Bölüm 2

(JANAM JANAM | LOFİ FLİP VİDEO.)

Neva sabahın beşinde, gök gürültüsü ile uyanmıştı. Neva bir kere uyanınca bir daha uyuyamıyordu. Yatağından kalkıp banyoya gitti. Güzelce duş alıp odasına geri döndü. Dolabından bugün için giyeceği kıyafetleri çıkarıp yatağın üzerine koydu. Saçındaki ve vücudundaki havluyu da yatağının üzerine bıraktı. Ardından üzerini giyip saçlarını kurutuyordu. Saçlarını da kurutup at kuyruğu yapmıştı. Hafif bir makyaj ile hazırdı ama saat daha yeni yedi oluyordu. Kahvaltı yapmayacağı için kendisine bir kahve yaptı. Kahvesini pişirdikten sonra camın kenarında bulunan tekli koltuğa oturdu. Yağmur yağıyordu. Arabası tamirdeydi bu yüzden taksi çağıracaktı. Bir iki dakika sonra taksi çağırmıştı, taksinin gelmesi yaklaşık olarak beş on dakikayı bulmuştu. Neva taksinin geldiğini görünce evinden çıktı. Merdivenlerden koşar adımlarla inip taksiye bindi. Gideceği yeri söyledikten sonra araba çalıştı.
Bir saatlik yolun ardından Neva iş yerine gelmişti, ücretini ödeyip taksiden indi. Yağmur hâlâ yağıyordu, Neva koşarak ofisten içeri girmeye çalışıyordu. Bir anda birisinin çarpması ile yere düşmüştü. "YA ÖNÜNE BAKSANA !." diye bağırdı can havliyle. Neva'nın canı çok yanıyordu, çarpan kişi Yüzbaşı Barlas'tı. Neva'ya doğru eğilip "Kusura bakmayın, bende yağmurdan kaçıyordum." dedi ve Neva'yı yerden kaldırmak için ona bir elini uzatmıştı. O sıra Neva Barla'sı biraz itip kendisi kalktı. İkisi de sırılsıklamdı, birbirlerine bakıyorlardı. Derin derin bakışıyorlardı. Bu bakışmayı bölen Barlas'ın telefonu olmuştu. İkisi de ofisin kapısından içeriye girdiler. Neva kendi odasına girmişti, Barlas ise farklı bir kata çıkmıştı.

Yarım saatin ardından Neva'nın olduğu odanın kapısı çalınmıştı. Neva orta bir ses tonu ile "Girin." dedi, içeriye giren Yüzbaşı Barlas'tı. Neva'yı gördüğünde duraklamıştı. Barlas içinden 'Aferin oğlum savcıya toslamışsın.' diye geçirdi. Neva kapıya doğru kafasını kaldırıp baktığında Barlas'ı gördü "Özre gerek yok, birbirimizi görseydik çarpmazdık." dedi ve dosyaya bakmaya devam etti. Barlas "Hayır, onun için gelmedim. Sayın Savcım, geçen günki vakanın dosyasını getirdim. Mahkeme kararı için sizin onayınızı bekliyor." dedi ve dosyayı Neva'nın masasının üzerine koydu. Neva dosyaya göz ucu ile bakıp "Tamam ben onayımı göndereceğim." dedi. Neva Barlas'ın üniformasının yıldızlarına bakıyordu, Yüzbaşı olduğunu anlamıştı. "Çıkabilirsiniz Yüzbaşım." diye ekledi sözlerine. Barlas odadan çıkmıştı, Neva da işine devam ediyordu.

Barlas Neva'nın odasından çıktıktan sonra kalan birkaç işini de halletti. Ardından da bürodan çıktı. Yağmur kesmişti, dışarı çıktığında cebinden sigara paketini çıkartıp içinden bir tane alıp içmeye başladı. Barlas sigarası bitmeye yakın arabaya doğru ilerledi. Arabaya geldiğinde ise Kayra "Dosyayı verdin mi Savcıya?" diye sordu. Barlas da kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra arabaya bindi ve ikisi de karargaha gittiler.

Neva mahkeme olaylarını hallettikten sonra kendisine yorgunluk kahvesi söyledi. Birkaç dakika sonra kahvesi gelmişti, Neva kahveyi getiren kişiye teşekkür ettikten sonra kahvesinden bir yudum aldı. Çok geçmeden telefonunu çantasından çıkartıp Belgini aradı. Belgin'le biraz konuştuktan sonra işine devam etti.

Saatler akşam beşi gösteriyordu, Neva çantasını ve ceketini alıp ofisten ayrıldı. Yağmur yağmadığı için evine yürüyerek gitmeyi planlamıştı. Orta bir yürüme hızı ile evine doğru yürüyordu, saçma bir şekilde Yüzbaşının gözleri takılmıştı aklına. Silkelenip kendine geldikten sonra yoluna devam etti.
Bir buçuk saatlik yürümenin ardından evine gelmişti. Neva bahçede Nehir teyze ve kedisini görmüştü. Nehir teyze ile ayak üstü sohbet ettikten sonra kendi katına çıkıp evine girdi. Çantasını ve ceketini kapının yanında bulunan portmantoya asıp banyoya ellerini yıkamak için girdi. Ellerini yıkadıktan sonra üzerindeki kıyafetleri çıkartıp pijamalarını giydi. Neva kendisine bir bardak kahve yaptıktan sonra laptopunu da alıp koltuğuna yerleşti. Mailine bakmıştı, birkaç mahkeme vardı. Hızlıca onları gözden geçirip onaylıyordu, kahvesinden de içmeyi ihmal etmiyordu.

Barlas eve geldiğinde direkt duş almak için banyoya girdi. Soğuk bir duş aldıktan sonra altına eşofmanını giymişti, yarı çıplak şekilde duruyordu. Saçını kuruttuktan sonra kendisine salçalı makarna yapmayı düşündü. Buzdolabını açtığında salçanın olmadığını fark etti 'Salçasız da makarna olmaz' dedi kendi kendine. Üzerine haki yeşili triko kazağını giyip evden çıktı. Market iki sokak aşağıdaydı, bu yüzden Barlas markete yürüme gidecekti.

Neva oturduğu koltuktan kalkıp belini esnetiyordu, laptopunu kapatıp masanın üzerine koydu. Kendisine güzel bir salçalı makarna yapacaktı çok pis şekilde canı çekmişti. Aslında dışarıdan da söyleyebilirdi fakat o kadar da elden ayaktan düşmemişti. Neva dolaptan salça ve tereyağını çıkartmıştı, çekmecelere bakıyordu ama makarna göremiyordu 'Ey Allah'ım şimdi kim gidecek almaya.' dedi kendi kendine sonra da 'Üşenenin çocuğu olmaz.' diyerek portmantodan uzun bej rengi triko hırkasını giyip çıktı. Market iki sokak yukarısındaydı, istese de istemese de yürüyerek gidecekti çünkü arabasını yarın akşam alacaktı.

Neva markete gelmişti, kasada olan kişiye gülümseyerek markette ilerledi. Makarnaların olduğu yeri bulmuştu, bir iki paket makarna alıp kasaya doğru ilerledi. Kasaya geldiğinde Yüzbaşı da oradaydı. Elinde salça ve bir tane de ekmek vardı. Barlas arkasını saniyelik döndüğünde Nevayı gördü, o an sadece şaşkın bir yüz ifadesi ile "Savcım?" diyebildi. Neva da karşılık olarak "Yüzbaşım?" dedi. Birkaç saniye bakışmanın ardından ikisi de aldıkları ürünlerin fiyatını ödeyip marketten çıktılar. Birlikte birkaç adım attıktan sonra Barlas "Buralarda mı oturuyorsunuz?" diye sordu, Neva da "Evet, iki sokak aşağıdayım." dedi. Barlas Neva'nın elindeki poşete bakarak "Makarna yapılacak galiba?" dedi, Neva da gülümseyerek evet anlamında kafasını salladı. Biraz yürüdükten sonra yol ayrımına gelmişlerdi. Barlas Nevaya dönüp "Adım Barlas." dedi ve kendi yolundan yavaş bir şekilde kendi evine doğru yürüyordu. Neva hafif gülmüştü, o da kendi yolundan evine doğru ilerledi.

Neva kendi dairesine çıkıp içeriye girdi. Yüzünde garip bir tebessüm vardı. Makarnaları tezgahın üzerine bırakıp ellerini yıkamak için banyoya gitti. Ellerini güzelce yıkamıştı, saçını tepeden topuz yapıp salçalı makarna yapmaya başladı. On dakikanın ardından makarnası hazırdı, yanına limonlu maden suyu açmıştı. Afiyetle yemeğini yemeğe başladı.

Barlas çoktan eve gelmiş makarnasını yapmıştı bile. Yüzünde gereksiz bir sırıtma vardı. Makarnasını ekmek ile birlikte yiyordu, çocukluğundan beri böyle yemeğe bayılırdı. Sosyal medyadan Neva'yı aratıyordu fakat onu bulamamıştı 'Ne de olsa Savcı. Neden kullansın ki sosyal medya?' diye kendi kendine söyleniyordu. Yemeğini güzelce yedikten sonra çıkardığı bulaşıkları tek tek yıkadı. Televizyonu açıp ikili koltuklardan birine yerleşmişti. Kanalda bir şeyler bakıyordu, aklına da sürekli Neva'nın yüzündeki tebessüm geliyordu.

Neva yemeğini yemiş bulaşıklarını makineye yerleştirmişti. Dişlerini de fırçaladıktan sonra televizyonu açıp koltuklardan birine uzanmıştı, üzerine de yünlü örtüsünü alıp örtündü. Kanallarda geziniyordu, bir anda aklına Barlas gelmişti. Tesadüfen mi markete denk gelmişlerdi? Anlamamıştı fakat Barlas'ın ela gözleri aklından çıkmıyordu. 'Ne garip histir böyle?' dedi kendi kendine. Sonra telefonunu alıp sosyal medyadan bakıyordu ama soy adını bilmediği için bir sürü Barlas çıkıyordu. 'Aman neyse nasipte varsa yine karşılaşırız.' deyip uzandığı yerden kalktı televizyonu da kapatıp odasına uyumak için gitti.

Günler hatta haftalar geçmişti. Neva işe gidip geliyordu. Arada markete bile gidiyordu, belki yine denk gelirler diye fakat Barlas'ı bu aralar hiç görememişti. Neva artık umudunu kaybetmişti, tamamen işine odaklanmıştı. İşten eve evden işe gidiyordu. Belgin ile vakit geçiriyordu arada, Belgin son yaşadığı olaydan sonra yeni birisi ile tanışmıştı. Onunla konuşuyordu, henüz daha buluşmamışlardı ama Belgin'in çok hoşuna gidiyordu. Onunla çok güzel ilgilendiğini ve ona çok iyi geldiğini anlatıyordu.