Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@yagmerii

Bu kitap Narma kitabında ki hafsa ve zeydin anılarını konu almaktadır.Zaten kısa bir kitaptan oluşacak 2. Kitapı daha iyi anlamanızı sağlayacak unsurlar olduğunda okumanızı tavsiye ederim.

İslami fantastik olduğundan yadırgamamınızı rica ediyorum. Diğer fantastik kitaplarda olduğu gibi buradakilerde hayal ürünüdür.

 

1. Bölüm. Kurs

Umut bana göre varlğına inanırsak içmizde barınabilirdi. Umutsuz bir insan çatısız bir ev gibiydi benim düşünceme göre

Umutsuz ve hedefsiz bir insan ruhsuz bir beden gibidir. Ancak biz umudun var olduğunu, çok yakın bir gelecekte dünyanın düzelebileceğini umut edersek, içmizde ki ve karşımızda ki düşmana karşı savaşabilirdik.

 

Tül perde rüzgarla birlikte salınarak içeri doluşurken.

Odanın içinde ki koltuğa yasladığım kur'anı kerimin ilahi sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

Dün 1 yılın ardından bi kursa gidip kalan sayfalarımı bitirip, hafız olmak için yeni bir kursa yazılmıştım.Hafızlığa çok erken başladıysamda bitirmek nasip olmamıştı. Bu gerizekali olmamdan değil. Başladığım kurslarda ikinci yıl başıma gelen türlü sebeplerden dolayı çıkmak zorunda olmamdı

Sayfaları sağlamlaştırdığıma karar verip, şu anda zulüm ve savaşın olduğu Kenan ülkesinde ki insanların bir an önce feraha kavuşmaları icin fetih suresi okumaya karar verdim

Elimle sayfaları çevirirken gözlerim fetih suresinin başını arıyordu. Beynimde bi salise kadar şimsek çakması gibi bir şey oldu. İradem dışında sayfalar kendi kendine çevrilmeye başlarken korkarak besmele çekmeye başladım.

Kafamda bi ton ağırlık oluşmaya başlayıp, uykum geldiğinde, gözlerimin önünde hızlandırılmış görüntüler belirdi.Görüntüler zihnimde hızla dönerken bi anda karanlıkta bi odada buldum kendimi.

Gözlerimi etrafa cevirdiğimde buranın cok tanıdık olduğunu fark ettim.

Yasin dedeninde bir zamanlar bulunduğu, ailemizin ve bizim gibi olanların çavuşu osman amcanın evinin bodrum katıntaydım.

Evleri iki katlıydı. Üst katta yaşadıkları yerken. Alt katı toplantıların, kütüphanelerin ve savas ganimetlerinin bulundugu yerdi. Pek ev gibi olmayan yere, göz gezdirmeye başladım.

Buraya açılan merdivenlerden aşagı indildiğinde. Sağ tarafa doğru mutfak vardı. Sol tarafta ise odalara açılan kapı. Kapıdan geçersek eğer büyük salon gibi bi açıklığa varılıyordu. İçeri girirken direk karşıda kütüphaneler bulunuyordu. Ve onların yanında da bahçeye açılan kapı vardı.

Odanın icinde bir kapı daha vardı ordan geçince, üç kapı daha çıkıyordu önümüze. Onlar ise biri toulet olmak üzere iki ayrı odaya açılıyordu. Bodruma açılan merdivenlerden bir ses yükselince başımı oraya çevirdim. Biri kız, biride erkek olan iki küçük beden gözüktü.

Erkek olan kızı buraya getirmek icin ikna etmeye çalışıyordu.

"Ya hadi gel işte. Hemen bakıp yukarı çıkacağız zaten. Tatlı olarak frumbuazlı kek yapmışlar senin sevdiğin gibi. Sofra hazır olana kadar hemen bakıp gideriz sonra "

Konuşan zeyd'di. Hafsa dediği kız ise benim kücüklüğümdü.

Bu anı daha önce yaşamıştım. Zihnimin kalıcı anılar bölümünde yer alıyordu ve asla unutamıyordum niyeyse.

Ama garip olan bu anın içinde abimin yanımızda olduğunu hatırlıyordum.Ama şu an sadece ikmiz vardık.

"Tamam. Ama bak hemen çıkacağız baktıktan sonra."Merdivenlerden inip geçip gittiler önümden.

Odanın orta duvarında ki kapıyı açtıklarında bende peşlerine takıldım.

Ordan geçince Holün solunda kalan odadan geçtiler.

İçeri girdigimde aynı eskisi gibi olduğunu gördüm.

Duvara asılmış kılıçlar, oklar, eski zamanlardan kalma bir kaç silah., udlar ve defler. Adını bilmediğim bir kaç savaş aletleri daha vardı.

Zeyd boyundan uzun olan bi kılıç cıkartarak küçüklüğüme gösterdi.

"Baksana, çok güzel değilmi ?"

Kılıcın kavrama yeri ateşe benzer şekillerle donatılmıştı.Kapsazı deridendi ve kahverengiydi

"Gerçekten çok güzel. Bende dokunabilir miyim.?"

Kafasıyla onayladığında, küçük halim sağ elini kapsazına dokundurdu.

"İnsanın dokundukça dokunası geliyor "Derken sesim hayran doluydu. Hayran olmuş sesim ve halim bana yabancı değildi. Bu kılıç hala bana çok güzel ve göz alıcı geliyordu.

Hatırladığım kadarıyla bu andan sonrasında odada biraz gezinip, yukarı çıkmıştık.

Ama zeyd kılıcı kendisine çekip, kabsazından çıkartmaya başladığında gözlerimi büyüttüm böyle bir şey zihnimde yoktu. Sadece bakıp çıktığımızı hatırlıyordum.

Taş patlasın burda beş yaşımda olduğumdan hatırlamıyor olabilirdim.

Ama yinede çok garip gelmişti. Zihnim bana oyun oynuyordu sanırım.Kılıcın keskin tarafı ortaya çıkmaya başlamıştı.

Ay ışığıyla kılıcı aydınlattığında, ayna gibi net demirden kopan kızıl ateş gibi duran bir hava süzüldü. Beynimde bi acı hisettim. Kilitli kalan anılarım ortaya çıkmak ister gibi bağırıyor, beynime yoğun bi güç uyguluyordu sanki

Zeyd canı acımış gibi bağırdı.

Ona dogru yönelip kılıcı almaya çalıştım elinden ama mudahele edemedim.

"Bırak şunu.! "Beni duymadı.

Zihnimde ki baskı artarken. İçimde iradem dışında bir ses duydum

"Vakit yaklaşıyor. Yeminimizi tamamlamamızın zamanı geldi. Görevini unutma "

Ses hem çok tanıdık, hemde çok yabancıydı bana.

Dediklerini anlamadığımdan içimden konuşmaya başladım."Anlamıyorum"

"Güneş ayı ardına saklayıp, ay geceyi aydınlattığında gizlenmiş olanlar ortaya çıkacak. Zaman yaklaşıyor ".

Güneş ve ay'mı.

Ses kesildiğinde kulaklarım uğuldamaya başladı.Gözlerimde ışık hızında görüntüler beliriyor.Sanki kuyuyua düşmüşüm gibi geri çekiliyordum karanlıktan.

 

Gözlerimi hızla açtığımda en son olduğum odada buldum kendimi. Ne ara uyuduğumun farkında değildim.

Uykusuz olduğumu hatırlamıyorum. Uykuyu sevsemde bir anda dalıcak kadar uyuyamazdım hiç.

Daha önce yaşadığım an nasıl hatırladığımdan farklı olarak rüyama girerdi anlamıyorum.Sık sık garip rüyalar görürdüm ama bir çoğunu hatırlamazdım.

Daha önce hiç birinde bu denli gerçek gibi hisettiren bi seste duymazdım.

İçimde yeniden o sesi duymayı bekledim. Ama yoktu. Yalnızca hızlanan kalbimin atışlarımı duyuyordum.

Kulağıma dolan ezan sesiyle, inanamayarak başımı hala açık duran cama çevirdim.Uyuduğumda saat gece yarısını biraz geciyordu.Ve şu kısacık zamanda sabah olmuştu.

Yerimden kalkıp evin fertlerini namaza kaldırdım.Aklım gördüğüm uyku ile uyanıklık arasında ki rüyadaydı hep.

Ay çekilip, Güneş yeryüzünü yeni yeni, aydınlattığı seher vaktinde. Bu günün çok garip hissettirdiğini düşünüyordum.

Sanki o rüyadan sonra ruhum başka alemde kalmıştı ve bende yarım kalmışım gibi hissediyorum.

Daha önce böyle garip bi rüya görmüştüm.

Görmüştük daha doğrusu. Benim gibi Element taşıyıcılarıyla da buna benzer bir rüya Görmüştük.

Geçen sene ki gittiğim kurstan çıkışım normalinden biraz farklı olmuştu.

Kurstan çıkmadan bir hafta önce. Hocların ve talebelerin ailem ve benim hakkımda düşündükleri kulağıma çalınmıştı

Aile büyüklerime kadar hakaret etmişlerdi. İspat edemediğim için bir şey yapamamıştım.

O haftanın dördüncü gününde etrafta gördüğüm halisinasyonlar sebebiyle gece uyayamıştım.Hoca kötü olduğumu görüp annemi çağırıp beni yollamıştı.Eve geldığimde evim bile yabancı gelmişti bana.

Çocukluk arkadaşları olarsk kurduğumuz gruba girdiğimde herkesin buna benzer seyler yaşadığını görünce delirmediğime emin olmuştum.

Erkeklerle aaramıza amahremlik oolmadığı amanlarda buluştuğumuz bir yer vardı.Kendimi bulduğumuz bi binayı buluşma yeri yapmistik.

Ayın bazı günlerinde gelir, kuran okuyup, kendi aramızda eğlenirdik. Daha sonrasında erkekler ve kızların yerini ayırmıştık.Onlar üst katta biz alta gecmistik.

 

Başıma gelenleri duyduktan sonrada bu grubu yeniden öyle bir şey olursa birbirmize yardım etmek için kurmuştuk.

Bize rakip olmak isteyen çok insan vardı. Bizimle aşık atamacayinca ailevi mevzularımızı ortaya dökecek kadar alçalıyorlardı. Ve kendilerinide bizden eğitimli olduklarıni öne sürüp dokunulmazlık elde etmeye çalışıyorlardı

Nefir vakfi gizlı çalıştiği bizi kâle almazlardı o kurstada bu olmuştu.Böyle kurslara gözü hep yükseklerde olan ve burnu büyük insanlara alışmıştım. Ama tek başıma başa çıkamıyordum.O yüzden bi kaç kere onlarla karşı karşıya grupça atışmıştık.

 

Ben öyle nsanlara benzer kurslarda okuduğumdan aalışkınım Ama diğerleri pek bir şey bilmediğinden.İlk başlarda ben daha çok durumu toparlıyordum

Ama zamanla alışmıştık ve şu an ne diyeceğimi bile önceden tahmin edip benim yerime söyleyebiliyorlardı.

Telefonu elime aldığımda gurptan gelen mesajlari gördüm

 

Avatar bozuntuları;

Zeyd: kim çorabını mekanda unuttu lan !?

Şiyar: ateş beyciğim biraz sakin mi olsak. Tersinden kalkmışsın yine.Sabahı şerifleriniz katırlı olsun

Zeyd: başlarım eşeğine he. Kim bıraktı diyorum çorabı

Abdülkadir: sabah sabah, ne bu tantana. Daha kargalar bokunu yapmadı.

Neva : kesin abdi bırakmıştır. Bizim arka camada çorabının eşini düşürmüştü geçen.

Abdülkadir: hadi len ordan senin olmadığı ne belli. Ayrıca sen benim çorablarımı nasıl hatırlıyorsun.?

Neva : senin anotimini bile çıkarırım burda konuşturma beni.

Abdülkadir: iyiki bi tıp seçtin he. Sanki tarihte ki ilk doktortur.

Neva: senin gibi boş beleş geçinemiyorum en azından

Abdülkadir: kimmiş lan boş beleş geçinen. Pazarlamadan bi gram bile anlamayan senmi söylüyorsun bunu

 ...

Mesajlara cevap vermedim. çorabın kimin olduğunu zeydde bi daha sormadı ama Abdülkadir'le neva atışmaya devam ettiler.

Neva ve kardeşi element taşıyıcısı değildi ama onlarında gördüğü garip rüyalar vardı.

Çocukluk arkadaşı olduğumuzdan güçlerimizi saklama gereksinimi duymamıştık.

İlk başta inanmadılar hala hatta arada sorgularlar ama bize yardım ederler yinede.

Nevanın kardeşi Amine hafızdı ve psikioloji bölümü okumayı düşünüyordu.

İkisininde diksiyonu kuvvetliydi. Hocalara bile baş tutabilecek karekterleri vardı.Rakip kurslarla atıştığımızda yardımları dokunurdu.

 

Kurs vakti yaklaştığında eski kursumdan tanıdığım haticeye mesaj atarak ne zaman çıkacağımız kararlaştırdık.

Nefir vakfınında bir kursu vardı bir ara gitmiştim ama orada da bitiremeden çıkmıştım. Haticeyle ordan tanışıyorduk.

Ne zaman bir kursa baslasam bir yıl kadar dersimi ilerletsemde sonra önüme hep bi engel çıkıyordu.

Sanki hafızlığımı bitirmemem gerekiyordu ve durduruluyordum hep.

Çantamı omzuma takıp evin kapısına çıktım

"Anne! Ben gidiyorum. Allaha emanet ol "Dememle annem kapının önüne geldi.

"İlacını içtin degilmi?. Sakin ol kimse yeneyecek orda seni. Dersini veremesende üzülme. Elim yüreğimde valla eskisi gibi olacaksın diye. Bade hocanın kursundan bahsederlersede: hocam ben hatırlamak istemiyorum orayı de. Geç"

Her gittigim kurstan zihinsel olarak çöküp, çıktığım için annem artık beni öyle görmek istemiyordu. Buraya gitmeyide zar zor ikna etmiştim.

Hafızlığa başladığım ilk hocanın kursuydu bade.

Azizebhoca ve kardeşiyle hiç anlaşamazdı. Azize benim ilk hafızlık hocamdı ve aramızda kuvvetli bir bağ vardı

Ta ki eski kursumda ki Ceyda gelene kadar ve her şeyi mahvedne kadar.

Kursun gözdesi o olmuştu geldikten sonra.

Cin gözlü fena biriydi ama. Öyle ki beni hocalara öyle doldurmuştu ki artık dersimi bile geçip geçmemi umarsamamaya başlamışlardı bi zaman sonra

Kendileri odaya geçip eğlenirken ben tek başıma ders çalışmaya devam ederdim.

Dışlamalarının nedeni ise sözde Badeye hocaya yalakalık yapmam ve onun tarafını tutmamdı ve yalnızca 11 yaşındaydım.Bir sure sonra kovulmamı bile ister olmuşlardı.

Sonra da zaten çıkmıştım.

Bir çok sey yaşamıştım ama anneme yarısını bile daha yeni yeni anlatıyordum

"Savaşa gitmiyorum anne. İçtim ilacımı. Bade hocaya sorarlarsa bir şey söylemem merak etme"Dedim. Kapıdan çıkmadan.

Haticeyle buluşacağımız yere gelene kadar bugünün ne kadar garip hissettirdiğini düşünüyordum.

Mahallenin sonunda ki iş yerinin merdivenlerine oturdum. Kafamı yukarı kaldırıp, gökyüzüne baktım.Soluk gri rengindeydi ve hiç bulut yoktu.

Gökyüzü bazen bana o kadar alçak gözükürdü ki, sanki az sonra kıyametim kopacakta ben göğün altında kalacakmışım gibi hissederdim ve şu an yine öyle hissediyordum.Gördüğüm garip rüyada ki ayı ve güneşi düşündüm.

Güneş ayı ardına gizlerse bu güneş tutulması olacak demekti.

Yakın zamanda Güneş tutulmasımı olmuştu yada olacaktı.

"Hey! Haso?"Omzuma koyulan elle irkildim.

Hatice gelmişti.

"Hı efendim. Dalmışım"

Oturduğum yerden kalkıp, çantamı omzuma yerleştirdim.

"Fark ettim. İyimisin.?" Dedi.

"İyiyim iyiyim, sende sözde yirmi dakkaya geliyorum dedin. Bide hız gücün olacak."

Yan yana yürürken kafasını bana çevirip

"Manyak mısın.? Kurallar var unuttun mu.?"

"Unutmadım da bu kadar yavaş hazırlanmaz beğ. Gücünü normal hızına alarakta kullanabilirsin yani "

"Sen kendine bak. Sözde su gücün var ama hız gücü sendeymiş gibi bi yerinde duramıyon."

Hafif gülerek, "İşte! Garip olanda o yağ ".

Ailemde ki bazi kişilere ve nefir vakfında ki bazı insanlara bahşedilmiş bi güc var.Elementlerden aldığımız bu güçü kafamıza göre kullanmıyoruz.Bazı aruri durumlarda kullanmamıza izin var.

Bunlar : canımız malımız ve namusumuz tehlikede olduğunda,

Savaşta, yada bir bin insan tehlike altında olduğunda kullanmamıza izin var. Onun haricinde normal bir insana göstermemizde kullanmamızda yasak.

Gücümüzü ancak elementimize yakın bir yerde olursak kullanabiliriz.

Kanımızda ki moleküller ona göre şekillenir ve yakınımızda olan elementi o şekilde bükebiliriz.

Yarım saat kadar yol yürüyüp, kursun önüne geldik

Merdivenlerde bizimle hemen hemen aynı zamanda gelen iki kikişi ha vardı.

Uzun boylu ve gözlüksüz olan bize dönünce arada ki sesslizlik bozulsun diye "Selam "dedim.

O benim yerime "Selamün aleyküm " Şeklinde cevap verince biraz zort oldum.

Hatice kıs kıs,gülüp "Aleyküm selam "dedi.

Kötü bakışlarımı ona yollarken dış kapı açıldı ilk selam veren kız geçti ve "Talebemisiniz.?" Diye sordu.

İkimizde yalnızca başımızı aşağı yukarı salladıkBi kaç dk sonra dersin başına oturduk.

Hafızlık sınıfında yer olmadığı için ben Arapça sınıfındaydım bu sepeble haticede yanımdaydı.Hatice benim yerime Arapça okumayı seçmişti.Bizle beraber sınıfta 2 kişi daha vardı.

Birini sınıfa girince görmüştük.İlk ca sanmıştım ama oda bizim gibi yere oturunca talebe olduğunu anlamıştım.

Yuvarlak yüzlü, düz burunlu, temiz bir yüzü vardı. Yüz hatları bizden büyük olduğunu gösteriyordu.Benim kadar olmasada uzun boylu, yapılı birisiydi.Daha demin hoca gelip dersimi kime dinleteceğimi ona söylemişti.Hafızlık yaptığımı duyunca yüzünde güller açmıştı.

 

Odada ki diger kişide bizimle birlikte içeri giren gözlüklü çikolata tenli bir kızdı.

İlk gün olduğundan hepimiz essizdik yalnızca ders çalışma seslerimiz odayı dolduruyordu.Az sonra hoca olduğunu düşündüğüm uzun boylu, renkli gözlü biri girdi sınıfa.

Mindere oturup, "Hoşgeldiniz " dediğinde hoca olduğunu kesinleştirdim.Bize ne yaptığımız ve hangi kurstan geldiğimiz alakalı sorular sordu.

Hebimiz sırayla cevapladıktan sonrada bugün ne yapacağımızı söyledi.Ben bugün ders vermek yerine,yarına ders hazırlayacaktım.

Hatice ve adını yeni öğrendiğim Elifte osmanlıca ilmihal yapacaklardı.

Gördüğüm rüyaları aklımdan atmaya çalışarak, yirmi dakika kadar yalnızca ders çalıştım.

Bi kaç sayfam hazır olduğunda hocadan izin alıp, söyledikleri kıza dinletmeye gittim.Odadan çıkıp bi kaç adım attıktan sonra sola dönünce hafızlar sınıfına girdim.

"Ahsa hanginiz.?"

Kızlar bana anlık baksalarda çok sürmeden geri derslerine dönüyorlardı.

"Benim gel." Kafamı rahlesini yan bi şekilde koymuş kıza çevirdim. Bu kapıda bizimle selamlaşan kızdı.

Rahlesnin yanına oroturup

"Evsa hoca sana dinletmem gerektiğini söyledi. "

"Tamam ver bakalım "

Bitter çikolataya benzer esmer tenli bi kızdı. Biraz sert bakışları vardı ama yumuşatmaya çalıştığı belliydi.

Sayfaları dinletirken biraz uzağımda önümde oturan kız

"Sesiniz çıksın. Emrederim ben hocayım "dedi.Sesi alay doluydu.

Cümlesini söyleyip önüne öndüğünde, elinde ki minderle yanlışlıkla bardağa çarptı ve su ddöküldü

"Aa!" Diye bi tepki verip birinden bez istemişti.

Diğerleri gülüşürken bende hafiften tebessüm etmistim.

Bu hallarınden dolayı Hocamı yoksa talebemi olduğunu anlamamıştım.

Son sayfada takılınca geri vermişti ahsa.

Sayfayi yeniden okurken yyanıma ne ara geldiğini anlamadığım bi kız "Adın ne.?" Dedi.

Gözüm hala kurandayken

"Hafsa" dedim.

"Kaç yaşındasın ?"

"17 "

"Burcun ne peki ?"

Sonunda dayanamayarak ona döndüm.

"Kimlik numaramıda istermisin!?"

Gülerek "Olur "dedi

Kafamı yeniden kurana cevirdim.

"Söylemeyecek misin hangi burç olduğunu."

Cıkladım.

"Ama ben merak ederim" dedi.

Bu hali bana eski beni hatırlamıştı.

Bende meraklı birisiydim bir zamanlar ve gittigim kurslarda ilk günden her şeyimi ortaya dökerdim ve kurs hakkında bir sürü sey sorardım.

"Çok konusuyorsun."

"Bu kadar enerji fazla "gibi şeyler duyunca bide çok fazla kurs değiştirince o huyum gitmişti biraz

Ama yanımda duran kız benden de üst seviye bir şeydi.

"Belli " dedim Atıfta bulunarak.

Yanımdan kalkıp, "ifşalandığıma göre yerime geçebilirim " dedi.

Bu haline gülmekle yetindim.

Enerjisi yuksek bir kurstu ama artık bende enerji kalmamıştı.

o kadar çok kursa gidip, bütün enerjini bitirirsen olacağı buydu

Sanki keyfimden bu kadar kurs değiştirdim hasan.

Kurs bitip evlere dağıldığmızda saat ikiydi.

İlk hafta olduğundan erken bırakmışlardı.Haticeye eve giderken havanın çok sıcak olduğunu konuşuyorduk.Bi frının önünde durduğumuzda,

" Eve ekmek alacağım. İstiyorsan sen git " dedi

Başımı sağa sola cevirip, "Yok yağ beklerim" dedim.

"Sen bilirsin" deyip fırına girdi.

Etrafa bakmaya başladığımda etrafta nerdeyse hiç insan olmayaşı beni şaşkına cevirdi. O an gözlerimin önü renklmeye başladı.Güneşten dolayı olduğunu düşünüp sorgulamadım.

Anlık kapatıp açtığımda, karşı kaldırımda ki çöp konteynerı gözüme çarptı.Yerlere saçılmış kıyafetler vardı.

Az önce baktığımda görmediğime hemen hemen, emindim.

Gözlerim ikiye ayrılmış gibi iki görüntü sunmaya başladı bana. Birinde çöp konteynırı topluyken, diğerinde kanlı kıyafetler yerlere saçılmış durumdaydı.

Başımı sanki baska alme gitmişti ve bedenim burdan olduğundan ikiye ayrılıyordum sanki.

Konteynıra dogru yürümeye başladım.Durduk yere ne gösteriyor zihnim bana yine acaba.Karşı kaldırıma geçip yaklaştıkça,

Çöplükten is ve kan kokusu gelmeye başladı.

Aklıma düşen düşünceyle dehsetle geriye dogru bi iki adım attım.

"אמרתי לך לפתוח את הראש"

Sana başını aç dedim

Kulağıma dolan adam sesiyle yerimde sıçradım.Arkamı dönüp sesin nerden geldiğine bakıcaktım ki.

Koluma dolanan bir elle geri çekildim.

"Senin burda ne işin var.?!"

Tanıdık sesle başımı yaukarı kaldırdım

Zeyd ?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%