@y.erkanaygun
|
Hatice teyze adında bir yaşlı abla vardı o 20 senedir çocuklarından hiçbir şekilde haber almamıştı çünkü kocası çocuklarını memlekete götürmüştü. Küçükken onlara hiçbir şekilde annesinin yüzünü göstermemişlerdi . Memleketi hatay'a götürmüştür. Hatice 20 yıllık cezası vardı son senesinde artık yılları değil de ayları sayıyordu onunla arada bir sohbet ediyorlardı ona burada yılların nasıl geçeceğini kendilerine bir tavsiye vermesini söylemişlerdi .
Hatice teyze onlara burada zamanı geçmesi en zor şeylerden birisidir anlayacağınız burada zamanın nasıl geçeceği insanın zamanla alışarak olduğunu söylüyordu. Cezası biter bitmez hemen gidip çocuklarını görmek istiyordu çocuk diyince Meral gözyaşıları dökülüyordu.
Çünkü Meral de oğlunu çok özlüyordu yıllardır çıkmamak ve onun kokusunu hissetmemek bir anne için çok zor bir durum ama Meral'in Hatice teyze gibi çok büyük bir acı çok büyük bir özlem olamazdı Meral daha cezaevine yeni girmiş Hatice ise 20 senedir burada mahkum çocuklarından uzaktı. Hasret ve özlem onda nirvana'ya ulaşmıştı çok zor bir durum evladını canını görememek bir insanın başına gelebilecek en kötü durumdur. Hatice teyzenin özlem'i ne kadar büyükse sonunda çok yakındı çocuklarına yaklaşmaya çok yakındı çocukları onu nasıl tanıyacak diye hep bir soru işareti vardı çünkü çocuklarını çok küçük ken bırakmak zorunda kalmıştı . Mahkum olmuştu o zamanlar 20'lerindeydi şu an kırklardı geçen zaman biraz da bedeni yaşlandırmıştı.
Hep içinde bir korku acaba çocuk ilk gördüğünde ne tepki verecekti tanıyabileceklermiydi annelerini bir anne düşünün çocuğunu çok küçük yaşlarda terk etmek zorunda kalmış ve uzun seneler sonra buluşacak acaba çocukları tanıyacak mı? diye korku beslemişti içinde. Zaman her şeye ilacı mıydı yoksa zehir miydi mahkum insan için bu algılar değişebiliyor.
Zaman özgür bir insan için ilaçken mahkum bir insan için zehir olabiliyor.Meral Cenk'in ölümünden sonra hapishaneye girmişti. Aslında daha önce cezaevine girmişti ama yine dört duvar la kaplı bir alanda mahkum olmak dünyanın en zor durumlarındandı. Çünkü en büyük özelliğini özgürlüğünü bağımsızlığını ve gençliğinin en güzel yıllarını mahkum olarak geçiriyorsun .
Bu sadece bir kadın için değil bütün herkes için zor ama hayat , başımıza gelen bir sürü olaydan sonra insanın bazen karşısına hayat tarafından mecburi bir mahkumluk veriliyor Meral de bu mecburi mahkumlarından şimdi onun için yaşadığı onun için nefes aldığı oğlu Şahin için hiçbir şey yapamıyordu mahkum olmak bu kadar kötü bir şey hele de bir evlat sahibisen mahkumluk sadece 4 duvar kaplı bir alan değil de bir cehennem gibi geliyor insana bu durum bir anne için apayrı zorlukları vardır. cezaevine ceza kesildikten sonra cezaevi arabasıyla ve askerleriyle cezaevine gelmişti .
Onun isminin olduğu koğuşa gardiyanla birlikte gitmişti koğuşun kapısı açıldıktan sonra kendisi gibi mahkum kadınları görmüştü onun gibi kimileri bilerek suç işlemiş kimileri severek kimileri de onun gibi mecburiyetten suç işlemiş kadınlarla doluydu .
Hepsinin ortak yanı mahkum olmalarıydı kimi 10 yıl kimi müebbet kimi kocasını öldürmüş kimi düşmanını kimi de onun gibi yeni girmişti cezaevine. Koğuşun kapısından içeri girerken gardiyan Allah kurtarsın deyip ona kalacağı yeri gösterip koğuştan ayrılmıştı .
Kader mahkumu kadınlar ,ona hoş geldin ve Allah kurtarsın cümleleri ile ona adeta mahkumluğunda ,senin yanında olduğumuzu ve seninle birlikte cezaevinde cezamızı birlikte çekeceğimizi söyler gibilerdi.
Çocuğundan uzak sadece Meral değildi onun gibi bir sürü anne vardı . Koğuşta kadın çocuğundan çocuklarından uzak eşinden uzak işte hepsinin ortak noktası Bu mahkum olmaları değil de sevdiklerinden uzak olmalarıydı. Bazen insanı en kötü hislerinden birisi de sevdiğinden uzak durmakmış ama yapacak hiçbir şey yoktu .
Ortada mecburiyetten de olsa işlenmiş suçlar vardı ve adaletin kesmiş olduğu bir ceza vardı adaletin kesmiş olduğu parmak acımaz ve herkes cezasını çekecekti ta ki cezaları bitip çıkana kadar sabreteceklerdi .
Meral'in yanına onun yaşlarında tekrardan Helin adında onun gibi mağdur bir kadın vardı. Oda erken yaşta evlendirilip kocası tarafından sürekli şiddet gören ve en son kocasının onu öldürmek için onu tehdit eden, darp eden ,şiddet uygulayan, erkeğini kocasını öldürmüştü.
İşte o da böyle mahkum doğmuştu dünyanın hapishanesinde insanlar kendileriyle uzun bir süre boyunca yalnız kalıyorlar. Kendilerini öyle bir eleştiriyorlarki ki cezalarını çekip çıktıkları zaman öyle masum oluyorlarki suç işlemez haldeler ki insanlar değişimlerine şaşırıyor.
Bütün bunlar yaşayıp gördükleri mahkumluluğun ne kadar zor olduğunu özgürlüğün ve bağımsızlığın hiçbir şeyle değiştirilmeyeceğini hissede hissede yaşa yaşa öğrendikleri içinde kim bilir bir daha bu hissi yaşamamak bir daha mahkum olmamak için sivilde çok dikkat ederler. Yaşamak bir eziyet bir ölüm, ölüm bile mahkumluğun yanında çok iyiydi o yüzden hani bir zamanlar idam cezaları vardı ya insanlık gözüne çok kötü gelen bir ceza o ceza aslında kurtulmakmış.
Anlık çekilmiş bir acı Bir ölümmüş ama mahkum olmak her gün ölmektir. İdam bir gün öldürür mahkumluk uzun süren bitene kadar her gün öldüren cezaydı. Meral Helinle birlikte mahkumluk sürecini iyi geçiriyorlardı . Birlikte bir dostluk kurmuşlardı Helinin çocuğu olmamıştı onun kocası kısırdı Bu yüzden kocası sürekli öfkelenip suçu Helinden ararmış sürekli onu bunun yüzünden şiddet uygulardı hiçbir zaman kısır olduğunu kabul etmezdi .
Doktorlar söyleye söyleye hiçbir şekilde kabul etmezdi her zaman suçu Helinden arayan bir kocaydı ve bundan dolayı sürekli karısına şiddet uygulardı .
Bunu artık çekememişti bunu artık yaşayamıyordu nasıl olmuşsa artık kızın nasıl tebesi atmışsa öfkesine hakim olamamıştı.
|
0% |