@x1hayat1w
|
( Medya : Şifa Yara Bozoğlu) Biliyor musunuz? Ben çok masum bir kızdım Yaşadıklarım beni kötü etmişti Hayır ben kötülere kötüydüm Canım çok yanmıştı bende o kadar can yakmıştım Bana yapıların hesabını sormuştum. Yada sadece artık daha fazla yara almamak için kendimi korumuştum Bir insanın en büyük yarası ailesi olabilir mi? Beni ki olmuştu Yine sıkıcı bir okuldan sonra eve doğru gidiyordum Hava yağmurluydu sırılsıklam olmuştum Ama umrumda değildi Ölmeyi denediniz mi? Çok kez denedim ama her seferinde lanet olası insanlar beni bir şekilde kurtardı Her seferinde bir şekilde birisi beni kurtarıyordu Hiç zamanı durdurmak yada geçmişe gidip bir şeyler değiştirmek istediniz mi? Ben çok istedim Keşkelerle doluydu hayatım ama artık bir önemi yoktu Şu an sadece duygusuzca gezen bir kızdım En sonunda eve gelmiştim. Direk odama geçip üzerimi değiştirip saçlarımı kurutup lanet olası defalarca çalan telefonumu sonunda açtım Annem denen bu pislik ne diye ısrarla beni arıyordu ki! Telefonu açtım sinirle konuştum "(What is it again?)"" Ne var yine? " Diye söylendim Annemden nefret ediyordum o bir anne olamazdı o bir cani olurdu anca O pis sürtüğün sesini beklerken başka bir kadın konuştu "(Hello, good day, I am nurse Alis Crazy from ****** Hospital. I just called about your family who came to our hospital due to an accident. Unfortunately, we lost them.)" -" Merhaba iyi günler ben ****** Hastanesi'nden hemşire Alis Crazy az önce kaza dolayısı ile hastanemize gelen aileniz için aradım Mağlesef onları kaybettik " Ne? Şaka dimi? "(Ceren Bozoğlu Is Ahmet Bozoğlu dead?)" " Ceren Bozoğlu Ahmet Bozoğlu öldü mü?" Diye sordum şaşkınca Hadi ama ben daha onlara hiç bir acı yaşatmadan öldüler mi? Ben insanlara bana verdikleri kadar niye acı veremiyorum? Bilmiyorum Alis " ( Ceren, Ahmet and Veli Bozoğlu unfortunately died)" Alis" Ceren, Ahmet ve Veli Bozoğlu Mağlesef öldüler" "(Okay, I'll be right back.)" " Peki hemen geliyorum" diyip kapattım Veli piçi de ölmüş demek buna sevindim - 1 saat sonra - Hastaneye gelmiştim. Cesetleri teyit etmek için morga indim daha emin denen piçin olanlardan haberi yoktu Hepsi cidden ölmüştü. Ben gerekli evrakları imzalar iken kan grupları dikkatimi çekti Bu imkansız bir şeydi ben onları kızı olmam imkansızdı Bu konuyu Kızıl Gölge derince araştıracaktı Evrak işleri bitince emimim denen piçi arayıp haber vermiştim Böyle aniden ölen ailem denen şerefsizler için normal değildi eminim birisi bilerek ölmelerini sağladı ama kim? Polisler frenleri patladığı için öldüğünü söylemişti ama pek inandırıcı gelmiyordu Neyse bana ne bundan bu pisliklerin ölmesi işime gelmişti artık onlara katlanmam gerekmiyordu 17 yaşında olduğum için eminim yetimhaneye vereceklerdi ama ben oraya gitmezdim Direk Türkiye'deki babaannemi aradım Fatmagül " Uy kuzum nasıl?" " Babaanne onlar öldü" dedim ağlamaklı sesimle Babaannem ve dedem bizi mutlu bir aile sanırdı ama hiç öyle değildik Fatmagül " Kuzum ağlama güzelim ben şimdi Seyit'le konuşur seni buraya getiririm" dedi endişeyli sesiyle " Tamam" dedim ağlamaklı sesimle Telefonu kapatıp cebime koydum Evet Paris'ten Türkiye'ye dönme vakti gelmişti Seyit emimi ne kadar sevmesem de katlanmak zorundayım - 1 hafta sonra - Seyit denen ipne emimim ile Türkiye'ye gelmiştim Babam denen piçle annem denen sürtüğü ve kuzenim denen ipneyi Mardin'e görmüştük gömülmenin üzerinden 4 gün geçmişti Mardin'de ünümüz vardı. Çok kişi mezara gelmişti yalandan ağlamak rol yapmak ne kadar zordu anlatamam Babaannem beni veli olmuştu. Onunla konuştum okul için İstanbul'a gidecektim 2 hafta sonra Aslında doğduğum şehirde olmak ve öğrendiğim şeyler ile onları izlemek istiyordum Günlerdir geceleri Kızıl Gölge lakabı ile hacker olan ben bu ailemin gerçek olup olmadıklarını araştırdım Paris'te emimler gelmeden önce de DNA testi yaptırmıştım Sonuçları geçen gün gelmişti Onlar ailem değildi 17 yılım koca bir yalandı Onca çekilen acıların hepsi boşa idi Ne üzülmem gerektiğine şaşırmıştım Yalan hayatıma mı çektiğim onca acıya mı? Hala kabuslar ile uyanıyor ilaçlar ile uyuyordum bazı geceler uykusuz geçiyordu Ben böyle bir hayata mahkumdum Bundan 17 yıl önce gerçek dayım Mustafa ile onun sevgilisi olan hemşire Nazmiye abla kavga etmişlerdi Tesadüfe bak ki yakın zamanda ben ve ikizim doğduk ama o günde hastanede ikisi büyük kavga etmesi sonucunda Nazmiye hanım sinirini o iki bebekten çıkarmıştı Bebeklerin yerlerini değiştirmişti İkizim Efe Sürme İstanbul'da yaşıyordu şehrin en ünlü iş adamının biricik çocuğu idi Üvey olduğunu bilmiyordu mutlu bir hayatı vardı Sürme ailesinin gerçek Oğlu Can Parlak küçük yaşta yakalandığı hastalık yüzünden ölmüştü Parlak ailesinin üvey kızları Sinem Parlak'tı Sinem'in çekmesi gereken acıları ben çekmiştim. Kadermiş napalım değişmiyor Sinem beş yaşında kaybettiği ikizi Can için çok ağlamıştı Parlak ailesi ise sadece Sinem'i mutlu etmek ve öğlen oğullarının yerine bir erkek çocuğu evlat edindiler Onur Parlak herkesin bildiği Parlak ailesinin üvey oğlu Aslında herkes şu an çok mutluydu Hepsinim hayatı çok güzeldi. Benim ortaya çıkmam ve gerçeklerin ortaya çıkması bu mutluluğu tuzla buz ederdi Neden bunca insanı mutsuz ediyim ki? Benim yanmış kül olmuş hayatım için mi? Ne gereği vardı ki? Onları uzaktan izlemekle yetirim ben Ben bunca insanı üzemezdim. Ben kendi kötü hayatım yüzünden bunca güzel hayatı mahvedemezdim Hem herkes birbirine bağlıdır yine kimse beni istemezdi zaten beni kimse sevemez ki? İnsan sevgiye aç olur mu? Ben açtım bakmayın babaannemin beni sevdiğine Sadece sevgi oyunun yapıyordu diğer torunlarına sürekli gülerken bana nefretle bakıyordu Laf söz olmaması için nazik ve kibar davranıyordu Ama ben hep beni sevdiğini sanırdım Dedemle konuşmalarını duyuncaya kadar İnsanların gerçek yüzünü göremiyorum tesadüfen duyarsam gerçek yüzlerini görüyordum Şu an ise aynada kendime bakıyordum Yıkılmış bir kız vardı elinden herşeyi alınmış kaybedecek bir şeyi kalmamış bir kız vardı Bunca şeye rağmen neden hala yaşıyorum Neden hala acı çekiyorum Herşeyin yalan olması ne olacaktı? Kendimi derin bir uykuya bırakmak ve asla uyanmamak istiyorum Benden çalınan şeyleri kim verecekti? Bir kız olduğuma neden lanetler okuyorum? Neden sürekli erkek olsaydım diyordum? Kız ve erkeğin ne farkı vardı? Kız mı bu hayatta daha çok acı çekerdi yoksa erkek mi? Bedenim dimdik ayakta artık kimse onu ezemiyordu. Ruhum çoktan ölmüştü Ölü bir ruh tekrar yaşaya bilir miydi? Yoksa ölü ruh yaşayan ruhları mı öldürdü? Gerçekleri benden başkası bilmezse herşey yolunda olurdu Sadece ben bileceğim İstanbul'a gideceğim ikizimi abilerimi ve öz anne ve babamı uzaktan izleyeceğim 4 tane abim vardı Aram Parlak 26 yaşında Parlak ailesinin en büyük oğlu idi Parlak holdingin sahibi idi. Kız kardeşini çok seviyordu üvey kardeşlerini öz kardeşleri gibi görünüyordular Oğulcan Parlak 25 yaşında avukattı diğer gibi o da kız kardeşini çok seviyordu üvey kardeşlerini öz kardeşleri gibi görünüyordular Tolga Parlak 22 yaşında pilotluk okuyordu şu an ise staj görüyordu abileri gibi kardeşlerini çok seviyordu Çağrı Parlak 19 yaşında kardeşleri ile sürekli kavga edip ortalığı karıştırdı yaşları yakın olduğu için onlarla en iyi o anlaşıyordu Parlak ailesi çok mutlu bir aileydi. Bunların hepsini hackerlık yöntemlerimle öğrenmiştim Banu Parlak ve Adem Parlak benim gerçek anne ve babamdı Ben böyle mutlu bir aileyi nasıl dağıtırım? Ben nasıl bunca sorunumla onların yanına gire bilirim ki? Onlarda beni sevmezdi. Beni kim sever ki? Benim en çok şaşırdığım durum ise Efe ile benzerliğimiz idi İkiz olduğumuzu anlamak için DNA testine gerek yoktu. Benim saçlarım daha koyu kırmızı idi. Onun saçları ise daha açık bir rengti Çok yakışıklıydı Hani derler ya kan çekiyor diye evet hepsini sevmiştim. Hepsi iyi insanlardı Kaderi kötü olan tek bendim Ben sorunlarım ile onların hayatını mahvetmek istemiyorum Anlayamazsınız Lanetli olduğunuzu düşünerek büyümek ne demek bilemezsiniz. Lanetli olmasanız bile beyninize böyle kod edildikten sonra bir önemi kalmıyordu Acılar insanı büyütürdü Benim acılarım beni öldürmüştü Her gece kabuslarla uyanıp düşünmeyi bıraka bilmek için saatlerce soğuk suyun altında beklemek ne demek bilir misiniz? Küçükken ailem beni sevsin diye herşeyi yapardım şu an ise kimsenin beni sevmeyeceğine inanmış sadece ölmeyi bekleyen bir kız olmuştum Ben sevgi beklerken acılar bana gelmişti Ben sevgiye kuçak açmış iken kuçağıma acılar yağmıştı. O acıların altında ezilmiştim Şu an en tuhaf olan şu ki ben böyle yaşamaya alışmıştım Şifa? İsmim buydu şifa ne ismim gibi bir kız olmuştum ne de ismi hak etmiştim Benden şifa olmazdı Benden olsa olsa bıçak olurdu Yaralarım o kadar derin ki kendi kendime bile iyileştiremiyorum Bu adilce mi? Bir kız çocuğu zengin olmasına rağmen sokaklarda dilencilik yapması normal miydi? Kimsenin sevmeyeceği bir insan neden her girdiği yerde kızıl saçları ile dikkat çekerdi ki? Hem dikkat çekip hem de görünmez olmayı nasıl başarıyorum? Hala aynada gözlerime bakıyordum Bir yanım git söyle gerçekleri belki de ölü ruhunu yaşatırlar diyordu diğer yanım ise onca insanın mutlu hayatını altüst mü edeceksin? Diyordu Yapmazdım Mutluluk bize haram olmalı Harama gidersem daha çok yanardım Zaten kül olmadık mı? Yansak nolacaktı? Küllerimden mi doğmak istiyorum? Sen ne istiyorsun şifa diye sordum kendi gözlerime bakarak Sadece onları uzaktan da olsa görmek istiyorum Evet sadece uzaktan izleyeceğim Sadece uzaktan izleceğine ve daha fazlasını istemeyeceğine emin misin? diye sordu iç sesim Emin değildim daha fazlasına aç olan o küçük Yara bunu isteyecektir Ben Şifa Yara Bozoğlu Şifa ismim bana ne kadar ters ise Yara ismim bana tam uyuyordu Kararımı vermiştim sadece İstanbul'a gidip onları uzaktan izleyeceğim Aynanın önünden çekilip yatağıma doğru yürüdüm Koskoca konaktaki en küçük odayı bana vermişlerdi. Sevilmediğimi biliyorum bu yüzden sorun değildi Kapımı iyice kilitlemiştim piç kurusularının tacizine kalmamak içindi İnsan kendinden nefret eder mi? Edermiş ölesiye nefret ediyorum Kimsenin beni sevmediği gibi bende kendimi sevmiyordum Yaşamaya değer bir hayatım yoktu ölmek istiyorum sanki hayat benim ölmemi istemiyormuş gibi defalarca ölümden döndüm Ne ironik değil mi? Bir kız en çok neyden korkardı? Dayak yemekten mi? Tecavüze uğramaktan mı? Yoksa sevgisizlikten mi? Sevgiyi dilenen bir kızdım. Sokaklarda günlerce haftalarca yatmış bir kızdım Günlerce dayak yemiş günlerce acılar içinde kıvranmıştım Bazen diyorum neden hala ölmedim ki? Mutlu olacağıma inanmıyordum Aç susuz geçirdiğim günleri defalarca zorbalığa uğradığım günleri defalarca şiddet gördüğüm günleri unutmadım sürekli kabuslarımla tekrar tekrar ediyordu Bir kız çocuğu sokaklarda ne kadar güvenli olur ki? Hele ki geceleri Olmazdı olmamıştım Yaşadığım şeylerin hala etkisindeyim mesela ben James Arthur - Train Wreck adlı şarkıyı duyunca atak geçiriyorum Yüksek seslere karşı hassasiyetim olduğu için sürekli kulaklık ile geziyordum Kalabalık alanlarda daraldığım için fazla kalmıyordum Çikolataya olan alerjim yüzünden çikolata yiyemiyorum eğer yersem kriz geçiyordum ilaçlarımı sürekli yanımda taşımak zorunda idim Çok garip takıntılarım vardı Mesela medivenlerinden inerken her üç basamakta bir durup 3 saniye bekliyordum. Ben zincir görünce duraksıyorum Aklıma hep kötü anılar geliyordu Sarı gülleri görünce ağlamamak için kendimi sıkıyordum Düşünüyorum bazen hiç mi iyi bir anım yoktu? Yokmuş Sokakta gördüğün çöp ile insan duraksar mı? Ben duraksıyorum soğuk havada dört bir yanımı kapatıp beni korurdu o çöp Kimileri iğren diye düşünüyordur biliyorum çok kötü bir durumdu ama hayatta kala bilmek için kaç gece dibinde az çöp olan çöp kovaları da yattığımı ben unutamazdım Diyeceksiniz başka yer mi yoktu? Vardı güvenli değildi bir kız gecenin bir vakti sokaklarda fazla gezemezdi Korkuyu o zamanlar iliklerime kadar hissediyordum Artık korkmuyorum ölüler korkamaz dimi? Saat kaç olmuştu? Duvardaki saatte baktım 00.24 gecenin bir vakti olmuş ben hala düşünceler içindeydim Yine kabuslar göreceğim yıllardır olduğu gibi Çok yaralı birisiyim şifam yoktu Uyku yine haramdı bende telefonu alıp fake hesaptan takibe almış olduğum ikizimin fotoğraflarına baktım Gözleri ışıl ışıl parlıyordu çok mutluydu canlı yayın açıldığı ile gelen bildirimle yatakta oturur pozisyona geldim Canlı yayına girdim gecenin bu saattine göre yine de çok fazla insan katılmıştı Herkes ona övgüler yağdıryordu - kızıl saçların ile çok tatlısın - ay aşık oldum çok yakışıklı - Hey yakışıklı sevgilim olur musun? Vb. Bir çok yorum geliyordu O ise telefonu kenara koyup oyun oynamaya başladı bilgisayardan Saatlerce onu izledim saat geçtikçe insanlar çıkıyordu cevap vermemesine bir çok kişi sinir olmuştu Kafasını bilgisayardan kaldırıp telefona baktı. Sadece 6 kişi vardı yayında onu izleyen Boynunu oynattı o kadar zamnda ağrımış olmalı bir tarafa baktı Efe " Oha saat sabahın dördü olmuş lan " diye konuştu Telefonu eline alıp bir süre bir şeylere baktı Canlı yayında sadece ben kalmıştım Fake hesabımın ismi Kızıl Gölge idi Fransa'da en çok arananlar arasında idim Benim hackerlığımı şu ana kadar kimse yıkamamıştı Fransa'da ün salmış olsam bile Türkiye de kimsenin beni bildiği sanmıyordum Canlı yayına davet edilmem ile şaşırdım Efe " Kızıl Gölge ha havalıymış" dedi gülerek Bir kez daha davet etmesi ile yataktan kalkıp odanın ışığını kapattım. Yatağın yanındaki gece lambası yaktım ışık arkamda kaldığı için sadece saçlarımı görecekti yüzüm gizlenmişti Efe " Hey yayına girsene sıkıldım uykumda yok " demişti bıkkınca Yayına davet isteğini kabul ettim. İkizimle konuşacak olmam beni heyecanlandırdı Uzun zaman sonra bu kadar gerginim Efe " Oha saçların çok güzel be ! Of ya benimkisi niye açık renk ki şu kızıl renge bak çok güzel " Neyse ki ses değiştirmek gibi bir yeteneğim vardı. Sesimi biraz farklı çıkarıp konuştum Türkçe biliyordum hatta ana dilim gibi konuşuyordum. Paris'te yaşamış olsam bile çok akıcı bir şekilde Türkçe konuşuyordum " Merhaba iltifatlar için teşekkürler ama haksızlık etme saçların rengi çok iyi " Efe" Sağol tatlım da niye yüzünü göster miyorsun?" " Çirkin ördek görmek mi istiyorsun " diye alaya vurdum Gülüm telefon ile ayağa kalkıp yürümeye başladı Efe " Peki hanımefendi neden hala uyumadın acaba saat baya geç oldu " " Uyumak için koyun sayıyordum kurt gelip hepsini yedi koyunların başına çoban koymayı unutmuşum " dedim alayla Efe kahkaha atmıştı. Onu güldüre bildiğime sevindim İkiz bağımız var mı acaba? Bazen kalbimde anlamsız acılar hissediyordum bunun sebebi o olabilir mi? O zaman acılarımı hissediyor mu? Bu sonra araştıracağım Efe " Çoban ha tam kafa dengisin be " demesi ile gülümsedim Uzun zaman sonra ilk kez içimden gelerek gülümsedim Efe bir odaya gelmişti karanlık olduğu için yüzünü pek görmüyordum kısa süre sonra yüzü net gözüktü yatağına yattığını anladım Efe " Adın ne kızıl?" " Bir adım yok isimsiz diye bilirsin" dedim boş vererek Kaşlarını çatarak bakmaya başladı Efe " o zaman sana kızıl diyeceğim" " Fark etmez havuç kafa " Efe " Havuç kafa mı? Sen kendine bak domates kafalı" dedi sinirle Saçıyla dalga geçilmesini sevmiyor belliki " Hey sakin ol dalga geçmiyorum havuçları severim saçının rengi onlara yakın olduğu için öyle dedim " kendimi neden açıkladım ki ben Efe " Peki kızıl kafa sadece sen bana havuç kafa diye bilirsin dürüst olduğun için " " Peki havuçlar kralı savaş ilan edelim mi domateslere " dememle gülmeye başladı Efe " Sonunda benim kafadan bir insan ya edelim savaş hazırlıkları başlasın " diye konuştu Gülmemi tutmaya çalıştım Çok uzun zaman olmuştu içten gülmüyeli Hafif kıkırdadım Gülmeyi unutmuşum bana gülmenin ne kadar güzel olduğunu hatırlattığın için sağol " Kralım izin verirseniz istirahat etmek istiyorum ve sağol havuç kafa gülmeyi özlemişim " Efe " Özlemişim derken?" Cevap vermeyip yayından çıktım Kısa süre sonra beni takibe almıştı. Ve yazmıştı Efe : Sen iyi misin? Kızıl Gölge : Evet. Uykum var İyi geceler havuç kafa Efe : İyi geceler domates kafa
~ Bölüm Sonu ~
|
0% |