Yeni Üyelik
2.
Bölüm

02 : Kızıl Domates

@x1hayat1w

Sabah olmuştu zaten Efe ile konuşmamdan sonra uyumamıştım

Bunların hepsi tesadüf mü acaba?

Neden bu kadar mutluyum ki?

Ufacık bir şeylerle mutlu oluyorum işte

Onca acının içinde hala mutlu olabiliyor olmam beni şaşırtıyor doğrusu

Uykusuz gecelere alışmıştım peki ya siz almıştınız mı?

Sabah ezanın sesi ile yataktan kalkıp oturur pozisyona geldim. Buraya geldiğimden beri en garipsediğim şey ezan sesi olmuştu

Paris'te hiç bu sesi duymazdım

Müslümanım ama dinle alakalı bir şeyler bilmiyorum

Ama 1 yıl önce dinimize göre intihar etnek çok günahmış bu yüzden intihar girişimlerime son vermiştim ezan sesinin bitmesi ile

Odamdaki dolaba yürüdüm kıyafetleri alıp banyoya girdim

Soğuk bir duş alıp kendime geldikten sonra üzerimi giyinip odama geri döndüm

Boy aynasında kendime baktım

Giydiğim elbise laciverti kızıl saçlarım çok güzel duruyordu

Guzelik başa bela derler evet öyleydi benim güzelliğim başımı çok belaya sokmuştu

Ama hayır çirkin olsamda o belalar gelirdi

Kız olmam bile yetiyordu belaları kenidme çekmem için

Daha fazla kendime bakmayıp kapının kilidini açıp odadan çıktım. Koridorda ilerleyip avluya çıktım kahvaltı masasında idi herkes

Kimse beni sevmezdi onlarla aynı msada hatta aynı evde olmam bile sorundu

Bende bu sorunu kökünden çözeceğim

Masaya oturup bir kaç yiyecek şeyleri tabağına koydum

İstanbul'a erkenden gidip bir ev tutmak istiyordum

" Babaanne eğer izin verirseniz erkenden İstanbul'a gidip çevreyi keşfetmek istiyorum"

Fatmagül " Git kuzum Seyit oğul kıza ne kadar lazımsa ver oğul" dedi paraya muhtaç değildim

Hatta onlardan bile zenginim ama bunu bilmelerine gerek yoktu

Dedemin sözü ne kadar geçse bile babaannemin sözleri daha çok evde geçerdi

İzin alınmıştı hemen yola çıkmak istiyordum

- 3 Saat Sonra -

Herşey hazırdı hemen valizi alıp konağın girişine gelmiş olan taksiye bindim

Bozoğlu sülalesi hayatınızdan sonsuza kadar çıkıyorum

Taksici valizi arkaya koymuştu bende arka koltuğa oturup akıp giden yolu izledim

Seyit piçi bana hemen bilet bulmuştu benden hepsi hemen kurtulmak istiyordu

Üvey babam denen piçin servetine konacaklardı

Bok konarsınız şu an mallarının yarısından fazlası bana aitti

Babaannemlerin sıkıntılı bir döneminde bir mallarını Kızıl Gölge olarak almıştım

Bu bilmiyorlar ama ellerinde tüm kaynaklar bana aitti

İsteğim zaman isteğim şekilde kullana bilirdim. Şu an tek isteğim bir süre kafa dinlemekti

Ondan sonra ne yapacağıma karar verirdim

Hava alanına gelmem ile taksiden inip parayı ödedim valizi alıp tabelaları ve haber verilen sese uyarak uçağa gelmiştim

Valizi üst bölmeye koyduktan sonra cam kenarına oturmuştum kulaklığımı zaten çoktan takmıştım

Yanıma birisi oturdu ama pek önemsemedim. Erkek olduğunu anlamıştım biraz gerilsem bile bunca insan içinde bana bir şey yapamazdı dimi?

Gözlerimi dışarıya vermiştim o tarafa hiç bakmamıştım bir süre sonra uçak havalanmaya başlarken kolumu tutup sıkması ile kaşlarımı çatarak ona baktım

Onur Parlak? Onun ne işi var burada?

Uçaktan mı korkuyor bu?

Lânet olsun beni tanımaz dimi? Efe ile aynı sınıfta sanmıyorum bana baktığını görmedim kafamı eğip saçlarım yüzümü kapatmasını sağladım

Bir süre sonra kolumu bırakması ile hızla kalkıp yüzümü göstermeden uzaklaşıp başka boş bir koltuğa oturdum

Ucuz atlattım. İstanbul'da karşılaşma oranımız düşük olsa bile karşılaşa bilirdik

En iyisi peruk farklı göz lensler ve dinlendirici bir gözlükle kendimi gizlerdim

Saatler sonra İstanbul'a gelmiştim herkes inince bende indim. Onur'u aileden birisi almak için illaki gelecektir diye düşünüyorum

İşlemleri hallettikten sonra hemen çıkışa doğru giderken bile kafamı eğmiştim beni görme ihtimali düşmeliydi

Bir taksiye doğru yürüdüm. O sırada Çağrı ve Sinem'i gördüm onlar ise daha yeni gelmiş olmalıydı kapıdan çıkınca görmemiştim

Kapıya bakıyorlardı. Onur'u almaya gelmişlerdi

Ben hızla taksiye binip oradan uzaklaştım

-2 Hafta Sonra -

Günlerce onları uzaktan izledim. Sarı bir peruk mavi lens gözler ve dinlendirici bir gözlükle Şifa Arslan olmuştum

Evet yeni bir de kimliğe bürünmüştüm

İstanbul'da sadece bir restoran'tım vardı ve ben buraya sürekli gelerek işleri yürütüyordum

17 yaşında hem sürekli diğerlerini izleyipte aynı zamanda da işlerle ilgilenmem ne kadar zor olsa bile ben bunu zevkle yapıyordum

Şu an ise Efe , Onur ve bilmediğim daha doğrusu önemsemediğim bir kaç kişi ile karşı takıma karşı karşıya idiler

Basketbol oynuyorlardı telefonu çıkarıp kısa bir video çekip Efe'ye gönderdim

Efe ile son 2 haftada arkadaş olmuştuk

Kızıl domates olarak biliyordu ama ben sarı civciv olmuştum

Kızıl Gölge :* Video*

Kızıl Gölge : Basketbol ha yakışmış sana unutma terli terli soğuk su içme hasta olursun

Telefonu kapatıp cebime koydum çantamı sırtıma geçirip ilerlemeye başladım

Maçları bitmişti. Efe telefonu yeni almıştı vereceği tepkiyi yan gözle izliyordum

Efe birden sahadan çıkıp etrafına bakındı her tarafta birisini aradı o sırada telefona bildirim geldi

Efe : Hemen kaçtın mı? Benden neden kaçıyorsun Kızıl domates

Kızıl Gölge : Efe soru isteğin kadar sora bilirsin ama cevabı yok

Efe : Seni anlamıyorum benden ne istiyorsun?

Kızıl Gölge : Senden bir şey istemiyorum Efe kendine iyi bakman yeterli

Efe : Beni tanıyorsun değil mi? Seni bulacağım kızıl domates!

Kızıl Gölge : Bol şans o zaman

Telefonu kapatıp cebime koydum. Hızla ilerlemeye başladım

Efe ile gülmeye başlamıştım ama son günlerde benim kim olduğumu merak ediyordu

Ve araştırmıştım Efe küçüklüğünden beri sık sık kalp doktoruna gitmiş ama hiç bir sonuç bulamamıştı

Şu ikiz bağsı vardı

İki gün önce kalbimin ağrıması ile hemen Efe'yi aramıştım ama defalarca aramama rağmen açmadı

Aramalarımı görüp geri dönüş yapmıştı. Ben ise ona bir şey mi oldu korkusu ile evin olduğu sokağa kadar gelmiştim

Kuzeni ile kavga etmişlerdi bu yüzden canı hala acıdığını söylemişti

Ben hissediyordum acısı vardı

O gün o sokaktan eve geri dönmüştüm

Neyse ki şu an daha iyiydi

Çok değişmiştim 2 haftada ona çok bağlanmıştım

Seni kimse sevemez! Anla şunu artık! Güvenme o da bize zarar verecek! Diyen iç sesim ile derin bir nefes alıp verdim burnumun ucuna düşen gözlüğü düzelttim

Orijinal hesabındaki tüm fotoğrafları kaldırmıştım tesadüf eseri bile olsun beni görsün istemiyorum

Boynumdaki kulaklığı kulaklarıma takıp müzik listemdeki müzikleri dinlemeye başladım

Nereye gidiyorum bilmiyorum sadece gidiyorum işte

Ne önemi var ki?

Benim kimsem yoktu hep yalnızdım hepte öyle olacağım

Mutluluk bir gün yanlışlıkla bile bana gelmezdi

Ben kapıyı açmış mutluluğu beklerken acılar içeriye daldı kapıyı kapatma fırsatım bile bulamadım

Yaşamak ne demek?

Ben yapamıyorum ben hiç yaşamadım

Sokaklarda ilerliyordum. Belki de aynı sokaklar değiller ama sokak aokaktır benim hayatımın en acılı günleri sokaklarda geçmişti

Paris halkı bilse 17 yaşında genç bir kızın en çok aranan bir suçlu olduğunu ne derdi dünya bilse ne derdi

Zeki mi? Yoksa Hırsız mı?

Evet hırsızım! Benden çalınanların karşılığında kötülerin parasını çalıyorum

O paraların çoğunu yetimhanelere ve huzur evlerine filan veriyordum

Kızıl Gölge Paris'in en çok aranan hırsızı olarak bilinirdi

Yani ben

Benim erkek olduğumu 25 yaşlarında filan olduğumu sanırdı polisler

Bir kız ve daha ergen olduğumu bilmiyorlardı

Ses değitirme yeteneğim sayesinde sürekli onları yanıltırdım

Şu an Türkiye'de de aynı şeye devam ediyordum

Türkiye yavaş yavaş kim olduğumu öğrenecekti

Peşime çoktan özel harekat polisi düşmüştü

Pekde umrumda değildi beni bulamazlardı. İstedikleri kadar araştırma yapsınlar

Kafamı kaldırıp etrafıma bakındım sahile gelmiştim gözlüğü çıkarıp çantama koydum

Sahilde çok insan yoktu kış geliyordu insanlar artık gelmezdi

Suyun gelmediği bir yere oturup çantamı yanıma koydum. Masmavi denize baktım

Çok güzeldi gökyüzüne baktım yağmur bulutları toplanıyordu sabah güneşli olan hava şu an bulutlu olmuştu

Geri denize baktım güzelliğinden bir şey kaybetmemişti

Kulağımda bilmem hangi Türk sanatçının şarkısı çalarken denizi izlemek çok güzeldi

Acılarımı versem içine alır mısın deniz?

Ben taşıyamıyorum artık lütfen al artık

Ölmek istiyorum neden sürekli şöyle yapsam ölür müyüm düşüncesi var?

Neden bu kadar kötü bir hayatım var?

Sinem Parlak o kızı araştırmıştım

Narin ve çok kırılgan bir şeydi. O bunlarla baş edemezdi dimi? Bu yüzden ben onun yeeine baş ettim belki de

Mutlular

Onları sadece uzaktan izleyeceksin! Yaklaşmak yok sevgi yok güven yok! Dedi iç sesim unutmam için

İnsan geldiği yeri unutmazdı. Ben asla geçmişimi unutamazdım unutmayı çok isterdim ama olanları unutursam zayıf ve güçsüz bir kız çocuğu olurdum

Gözlerimi kapatıp denizin kokusunu içime çektim.

" Hiç sadece bir hiçiz"diye mırıldandım

Elime düşen ıslaklıkla gözlerimi açıp elime baktım sonra da gökyüzüne

Yağmur başlıyordu

Çantam su geçirmezdi bu yüzden sorun yoktu

Islanmak iyi gele bilirdi ben hep kendime gelebilmek için saatlerce soğuk suyun altında beklerdim

Soğuğa alışkınım sokaklarda soğuğu iliklerime kadar hissetirdim

Yağmur aniden şiddetli yağmaya başladı. Ben sırılsıklam oluyordum umrumda bile değildi

Peruk olan saçlarımın içinden yaşlar geçmiş gerçek saçlarımı ıslatıyordu

Ben ise sadece karşıya denize bakıyordum. Dakikalar içinde ıslanmadık yerim kalmamıştı

Üzerime tutulan şemsiye ile kafamı kaldırıp önce siyah şemsiyeye sonra onu tutana baktım

Siyah saçlı uzun boylu siyah gözlü yapılı vücudu ve sert yüz ifadesi vardı

İnsanlara yük olmayı sevmiyorum

Bir zamanlar çok yardım isterken sesimi kimse duymamıştı. Bir kız öldükten sonra adalet diye bağırmak ne işe yarıyordu?

Bana şemsiyeyi tutan kişiden bakışlarımı çekip yan tarafımdaki çantamı alıp ayağa kalktım

Üzerime gelmiş olan toprağa biraz temizledim ama daha berbat olduğum zamanlarda olmuştu insanların dediklerini önemsemezdim

Hızlı adımlarla sahilden çıkışa doğru yürüdüm. Bana şemsiye tutan çocuğa ne oldu bilmiyorum ama ben yağmuru severdim

Yağmur yüzünden herkes başını eğerken ben dik tutup yürümeye devam ederdim

Dilenmek ne demek bilir misiniz?

Zorbalığa maruz kalmak ne demek peki?

Hiç günlerce aç kaldınız mı?

Hepsini yaşamıştım. Bunların hepsi en hafif olan acılarımdı

Çocuk ne demek?

Ben bilmiyorum!

- 2 Gün Sonra -

Şu an restoranta oturmuş uzaktan Parlak ailesini izliyordum

Bugün Sinem'in doğum günüydü tesadüfe bakın ki ailecek benim restoranta gelmişlerdi

Buradan sonra ise büyük salonda doğum günü kutlaması yapılacaktı önce ailecek kutluyorlardı

Bugün benimde Efe'nin de doğum günüydü. Efe doğum günü kutlaması yapmazdı hatta pek önemsemiyordu ailesiyle sadece kutluyordu

Ben Parlak ailesini izlerken Efe'ye sipariş ettiğim oyun seti çoktan ona ulaşmış olmalıydı

Efe son günlerde deli gibi beni araştırıyordu

Ama bir sonuç bulamıyordu

Telefonuma gelen bildirimler ile Efe'nin yazdığını anladım

Ondan başka kimsem yoktu şu an

Telefonu açıp mesajlara girdim

Efe : Kızıl domates Sağol! İyiki varsın!

Kızıl Gölge : Doğum günün kutlu olsun

Efe : Teşekkürler

Kızıl Gölge : Hediyemi sevmene sevindim

Efe : Sevinmemek elde değil sen bunu nereden biliyorsun?

Kızıl Gölge : Yine cevapsız kalacak bir soru daha

Efe : Kim olduğunu bilmiyorum ama seninle konuşmak bana iyi geliyor sağol kızıl domates

Kızıl Gölge : Rica ederim havuç kafa

Telefonu kapatıp Parlak ailesine baktım

Onur ve Efe ne kadar arkadaş olsalar bile okul dışında görüşmezlerdi

Aram Sinem'e pahalı bir takı seti almıştı

Sinem takılara bayılıyordu

Oğulcan ise en sevdiği çikolataları kalp şeklinde yaptırıp içine ikisinin bir fotoğrafını altın çerçeve yaptırmıştı

Tolga ise güzel bir elbise almıştı

Çağrı polis olmak isteyen Sinem'e polis ünü forması almıştı

Onur ise Sinem en sevdiği bilgisayar oyununun yeni serisini almıştı

Banu hanım ise kızına bir bez bebek almıştı

Sinem bez bebekleri çok severdi hatta evlerinde sadece bir oda onun oyuncakları ile doluydu çoğu da bez bebekti

Benim bir tek oyuncağım bile olmamış iken bir oda dolusu oyuncağı vardı

Kıskanmıyorum

Ne bileyim üzülüyorum işte ben ailem sandığım insanların bana yaptığı eziyetlerle büyümüştüm

Ah yanlış oldu büyümedim öldüm

Bebekler degişmeseydi belki de şu an ben Sinem gibi mutlu olacaktım

Sinem ailesinin sevgisini alıyordu ailede ona sevgiyi veriyordu kimse gerçeği bilmiyordu

Bu yüzden kıskanma hakkım yoktu

Benim kaderimde vardı sevgisizlik benim hayatımda vardı yanlızlık

Adem bey ise kızına bir araba almıştı garajda duracaktı ehliyet alınca kullana bileceğini söylemişti

Onlara arada bakıyordum seslerini ise masanın altına yerleştirmiş olan cihaz sayesinde kulaklığımla duyuyordum

Çok mutlulardı

Sinem'in en sevdiği pasta Çikolatalı pastaydı

Benim alerjim olan pasta

Ayağa kalkıp eşyalarımı toplayıp oradan ayrılıp içeriye girdim

Onlar balkonda idi

Bilmiyorum sadece düşünmeden edemiyorum gerçekler ortaya çıkınca beni severler miydi?

Sen hırsızsın! O kız melek gibi senin gibi mi ha söyle bana?! diye haykırdı sesim

Haklıydı ben onlara layık değilim

Sinem onların kızı olmak için doğmuştu

Benim gibi bir hırsızla ne işleri olurdu benim gibi bir ezikle işleri olmazdı

Odama girip eşyalarımı masaya koydum kulaklığı çıkarıp masaya bıraktım cama doğru yürüdüm pencereyi açıp içeriye temiz havanın girmesini sağladım

Aniden kapım açılması ile oraya baktım

Elif gelmişti bura çalışandı

Elif " Efendim hemen gelmeniz lazım acil bir durum demesi ile hemen peşine düşmüştüm

Yüksek sesler yoktu ama taki bir anda bir adamın yumruk yemesi üzerine bir masaya düşmesi ile yüksek ses insanların çığlığı yüzünden kulağım çınlıyordu

Canım yanıyordu ellerim ile kapatıp sesi azaltmaya çalıştım

Seslerin azalması ile kulaklarım eski haline gelmişti

Önüme baktığımda kırılmış masa ile yere düşmüş baygın bir adam

Kafamı kaldırıp yan tarafa bakınca Aram Parlak ile karşılaştım. Öfkeyliydi boynundaki damarlar net bir şekilde gözüküyordu

Eli hala yumruk hâlinde idi gözleri baygın adamda idi

Parlak ailesinin diğer üyeleri de gelmişti

Ne olduğunu bilmiyorum ama eminim haksız yere olmadığı idi

Adem " Aram noluyor oğlum?"

Bizim bir çalışandı yerdeki adam onlara hizmet edenlerden birisiydi sorun neydi?

Aram " Bu piç Sinem'in bacaklarının resmini çekti" dedi hala öfkeli bir şekilde

Hemen yerde yatan adamın ceplerine baktım

Telefonu bulunca açtım ama şifresi vardı şifre kırmak çok kolaydı benim için saniyeler içinde kırdım

Galeriden resimlere baktım gerçekten de çekmişti hatta başka masaları da Sinem'in fotoğrafları silip telefonu Elif'e uzattım

" Bunu polise verin bir daha da böyle bir olay istemiyorum! "

Elif telefonu alıp başını sallayarak onayladı beni

Geri aileye döndüm.

" Kusura bakmayın. Elif tüm masraflar bizden" diyip arkamı dönüp gitmeye başladım

Oğulcan'ın sesiyle durdum

Oğulcan " Böyle kolay kurtulamazsınız" demesi ile ona döndüm

" Dava açabilirsiniz ama bu sorunla benim bir alakam yok insanların içini göremiyorum Mağlesef " diye cevap verip geri odama doğru ilerledim duyduğum güçlü sesle kulaklarım çınlaması ile allerimle kulaklarımı kapattım

Bir şey sertçe atılmıştı ve gürültülü bir şekilde kırılmıştı

Kulağımdaki çınlama kesilince arkama baktım

Aram büyük vazoyu duvara sıkmıştı

Sinir kontrolü olduğunu biliyordum bu yüzden yaptığına eminim

" Şu vazoyu da at tek başına kalmasın yazıktır" dedim alayla Kırmızı vazoyu gösterek

Aram sinirle onu alması ile hemen kulaklarımı kapattım

Yine de ses gelmişti

Şu an aşırı derecede kulaklarım ağrıyordu yüksek sesleri sevmiyordum

Ellerimi çekmeme rağmen hala çınlama vardı

Elif " Efendim iyi misiniz?" Demesini boğuk bir şekilde duymuştum

Elimi kaldırıp susturdum

" Kulaklığı getir çıkacağım sabaha herşeyi yerli yerinde görmek istiyorum bu gece mesai yap yarın izinlisin" dedi

İtiraz istemez bir şekilde demiştim odama koşup kulaklığı getirdi ama hala çınlayan kulağıma arada gidiyordu elim

Can yakıcı bir durumdu

Bak çok farklısınız onlar sadece zarar verir bize demişti acımasızca

Haklıydı

 

 

~ Bölüm Sonu ~

Loading...
0%