geldi. Buğulu gözlerimden ama ışığın yönünden yüzünü göremiyordum Karanlığın içine girmiş bir ışık O ışık ya karanlığı yok edece yada karanlığın içinde kaybolacak Gelen kişi tam yanımda durup benimde üzerime şemsiyeyi tutu eğildi Görüş acıma giren su yeşili gözlerle hemen onu tanıdım. Çıkar'dı Çınar " Sen iyi misin? Bu yağmurda ne işin var burada sırılsıklam olmuşsun" dedi bana bakarak sesinde endişe vardı Gözlerimi andan çekip sokağa şiddetle yağan yağmura baktım " Yanlız kalmak istiyorum git " dedim sakin ve beni duyabileceği bir şekilde Çınar " Aklını kaçırmışsın" diye söylendi Birden kolumdan tutup beni kaldırdı. Onunla burun buruna geldim Çınar " Arabaya bin seni evine bırakacağım itiraz istemiyorum!" Dedi sert bir şekilde Gözlerindeki siniri görmüştüm kafamı sallayıp bir adım geriledim. Yanımda arabanın ön koltuğa kadar geldi ben binince geri arabanın önünden dolanıp şoför koltuğuna geçti Bana baktı sonra üzerindeki ceketi çıkarıp bana uzattı Çınar " Giy şunu her yerin belli oluyor" dedi sinirle ceketi alıp hemen ince ceketimi çıkarıp onunkini giydim Ben ceketi giyerken arabayı çalıştırıp klimayı açtı Çınar " Bu saatte orada ne işin vardı? Bu halin ne!?" Ona baktım sinirle direksiyonu sıkıyordu " Bu seni ilgilendirmez" Sinirle bana baktı sonra geri önüne döndü Çınar " Haklısın ilgilendirmez seni orada bırakmam lazımdı" " Bırakaydın" Çınar " Sus artık! " Dedi sinirle elini direksiyona vurmuştu serçe ona dikkatle baktım " Tamam" diyip önüme döndüm. Cama yaslanıp dışarıyı izledim cama yağan yağmur akıp gidiyordu Çınar " Hastaneye gidelim mi? Böyle hasta olursun" Olmazdım başlıklığım güçlüydü kolay kolay hasta olmazdım. Ona cevap vermediğim için bizim evin yoluna doğru sürdü Çınar " Bu çevrede galiba evin yerini söylesene" " Çınar caddesi" dememle bana döndü Çınar " Demek benim caddem Okey" diyip sürmeye devam etti Merak ettiğim soruyla ona döndüm " Ehliyetin var mı?" Çınar " Var " " 17 yaşında değil miydin?"diye sordumda bana döndü Çınar " Hayır 18 bir yıl 10. Sınıfta iken sınıfta kaldım" diyip önüne döndü " Anladım" bak bunu bilmiyordum İstesem öğrenirdim ama imkansız bir şeye tutulmak istemiyordum Gözlerimi geri yola çevirdim. Bizim oturduğumuz sokağa gelmesi ile sokağın girişinde durdu Çınar " Evin hangisi?" " Bu kadarı kafi sağol" diyip indim. Hala deli gibi yağmur yağıyordu hızlı adımlarla ilerlemeye başladım Arabanın çalışma sesi gelmediği için arkamı dönüp baktım. Camı açmış bana bakıyordu. Ben eve gitmeden gitmeyecekti belli ki Önüme döndüm hızla apartmana doğru yürüdüm. Apartmandan içeriye girdim şiddetli yağmurdan dolayı arabanın sesini duymadım ama apartmanın hemen önünden geçmesini gördüm Hızla üst kata çıkıp. Kapının önünde durdum gizli yerden anahtarı çıkarıp kapıyı açıp eve girdim. Ayakkabılarımı çıkarıp hızla odama geçtim Üzerimi değiştirdikten sonra gözlerim cekete kaydı Çınar ceketi bende kalmıştı beni ki de onda. Saçlarımı havlu ile kuruladım Gözlerimi ceketten çekip yatağa girip yattım. Saçlarım hala nemliydi ama hasta olmazdım yani umarım olmam … Sabah erkenden uyanmıştım merkete gidip ekmek sigara birazda çikolata almıştım Çok sık sigara içmesem bile içimden bir ses bugün içmem gerekecek diyordu Eve gelince ekmekleri mutfağa koyup odama geçmiştim. Omuz çantamı alıp içene sigara koydum bir kaç çikolata da koydum Çantam hazırdı odamdan çıkıp mutfağa geçtim. Annem ben markete giderken uyanmıştı kahvaltı hazırdı sessizce kahvaltı ettik Kahvaltıdan sonra odama geçip hazırlandım. Kot pantolon ile uzun kollu bir gömlek giymiştim saçlarımı açık bırakıp çantamı omzuma alıp telefonu da cebime koyup odamdan çıktım Babam ve annemde gelince evden çıktık babamın arabası ile hastaneye gelmiştik DNA testi için geldimizi danışmana söyleyince bizi doktorun odasına yönlendirdi Odaya annem ve babam önden en son ben girdim kapıyı kapatıp arkamı dönünce Alp'in anne babasını üçüzü olan Alpaslan'ın ve genç kızı gördüm Cidden mi? Onlarda en az benim kadar şaşkındı Doktor " Buyur gel küçük hanım ayakta kalma" demesi ile ona baktım Bu aralar şansım yerinde sağa sola baksam her yerde yakışıklı görüyordum Kafamı sallayıp annemin oturduğu koltuğun koluna oturdum Alpaslan bana şaşkınca bakmayı kesmiş boş bir şekilde bakıyordu yanındaki kız ise beni süzüp küçümseyen bakışlarını attı Gökhan bey ve eşi bana önce şaşkın şu an ise gülümserek bakıyordu Doktor " Öncelikle kendimi tanıtıyım Ben iç hastalıklardan Murat Kara bu seferlik ben sizlere DNA testini yapacağım" İrfan " Sizin bölümüz bu değil neden siz?"diye sordu babam benim pek umrumda değildi doğrusu Murat " Ailemin güvendiği doktor olarak yapmayı seçtim diyelim" Adama baktım. Telefonda konuşurken beni kandırdığı düşünmüştüm Yani Alpaslan'ın abisi mi bu adam? Bundan bana neyse ? Önüme döndüm babamda kafasını sallayıp onaylamıştı. Nerdeyse yarım saat boyunca karışma olayını anlattı ama ben dinlemiştim Nede olsa olmuş bitmişti bundan bana ne nasıl oldu umrumda değildi. En sonunda odanın içinde bulunan diğer kapıdan başka bir odaya geldik Önce babalardan kan aldılar sonra sdiğer kızdan kan alacaktı. İğneden ne kadar korkuyorsa adamın okullarına bıraktı kendini Bayılma numarası yaptığına eminim sıra bana gelince kolumu açıp Murat beye uzattım kan alırken bana baktı Murat " Telefonlarını açtığında küfürü kesmeyi öğren küçük kız başka bir doktor seni çoktan şikayet etmişti" " Kusura bakmayın da her arayana inanırsak ohoooo iki gün yaşayamam" dedim alayla Kafasını sallayıp onayladı. Kanı alınca bende odadan çıktım Murat beyde arkamdan geldi Murat " Sonuçlar 1 saatte çıkar" diyip odadan çıktı Deniz " Bu bir saatte seni tanımak isterim doğrusu kızım" dedi annem diğer kıza karşı Sesindeki şevketi bir kez bana karşı duymamıştım. Kız anneme çok benziyordu doğrusu Kız annemi onayladı odadan çıkıp hastanenin kantinine indik. Hepimiz aynı masaya geçmiştik Anne ve babam diğer kızla o kadar ilgiydi ki bu durum can acıtsa bile takmayıp kahvemi içiyordum Alpaslan ve anne babası bana bakıyordu onlara baktım " Ne ! " Dedim sorarcasına Alpaslan elini uzattı. Alpaslan " Merhaba Ben Alpaslan " dedi ona baktım gülümseyip elini tutup sıktım " Işıl memnun oldum" Elimi geri çektim. Alpaslan " Alp'ler ile kavga eden kızsın hatta Alp'i döven " " O da bana vurmuştu hak etti" Gökhan " Haklısın o sıpa iyi bir dayağı hak etmişti. Ben Gökhan tatlı kız eşim Buket" dedi " Memnun oldum efendim" Buket " Bizde güzelim" dedi sevecen bir sesle daha geçen gün beni kıskanan kadın gitmişti yerine Melek gelmişti sanki Alpaslan " Alp'in yüz ifadesini hayal bile edemiyorum" diyip güldü bende hafif güldüm Bir saat boyunca arada Alpaslan ile konuşuyordum. Annem ve babam ise sadece isminin Aysel olduğunu öğrendiğim kızla konuşmuşlardï Geri Murat Bey'in odasına geldik. 5 dakika sonra Murat bey geldi elindeki zarfı açıp okudu Murat "Alınan kan örneklerine göre Aysel Kara %99,1 ihtimalle İrfan Yosun'un kızıdır…" gerisini dinlemeye gerek yoktu İrfan" Eğer Aysel de isterse bizimle kalmasını istiyoruz " Aysel" Çok isterim " demesi ile Alpaslan ona nefretle bakıyordu Buket" Kızım seninde bizle kalmanı çok isterim tabi sende istersen " "Öz ailenin yanına gidersin " dediği sözler zihnimde yankılandı " Tabi neden olmasın " dedim sakin bir şekilde İçimde fırtına kopuyordu. Gemi fırtına yüzünden batıyordu ben ise sakince oturmuş ölmeyi bekliyordum Yaşamın değerini bilmek için ölümle burun buruna gelmem gerekiyordur belkili … Öz ailem ile evlerine gelmiştim. Alpaslan önden inip koşup gitmişti Alp'in o halini videoya alacakmış Bende Gökhan bey ile Buket hanımla eve girmiştim. Salonda sürü gibi olan erkekler ile kaşlarımı çatıp Hepsi de yakışıklı olamaz ama ! İçlerinden ikisini tanıdım. Yanlış okula girdimiz kolejdeki hocaydı diğeri ise Bulut komiserdi Ha birde Alp var ama o beni gördüğü an bayılmıştı Onu düşmeden tutan adam koltuğa yatırdı Buket " Alp!" Dedi korkuyla hızla onun yanına giderek ben ise tekli koltuğa oturup onları izledim Alp ayılınca söyledi sözlere gülmemek için kendimi sıktım. Bunların hepsini videoya alan bir adet Alpaslan vardı Alp " Abi ya o kızı gördüm ! Gerçek üçüzüm o çıkmış neyse ki rüyaymış" Alpaslan'ın gülmesi ile ona sonra etrafına baktı gözleri beni bulduğunda korkuyla Bulut abisinin arkasına saklandı Alp " Anne! Bu kızın ne işi var bizde!?" Buket " Üçüzün oğlum" Alp " Hayır ya olamaz" Nerdeyse yarım saat boyunca Alp benim üçüzü olduğuma inanmamak için bin bir şey söyledi sonunda susmuştu Buket " Seni abilerinle tanıştırayım en büyük abin Anıl 28 yaşında ikinci abin Murat onunla tanıştın zaten 26 yaşında üçüncü abin Bulut polis biliyorsun 25 yaşında dördüncü abin Vuslat matematik öğretmeni 25 yaşında Bulut'la ikizler dakika farkıyla Bulut büyük en küçük abin Vefa 22 yaşında psikoloji bölümü öğrencisi ve üçüzlerin Alp ve Alpaslan" Dedi tek nefeste Kafamı sallayıp onayladım. " Işıl memnun oldum" dedim bana nefretle bakan gözlerin arasında boş gözlerde vardı Buket " İstersen sen biraz dinlen kızım eşyalarını korumalara getiririz biz " Ev villadan farkı yoktu bahçe de bir çok koruma vardı " Peki " dedim Alpaslan ayağa kalktı Alpaslan " Ben sana odanı gösterim gel " dedi peşine takıldım Medivenlerinden üçüncü kata çıktık odamı gösterdi " Sağol" Alpaslan " ne demek prenses her zaman" Alpaslan gidince odaya girip sade sıradan bir odaydı yatağa uzanıp gözlerimi kapadım Düşünmek yerine uyumayı seçerim uykunun tatlı kollarına kendimi bıraktım
Bölüm Sonu
Oy verip yorum yaparsanız sevinirim |
0% |