@y.katrg
|
Kapı zilinin evin içinde yankılanmasıyla kafamı kapıya doğru çevirip kimin bu saatte gelebileceğini düşündüm. Zilin ikinci kez yankılanmasıyla hiçbir sonuca varamayan düşüncem son bulmuştu. İzlediğim diziyi durdurup kapıya yöneldim. Kapının deliğinden tek görebildiğim koca bir boşluktu.Ve bu boşluğun , hiçliğin , kapıyı yumruklanmasıyla hafif ürküp çekinerekde olsa kapıyı açtım. Ama hiçbir kimse veya hiçbir şey yoktu. Kapayı kapatıp arkamı dönmem ile korkup birkaç adım geriye gitmem bir oldu. Sesimin titremesine engel olamadan korku ve şaşkınlıkla karışık bir ses tonuyla : " Nesin sen ? " diyebildim sadece. Karşımdaki ise kahkaha atıp bana doğru yaklaştı. Yüzüme doğru eğilip : " Önce ' Nasıl girdin ? ' diye sorman gerekmiyor muydu ? " dedi. Tek yapabildiğim ise korkuyla büyüyen gözlerim ile onun gözlerinin içine bakmaktı. Benden cevap gelmeyeceğini anladığı zaman birkaç adım geriye gitti. Birkaç adım geriye gitmesiyle ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi geri verdim. " Korkmana gerek yok! Sana zarar vermeyeceğim. Buraya yalnızca bir yanlış anlaşılmayı düzeltmeye geldim. " dedi kendinden emin bir ses tonuyla. Ben ise onun aksine titreyen sesim ile " Yanlış anlaşılma ? " diyebildim. Sol elini kendi göğüs hizasına gelecek şekilde kaldırdı ve gözleriyle elini gösterdi. Ben ise sadece boşboş eline baktım. Sinirlenmiş olucak ki iki eliyle yüzünü avuçlayıp derin bir nefes verdi. " Oturup konuşmaya nedersin ? " diyip sanki kendi eviymiş gibi içerdeki koltuklardan birine doğru yöneldi. Ben ise her zaman ki gibi sadece bakmakla yetindim. " Gelmiyor musun ? " demesiyle kendime gelip kendimden emin bir şekilde yüremek istesemde bacaklarım bana biat etmiyordu. Nasıl gittiğimi, onun oturduğu koltuğun köşesine nasıl oturduğumu hatırlamıyorum. Tek hatırladığım korkudan kontrolsüz atan kalbimdi. Vücudunu bana doğru çevirip " Olmaması gereken bir şey oldu. " dedi. Ne oldu dermiş gibi yüzüne baktım. " Kaderlerimiz birbirine bağlandı. " " Bunu nereden bilebilirsin ki ? " diyebildim kısık bir sesle. " En baştan başlayayım. Bir insanın anlayabileceği şekilde. Ben bir ' Celladım'." O an tüm korkumu unutup bu durumun şaçmalığına güldüm. Büyük ihtimalle kafayı yiyordum. Kendimi cimcikledim. Ama o tam karşımda ciddi bir ifade ile oturmaya devam ediyordu. " Bunların hepsi sana şaka gelebilir ama benim için bu durum çok ciddi. " dedi sinirli bir şekilde. Gülmem tabiri caizse kursağımda kalmıştı. Birkaç saniye yere baktıktan sonra ona döndüm. " Dinliyorum seni. " " Ben bir Celladım. Bu dünyada gerçek bir varlığım yok. Duygularım yok benim. Ama nasıl olduysa kaderlerimiz bir kırmızı iplik ile bağlandı. " " Kırmızı iplik ? " dedim teğit etmek istercesine. " Evet. Sen şu an göremesende benim gibilerin ve ölen ruhların görebildiği bir iplik. Bu iplik ile bağlanan insanların kaderi birdir her zaman. Yani anlayacağın bu ip benim ile olmamalıydı." Anladığımı belirtircesine kafamı salladım. Şu an ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Hatta bu yaşananların gerçek olup olmadığınıda. Kafamı ona doğru çevirdiğimde yoktu. Onun bıraktığı boşluğa bakınca çok eskiden okuduğum bir yazı geldi aklıma . Japon kültüründe şöyle bir inanınış varmış : " Kaderi birbirine bağlı insanların serçe parmaklarından kırmızı ve görünmeyen bir iple bağlı doğarlarmış. İp uzayabilir kısalabilir hatta dolanabilirmiş ancak asla kopmazmış. Bu insanlar eninde sonunda birbirlerini bulurlarmış." Bunu okuduğum ilk an sadece gülmüştüm. Nereden bilebilirdim ki kaderim de bir ölümlünün değil bir ölümcülün var olduğunu."
|
0% |