Yeni Üyelik
1.
Bölüm

01 : Havuç Kafa

@x1hayat1w

( Medya : Şifa Yara Bozoğlu)

Biliyor musunuz? Ben çok masum bir kızdım

Yaşadıklarım beni kötü etmişti

Hayır ben kötülere kötüydüm

Canım çok yanmıştı bende o kadar can yakmıştım

Bana yapıların hesabını sormuştum. Yada sadece artık daha fazla yara almamak için kendimi korumuştum

Bir insanın en büyük yarası ailesi olabilir mi?

Beni ki olmuştu

Yine sıkıcı bir okuldan sonra eve doğru gidiyordum

Hava yağmurluydu sırılsıklam olmuştum

Ama umrumda değildi

Ölmeyi denediniz mi? Çok kez denedim ama her seferinde lanet olası insanlar beni bir şekilde kurtardı

Her seferinde bir şekilde birisi beni kurtarıyordu

Hiç zamanı durdurmak yada geçmişe gidip bir şeyler değiştirmek istediniz mi?

Ben çok istedim

Keşkelerle doluydu hayatım ama artık bir önemi yoktu

Şu an sadece duygusuzca gezen bir kızdım

En sonunda eve gelmiştim. Direk odama geçip üzerimi değiştirip saçlarımı kurutup lanet olası defalarca çalan telefonumu sonunda açtım

Annem denen bu pislik ne diye ısrarla beni arıyordu ki!

Telefonu açtım sinirle konuştum

"(What is it again?)""

Ne var yine? " Diye söylendim

Annemden nefret ediyordum o bir anne olamazdı o bir cani olurdu anca

O pis sürtüğün sesini beklerken başka bir kadın konuştu

"(Hello, good day, I am nurse Alis Crazy from ****** Hospital. I just called about your family who came to our hospital due to an accident. Unfortunately, we lost them.)"

-" Merhaba iyi günler ben ****** Hastanesi'nden hemşire Alis Crazy az önce kaza dolayısı ile hastanemize gelen aileniz için aradım Mağlesef onları kaybettik "

Ne? Şaka dimi?

"(Ceren Bozoğlu Is Ahmet Bozoğlu dead?)"

" Ceren Bozoğlu Ahmet Bozoğlu öldü mü?" Diye sordum şaşkınca

Hadi ama ben daha onlara hiç bir acı yaşatmadan öldüler mi?

Ben insanlara bana verdikleri kadar niye acı veremiyorum?

Bilmiyorum

Alis " ( Ceren, Ahmet and Veli Bozoğlu unfortunately died)"

Alis" Ceren, Ahmet ve Veli Bozoğlu Mağlesef öldüler"

"(Okay, I'll be right back.)"

" Peki hemen geliyorum" diyip kapattım

Veli piçi de ölmüş demek buna sevindim

- 1 saat sonra -

Hastaneye gelmiştim. Cesetleri teyit etmek için morga indim daha emin denen piçin olanlardan haberi yoktu

Hepsi cidden ölmüştü. Ben gerekli evrakları imzalar iken kan grupları dikkatimi çekti

Bu imkansız bir şeydi ben onları kızı olmam imkansızdı

Bu konuyu Kızıl Gölge derince araştıracaktı

Evrak işleri bitince emimim denen piçi arayıp haber vermiştim

Böyle aniden ölen ailem denen şerefsizler için normal değildi eminim birisi bilerek ölmelerini sağladı ama kim?

Polisler frenleri patladığı için öldüğünü söylemişti ama pek inandırıcı gelmiyordu

Neyse bana ne bundan bu pisliklerin ölmesi işime gelmişti artık onlara katlanmam gerekmiyordu

17 yaşında olduğum için eminim yetimhaneye vereceklerdi ama ben oraya gitmezdim

Direk Türkiye'deki babaannemi aradım

Fatmagül " Uy kuzum nasıl?"

" Babaanne onlar öldü" dedim ağlamaklı sesimle

Babaannem ve dedem bizi mutlu bir aile sanırdı ama hiç öyle değildik

Fatmagül " Kuzum ağlama güzelim ben şimdi Seyit'le konuşur seni buraya getiririm" dedi endişeyli sesiyle

" Tamam" dedim ağlamaklı sesimle

Telefonu kapatıp cebime koydum

Evet Paris'ten Türkiye'ye dönme vakti gelmişti

Seyit emimi ne kadar sevmesem de katlanmak zorundayım

- 1 hafta sonra -

Seyit denen ipne emimim ile Türkiye'ye gelmiştim

Babam denen piçle annem denen sürtüğü ve kuzenim denen ipneyi Mardin'e görmüştük gömülmenin üzerinden 4 gün geçmişti

Mardin'de ünümüz vardı. Çok kişi mezara gelmişti yalandan ağlamak rol yapmak ne kadar zordu anlatamam

Babaannem beni veli olmuştu. Onunla konuştum okul için İstanbul'a gidecektim 2 hafta sonra

Aslında doğduğum şehirde olmak ve öğrendiğim şeyler ile onları izlemek istiyordum

Günlerdir geceleri Kızıl Gölge lakabı ile hacker olan ben bu ailemin gerçek olup olmadıklarını araştırdım

Paris'te emimler gelmeden önce de DNA testi yaptırmıştım

Sonuçları geçen gün gelmişti

Onlar ailem değildi

17 yılım koca bir yalandı

Onca çekilen acıların hepsi boşa idi

Ne üzülmem gerektiğine şaşırmıştım

Yalan hayatıma mı çektiğim onca acıya mı?

Hala kabuslar ile uyanıyor ilaçlar ile uyuyordum bazı geceler uykusuz geçiyordu

Ben böyle bir hayata mahkumdum

Bundan 17 yıl önce gerçek dayım Mustafa ile onun sevgilisi olan hemşire Nazmiye abla kavga etmişlerdi

Tesadüfe bak ki yakın zamanda ben ve ikizim doğduk ama o günde hastanede ikisi büyük kavga etmesi sonucunda Nazmiye hanım sinirini o iki bebekten çıkarmıştı

Bebeklerin yerlerini değiştirmişti

İkizim Efe Sürme İstanbul'da yaşıyordu şehrin en ünlü iş adamının biricik çocuğu idi

Üvey olduğunu bilmiyordu mutlu bir hayatı vardı

Sürme ailesinin gerçek Oğlu Can Parlak küçük yaşta yakalandığı hastalık yüzünden ölmüştü

Parlak ailesinin üvey kızları Sinem Parlak'tı

Sinem'in çekmesi gereken acıları ben çekmiştim. Kadermiş napalım değişmiyor

Sinem beş yaşında kaybettiği ikizi Can için çok ağlamıştı

Parlak ailesi ise sadece Sinem'i mutlu etmek ve öğlen oğullarının yerine bir erkek çocuğu evlat edindiler

Onur Parlak herkesin bildiği Parlak ailesinin üvey oğlu

Aslında herkes şu an çok mutluydu

Hepsinim hayatı çok güzeldi.

Benim ortaya çıkmam ve gerçeklerin ortaya çıkması bu mutluluğu tuzla buz ederdi

Neden bunca insanı mutsuz ediyim ki?

Benim yanmış kül olmuş hayatım için mi?

Ne gereği vardı ki? Onları uzaktan izlemekle yetirim ben

Ben bunca insanı üzemezdim.

Ben kendi kötü hayatım yüzünden bunca güzel hayatı mahvedemezdim

Hem herkes birbirine bağlıdır yine kimse beni istemezdi zaten beni kimse sevemez ki?

İnsan sevgiye aç olur mu? Ben açtım bakmayın babaannemin beni sevdiğine

Sadece sevgi oyunun yapıyordu diğer torunlarına sürekli gülerken bana nefretle bakıyordu

Laf söz olmaması için nazik ve kibar davranıyordu

Ama ben hep beni sevdiğini sanırdım

Dedemle konuşmalarını duyuncaya kadar

İnsanların gerçek yüzünü göremiyorum tesadüfen duyarsam gerçek yüzlerini görüyordum

Şu an ise aynada kendime bakıyordum

Yıkılmış bir kız vardı elinden herşeyi alınmış kaybedecek bir şeyi kalmamış bir kız vardı

Bunca şeye rağmen neden hala yaşıyorum

Neden hala acı çekiyorum

Herşeyin yalan olması ne olacaktı?

Kendimi derin bir uykuya bırakmak ve asla uyanmamak istiyorum

Benden çalınan şeyleri kim verecekti?

Bir kız olduğuma neden lanetler okuyorum?

Neden sürekli erkek olsaydım diyordum?

Kız ve erkeğin ne farkı vardı?

Kız mı bu hayatta daha çok acı çekerdi yoksa erkek mi?

Bedenim dimdik ayakta artık kimse onu ezemiyordu. Ruhum çoktan ölmüştü

Ölü bir ruh tekrar yaşaya bilir miydi?

Yoksa ölü ruh yaşayan ruhları mı öldürdü?

Gerçekleri benden başkası bilmezse herşey yolunda olurdu

Sadece ben bileceğim

İstanbul'a gideceğim ikizimi abilerimi ve öz anne ve babamı uzaktan izleyeceğim

4 tane abim vardı

Aram Parlak 26 yaşında Parlak ailesinin en büyük oğlu idi Parlak holdingin sahibi idi. Kız kardeşini çok seviyordu üvey kardeşlerini öz kardeşleri gibi görünüyordular

Oğulcan Parlak 25 yaşında avukattı diğer gibi o da kız kardeşini çok seviyordu üvey kardeşlerini öz kardeşleri gibi görünüyordular

Tolga Parlak 22 yaşında pilotluk okuyordu şu an ise staj görüyordu abileri gibi kardeşlerini çok seviyordu

Çağrı Parlak 19 yaşında kardeşleri ile sürekli kavga edip ortalığı karıştırdı yaşları yakın olduğu için onlarla en iyi o anlaşıyordu

Parlak ailesi çok mutlu bir aileydi. Bunların hepsini hackerlık yöntemlerimle öğrenmiştim

Banu Parlak ve Adem Parlak benim gerçek anne ve babamdı

Ben böyle mutlu bir aileyi nasıl dağıtırım?

Ben nasıl bunca sorunumla onların yanına gire bilirim ki?

Onlarda beni sevmezdi. Beni kim sever ki?

Benim en çok şaşırdığım durum ise Efe ile benzerliğimiz idi

İkiz olduğumuzu anlamak için DNA testine gerek yoktu. Benim saçlarım daha koyu kırmızı idi. Onun saçları ise daha açık bir rengti

Çok yakışıklıydı

Hani derler ya kan çekiyor diye evet hepsini sevmiştim. Hepsi iyi insanlardı

Kaderi kötü olan tek bendim

Ben sorunlarım ile onların hayatını mahvetmek istemiyorum

Anlayamazsınız

Lanetli olduğunuzu düşünerek büyümek ne demek bilemezsiniz. Lanetli olmasanız bile beyninize böyle kod edildikten sonra bir önemi kalmıyordu

Acılar insanı büyütürdü

Benim acılarım beni öldürmüştü

Her gece kabuslarla uyanıp düşünmeyi bıraka bilmek için saatlerce soğuk suyun altında beklemek ne demek bilir misiniz?

Küçükken ailem beni sevsin diye herşeyi yapardım şu an ise kimsenin beni sevmeyeceğine inanmış sadece ölmeyi bekleyen bir kız olmuştum

Ben sevgi beklerken acılar bana gelmişti

Ben sevgiye kuçak açmış iken kuçağıma acılar yağmıştı. O acıların altında ezilmiştim

Şu an en tuhaf olan şu ki ben böyle yaşamaya alışmıştım

Şifa? İsmim buydu şifa ne ismim gibi bir kız olmuştum ne de ismi hak etmiştim

Benden şifa olmazdı

Benden olsa olsa bıçak olurdu

Yaralarım o kadar derin ki kendi kendime bile iyileştiremiyorum

Bu adilce mi?

Bir kız çocuğu zengin olmasına rağmen sokaklarda dilencilik yapması normal miydi?

Kimsenin sevmeyeceği bir insan neden her girdiği yerde kızıl saçları ile dikkat çekerdi ki?

Hem dikkat çekip hem de görünmez olmayı nasıl başarıyorum?

Hala aynada gözlerime bakıyordum

Bir yanım git söyle gerçekleri belki de ölü ruhunu yaşatırlar diyordu diğer yanım ise onca insanın mutlu hayatını altüst mü edeceksin? Diyordu

Yapmazdım

Mutluluk bize haram olmalı

Harama gidersem daha çok yanardım

Zaten kül olmadık mı? Yansak nolacaktı?

Küllerimden mi doğmak istiyorum?

Sen ne istiyorsun şifa diye sordum kendi gözlerime bakarak

Sadece onları uzaktan da olsa görmek istiyorum

Evet sadece uzaktan izleyeceğim

Sadece uzaktan izleceğine ve daha fazlasını istemeyeceğine emin misin? diye sordu sesim

Emin değildim daha fazlasına aç olan o küçük Yara bunu isteyecektir

Ben Şifa Yara Bozoğlu

Şifa ismim bana ne kadar ters ise Yara ismim bana tam uyuyordu

Kararımı vermiştim sadece İstanbul'a gidip onları uzaktan izleyeceğim

Aynanın önünden çekilip yatağıma doğru yürüdüm

Koskoca konaktaki en küçük odayı bana vermişlerdi. Sevilmediğimi biliyorum bu yüzden sorun değildi

Kapımı iyice kilitlemiştim piç kurusularının tacizine kalmamak içindi

İnsan kendinden nefret eder mi? Edermiş ölesiye nefret ediyorum

Kimsenin beni sevmediği gibi bende kendimi sevmiyordum

Yaşamaya değer bir hayatım yoktu ölmek istiyorum sanki hayat benim ölmemi istemiyormuş gibi defalarca ölümden döndüm

Ne ironik değil mi?

Bir kız en çok neyden korkardı?

Dayak yemekten mi? Tecavüze uğramaktan mı? Yoksa sevgisizlikten mi?

Sevgiyi dilenen bir kızdım. Sokaklarda günlerce haftalarca yatmış bir kızdım

Günlerce dayak yemiş günlerce acılar içinde kıvranmıştım

Bazen diyorum neden hala ölmedim ki? Mutlu olacağıma inanmıyordum

Aç susuz geçirdiğim günleri defalarca zorbalığa uğradığım günleri defalarca şiddet gördüğüm günleri unutmadım sürekli kabuslarımla tekrar tekrar ediyordu

Bir kız çocuğu sokaklarda ne kadar güvenli olur ki? Hele ki geceleri

Olmazdı olmamıştım

Yaşadığım şeylerin hala etkisindeyim mesela ben James Arthur - Train Wreck adlı şarkıyı duyunca atak geçiriyorum

Yüksek seslere karşı hassasiyetim olduğu için sürekli kulaklık ile geziyordum

Kalabalık alanlarda daraldığım için fazla kalmıyordum

Çikolataya olan alerjim yüzünden çikolata yiyemiyorum eğer yersem kriz geçiyordum ilaçlarımı sürekli yanımda taşımak zorunda idim

Çok garip takıntılarım vardı

Mesela medivenlerinden inerken her üç basamakta bir durup 3 saniye bekliyordum.

Ben zincir görünce duraksıyorum

Aklıma hep kötü anılar geliyordu

Sarı gülleri görünce ağlamamak için kendimi sıkıyordum

Düşünüyorum bazen hiç mi iyi bir anım yoktu? Yokmuş

Sokakta gördüğün çöp ile insan duraksar mı? Ben duraksıyorum soğuk havada dört bir yanımı kapatıp beni korurdu o çöp

Kimileri iğren diye düşünüyordur biliyorum çok kötü bir durumdu ama hayatta kala bilmek için kaç gece dibinde az çöp olan çöp kovaları da yattığımı ben unutamazdım

Diyeceksiniz başka yer mi yoktu?

Vardı güvenli değildi bir kız gecenin bir vakti sokaklarda fazla gezemezdi

Korkuyu o zamanlar iliklerime kadar hissediyordum

Artık korkmuyorum ölüler korkamaz dimi?

Saat kaç olmuştu? Duvardaki saatte baktım

00.24 gecenin bir vakti olmuş ben hala düşünceler içindeydim

Yine kabuslar göreceğim yıllardır olduğu gibi

Çok yaralı birisiyim şifam yoktu

Uyku yine haramdı bende telefonu alıp fake hesaptan takibe almış olduğum ikizimin fotoğraflarına baktım

Gözleri ışıl ışıl parlıyordu çok mutluydu canlı yayın açıldığı ile gelen bildirimle yatakta oturur pozisyona geldim

Canlı yayına girdim gecenin bu saattine göre yine de çok fazla insan katılmıştı

Herkes ona övgüler yağdıryordu

- kızıl saçların ile çok tatlısın

- ay aşık oldum çok yakışıklı

- Hey yakışıklı sevgilim olur musun?

Vb. Bir çok yorum geliyordu

O ise telefonu kenara koyup oyun oynamaya başladı bilgisayardan

Saatlerce onu izledim saat geçtikçe insanlar çıkıyordu cevap vermemesine bir çok kişi sinir olmuştu

Kafasını bilgisayardan kaldırıp telefona baktı. Sadece 6 kişi vardı yayında onu izleyen

Boynunu oynattı o kadar zamnda ağrımış olmalı bir tarafa baktı

Efe " Oha saat sabahın dördü olmuş lan " diye konuştu

Telefonu eline alıp bir süre bir şeylere baktı

Canlı yayında sadece ben kalmıştım

Fake hesabımın ismi Kızıl Gölge idi

Fransa'da en çok arananlar arasında idim

Benim hackerlığımı şu ana kadar kimse yıkamamıştı

Fransa'da ün salmış olsam bile Türkiye de kimsenin beni bildiği sanmıyordum

Canlı yayına davet edilmem ile şaşırdım

Efe " Kızıl Gölge ha havalıymış" dedi gülerek

Bir kez daha davet etmesi ile yataktan kalkıp odanın ışığını kapattım. Yatağın yanındaki gece lambası yaktım ışık arkamda kaldığı için sadece saçlarımı görecekti yüzüm gizlenmişti

Efe " Hey yayına girsene sıkıldım uykumda yok " demişti bıkkınca

Yayına davet isteğini kabul ettim. İkizimle konuşacak olmam beni heyecanlandırdı

Uzun zaman sonra bu kadar gerginim

Efe " Oha saçların çok güzel be ! Of ya benimkisi niye açık renk ki şu kızıl renge bak çok güzel "

Neyse ki ses değiştirmek gibi bir yeteneğim vardı. Sesimi biraz farklı çıkarıp konuştum

Türkçe biliyordum hatta ana dilim gibi konuşuyordum. Paris'te yaşamış olsam bile çok akıcı bir şekilde Türkçe konuşuyordum

" Merhaba iltifatlar için teşekkürler ama haksızlık etme saçların rengi çok iyi "

Efe" Sağol tatlım da niye yüzünü göster miyorsun?"

" Çirkin ördek görmek mi istiyorsun " diye alaya vurdum

Gülüm telefon ile ayağa kalkıp yürümeye başladı

Efe " Peki hanımefendi neden hala uyumadın acaba saat baya geç oldu "

" Uyumak için koyun sayıyordum kurt gelip hepsini yedi koyunların başına çoban koymayı unutmuşum " dedim alayla

Efe kahkaha atmıştı. Onu güldüre bildiğime sevindim

İkiz bağımız var mı acaba? Bazen kalbimde anlamsız acılar hissediyordum bunun sebebi o olabilir mi?

O zaman acılarımı hissediyor mu? Bu sonra araştıracağım

Efe " Çoban ha tam kafa dengisin be " demesi ile gülümsedim

Uzun zaman sonra ilk kez içimden gelerek gülümsedim

Efe bir odaya gelmişti karanlık olduğu için yüzünü pek görmüyordum kısa süre sonra yüzü net gözüktü yatağına yattığını anladım

Efe " Adın ne kızıl?"

" Bir adım yok isimsiz diye bilirsin" dedim boş vererek

Kaşlarını çatarak bakmaya başladı

Efe " o zaman sana kızıl diyeceğim"

" Fark etmez havuç kafa "

Efe " Havuç kafa mı? Sen kendine bak domates kafalı" dedi sinirle

Saçıyla dalga geçilmesini sevmiyor belliki

" Hey sakin ol dalga geçmiyorum havuçları severim saçının rengi onlara yakın olduğu için öyle dedim " kendimi neden açıkladım ki ben

Efe " Peki kızıl kafa sadece sen bana havuç kafa diye bilirsin dürüst olduğun için "

" Peki havuçlar kralı savaş ilan edelim mi domateslere " dememle gülmeye başladı

Efe " Sonunda benim kafadan bir insan ya edelim savaş hazırlıkları başlasın " diye konuştu

Gülmemi tutmaya çalıştım

Çok uzun zaman olmuştu içten gülmüyeli

Hafif kıkırdadım

Gülmeyi unutmuşum bana gülmenin ne kadar güzel olduğunu hatırlattığın için sağol

" Kralım izin verirseniz istirahat etmek istiyorum ve sağol havuç kafa gülmeyi özlemişim "

Efe " Özlemişim derken?" Cevap vermeyip yayından çıktım

Kısa süre sonra beni takibe almıştı. Ve yazmıştı

Efe : Sen iyi misin?

Kızıl Gölge : Evet. Uykum var İyi geceler havuç kafa

Efe : İyi geceler domates kafa

 

 

~ Bölüm Sonu ~

 

Loading...
0%